bakın ben eşimle tam 8 yıl doğunun bir ücra dağ köyünde suyu olmayan tuvaletsiz bir lojmanda yaşadım. annem diyaliz hastası ve gözleri görmüyordu bunu kullanıp memleketime gitmeyi başlarının kul hakkına girmeyi kendime yakıştıramadım. bir öğretmen tezek sobası nasıl tutusturulur bilmiyorsa, bir köy çocuğunun hayatında bir yeri olmamışsa, köyden ayrıldığında tüm köy ağlayarak onu yolcu etmemişse yüksek lisans ile o öğretmen uzman olamaz. siz bana gülebilirsiniz ama ben bir öğretmenim Uzman değil.
Öncelikle güldüğüm falan yok söylediklerinize. Zor şartları birçok öğretmen yaşıyor; özellikle de sınıf öğretmenleri. Buna saygı duyuyorum. Ben de doğuda zor şartlarda epey süre görev yaptım. Soba yakmak vs... hepsini deneyimledim. Sevgi konusunda ise, kesinlikle sevginiz daim ve sonsuz olsun dilerim.
Ancak söylemek istediğim şey tam da bahsettiğiniz sıkıntıların ortadan kalkmasına yönelik. Aynı zamanda o zor şartlarda yaşayan minik yüreklere yönelik. Eğer ki daha büyük düşünmezsek, daha çook seneler tezek yakmak zorunda kalırız, daha çook doğunun köylerinde zor şartlarda yaşayan çocuklara üzülmek zorunda kalırız...!
Sözün özü; kimse sizin sevginizde gözü yok, öğretmenliğinzde de gözü yok. Bunlar sizin ve kimse buna karışmıyor... Sadece öğretmen olarak yeniliğe ve gelişmeye açık olmak. Bununla birlikte kendini geliştiren öğretmenlere de teşvik olmak... Hepsi bu sevgili öğretmenim. Söz konusu ben de değilim yani. Bilimsel ve eşitlikçi kriterler çerçevesinde hangi öğretmen hak ediyorsa parasal ve ödül olarak hakkını almalı diye düşünüyorum. Almalı ki tüm öğretmenler için bu ödüller teşvik edici olsun...