Ögretmen ,ögrencilerini sadece yeni bilgi ve becerilerle donatmaz.Ögretmen, ögrencisini basinin taci eder,bazen samimi bir dost,bazen bir ana, bazen de bir baba olur.Ögretmen,ögrencisini kendi evladi gibi görür.
Ögretmenlik mesleginin kutsal olusunun özünde
yatan ruh ve düsünce de budur.Fedakarlik,karsilik beklemeden vermek ve kelimelerle ifadesi mümkün olmayan o sinirsiz sevgi ve hosgörü.Yeryüzündeki mesleklerin hicbiri bu hazzi veremez insana.Bu nedenle ,onlar icin hangi fedakarliklari yaptigimizi ,onlara ne aldigimizi degil de onlar icin neleri yapamadigimizi konusmak daha dogru olur diye düsünüyorum.
Bizler, ögretmen ve egitim camiasi olarak herseyi dört dörtlük yapmis olsaydik ülke meseleleri cözülmüs olurdu.Ama bunun böyle olmadigini hepimiz biliyoruz...Icinizden söylediklerimi yanlis anlayanlariniz cikabilir.Iyi calisan,canini disine takan,gece-gündüz demeden herseyini ögrencisine veren arkadaslarimi tenzih ediyorum.Meslekteki 13.yilimi calisiyorum ama bircok meslektasimin sizler gibi olmadigini gördüm.Cikis zili ile birlikte ,yangindan veya dogal afetten kacarcasini okulu arkasina bakmadan terkeden arkadaslari da gördüm.Yurtdisi görevimden Temmuz 2007'de döndüm.1.sinif okutuyorum.Okulumdaki 2.sinif ögrencileri 4. ögretmenlerine kavustular...Bu ögrencilerin ruh halini düsünüyorum.Her ögretmenin gidisinden sonra,oyuncagi elinden alinmis bir cocuk misali gözyaslarini...Yer degistirme,es durumu,göc durumu,aileye bakma yükümlülügü ve daha bircok sebepten dolayi ikide bir okul degisikligi bizlerin el üstünde tutup örnek aldigi ülkelerin hicbirinde yok...Almanya'nin Baden-Württemberg Eyaleti Heilbronn sehrinde 5 yil görev yaptim.Görev yaptigim Alman okulundaki Alman ögretmen arkadaslarim 07.45 baslayan dersten yaklasik bir saat önce okulda oluyorlardi.Siniflarini ve dökümanlarini hazirlayip,sinifi hazir hale getiriyor ve ögrencilerini sinifta karsiliyorlardi.Bu arkadaslarin bazilari okula 100-120 kilometre uzaktan geliyordu ve meslekteki 20.yilini calisanlar vardi.Arkadaslarimizin bazilari canta bile götürmüyor okula...Sebebini sordugumda ise su garip cevabi aliyorum.Internette hersey varmis...Demek ki ögrencilerin hepsinde birer dizüstü bilgisayar var diyorum...Türkiye'deki egitim sistemi ve sartlar ögrencilere kesinlikle firsat esitligi tanimiyor.
Benim gibi 7 yilini doguda gecirmis olan ögretmen arkadaslarim oranin sartlarini daha iyi bilir ve anlarlar.Batidaki okullarda fen,bilgisayar laboratuari kapali spor salonu ,hizmetlisi hademesi ve bircok imkanlar.Doguda ve Güneydoguda , okuluna kilometrelerce uzaktan su getirmeye calisan,okulunu boyayan,basketbol sahasi,kömürlük,ihata duvari ve buna benzer islerin yanisira ögretmenlik yapan insanlar...Ulasim olmadigindan dolayi kista kiyamette uzun mesafeler yürüyerek gelen,minicik ayaklari ve elleri donmus ,sobada isinmaya ,islanmis ceketini ve coraplarini kurutmaya calisan ögrenciler...Firsat esitligi...?Firsat esitliginin olmadigi bir ülkede bizler, sevgimizle ve yaptigimiz fedakarliklarla ancak bu aradaki ucurumlari kapatabiliriz.Klavyemde bazi Türkce harfler bulunmadigindan dolayi bol miktarda yazim hatasi var,kusuruma bakmayin.
Bütün meslektaslarima saygilarimla