Öğretmek Mi Düşündürmek Mi?

Çevrimdışı sebocan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 32.896
  • 512.890
  • 32.896
  • 512.890
22 Şub 2017 21:20:17
Öğretmek mi Düşündürmek mi?

Mesleğe ilk başladığım sene birlikte çalıştığımız bir sınıf öğretmeni anlatmıştı:

Bir gün sınıfta, “Çıkarın kâğıtları, yazılı yapacağım,” demiş ve tek bir soru yazdırmış.

Fatih Sultan Mehmet İstanbul’a hangi köprüden girmiştir?

A) Boğaziçi köprüsü
B) Fatih Sultan Mehmet Köprüsü
C) Haliç Köprüsü
D) Malabadi Köprüsü

3. sınıf öğrencisi olan bu çocuklar biraz düşündükten sonra cevapları işaretlemişler. Öğretmen hemen kâğıtları okumuş. Sınıfın yüzde sekseni “B” şıkkını işaretlemiş.
Geriye kalanlar ise diğer şıkları…
 
Bunu da birkaç hafta önce başka bir öğretmen arkadaşım anlatmıştı:

Bir okulda deprem tatbikatı yapılacakmış. Okul müdürü yıllardır tatbikat yaptığı için sıkılmış olsa gerek farklı bir şey denemeye karar vermiş.

Toplamış öğretmenleri ve “Yıllardır aynı şeyi yapıyoruz. Bu sefer sirenleri çocuklar teneffüsteyken çalalım, bakalım ne olacak?” demiş. Birkaç öğretmen bu fikre itiraz etmiş. İlçeye tatbikatla ilgili resim göndermeleri gerektiğini ve bu durumda çocuklar sırayla bahçeye inerken resim çekemeyeceklerini söylemişler. Müdür durumu ilçeye izah edeceğini söyleyip öğretmenleri ikna etmiş. Gerçekten de çocuklar bahçede neşeyle oynarlarken sirenleri çalmışlar. Çocuklar sireni duyar duymaz koşturarak okula girmişler. Ne olduğunu anlayamayan öğretmenler de çocukların peşinden koşup okula girmiş. Sınıflara çıktıklarında, öğrencileri sıraların yanına çömelmiş halde beklerken bulmuşlar. Sirenler susunca da daha önce yaptıkları gibi hep birlikte yine bahçedeki toplanma alanına doğru koşturmuşlar. Tatbikatla ilgili rapor hazırlanmış, sırayla bahçeye inerken çekilen fotoğraflar rapora eklenmiş.
 
Anlatmış olduğum bu iki örnekten yola çıkarsak galiba çocuklara düşünmek haricinde her şeyi öğretmişiz. Müfredat yetiştirme derdine düşüp insan yetiştirmeyi unutmuşuz.

Artık öğretmeyi bırakalım da, biraz düşünsünler.

Sınıfta yoklama alırken, bir de Descartes’a göre mevcutları yazalım.

Bakalım sınıfta kaç kişi var?

Salih Uyan

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı asumanöz

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 9.159
  • 20.157
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 22 Şub 2017 21:31:46
Geçen hafta öğrencilerime şunu sordum. 1. Sınıf  okutuyorum. Atatürk İstanbul u ziyarete gelmiş, elini öpmeye gidelim mi? 27 öğrenci nin çoğu bir an önce gitmek istediğini belirtirken  sadece iki tanesi Öğretmenim Atatürk ölmemiş miydi dedi..

Bunu eski okulumda 3. Sınıfta da yaptım. Bilsem kazanan öğrencim bile Atatürk'ün elini öpmek istemişti.


Çevrimdışı php_korsan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 13.107
  • 14.680
  • 13.107
  • 14.680
# 22 Şub 2017 21:36:24
Günümüz çocuklarını kendimizle mukayese ediyoruz.Ben şöyleydim ben böyleydim.Şimdiki çocuklar bilgisayarlara, telefonlara, spor ayakkabılara zahmetsizce ulaşıyorlar.Bir tahtanın önünde akşama kadar konuşan bir insan ve bu insanı kımıldamadan, konuşmadan, gözlerini ayırmadan terbiyelice, dinlemeye çalışan başka insanlar.Testlerden 100 puan aldıklarında süper zeka diyoruz.
Günümüzde katrilyon dolarla ölçülemeyecek şey artık bilgi.Düşünen, üreten ve satan bilgi işçileri yetiştirmeliyiz.Bunu Japonya, Tayvan ve Çin iyi yapıyor.Müfredata matematiği oturtarak inovasyoncu çocuklar yetiştiriyorlar.Yazılımları, hızlı trenleri, robotları yapıyorlar.

