Değerli arkadaşlarım,
Öğretmene göre sınıfta basit bir olay olmuş ancak bu basit olay bir anda Türkiye'nin gündemi oturmuş.Türkiye bunu konuşuyor.Şu olmuş bu olmuş herkes kim haklı onun peşinde.Bütün bunlar meseleyi hallediyor mu? Hayır.Peki, şimdi ne olacak? Özür dile, bir daha olmayacak de! Ne dersen de. Öğretmen arkadaşımız belki bize kızacak ama bütün bunlara gerek var mıydı? Ağrımadık başını ağrıtmanın ne gereği vardı!!!
Değerli arkadaşlarım,
Unuttuğumuz öylesine önemli konular var ki hala onu idrak edemiyor, düşünemiyoruz...
Önce ne yaptığımızı hangi işle uğraştığımızı hiç ama hiç düşünmüyoruz.Buradan isterseniz bağırayım yedi düvel duysun biz devlet memuruyuz!Belirtilen bir çerçeve içeriside kılığımız-kıyafetimiz, ağzımızdan çıkacak her kelimemiz, veliyle diyalogumuz, müdürle ve diğer arkadaşlarımızla ilişkilerimiz, dersteki farklılığımız...Ne bileyim bir sürü sorumluluğumuz var.Şunu iyi bilmemiz lazım devlet memuru olarak göreve başlarken birilerinden görev ve sorumluluklarımızı çok iyi dinlememiz ya da mevzuuatı çok iyi okumamız lazım...
Bazı arkadaşlarımıza bunları hatırlattığımız zaman "çok bilmiş, kendini beğenmiş, sana ne kardeşim!" diyecek kadar sıfatlara maruz kalıyoruz.
Devletin memuru olduğumuz vakit aynanın karşısına geçip memurluktan önceki hayatımızı daha sonra da bundan sonraki hayatımızda neleri yapıp neleri yapamayacağımızı iyice düşünmemiz lazım.Onun idrakı içinde olmamız lazım...
Biz onları hiç düşünmüyoruz.Alışkanlıklarımı zı yapmaya devam ediyoruz.Ve bir gün aniden başımıza kocaman bir taş düşünce başlıyoruz keşkelere. Ahlar, oflar, tuhlar meseleyi halletmiyor...
Şunu diyorum arkadaşlarım; okulda sınıfımızda olan her şey sınıfta bir aile sırrı olarak kalmalı.Hatta evimizde -özellikle kendi çocuklarımızın yanında-sınıfta olanları hiç bir zaman anlatmayalım.Bazı arkadaşlarımız işin o kadarını hiç düşünmeden başka bir okuldaki bir arkadaşına "kurbağalar kısır kalacak" hesabı anlatıyor ha anlatıyor.Anlatmasan ne olur yani! Anlatmakta ki amacın ne? Daha başka konularda var.Arkadaşımız köy yerinde çalışıyor sınıfını, falanın filanın çocuğunu hatta öğretmen arkadaşını köylüye anlatıyor!? İki gün sonra anlattığı köylüyle kötü oluyor.Başlıyor köylü anlatmaya! Sonrası...Sonrası malum köydeki veliyle, okuldaki çocukla, okuldaki meslektaşıyla kötü oluyor. Sonrasında bildik, tanıdık ifadeler "Efendim beni kimse istemiyor, köylüyü, müdürü, öğretmen arkadaşımı sevemiyorum, sevmiyorum" demeye...
Bütün bunlar sevgil Mevlana'nın "Eline, beline, diline sahip ol!" desturunu yerine getirmediğimiz için değil mi?
Şunu çok iyi bilmemiz lazım arkadaşlar, başımıza böylesine bir iş geldiği zaman yanımızda canımız ciğerimiz dediğimiz arkadaşlarımızdan hiç birisini, hiç kimseyi bulamayız!
Hiç gereği yok iken böyle bir şeyin arkadaşımızın başına gelmesi inanın beni çok üzdü.Bu yüzden mesajımızdaki kızgınlığımızı ve ukalalığımızı hoşgörmenizi rica ediyorum.
Allah hepimizin yar ve yardımcısı olsun arkadaşlar.
Saygı ve selamlarımı iletiyorum.
...
...
Biz
Evet biz.
HEP BİRİZ.
Ve
Birbirimizi
İYİ BİLİRİZ.
Evinde
YAT.
Cebinde
UYU.
Aç
KAL.
Kürdan
AL.
Dilini
YE.
Sorma
NİYE?
Ona
Buna
AĞLAMA!
Sırrını
AÇMA.
Çok
Gezip
AÇILMA.
Laf
Olup
SAÇILMA.
Çok
OKU.
Sık
DOKU.
Bilgide
YIKILMA…
BAYRAK OL
Paçavra olma, olma öğretmenim!
S.ORAK-CI66
“ADAMIN BİRİ”
16MAYIS2008
YOZGAT