Gülse Birsel'in şu yazısı hoşuma gitti, paylaşayım.
Zamlar komedi yazarını nasıl etkiledi
Çok şükür vahim bir durumum yok. 19 yaşından beri çok çalışan, televizyon gibi iyi kazandıran bir sektöre yıllardır bir sürü iş yapmış, yapan biriyim. Ama zam konusu çok güncel ve sokakta konuşuluyorsa bu köşede de muhabbeti yapılmalıdır.
Kendi bütçeme dair son gelişmeleri paylaşmak isterim ki, “Dar gelirlinin halini varın siz düşünün” mesajını verebileyim.
Kâğıt zammı yazarı yordu! Meğer kâğıt fabrikalarını filan hep kapatmışız, dışarıdan alıyormuşuz. Hikâyeleri harita metot defterlerine büyük harflerle yazan, dekor mekor çizen, sürekli not alan insanım. Defterin tanesi 15 lira olmuş. Ayda 3 tane bitiyor. Bir de senaryoları bir-iki kere basıp düzeltme alışkanlığım var. 200 sayfa A4 kâğıt düşün her hafta. Paketi 23 olmuş! Yazıcı kartuşu zaten kalbime bir hançer gibi saplandı. 140 TL ve ayda 2-3 gidiyor! Not aldığım keçeli kalemlerin tanesi 10 TL. Ondan da ayda 5-6 tükeniyor. Sadece aylık kırtasiye masrafım 450 TL civarı oldu! Öğrenci velilerine bol şans ve kolaylıklar diliyorum!
Benzin beni yaktı! ÖTV ile karşılanıyor falan filan deniyor da, son ayların zamlarını topla, ne etti? Bir de ev Nişantaşı’nda set Ümraniye’de, o kötü oldu.
Özellikle yazarken günde 5-6 litre su içiyorum. Su, masa başında benim sigaram çayım gibi. Yüzde 40 zam gelmiş. Pet şişenin kapağı ithal miymiş, bir şeyler bir şeyler...
Kozmetik masrafım sanıldığı kadar çok değildir. İnsan yazmak için eve kapanınca haliyle makyaj yapmıyor, setteki makyaj da bedava. Fakat o sektörde fiyatlar jet gibi uçtu dediler. Neyse ki ilkbaharda 2 şişe parfüm hediye gelmişti eşten dosttan. 2 şişe de bende vardı. Mal canın yongası anacığım, hemen buzdolabına attım bozulmasınlar diye! Yahu ekonomik durumun önemli değil ki, 1200-1300 lira olmuş bir şişe parfüm öyle fiyat mı olur?
Fındık, fıstık, ceviz öğütücüsü gibi insanım. Zaten gıda kalemleri arasında pahalıdır bunlar. Bir de çılgınca zam gelmiş tabii. Cevizin 100 gramı 14 lira filan. Yani 2 günde bir 14 lira kuruyemiş masrafım oldu birden!
Son anda yırttığım, kendimi tebrik ettiğim bir zam kalemi: Laptop! 5 ay önce yenisini aldım. Modeli, yazılım mazılım en iyisinden olsun, mesleki yatırım diye 3 bin 800 dolar verdim, yalan yok. Dolar 3.8’di. Şimdi o laptopun TL fiyatı 26 bin lira! 2. el araba alırsın. Uzun yıllar öpe koklaya kullanmayı düşünüyorum!
Gıda fiyatlarından bahsedip sinirinizi bozmayacağım, herkes pazara markete gitmiştir bu ara. Ama etsever bir insan olduğum için et fiyatlarını takip ettim, gerçekten demir ve folik asidi hap olarak alsak daha ucuza gelebilir! “Zam geldi eti azaltacağım” yazacak bir bütçem var diyemem, ayıp olur. Allah dar gelirliye yardım etsin demekle yetineceğim. Ancak şarbon zengin fakir dinlemiyor malumunuz. O bakımdan bir süre Akdeniz tarzı, bitkisel ve balık ağırlıklı bir beslenmeye geçeceğim. İstavrit var güzel, kilosu 25’e. Hamsi daha iyi, 20 TL. Yakında 15’e de düşer bunlar. Yalnız şarbon korkusu ve et fiyatlarından halk balığa akın eder ve vatandaş yiyecek omega-3 bulamazsa onu bilemem. Kahrolası arz-talep işte!
Yine de ne yapayım, artık rastgele diyorum.
Hem balıkçılara, hem hepimize!
MEB’E ‘TEŞEKKÜR’LERİMLE!
Malumunuz sınıfta kalma filan pratik olarak kalkmıştı en son.
Bizim dönemimizde on üzerinden en az yedi buçuk ortalamayla alınan teşekkür belgesinin asgari notunu 7’ye indirmiş MEB, bu son haber vesilesiyle öğrendim.
Ve söz konusu habere baktığımızda temelde MEB şunu diyor: “Yavrum daha n’apalım artık, en azından okula gelin yav!”
Zira özürsüz, yani hastalık şu bu olmadan devamsızlığı 5 günü geçen öğrencileri bu teşekkür ve takdir belgelerinden mahrum bırakmaya karar vermişler.
Öğrencilerin de işi zor anacığım. Sabah kalk, giyin, git! Az şey mi?
Yani MEB diyor ki, sınıfta kalmanız neredeyse imkânsız, okullardan mezun olmanız için fiziksel olarak binaya gelmeniz yeterli, bari onu yapın!
30 gün devamsızlık yapan varmış arkadaş! Yeni kurala göre 30 günü geçen devamsızlıklarda öğrenci başarısız sayılacak ve bu durum velisine bildirilecekmiş! Kıyamam!
O zaman bizim gençliğimizi niye yediniz arkadaş? Sınıfta kalmaktan doğal afet gibi korkan bizleri niye fobi sahibi ettiniz? Hâlâ rüyamızda karne alıp kalp krizi geçiriyoruz biz!
Yıllarca teşekkür belgesi için 7.5 ortalama tutturduk biz. Günah değil miydi 7.4’le belge alamayıp ağlayan arkadaşlarıma?
Bir gün okula gitmesek veliden imzalı kâğıt istenirdi. Bir arkadaşım annesinin imzasını taklit edip belgede sahtecilikten disiplin kuruluna gitmişti. 30 gün devamsızlık yapan zamaneler bunun hesabını versin bize! Annelerinden kâğıt istiyorum tek tek her gün için!
Madem okul bitirmek için herhangi bir performans gerekmiyor, madem bir vasıtaya binip okula gitmeleri yetiyor, en azından bunu yapsınlar!
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]