öğretmen evleri kuruluş amacı olarak gerçekten kurulması çok iyi düşünülmüş,ancak bu gün o amaçtan çokuzaklara düşürülmüştür.Ben mesleğe ilk başladığım yer olan Muş ili emrine tainolduğumda,ilk gidişim ve oraya varışım,bir aralık ayı nın son günü gece saat 2:30 civarıydı.Yerler buz, soğuk eksi 20 derece civarı,gitmediğim otel kalmamış,elimde valiz,sırtımda yorgan,yer yok cevabıyla yıkıldığımı bilmediğin,yabancısı olduğun bir memlekette,gidebileceğin hiç bir yerin olmadığını,bütünkapıların yüzüne kapatılıp,çaresizliğemahkum olup,o soğuklarda kimsesiz,karanlık,vede tipide bir çatı köşesinde sabahladığını ve sabaha yakın devriye gezen askerlerin donmaya yüz tutmuş bir halda alıp,askeri karakola götürülüşünü unutabilirmisin.işte o yoklukta tek aradığın sığıonacak, bir yuva.ancak bu gün eşe dosta,sahil beldelerinde tatil, diğer yerlerde düğün salonu görmesi bu amaca ne kadar yakın meslektaşlarımın vijdanına bırakmak en iyisi.o gün ve yokluğu yaşamayan bilemez,türk sinemasında bir filim sahnesi sanır, o günler o yokluk pek çok yöremizin genel özelliğiydi.Tabiki bu ve benzeri durumları pek çok meslektaşımız yaşadı, hatta bu uğurda, donarak yada çalıştığı bir ücra köşede ilçeye yada ile giderken kurtların parçalayıp hayatını kaybeden ,veya bölücüler tarafından hunharca şehit edilen yüzlerce genç fidanı unutmak mümkünmü? insanın hey gidi günler,hey demesi boşuna değildir.Bu hayatın biiyolojik ve pisikolojik travma bırakmaması mümkün mü?