Öğretmen Yetiştirme Programları Nasıldı? Nasıl Olmalı?

Çevrimdışı s-aslan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.395
  • 15.190
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.395
  • 15.190
  • 1. Sınıf Öğretmeni
26 Ara 2011 21:26:35
Öğretmenler, eğitim sisteminin en önemli öğelerinden biridir. Bir okulun kalitesini belirleyen temel unsur öğretmenlerdir. Öğretmenlerin niteliği de, aldıkları mesleki eğitimin kalitesine bağlıdır. Bundan ötürü öğretmen yetiştirme programları çağın ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde düzenlenmelidir. Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze kadar öğretmen yetiştirme programlarında çeşitli değişikliler yapılıp farklı modeller uygulanmıştır. 2004-2005 eğitim-öğretim yılında ilköğretimprogramlarında büyük bir devrim gerçekleştirilerek "öğretmen merkezli" anlayıştan vazgeçilip "öğrenci merkezli" anlayışa geçilmiştir. Bu değişim dünyada bir trend olmuştur. Çünkü çağımz bilgi çağı olarak adlandırılmakta ve bilgiye erişim oldukça kolay olmaktadır. Bu da öğrenci merkezli anlayışı zorunlu hale getirmekteydi.

Dünya ülkelerindeki öğretmen yetiştirme programları incelendiğinde, özellikle Avrupa ülkelerinde, ilköğretim (ortaöğretim) programlarındaki benimsenen yaklaşımlara göre öğretmen yetiştirme programları düzenlenmektedir. Buna dayanarak acaba bizim ülkemizde, öğretmen yetiştirme programları Yapılandırmacı yaklaşıma göre düzenlenmiş mi? Sizler mezun olduğunuz öğretmen yetiştirme programlarında nasıl bir eğitim aldınız ve bu programların nasıl olmasını isterdiniz?

Çevrimdışı sina05

  • B Grubu
  • 6.545
  • 16.677
  • 6.545
  • 16.677
# 26 Ara 2011 21:39:40
Sınıf Yönetimi, Birleştirilmiş Sınıflar Derslerini sözde aldık. Program Geliştirme, Ölçme Değerlendirme dersi de amacına uygun değildi. Bir öğretmenin gerektiği yerde program yazması gerekir, ama bu konuda çook eksiğimiz var. Nasılsa internette birileri paylaşır biz de onu indirir, dosyamıza koyarız. Müfettişin biri gelir ; öğretmenim burada müze yok, ama programınıza almışsınız dediğinde anca üstünü kırmızı kalemle çizeriz. :(

Öğretmen yetiştirme programları bir yana açılan kontenjanlar haddinden fazladır. Böyle yoğun olan bir kurumda öğretmenler alelade yetişiyorlar...

Yapay bir ortamda yapay ders işleme süreci ne kadar faydalı olabilir ki?
Bir hocamın önerisi: "Stajyer öğretmenleri en iyi okulda yetiştirin; daha sonra Doğu'ya mı atayacaksın, Birleştirilmiş Sınıfa mı atayın; önce işi öğrensin, çaresizliğe gömmeyin" Çok mantıklı...

Çevrimdışı öğretmen0366

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.712
  • 5.223
  • Müdür Yardımcısı
  • 3.712
  • 5.223
  • Müdür Yardımcısı
# 26 Ara 2011 23:10:38
Ben üniversite eğitiminde gördüğüm derslerin belki  %30 unu ancak kullanabiliyorum diyebilirim.
Türkiye'de okulların yarısının bsi olduğu söyleniyor ve biz 4 yıl boyunca sadece 1 ders olarak görüyoruz onda da hiçbir şey öğrenemiyoruz. Sonra yeni mezun olup köy hayatına,birleştirilmiş sınıfa kısacası yalnızlığa terk ediliyoruz ve bizden başarı bekleniyor. Mümkün mü hiç sanmam.

Ben üniversite de bana daha çok neyle karşılaşacağım ve karşılaştığım olası sorunları nasıl çözeceğim konusunda bilgi vermelilerdi, Eğitim işini sadece teorik olarak vermemelilerdi, stajda gördüğümüz il merkezinde ki okullarda çalışma ihtimalimizin 15-20 yıl sonra olabileceğini söylemelilerdi. Kısacası her şeyden önce aldığım eğitimin gerçekçi,uygulanabilir olmasını isterdim. Öğretmen olduğumda neyle karşılacağımı bilmem gerekirdi.

Çevrimdışı umutzorlu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.558
  • 30.154
  • 12.558
  • 30.154
# 27 Ara 2011 00:15:27
Öğrenci merkezlilik benim gördüğüm kadarıyla hep yanlış anlaşılagelmiş bir kavram .Öğrenci merkezlilik içeriğin öğrenciler tarafından ilgi ve ihtiyaçlarına göre belirlendiği esnek bir programlama gerektirir. Ama bizlere hep yansıtılan etkinliklerede öğrencileri işe koşmaktır .

Şimdi sunu sorgulamak gerek .Üniversitede alınan eğitim ile mi öğretmen olunuyor ,yoksa tecrübe kazanılarak mı ? Şu andaki benim gördüğüm genel kanı tecrübe kazanılarak .

Çevrimdışı mesirmacun

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.406
  • 4.084
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.406
  • 4.084
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 27 Ara 2011 00:22:32
Yeni başlayacak olan öğretmen adayı arkadaşları büyük okullarda 1. sınıfta yardımcı öğretmen olarak 1 yıl çalışmaları uygulamayı görmeleri açısından uygun olur.

Amaca uygun yapılabilir mi onu da bilmem.Stajyerliğimi yaparken sınıfına derse girdiğimiz öğretmen 4 tane genç , dinamik ve bilgileri taze olan öğretmen adayını saksı gibi oturtmuş ve öğrenciler de "stajyerlere bir şey sormayın " demişti.

Yurdumdan öğrenim manzaraları.

Çevrimdışı sebnem35

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.765
  • 26.588
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 2.765
  • 26.588
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 27 Ara 2011 00:30:41
Demirci eğitim fakültesi mezunuyum. dersime giren hocaların bazıları çok iyiydi. onların dersinde çok şeyler öğrendim. ama genel kimya ya da fizik gibi branşım için gereksiz dersler yerine birleştirilmiş sınıf dersini daha uzun süre almalıydık diye düşünüyorum. ingilizce ve bilgisayar derslerimiz tamamen formaliteydi. bilgisayar dersinde bir kere bile bilgisayar açmadık ve ms dos öğrendik. oysa office programlarından photoshop'a kadar pek çok programa hakim olmalı bir öğretmen.
son bir söz; üniversitelerde öğretim görevlisi olan kişilerin sınıf öğretmenliğinde en az on yıl tecrübesi olması gerekir. fakültedeki öğrencilere deneyimlerini aktarabilmesi gerekiyor. çünkü bilimsel kitaplarda anlatılan hiçbirşey sınıfa uymuyor. oysa bizim bazı öğretmenlerimiz bir kere bile ilköğretimde öğretmenlik yapmamış kişilerdi.

Çevrimdışı umutzorlu

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 12.558
  • 30.154
  • 12.558
  • 30.154
# 27 Ara 2011 01:08:22
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
.............................................. 2004-2005 eğitim-öğretim yılında ilköğretimprogramlarında büyük bir devrim gerçekleştirilerek "öğretmen merkezli" anlayıştan vazgeçilip "öğrenci merkezli" anlayışa geçilmiştir. Bu değişim dünyada bir trend olmuştur. Çünkü çağımz bilgi çağı olarak adlandırılmakta ve bilgiye erişim oldukça kolay olmaktadır. Bu da öğrenci merkezli anlayışı zorunlu hale getirmekteydi. ......................


S-aslan hocam buradaki büyük devrim gerçekleştirilerek sözüne katılmıyorum .Yapılandırmacılık ,çoklu zeka gibi kavramlar üzerine tartışmak lazım öncelike .

Yapılandırmacı öğrenme meydana gelebilmesi için öncelikle ve öncelikle "ön bilgilerin " olması gerekiyor . Bilgiye erişim konusu da böyle .Bizler hala program uygulayıcıları olarak bilgi nedir ile uğraşmak durumunda kalıyoruz. Bilgiye ihtiyaç olduğunda nasıl ulaşırız sorusuyla değil .Günümüz bilgi anlayışında artık hepimiz ihtiyaç duyduğumuz bilgilere erişmek isteriz.

Örneğin paralarımızda en yüksek 200 tl var .Ama içerikte milyonlar basamağına kadar öğretmek durumunda kalırız.Neden acaba ? Tamam ön bilgi olarak öğrensin ama bu bilgiyi 5 basamaklı bir sayı 7 basamaklı bir sayıyı nerede kullanıyoruz . Sadece derste öğretme amacıyla kullanılıyor .

Ya da yönler konusunda karınca yuvasından yön bulma . Tamam ön bilgi olarak bilsin ama bilmezse olmaz gibi yaklaşılıyor .
Bu örnekler çoğaltılabilir .Bir öğrencim sormuştu örneğin öğretmenim desteyi ve düzineyi nerede kullanıyoruz.

Okullar çocukları hayata hazırlayan yerler olmalı .

Şu anda değiştimi bilmiyorum ama ben üniversitede iken kimya dersi vardı . Periyodik cetvel kovalent bağlar v.b Şimdi anlıyorumki bu bilgiler hayatımın herhangi bir alanında işe yaramıyor .Sadece bulmacalarda çıkan sorularda işime yarıyor .

Bizler güzel konuşmasını bilen ,ihtiyaç duyduğu bilgiye nasıl ulaşı onun eğitim ortamını hazırlayan , güzel şiir okuyan ,genel kültürü iyi olan , sosyal aktiviteleri iyi olan sosyalleşmiş insanlar yetiştirmeliyiz, ama . Ama sınav işte .Başarı nedir ?

1 dakikada soruyu en doğru çözebilen mi ? Yoksa farklı alanlardada başarılı olabilceği alanlara yönlendirmek mi ? Ya da her insanın yapabileceklerini farketmelerini sağlamak ,farkındalık bilincini geliştirmek mi ?

Başarı nedir ? Bir öğrencinin dakikada okuduğu kelime sayısı mı ? yoksa okuduğunu anlaması ve yorumlaması mı ?

Öncelikler belirlenerek yetiştirme programları buna göre belilenmeli ve o doğrultuda projelendirilmiş eğitim anlayışına geçilmelidir.

Saygılarımla  

Çevrimdışı parames_syum

  • Bilge Üye
  • *****
  • 1.381
  • 15.881
  • 1.381
  • 15.881
# 27 Ara 2011 01:33:02

1991 Yılında İçel'de Hizmetiçi Eğitim Kursuna alınmıştık.
Konu: İlkokul Programlarının Geliştirilmesi Değiştirilmesiydi. 150 civarında katılımcı öğretmen arasında yalnız eşim ve ben Birleştirilmiş Sınıf okutuyoruz... Ankara'dan gelen zat-ı muhteremden söz istiyorum. BSElerde yaşanan sorunlar,ağır gelen-basit kalan konularla ilgili... Üstadımın söylediği söz aynen şuydu:
 --"Hocam, şimdi o konuları bu çalışmaya hiç sokmayalım. Zaten 2000li yıllara kadar Türkiye'de Birleştirilmiş Sınıf diye bir şey kalmayacak." deyince.
 -- Kusura bakmayın Hocam, Ankara'dan öyle mi görünüyor.Yoksa siz başka bir ülkeden mi geldiniz bilmiyorum ama benim bildiğim bu sorun 2500lerde bile bitmez , demiştim...
  Söyler misiniz lütfen ! Bir arpa boyu yol almış mıyız ?
  
  Sahi, ordan bakınca nasıl görünüyor acaba ?

  Soralım bakalım, öğretmen yetiştirme programları gerçekten öğretmen yetiştiriyor mu ? Teori ile pratik birbirine uyuyor mu? Kaç öğretmenim bu işi mektebinde okumuştur? Öğretmenler gerçeği, o gözünü açtıkları dağ başı köy okullarında "yaparak-yaşayarak-deneme yanılma" yöntemiyle öğrenmemiş midir ? Her gelen hökümat kendi gönlünde yatan öğretmeni yaratmaya çalışırken milli olması gereken eğitim sistemimizi bir çok kez "milli" yapmamış mıdır ?
  Ne diyek ki ! Hayırlara vesile ola !
  
  

Çevrimdışı s-aslan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.395
  • 15.190
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.395
  • 15.190
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 27 Ara 2011 09:49:54
Umutzorlu hocama; hocam öğretim programlarımız incelendiğinde hayat bilgisi programının 70 li yılların sonunda, Türkçe, fen bilgisi matematik  programlarının 80 li yılların ortalarında değiştirilip 2004 yılına kadar çok az değişiklikle geldiği görülmektedir. Hayat bilgisi tama 36 yıl değiştirilmeden uygulandığı görülmekte, ki güncellenmesi gereken en önemli öğretim programı budur. Devrim olarak nitelenmesinin en önemli sebebi öğretmen ve öğrenci rollerindeki değişmedir. Nitekim programlarda öğretmen rehber olarak tanımlanmakta, öğrenciye bilgiye ulaşmada yol gösterici olarak yardım etmesi gerektiği belirtilmektedir. Ayrıca yeni programlarda öğrenciyi temele alan çağdaş yaklaşımlar hakim kılınmıştır. Eski programlarda öğrencilerin hiçbir şey bilmeden geldiği ve öğretmenlerin boş bir levhaya işler gibi öğrencileri işlediği söylenilmekteydi. Ancak yeni programlarda öğrenciler belirli bilgilere sahip olarak geldikleri ve bizlerin bu bilgileri yapılandırarak öğrencilere yardımcı olmamız gerektiği belirtilmektedir. Bu Türk eğitim sisteminde bir devrimdir. Ölçme değerlendirmede eskiden sadece sınavlara göre değerlendirme yapılırken (yani öğrenme ürününe dönük, o anda verilen cevaplara ilişkin) yeni programlarda öğrenme sürecinde göstermiş oldukları performanslar da dikkate alınarak süreç değerlendirme yapılmaktadır.
Öğretmen yetiştirme programlarının en büyük eksikliği uygulama okullarının olmamasıdır. Öğretmen adayları üniversitelerde teorik bilgilerle donatılmakta; ancak bu bilgilerin nasıl uygulanacağı gerektiği ve uygulanırken karşılaştıkları sorunları nasıl çözebilecekleri hususunda yeterince bilgi sahibi değildirler. Bunun için üniversiteler içerisinde uygulama ilköğretim okullar açılmalıdır, diye düşünüyorum. Ayrıca temel matematik, kimya, fizik gibi dersler derhal uygulamadan kaldırılmalıdır.

Çevrimdışı mavera44

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.801
  • 15.293
  • 4.801
  • 15.293
# 27 Ara 2011 09:54:49
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Öğrenci merkezlilik benim gördüğüm kadarıyla hep yanlış anlaşılagelmiş bir kavram .Öğrenci merkezlilik içeriğin öğrenciler tarafından ilgi ve ihtiyaçlarına göre belirlendiği esnek bir programlama gerektirir. Ama bizlere hep yansıtılan etkinliklerede öğrencileri işe koşmaktır .

Şimdi sunu sorgulamak gerek .Üniversitede alınan eğitim ile mi öğretmen olunuyor ,yoksa tecrübe kazanılarak mı ? Şu andaki benim gördüğüm genel kanı tecrübe kazanılarak .

ben hep derim 4 sene üniversite sadece bana arkadas kazandırdı.
mesleğe dair etkili bir kazanım alamadım. daha doğrusu alamadık.
mesleği meslekte öğrenme gerçektren doğru bir kavrammış.
gördüm... yaşadım ve sınadım ;)

Çevrimdışı TUAREK26

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 268
  • 851
  • 268
  • 851
# 27 Ara 2011 11:11:27
Öğretmen Liselerinin yeniden dizayn edilerek,bir adım ötesi eğitim fakültelerinin üniversitelerin bünyesinden çıkarılarak,direkt Milli Eğitim Bakanlığına bağlanması.

Çevrimdışı denizgülten09

  • B Grubu
  • 692
  • 888
  • 692
  • 888
# 27 Ara 2011 11:33:18
umutzorlu öğretmenime çoğu konuda katılıyorum. yazılanları okurken aklımdan geçenleri aaa bi de baktım kendisi yazmış zaten..

fen bilimlerinde, teknikte uluslararası gelişmeler çoğu zaman hiç değişime uğramadan ülkemizde de kabul görüyr. ancak toplumsal alandaki bilimsel gelişmelerin uyarlanmadan, kendine göre tartıp biçmeden, şekillendirmeden olduğu gibi alınmasına karşıyım..

bizim ülke gerçekliğimiz ile avrupa'nın amerika'nın gerçeklikleri ne kadar örtüşüyor.

ben Selçuk ünv. mezunuyum. hocalarımdan genel olarak memnunum çok şey de öğrendiğime inanıyorum, haklrını yiyemem.
ama genel olarak yaklaşımda sorun olduğunu düşünüyorum..
ne yazıkki bizim ülkemizde proflar çevirmenlikten başka pek de bir şey yapmıyorlar.
bakalım makalelerine, yazdıkları kitaplara hepsi değil ama çoğu alıntılarla ve onların ispatı için yapılan testlerle dolu..

üretim yok, sosyolojiye ve özellikle de eğitim sosolojisine gereken önem verilmiyor.
ben eğitim sosyolojisi diye bir ders almadım mesela. almalıydım...

Çevrimdışı egitimhane52

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.799
  • 5.165
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 1.799
  • 5.165
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 27 Ara 2011 11:57:33
2005 yılında yeni bir sisteme geçildi. Ben üniversiteye 2005 yılında başladım. Bizlere hep önceki eğitim sistemine göre dersler yaptırıldı, konular gösterildi.
Madem ki böyle bir sisteme geçilecek öncelikle sistemin en önemli öğesi olan öğretmneleri buna hazırlamak gerekirdi.
Ama eğitim siyasilerin işi olduğu için parames hocamıon dediği gibi Ankara'dan nasıl bakılıyorsa öyle yapılıyor.
Hepimizin dert yandığı gibi Öğretmen Tabanından gelen bir Bakana ihtiyacımız olduğu kesin. Burasi siyasi bir mesele bunu bir kenara koyalım.

Öğretmenlik kesinlikle üniversitede öğrenilmiyor. Tamamen yapılandırmacılıkta olduğu gibi "YAPARAK-YAŞAYARAK" öğreniliyor.

Doktorlar nasıl ki kadavra üzerinde çalışıyorlarsa ve eğitimlerini hastanelerde alıyorlarsa bence öğretmen yetiştirme de OKULLARDA olmalı.
Fakültelerden çıkartılmalı öğretmen adayları.

kendilerine özel okulları olmalı ve orada YAPARAK YAŞAYARAK öğretmenliği ÖĞRENMELİ...

Çevrimdışı s-aslan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 5.395
  • 15.190
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.395
  • 15.190
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 27 Ara 2011 13:02:50
egitimhane52 hocam, maalesef üniversiteler ile Milli Eğitim Bakalnlığı arasında işbirliği yok. Bu yüzden öğretmen yetiştirme programlarında sounlar yaşanmaktadır. Son olarak 2010 yılında öğretmen yetiştirme programlarında bazı değişiklikler yapıldı, bazı derslerin saatler azaltıldı, bazı dersler tamamen kaldırıldı ve yeni dersler eklendi. Ancak yapılan bu değişikliklerin yeterli olmadığı ve yanlış olduğu üzerine devam eden bir tartışma yapılmakta. Örneğin özel öğretim yöntemleri dersi programlara göre değişiklik göstermektedir. Eğitim psikolojisi ve sosoyolojisi bazı programlarda bulunurken bazı programlarda bulunmamaktadır. En önemlisi okul deneyimi, öğretmenlik uygulaması dersleri kimi programlarda kaldırıldı, kimilerinde saatleri azaltıldı. Bu da öğretmen adaylarının iş başında yetişmelerine vurulmuş en büyük darbe olarak görülmekte. Öğretmen adayları sınıfın havasını teneffüs etmeden kendini mezun olduğunda öğretmen olarak görecek.

Çevrimdışı denizgülten09

  • B Grubu
  • 692
  • 888
  • 692
  • 888
# 27 Ara 2011 13:39:48
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
egitimhane52 hocam, maalesef üniversiteler ile Milli Eğitim Bakalnlığı arasında işbirliği yok. Bu yüzden öğretmen yetiştirme programlarında sounlar yaşanmaktadır. Son olarak 2010 yılında öğretmen yetiştirme programlarında bazı değişiklikler yapıldı, bazı derslerin saatler azaltıldı, bazı dersler tamamen kaldırıldı ve yeni dersler eklendi. Ancak yapılan bu değişikliklerin yeterli olmadığı ve yanlış olduğu üzerine devam eden bir tartışma yapılmakta. Örneğin özel öğretim yöntemleri dersi programlara göre değişiklik göstermektedir. Eğitim psikolojisi ve sosoyolojisi bazı programlarda bulunurken bazı programlarda bulunmamaktadır. En önemlisi okul deneyimi, öğretmenlik uygulaması dersleri kimi programlarda kaldırıldı, kimilerinde saatleri azaltıldı. Bu da öğretmen adaylarının iş başında yetişmelerine vurulmuş en büyük darbe olarak görülmekte. Öğretmen adayları sınıfın havasını teneffüs etmeden kendini mezun olduğunda öğretmen olarak görecek.


hocam doğru söylüyorsunuz ama:eğitim fakültelerinde okuyan kaç öğrenci adam akıllı staj apıyor. saati uzun olsa ne kısa olsa ne..

çoğu öğrenci angarya gibi görüyor bu işleri git gel dosya hazırla, sınıfa gir bir köşede otur sen gittin diye sınıf atmosferi herzamankinden farklı oluşsun, falan , filan...

Amerika Marshall planı çerçevesinde para verirken ne şart koşmuştu?
KÖY ENSTİTÜLERİNİ KAPATACAKSIN!!!

biz taaaa o zamanlar  bugün yapılması lazım geleni yapmışız zaten..
eğitimhane52 hocamın dediğini yaparak yaşayarak öğrenmeyi...


 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK