Öğretmen - Öğrenci Diyalogları

- öğretmenim karnım ağrıyor.
- dur bakıyım... yoo ağrımıyor.
- geçti.

iki öğrencimin arka sırada tartıştıklarını görünce hayırdır mariye ne oldu dedim: o da
  öğretmenim fatma benim defterimi çırmış.. dedi:))))

3.sınıf ders: hayat bilgisi konu: canlı ve cansız varlıklar.konuyu anlattık dersin sonuna doğru canlı ve cansız varlıklara kim örnek verir dedim.herşeye atlayan asiye hemen tahtaya kalktı ve başladı canlı varlıkları saymaya.inek,köpek, koyun.....peki cansız varlıkları say dedim.asiye durdu , düşündü düşündü tavana epey baktı ve parlak fikir gelmiş olacak ki başladı saymaya:ölü inek,ölü köpek,ölü at.......sınıf komple yerlerde tabiiiii.....

benim aktaracağım öğrencimle değil, velimle bir diyalog. diyalog değil de monolog aslında. çünkü ben hayretten açılan ağzımı toplamayı başaramadığım için bir şey de söyleyememiştim. birinci sınıfı okuttuğum iki sene önce, ders sırasında kapı çaldı, bir velim kafasını uzattı, çocuğunun bir eksiği olup olmadığını sordu. boyaya ve silgiye ihtiyacı bulunduğunu, bunları alırsa sevineceğimi belirttim, iyi günler diledim. o da iyi dersler dileyip çıktı. 1 dakika sonra kapı tekrar açıldı, kafasını uzatıp çocuğunun henüz kendi adını yazamadığını söyledi, neden böyle olduğunu sordu. ben de henüz a sesinde olduğumuzu belirttim, erken olduğunu belirttim ve bunun üzerine muhteşem yorum geldi: "kendi adına erken ama seninkine değil, ayıp ayıp sayfalar dolusu kendi adını yazdırıyorsun, ne kendini beğenmiş şeymişsin ya, ben çocuğu buraya seni öğrensin diye mi gönderiyorum?" bu arada tahmin etmişsinizdir, adım, ela.

benim aktaracağım öğrencimle değil, velimle bir diyalog. diyalog değil de monolog aslında. çünkü ben hayretten açılan ağzımı toplamayı başaramadığım için bir şey de söyleyememiştim. birinci sınıfı okuttuğum iki sene önce, ders sırasında kapı çaldı, bir velim kafasını uzattı, çocuğunun bir eksiği olup olmadığını sordu. boyaya ve silgiye ihtiyacı bulunduğunu, bunları alırsa sevineceğimi belirttim, iyi günler diledim. o da iyi dersler dileyip çıktı. 1 dakika sonra kapı tekrar açıldı, kafasını uzatıp çocuğunun henüz kendi adını yazamadığını söyledi, neden böyle olduğunu sordu. ben de henüz a sesinde olduğumuzu belirttim, erken olduğunu belirttim ve bunun üzerine muhteşem yorum geldi: "kendi adına erken ama seninkine değil, ayıp ayıp sayfalar dolusu kendi adını yazdırıyorsun, ne kendini beğenmiş şeymişsin ya, ben çocuğu buraya seni öğrensin diye mi gönderiyorum?" bu arada tahmin etmişsinizdir, adım, ela.

Velinin cahili de ayrı bir alem

Çocuklar takvim çeşitlerini sayar misininiz    cevap:) türkiye gazetesi takvimi- Diyanet takvimi-Hicret takvimi(7 sınıf)

1.sınıf okutuyorum. Çocuklarla sohbet ederken oğlumun da Pepee yi çok sevdiğini söyledim. Kızlarımdam biri
 '' Öğretmenim, sen anne misin?'' diye sordu. Ben de evet deyince '' Biliyo musun öğretmenim, benim annem de anne '' dedi.

Ben de geçen yıl yaşadığım hatırladığımda hala beni gülümseten olayı anlatayım:

Birleştirilmiş sınıflı bir köy okulunda  1. sınıflara  uyum eğitim haftasında olmuştu. Boyama çalışmalarından sonra oyun hamuru oynamaya geçmiştik. Bir anda şirin bir kızımın sınıf kapısından çıkmak üzere olduğunu farkettim:
"Yavrum nereye gidiyorsun ?" dedim.
"Ben biraz dışarıda hava alacağım, boyamaya geçince beni çağırın" dedi. Şaşkınlıktan bir süre cevap veremedim, sonra epey gülmüştüm

-Çocuklar yarn yapacağımız etkinlik için kızlar pembe giyecek.

Okan:Erkekler?

-Erkekler de pembe giysin Okan

-Olmaz öğretmenim kayijmam gider

Geçenlerde ezberlemeleri için bir şiir verdim.Öğretmenim çok zor bu şiir.Hayır değil.Madem kolay siz ezberleyin o  zaman.Ertesi güne kadar çalışıp ezberledim ben de.

öğretmen:
 söyle berengül. Ben 30 yaşındayım. Annemin yaşı benim yaşımın iki katıdır. Eğer ben annemin yaşına gelirsem , annem kaç yaşında olucaktır?

berengül: ölür, öğretmenim

--- Öğretmenim başım ağrıyo.
--- Elini yüzünu yıka gel.
--- Öğretmenim karnım ağrıyo.
--- Elini yüzünü yıka gel.

Bu okulun suyu zemzem suyu mu? 

  Bilinçli tüketicilik konusunu anlatıyorum. Marie Antuanet'in ekmek bulamazsanız pasta yiyin olayını anlatıyorum. Tam o sırada Ömer:
-Öğretmenim Mari soyadı neyse işte o, çok mu güzelmiş?
-Evet Ömer çok güzelmiş.
Nisa:
-Benden de mi güzelmiş öğretmenim?
-Nisa'cığım, hiç kimse çocuklar kadar güzel olamaz. Ama sen  büyüyünce o zaman güzelliğinizi  kıyaslayabiliriz.
Ali:
Valla boşuna konuşmayın. Dün eve giderken bir kız gördüm kimse onun kadar güzel olamaz...

Çocuklar takvim çeşitlerini sayar misininiz    cevap:) türkiye gazetesi takvimi- Diyanet takvimi-Hicret takvimi(7 sınıf)

hocam dua edin pirelli takvimini soylememis