Bırakın isteyen içsin , istemeyen içmesin.Herkes kendi kararını kendi versin. Demogojinin bi anlamı yok...
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
Behlül Dânâ Hazretlerine atfedilen bir nükte ile düşünce sistemindeki yanlışa dikkat çekmek istiyorum.
HER KOYUN
Harun Reşit, kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dânâ Hazretlerine:
- Sen kendi işine bak, dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır.
Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında, üst kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da keşfetmişler tabi ki: Behlül.
Halife, kendisini sıkıştırdığında:
- Gördüğünüz gibi, her koyun kendi bacağından asılır efendim, demiş. Fakat etrafı kokuttuğu için, herkesi rahatsız eder.
Sigaranın zararı sadece kişiye değildir. İnsan neslini, ülke ekonomisini vs. tehdit eden özellikleri mevcuttur.
Toplumsal zararları olmasa bile inancımız kişinin kendisine zarar vermesini engellememizi emrediyor.
Yıllar önce yaşadığım bir olayı tekrar hatırlatmak istiyorum :
Bir bilgisayar dershanesinde görev yapıyordum. Öğrencilerin çoğu benden bir kaç yaş küçük gençlerdi.
Bu nedenle öğrencilerle çok sıkı bir arkadaşlık ilişkisi geliştirmiştik.
Arkadaşlık ilişkisi gereği zaman zaman özel hayatlarına müdahil oluyordum / olmam gerekiyordu.
Bayan öğrencilerden biri, ailesinin ve yakın çevresindeki hemen herkesin tasvip etmediği bir karar almıştı.
Gerek ailesi, gerek arkadaşları bu karardan vaz geçirmeye çalışmışlar, başaramamışlardı.
Konudan haberdar olmama rağmen, ikna edici bir konuşma yapamayacağım düşüncesi ile bayan öğrenci ile bu konuyu konuşmamıştım.
Arkadaşlarının ısrarı üzerine, bayan öğrencinin kararını uygulamaya koymasından 2 gün önce bir konuşma yapmaya karar verdim.
Görüşmede ikna edeceğimden umudum yoktu. Konuşmanın çok sert tartışmalara sebep olacağını aşikardı. Birbirimizi kırıcı sözler sarfedecektik.
Yüz yüze bakarak bu sözleri söylememiz mümkün olmazdı. Nisbeten sakin bir parkta, bir bankta yan yana oturduk, konuşmaya başladık.
Bayan öğrenci, yaklaşık 3 saat süren zaman zaman alevlenen bir konuşmamızı şu cümle ile sonlandırmak istedi :
- Her koyun kendi bacağından asılır. Bana karışmayın, kararımdan vaz geçmeyeceğim. Bu, konuşmaya başladığımızdan beri beklediğim cümleydi. Fırsatı değerlendirdim ve şu cümleyi söyledim :
- Seni bacağından asacaklar ve ben de oturup seyredeceğim öyle mi? Beni assalar sen oturup seyredebilir misin? Konuşma boyunca yüz yüze bakmamış olmamıza rağmen, son cümlemin üzerine dönüp bana bakmasından hedefi 12 den vurduğumu anlamıştım.
Bu cümleden sonra hiç bir şey konuşmadık. 10 dakika kadar sonra kendisini otobüs durağına kadar götürdüm ve ayrıldık.
Bir hafta sonra, telefon ile kararından vaz geçtiğini bildirirken ne kadar mutlu olduğu sesinden anlaşılıyordu.
Sigara içen arkadaşlarımız hiç kusura bakmasınlar, onlar yavaş yavaş intihar ederlerken biz oturup seyredemeyiz.