Öğretmekte En Fazla Zorlandığınız Konular Nelerdir?

İçinde sıfır bulunan dört işlemleri öğretemedim hala..Hele çıkarmada eksilen sayıda yanyana iki sıfır varsa bir çoğu bunu yanlış yapıyor.

Öğretmenim bol sıfırlı sayılarla çıkarma işlemi için çok pratik bir yöntemle ilgili bir video buldum dün.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] bu videoyu inceleyebilirsiniz. 3. sınıf okuturken görmediğim için çok üzüldüm. Gerçekten defalarca komşuya gidip onluklarla uğraşmaktan çok daha kolay.

matematik soyut olduğu için zor geliyor, her zamanda somutlaştıramıyoruz ve kalıcı öğrenme olmuyor

Matematik için hatayı 1. sınıftan başlayarak yapıyoruz. Rakamları öğretirken bir kaç kez sayıp bir kaç sayfa rakam yazınca, çocuklar görünce "bu üç, bu iki" demeye başlayınca oldu deyip toplamayla devam ediyoruz. Halbuki her rakam için en azından bir hafta belki daha çok zaman ayırabilmeli, rakamı yazmak yerine ifade ettiği çokluğu aklımıza gelecek her yolla oluşturabileceğimiz çok sayıda etkinlik yapmalıyız. Örneğin 4 rakamını öğretirken onu  her çocuğun değişik nesnelerle defalarca oluşturmasını (4 elma, 4 oyuncak, 4 çocuk, 4 lego vb) sağlayabilsek diğer sayılarla ilişkisini kavratacak bol etkinlik yapabilsek ( örneğin 3 çocuğa 1 çocuk ekleyelim gibi), toplama ve çıkarma işlemlerini rakamların öğretiminden ayırmadan yapsak toplamaya geçtiğimizde hemen alt alta işlemler yerine aynı sayıyla ilgili çok sayıda etkinlik yapabilsek matematiğin sayılarla ilgili ilerleyen kazanımları da çok daha rahat öğrenilecektir diye düşünüyorum. Çünkü rakamlar kâğıtta yazılı haliyle hiçbir şey ifade etmez. Bir sayının anlamlı olmasının sebebi belirttiği çokluktur. Çocuklar o rakamın karşılığını kavramalılar. Çünkü bütün matematik evreni o on rakam üzerine kurulu. Biz kavradılar sanıyoruz ancak çocuklara herşeyi ezberleterek gidiyoruz. Bu işin temelini sağlam attık sanıyoruz oysa bir kaç santim derinliğinde bir temel üzerine bina inşa etmeye çalışıyoruz. Bana sorarsanız, sorun buradan başlıyor. İlk ve en önemli sebep sıkış tepiş ve karmakarışık müfredat, ikinci sebepse biziz. Belli alışkanlıklarımız var ve onların dışına çıkmakta zorlanıyoruz. Örneğin programda olmadığı halde aslında hiçbir geçerliliği olmayan kaynak kitaplarda olduğu için birinci, ikinci  sınıf çocuklarına bile ters işlem soruları çözdürüyoruz. Defterlerimiz, eğitimhaneye eklediğimiz dökümanlar "bir sayının üç katından..." ya da "hangi sayının ...." diye başlayan hiçbir anlamı ve amacı olmayan sorularla dolu ve biz bunlara problem diyoruz. Evet matematik soyut ama aslında çok da somut. Bütün evren matematik, hayatımız matematikle dopdolu. Ancak biz matematiği olabildiğince soyutlaştırmak için işe "Hangi sayının..." diye başlıyoruz.  Bu hataları 1. sınıftan beri az ya da çok, şu ya da bu şekilde ben de yaptım ama seneye 1'e döndüğümde tekrarlamamaya kararlıyım. Üstelik bundan böyle 1. sınıfta rakamları öğretmek için çok daha uzun zamanımız var. Bırakalım "Hangi sayının..." diye başlayan soruları orta okulda çözsünler.

özellikle bölünen bölen bölüm konusunu anlatırken benim işimi kolaylaştıran bir yöntem var: önce tahtaya büyük bir bölme işareti çiziyorsunuz. sonra "bölünen" kısmına bir pasta çiziyorsunuz. "bölen" kısmına bir bıçak resmi, "bölüm" kısmına da pasta dilimi çiziyorsunuz. "kalan" kısmına da ufak kırıntılar çizebilirsiniz

ne kadar güzel bir düşünce çok beğendim,aslında biraz hayatı düşünmek işleri çok kolaylaştırıyor

Ben eşsesli kelimelerin yeterince anlaşılamadığını gördüm.Çok alıştırma yaptık, herdefasında ilk örnekleri eş anlamlı kelimelerle karıştırdılar. Çocukların kelime dağarcıklarını tek başına artırmaya çalışmak da güç oluyor(okuma alışkanlığı ve kültürlü çevre olmadan)

özellikle bölünen bölen bölüm konusunu anlatırken benim işimi kolaylaştıran bir yöntem var: önce tahtaya büyük bir bölme işareti çiziyorsunuz. sonra "bölünen" kısmına bir pasta çiziyorsunuz. "bölen" kısmına bir bıçak resmi, "bölüm" kısmına da pasta dilimi çiziyorsunuz. "kalan" kısmına da ufak kırıntılar çizebilirsiniz

Çok güzel bir fikir ve kolaylıkla uygulanabilir, anlaşılabilir.Tebrikler.