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.795
  • 227.345
  • 28.795
  • 227.345
# 22 Şub 2017 23:33:36
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Günümüz çocuklarını kendimizle mukayese ediyoruz.Ben şöyleydim ben böyleydim.Şimdiki çocuklar bilgisayarlara, telefonlara, spor ayakkabılara zahmetsizce ulaşıyorlar.Bir tahtanın önünde akşama kadar konuşan bir insan ve bu insanı kımıldamadan, konuşmadan, gözlerini ayırmadan terbiyelice, dinlemeye çalışan başka insanlar.Testlerden 100 puan aldıklarında süper zeka diyoruz.
Günümüzde katrilyon dolarla ölçülemeyecek şey artık bilgi.Düşünen, üreten ve satan bilgi işçileri yetiştirmeliyiz.Bunu Japonya, Tayvan ve Çin iyi yapıyor.Müfredata matematiği oturtarak inovasyoncu çocuklar yetiştiriyorlar.Yazılımları, hızlı trenleri, robotları yapıyorlar.

Çok doğru..
Malesef teknolojiyi üretenler bizim kadar yanlış kullanmıyor.
Saatlerce oyuncak gibi kullanarak üretmekten bihaber beyinler ancak tüketime meyilli.
Trilyonlarca paramız onlara
Uyuşmuş beyinler bize kalmakta...
Anaları babaları uşak gibi kullanmakta genç nesil.
Doyumsuz,şükürsüz ,sorumsuz,hedefsiz bir nesil...

Çevrimdışı aslı_80

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
  • 2.080
  • 12.050
  • Öğrenci Velisi
# 22 Şub 2017 23:47:20
Herkes aynılaşıyor sanki... Biri bir adım atıyor; diğerleri sorgulamıyor, düşünmüyor, bakmıyor bile; peşinden gidiyor ilk adımı atanın. Hani çok kullanılan o tabir var ya:  s...  psikolojisi, diye. Çoğunlukla öyle oluyor sanki.

Sorgulamak da kolay değil ya...

Çevrimdışı RAMSES1

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 983
  • 5.111
  • Okul Müdürü
  • 983
  • 5.111
  • Okul Müdürü
# 23 Şub 2017 00:05:15
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Öğretmek mi Düşündürmek mi?

Mesleğe ilk başladığım sene birlikte çalıştığımız bir sınıf öğretmeni anlatmıştı:

Bir gün sınıfta, “Çıkarın kâğıtları, yazılı yapacağım,” demiş ve tek bir soru yazdırmış.

Fatih Sultan Mehmet İstanbul’a hangi köprüden girmiştir?

A) Boğaziçi köprüsü
B) Fatih Sultan Mehmet Köprüsü
C) Haliç Köprüsü
D) Malabadi Köprüsü

3. sınıf öğrencisi olan bu çocuklar biraz düşündükten sonra cevapları işaretlemişler. Öğretmen hemen kâğıtları okumuş. Sınıfın yüzde sekseni “B” şıkkını işaretlemiş.
Geriye kalanlar ise diğer şıkları…
 
Bunu da birkaç hafta önce başka bir öğretmen arkadaşım anlatmıştı:

Bir okulda deprem tatbikatı yapılacakmış. Okul müdürü yıllardır tatbikat yaptığı için sıkılmış olsa gerek farklı bir şey denemeye karar vermiş.

Toplamış öğretmenleri ve “Yıllardır aynı şeyi yapıyoruz. Bu sefer sirenleri çocuklar teneffüsteyken çalalım, bakalım ne olacak?” demiş. Birkaç öğretmen bu fikre itiraz etmiş. İlçeye tatbikatla ilgili resim göndermeleri gerektiğini ve bu durumda çocuklar sırayla bahçeye inerken resim çekemeyeceklerini söylemişler. Müdür durumu ilçeye izah edeceğini söyleyip öğretmenleri ikna etmiş. Gerçekten de çocuklar bahçede neşeyle oynarlarken sirenleri çalmışlar. Çocuklar sireni duyar duymaz koşturarak okula girmişler. Ne olduğunu anlayamayan öğretmenler de çocukların peşinden koşup okula girmiş. Sınıflara çıktıklarında, öğrencileri sıraların yanına çömelmiş halde beklerken bulmuşlar. Sirenler susunca da daha önce yaptıkları gibi hep birlikte yine bahçedeki toplanma alanına doğru koşturmuşlar. Tatbikatla ilgili rapor hazırlanmış, sırayla bahçeye inerken çekilen fotoğraflar rapora eklenmiş.
 
Anlatmış olduğum bu iki örnekten yola çıkarsak galiba çocuklara düşünmek haricinde her şeyi öğretmişiz. Müfredat yetiştirme derdine düşüp insan yetiştirmeyi unutmuşuz.

Artık öğretmeyi bırakalım da, biraz düşünsünler.

Sınıfta yoklama alırken, bir de Descartes’a göre mevcutları yazalım.

Bakalım sınıfta kaç kişi var?

Salih Uyan

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Düşünmek konuşmakla, muhabbetle gelişir.
Malasef okullarda muhabbet yerine yönergeler daha makbul ve başarının mihengi.

Çevrimdışı salih101010

  • Üye
  • *
  • 27
  • 12
  • 27
  • 12
# 23 Şub 2017 00:06:11
üniversitede tamamen teorikte kalan bilgilerle sınıfa giriyoruz. öğretmen konuşuyor çocuklar susuyor . hele birde müfredatta öğrenciyi  robota adeta dönüştüren bilgilerle öğretmenlik yapmak gerçekten çok zor. çarpma işleminde çarpım tablosunun hepsini ezberleyip sonra işlem yapan öğrenciler var. fakat bu öğrenciler çarpma işlemi gerektiren bir soruyu cevaplayamıyor . bir örnekte çarpma işlemi varsa diğer tüm örnekleri de çarpma işlemi olması gerekiyormuş gibi çözüyor öğrencilerimiz ... bu çocuklara düşünmeyi yaratmayı merakı biz öğretmenler aşılayabiliriz. Başka kimse değil..

Çevrimiçi hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.795
  • 227.345
  • 28.795
  • 227.345
# 23 Şub 2017 00:13:05
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Geçen hafta öğrencilerime şunu sordum. 1. Sınıf  okutuyorum. Atatürk İstanbul u ziyarete gelmiş, elini öpmeye gidelim mi? 27 öğrenci nin çoğu bir an önce gitmek istediğini belirtirken  sadece iki tanesi Öğretmenim Atatürk ölmemiş miydi dedi..

Bunu eski okulumda 3. Sınıfta da yaptım. Bilsem kazanan öğrencim bile Atatürk'ün elini öpmek istemişti.




Yarın ben de sorayım bakalım cevapları ne olacak..?

Çevrimdışı inanoguz

  • B Grubu
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 408
  • 3.708
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 23 Şub 2017 00:25:38
Biz düşündürürken elin oğlu öğretip TEOG'da full yaptırınca başarı belgesini ona veriyorlar. :D

E hocam senin işin gücün de belge diyen olabilir..

Başarılı olmasa adama niye belge versinler? Bu 1,

Velilere çocuklarınız düşünmeyi öğrenecek Teog başarısı garanti değil desek mi yoksa Teog garanti, düşünme ise sonraki iş desek mi rağbet görürüz? Bu da 2.

Hayırlı geceler.

Çevrimdışı php_korsan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 13.107
  • 14.680
  • 13.107
  • 14.680
# 23 Şub 2017 17:20:35
Öğrencinin her türlüsü dışlanmamalı.Çünkü dışarıda gördüğünüz herşey süper zeka olmayan sıradan insanlar tarafından yapıldı.Doktoralı master dereceli çoğu insan sadece seyrediyor.Steave Jobsun ekibinde bir down sendromlu programcı bile vardı.Biz hafif düzeyde zihinsel yetersiz diye sallıyoruz.Ne kadar kolay.Sonuç:Tam 4 tane ülkeyi komple satın alacak bir Apple çıktı
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimdışı materrazi

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.788
  • 27.152
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 9.788
  • 27.152
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 23 Şub 2017 23:51:42
Dün burayı okuduktan sonra şu çocuklara bir sorayım dedim.
Atatürk'ün elini öpmeye gitmek isteyenler bir hayli fazlaydı.

Devam ettim;
+"Çocuklar bir otobüse birinci durakta 10,ikinci durakta 20,üçüncü durakta 5 yolcu bindi,buna göre şoförün yaşı kaçtır?
Maşallah hemen topladılar:
-35 ;D
+10 yolcu daha binerse yaşı kaç olur?
-45 oluuur öğretmeniim. :o
Neyse ki durumu bir kaç tanesi fark etti. :D

Bu soruyu başta durak sayısını sorarak yaptım,hemen yolcu sayıları toplandı tabii :)

Arkadaşların da bahsettiği gibi müfredatı yetiştirelim aman derken,dört işlemi eksiksiz yapan,bilgi yüklü fakat bu bilgiyi hayata geçiremeyen ; farklı durumlara transfer edemeyen,sorgulamayan,düşünmeyen öğrencilerimiz oluyor.Bir şeyleri eksik yapıyoruz demek ki.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Herkes aynılaşıyor sanki... Biri bir adım atıyor; diğerleri sorgulamıyor, düşünmüyor, bakmıyor bile; peşinden gidiyor ilk adımı atanın. Hani çok kullanılan o tabir var ya:  s...  psikolojisi, diye. Çoğunlukla öyle oluyor sanki.

Sorgulamak da kolay değil ya...
Bir öğrenci atlayıp cevap verdiği zaman,diğerleri düşünmeyi anında bırakıyor.Yüzeysel,tek cevaplı sorular sormak da düşünmeye sevk etmeyen etmenlerden.

Çevrimdışı divane

  • Bilge Üye
  • *****
  • 423
  • 18.995
  • 423
  • 18.995
# 24 Şub 2017 00:11:28
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Geçen hafta öğrencilerime şunu sordum. 1. Sınıf  okutuyorum. Atatürk İstanbul u ziyarete gelmiş, elini öpmeye gidelim mi? 27 öğrenci nin çoğu bir an önce gitmek istediğini belirtirken  sadece iki tanesi Öğretmenim Atatürk ölmemiş miydi dedi..

Bunu eski okulumda 3. Sınıfta da yaptım. Bilsem kazanan öğrencim bile Atatürk'ün elini öpmek istemişti.



[/quot
 Bu soruyu 3 yil once ogrencilerime sormustum. Orduya Ataturk geliyor yanina gitmek isteyen tahtaya kalksin dedim. Yalniz bir kisi kalkmadi. Sen Ataturku gormek istemiyor musun dedim. Evden izin vermezler dedi. Sonra ogrencilere kizacaktim ki bir kac ogrencim beni rahatlatan soruyu sordu. Ataturk tiyatrosu saat kacta dedi.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 25 Şub 2017 17:54:26
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerimize olsun.

Yetişkinler (hangi milletten olursa olsun) düşünüyorlar mı ki, öğrencilere / evlatlarına düşünme DAVRANIŞI kazandırabilsinler?

Örnek - 1:

Yetişkinlerin tamamına yakını 1453 yılında İstanbul'un fethedildiğine inanır.
Doğrusu : Tarihin hiç bir döneminde İSTANBUL FETHEDİLMEMİŞTİR. (Fethedilen Konstantinopolis'dir.)

Örnek - 2:

Yetişkinler "Yağmur yağıyor / yağmıyor" ifadelerini kullanır.

Bir şeyin olması veya olmaması İRADE gerektiren bir husustur. Yağmurun iradesi yoktur. Yağmur yağmaz, yağdırılır.

VAKIA suresi 69. ayet:
Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz?

Örnek - 3:

Benzer şekilde uyku durumunda bir irade den söz edilemez. Bu nedenle "UYANDIM" ifadesi anlamsızdır.

EN'AM suresi 60. ayet :
Sizi geceleyin öldüren (uyutan) ve gündüzün 'güç yetirip etkilemekte (yapıp kazanmakta) olduklarınızı' bilen, sonra adı konulmuş ecel doluncaya kadar onda sizi dirilten (uyandıran) O'dur.
Sonra 'en son dönüşünüz' O'nadır. Sonra yapmakta olduklarınızı size O haber verecektir.

Örnek - 4:

"Çanakkale geçilmez" sözü de yetişkinler tarafından DÜŞÜNMEDEN sıkça kullanılan bir ifadedir.

13 Kasım 1918'de İstanbul'un işgal edilmesi, Boğazlardan ellerini kollarını sallayarak geçen gemilerle mümkün olmuştur.

Örnek - 5:

"Yer çekimi" kavramı da üzerinde DÜŞÜNÜLMEDEN kullanılan ifadelerdendir.

Animasyon yapımı konusunda az çok bilgisi olan biri, yer çekimine delil olarak gösterilen hususların hemen hepsinin geçersiz olduğunu bilir.

Örnek - 6:

"Şeriata karşıyım"  ifadesi de DÜŞÜNÜLMEDEN kullanılan ifadelerdendir.

Şeriat, hüküm koyma yetkisinin Allah (c.c.)'a ait olmasıdır.
Müslüman olmak hüküm koyma yetkisinin Allah (c.c.)'a ait olduğunu kabul etmektir.

Teokrasi : Siyasi iktidarın, Tanrı'nın temsilcileri olduklarına inanılan din adamlarının elinde bulunduğu toplumsal, siyasi düzen, din erki
Teokrasilerde hüküm koyma yetkisi din adamlarındadır.

İslam, teokrasiyi REDDEDER. Bu nedenle bir Müslüman teokrasiye karşıyım diyebilir ve demelidir, şeriata karşıyım diyemez.

Not: Osmanlılarda şeyhülislamlık makamı yasaların İslam dinine uygun olup olmadığını denetlemekle yükümlüydü.
Bugünkü sistemde karşılığı anayasa mahkemesidir. Şeyhülislamlık makamının yasa yapma yetkisi yoktu. Günümüzde Anaysa mahkemesinin yasa yapma yetkisi olmaması gibi.

Yetişkinler düşünmeye başlarsa örnekler çoğaltılabilir :)

Çevrimdışı reeemat

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.169
  • 7.490
  • 1.169
  • 7.490
# 28 Şub 2017 12:48:18
Yaşadığımız coğrafyada, düşünmek ve düşündüğümüzü söyleyebilmemiz için daha yüzyılların geçmesi gerekiyor. Okul müdürünüze içinizden geçenleri söyleyebiliyor musunuz?

Çevrimdışı konuk35

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.346
  • 2.799
  • 1.346
  • 2.799
# 01 Mar 2017 23:40:49
"Cogito ergo sum" Descartes'e atfedilen bu sözün Türkçesi "Düşünüyorum, öyleyse varım".

İnsan, düşünmeden varlığını nasıl kanıtlar?

Düşünmek, var olmak için bir koşul mudur?

Sekiz milyar insanız şu küçücük gezegende, hiçbirimizin parmak izi bir diğerinkine benzemez!     (?)

Düşünme veritabanımız olmasa idi ne olurdu (k) acaba?  :-[


Bu yüzyılda eğitim ve öğretim yaklaşımları (doktrinleri) hızla değişiyor. Geçmiş yüzyılın ihtiyaçları ve buna uygun ilkeleri ile oluşturulan eğitim ve birey olgusu artık değişiyor, çünkü tıkanmış durumda.

Bu iş neden bu hale geldi?

Bilgiye erişim ve tüketim anlayışı, hızı, maliyeti, süresi büyük bir değişim geçirdi. Bu da birey algı ve ihtiyaçlarını, buna bağlı olarak sosyoekonomik davranışlarını da beraberinde büyük ölçüde değiştirdi. Ekonomi çeşitlenip zenginleştikçe bireyin maddi ve manevi ihtiyaç ve öncelikleri de değişti. Birçok şey lüks tüketim olmaktan, temel (standart) ihtiyaç haline geldi.

Okulların yaşamın gerçeklerinden uzak, sarf (gündelik tüketim) kuru bilgi kazandırma işlevleri artık bitti. O işi artık Google dadımız yapıyor, hem de saniyeler içinde. "Bunun için bir okula bile gerek yok" dense abartı sayılmaz bu çağda. Okul, işlevleri bakımından yeniden tanımlanmak zorunda kaldı.

Yaşamın tüm bileşenlerini gözlemleyebilen, dünyayı, çevreyi anlayan, tanıyan, bilen, koruyan, çevre ile dost okul ve bilgilerini kullanma becerisi giderek yükselen bireylerin ön plana çıktığı yepyeni bir okul ve eğitim anlayışı start almış durumda.

Okullarımız buna hazır mı? (..................)
Okullarımızın işlevi ne olmalı? (...................)


“Düşündürtmeyen, öğrenmeyi öğretemeyen bir okul; işlevi bitmiş, ölü bir okuldur”

Ruhsuz, ölü bir okul kimseye çekici gelmez. Size gelir mi?

Biraz ironi yapalım..   ::)

Descartes'in sözünü tersine mühendislik ile değiştirip yeniden soralım:

Madem varım, öyleyse neden düşünemiyorum?  ???   
 
 




 

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK