Öğrencilerin /bir Gün / Sınıftan Gidince…

Çevrimdışı adamın biri

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.061
  • 23.550
  • 5.061
  • 23.550
12 Eyl 2024 00:17:24
“Çocuklar bir gün evden giderler…
Bir şekilde, bir nedenle, öyle gerektiği için, öyle olduğu için giderler…
Gözlerinde hayata karşı bir heves, omuzlarında
ince bir ağırlık, ellerinde uçarı bir telaş.
Kapıyı çekip giderler…
Çocuklar evden gidince, ev de sizden gider biraz…”
diye devam eden “Çocuklar evden gidince” başlıklı, yüreğimizi ince ince törpüleyen güzel bir yazı okumuştum.
Çok da hüzünlenmiştim.
*
Mesleğimizin erbapları bilirler ki kendini mesleğine, öğrencilerine adayan her fedakâr öğretmenin hayatında /kendi çocuklarının dışında/ emek verdiği, aynı sınıfı, aynı havayı teneffüs ettiği hatıralarından silinmeyen yüzlerce öğrencisi/çocuğu olmuştur.
Ta ki emeklilik yılları gelene kadar…
Kendi hanesinden giden çocukların gidişindeki gibi “Çocuklar mezun olup sınıftan gidince” yeni öğrenciler gelene kadar sınıfta, okulda biraz bizden gider…
Karnelerini alıp, ellerinizi öpüp, gözlerinde yaşları, haziran vedalarıyla uzaklaşır giderler.
Yılın yorgunluğunu bitirdim diye sevinemezsiniz.
Ardından bakakalırsınız sadece.
Babasının annesinin ellerini bırakıp tekrar size koşar, sarılır. İçinizde kocaman bir kayanın ağırlığını hissedersiniz, kaldırıp atmaya gücünüz de yetmez.
Sabahları uykulu gözlerle yanınıza gelip “Günaydın Öğretmeniim!”diyen sizi rahatlatan o tiz sesi de gider.
Öğrencileriniz gidince;
Tahtayı silmek için arkadaşıyla kavga ettiği sınıf silgisinin ellerine, yazı tahtasına bulaşan izleri kalır.
Ellerin uzanıp silemezsin de..
Tahtada çizgisiz defterlerine yazdıkları gibi aşağı yukarı çıkıp inen, harfleri kayıp “Örtmenim seni çok seviyrum” cümleleri, altına yazdıkları isimleri gider.
Pencerelerde bayramlık bayrakları, köşelerde minik elleriyle yaptıkları fenerleri kalır.
Masalar intizamını kaybeder, sıralar yamuk yumuk, üzerinde oturanların hüzünlü gidişlerini izler.
Sıraların altlarında kendileri gibi küçücük kalemleri, kalem batırmaktan silmeyi unutan silgileri de gider.
Silip atayım desen kıyamazsın, kalakalırsın.
Öğrenciler gidince;
Cam önünde sulukları, yarım bıraktıkları ekmek arası nevaleleri kalır
Panolarda yazıları, köşelerde çizdiği resimler kalır.
Öğretmenler gününde seninle birlikte kendini de çizmiştir.Çiçekler elinden düşer, “Günün kutlu olsun öğretmenim.” balonu masmavi göklere uçup gider.
Giden bulutlara bakarsın.
Getirdikleri güller, papatyalar kitap sayfalarının arasında kalır.
Dalıp gidersin düne…
Koklasan fayda etmez, tutsan ellerinde kırılır.
Öğrenciler gidince;
Bayrak törenindeki izleri, gururla bayrağa baktıkları mavi, yeşil, ela, kahverengi simsiyah gözleri de gider.
Gözlerinden öpmek istesin…
Olmadıklarını bilip başını öne eğersin.
Koridorlar boşalır onlar gidince..
Şekerpınar’ın çamuru yapışıp kalır kapı önlerine.
Fayanslarda ayak izleri kalır, sıcaktan kanayan burnundan dökülen kan izleri silinir gider.
Duvar diplerinde peçeteleri kalır, takılır rüzgâra çekip gider.
*
Öğrencilerin gidince;
Kapı önünde bekleyen günün yorgunu anneler de gider.
Şikâyetlerini söyledikleri cümleler, cümlelerdeki üzüntü sevinç, sırtlarında çocuklarının çantaları, ikindi vakitleri sessiz sedasız evlerine giderler.
Mübarek elleriyle hazırladıkları kurabiyelerin kokusu teneffüs aralığında kalır.
Geride koşturdukları yollar, yollarda yorgun ayakları, aynalarda beyaza vurgun saçları kalır.
Altı ay önce ölen anneni hatırlarsın.
Kalakalırsın…
*
Öğrencilerin gidince;
Seksen altının nisanından, iki bin yirmi beşin nisanına kırk yıllık anı, kırk yıllık fotoğraflar kalır.
Gözlerin dalıp gider her birine. Her fotoğrafta bir anı, her anında birini görürsün.
Düşünürsün.
Susup kalırsın.

Adamın biri
10.09.2024/Sarıkaya

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK