Hocam ayıptır yaa gülün geçin Allah aşkına. Ben ne dedilerse hepsini üstüme alıyorum yerinize. Uğraşıp da tatlı canınızı sıktığınıza değmez.
Yorumun altına adamına göre muamele yapıyorum,senin payına da bu düştü deyin geçin
hocam o daha çocuk elbet büyüdüğünde hatasını anlayıp pişman olacak.Şu an yazdıkları ergenlik psikolojisinin getirdiği şeyler.hangi birimiz çocukken yaptığımız saçma şeylerden pişman olmadık ki?Bırakın hocam çocukla çocuk olmayın.Uğraşmaya değmez.
Hocam cevap yazmayın onu muhatap almış olursunuz.karşı cevap yazar canınız daha çok sıkılır olay buyur.rehberlik servisini halledin bence idare karışmıyorsa görmezden gelmek en iyisi
Hiç karışmayın hocam başınız yanmasın.Eşekten hoşaf olmaz
Bazı ergenler bu tarz şeyler yapabilir.Saygisiz biriymis.Ugrastiginizda karsiligini alcaginizi bilsem ugrasin dicem de.Bisey cikmaz o yazidan.yaşı küçükmüş.Affedin büyüklük sizde kalsın.
Benim de şahsi fikrim "üstüne gittikçe suyunun çıkacağı" yönünde. Böyle bir işe kalkıştığınızda benzer bir eylemin misliyle yüz yüze kalabilirsiniz. "Zamane gençliği" deyip geçmek lazım.
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
Konuya yazılan tüm mesajları
Öğrenci gözüyle (empati yaparak) bir kez daha okudum.
Empati süresince aklımdan geçenler :
- Heyoooo... Bir cephede daha savaş kazanılmıştır... Öğretmenleri öğretmenler odasına TIKINCAYA kadar mücadeleye devam.
- Arkadaşlar bu öğretmenler bizi hala çocuk olarak görüyorlar, şunlara kim olduğumuzu gösterelim.
- Arkadaşlar atış serbest. Öğretmenlere hakaret etmenin hiç bir yaptırımı yok.
- Yaşasın ergenlikkk...
- Büyüdüğümüzde hatamızı anlamayıp, pişman olacakMIŞIZ. Güleyim bari kim pişman olmuş ki? Bunlar çok saf ya... İnternette her hakaret edeni ergen zannediyorlar...
- Öğretmenler bizim de BİREY olduğumuzu anlayıp, muhatap olarak kabul edinceye kadar mücadeleye devam...
- Öğretmenler çok tembeldir, bizimle uğraşmaya nefesleri yetmez.
...
Empati yaparken hatalar yapmış olabilirim.
Özellikle öğrenciler ile öğretmenler arasında bir savaş varmış izlenimi oluşturacak cümleler kullandım.
Çünkü biz
öğrencilere hayatın bir "mücadele" olduğunu öğretiyoruz.Öğrencilere Risale-i Nur külliyatını okutturmuyoruz.
Öğrenciler külliyatta geçen şu cümlelerden habersiz yetişiyorlar :
Mektubat - Hakikat Çekirdekleri :61- Nev'-i besere rahmet olan Kur'an; ancak umumun, lâakal ekseriyetin saadetini tazammun eden bir medeniyeti kabul eder.
Medeniyet-i hazıra, bes menfî esas üzerine teessüs etmistir:
1- Nokta-i istinadı, kuvvettir. O ise, se'ni tecavüzdür.
2- Hedef-i kasdı menfaattır. O ise, se'ni tezahümdür.
3- Hayatta düsturu, cidaldir. O ise, se'ni, tenazu'dur.
4- Kitleler mabeynindeki rabıtası, âheri yutmakla beslenen unsuriyet ve menfî milliyettir. O ise, se'ni müdhis tesadümdür.
5- Cazibedar hizmeti, heva ve hevesi tesci' ve arzularını tatmindir. O heva ise, insanın mesh-i manevîsine sebebdir.
Seriat-ı Ahmediyenin (A.S.M.) tazammun ettigi ve emrettigi medeniyet ise: Nokta-i istinadı, kuvvete bedel haktır ki; se'ni, adalet ve tevazündür. Hedefi de, menfaat yerine fazilettir ki; se'ni, muhabbet ve tecazübdür. Cihet-ül vahdet de, unsuriyet ve milliyet yerine, rabıta-i dinî ve vatanî ve sınıfîdir ki; se'ni samimî uhuvvet ve müsalemet ve haricin tecavüzüne karsı, yalnız tedafü'dür.
Hayatta, düstur-u cidal yerine düsturu teavündür ki; se'ni, ittihad ve tesanüddür.
Heva yerine hüdadır ki; se'ni, insaniyeten terakki ve ruhen tekâmüldür.
Mevcudiyetimizin hâmisi olan slâmiyetten elini gevsetme, dört el ile sarıl; yoksa mahvolursun.
61. Hakikat çekirdeğini günümüz Türkçesi ile ifade etmeye çalışalım:1. Nokta-i istinadı (dayanak noktası), kuvvete bedel (kuvvet yerine), haktır ki, şe'ni (gereği) adalet ve tevâzündür (denkliktir).
2. Hedefi de, menfaat (fayda) yerine fazilettir ki, şe'ni (gereği) muhabbet (sevgi) ve tecâzüptür (çekicilik, kaynaştırmadır).
3. Cihetü'l-vahdet de (birlik yönü de), unsuriyet (ırkçılık) ve milliyet yerine, rabıta-i dinî (din bağı) ve vatanî ve sınıfîdir ki, şe'ni (gereği) samimî uhuvvet (dostluk) ve müsalemet (barışıklık) ve haricin tecavüzüne (dıştan gelen haddi aşmalara) karşı yalnız tedâfüdür (müdafaa etmektir).
4. Hayatta, düstur-u cidal (sürekli çarpışma) yerine düstur-u teâvündür (yardımlaşma prensibidir) ki, şe'ni (gereği) ittihad (birleşmek) ve tesanüttür (dayanışmaktır). 5. Hevâ (geçici istekler) yerine hüdâdır (doğru yoldur) ki, şe'ni (gereği) insaniyeten terakki (ilerleme) ve ruhen tekâmüldür (olgunlaşmaktır).
Öğrenciler ile öğretmenlerin yardımlaşma - dayanışma içinde olduğu günleri görebilmek umuduyla...