Olağanüstü Hal Kanunu Soru Ve Cevaplar

Emniyet yetkilileri kendini polis olarak tanıtıp ev arama bahanesiyle dolandırıcılık girişiminde bulunanlar olabileceğini duyurdu.

İçişleri Bakanı Ala: 10 bin 856 kişinin pasaportunu iptal ettik.

Devlet memurlarının Gürcistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine gidişleri yasaklandı.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Acik ve net olursaniz anlasilirsiniz.

Yani Batı kafasını kullan diyorsunuz (Batı kafası için bakınız :  [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] )
Açık ve net olmadığımı düşündüğünüz konuları belirtirseniz yardımcı olmaya çalışırım.
Bununla birlikte çoğu insanın yaptığı gibi şablonlar kullanarak düşünüyorsanız açıklamalarımın bir faydası olmayacaktır.
İnsanların söz ve davranışlarına bakarak, şu partili, bu partili, şucu, bucu şeklinde sınıflamaların içine TIKMAYA çalışmak şablon kullanarak düşünme sistemine özgüdür.

Kazanc mi,kime neye gore kazanc Ben sizi anlamaktan vazgectim.Anlamaya calisan insanlara sabirlar diliyorum.

İnsanları anlamak için gayret gösteren, anlayan kişi için bir KAZANÇTIR.
Çünkü bir kişiyi anlamak için gösterilen gayret neticesinde elde edilen bilgi ve tecrübe başka insanların / insan gruplarının anlaşılmasını kolaylaştırır.
Vazgeçenler kaybetmeye mahkumdur. Sabır dileklerinize canı gönülden katılıyorum.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Bize Deli raporu olan Kadir Mısıroğlu ağzı ile konuşmayın, OHAL i bile cumhuriyete laf atma , kurucu iradeye laf atma fırsatı olarak görmenizden nasıl bir zihniyette olduğu daha iyi anlaşılıyor.

Anladığım kadarıyla kimin ne konuşacağına karar verme YETKİSİNİN sizde olduğunu düşünüyorsunuz.
OHAL ile Cumhuriyet arasında bağlantı kuran caneray forumdaşımdır.
Cumhuriyet ile ilgili düşüncelerimi  caneray forumdaşımın "laf atmasına" cevap olarak yazmıştım.

Parçaya ODAKLANARAK, bütün hakkında hüküm vermek toplumumuzda sık yapılan hatalardandır.
zeynepgulsu forumdaşım nasıl bir zihniyete sahip olduğumu anlayamamış, siz anladığınıza göre anlatmanızdan memnun olacaktır.

Şeriat kitaplara defterlere yazılacak bir şey değildir. Kalplere yazılacak bir uygulamadır.

Bu düşüncenizin dayanak noktasının ne olduğunu bilmiyorum.
Bununla birlikte "şeriat" ın Kur'an'da yazılanlar olduğunu biliyorum.

Şu an ki yapı eleştirilebilir, ama hakimeyetin egemenliğin millette olduğu gerçeği eleştirilemez.

Anladığım kadarıyla, milletin, orduya, devlete, yargıya, ticarete, eğitime, polise, yazılı / görsel basına  vs. hakim ve egemen olduğunu düşünüyorsunuz.
Hakimiyetin ve egemenliğin pratikteki karşılığının ne olduğunu açıklayabilir misiniz?

Unutma ki dayı bu darbe girişimine zemini bizi yönetenler, -kâh yanlış uygulamları ile kâh aşırı güvenmeleri- ile hazırlamıştır, halk engellemiştir.

Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'u fethetmiş,ordusunun başında şehre giriyordu.Bir derviş önüne fırlayıp atının yularına yapıştı:
-"Padişahım!"dedi,"Unutma sakın,İstanbul'u biz dervişlerin sayesinde fethettin."
Fatih Sultan Mehmed hafifce gülümsedi.Elini kılıcına atıp yarıya kadar sıyırdı:
-"Baka derviş,doğru söylersin, ama şu kılıcın da hakkını unutma!"

Halkın bir şeylere engel olduğu konusunda haklısınız da, "Darbe kalkışması var", "Sokağa çıkın, meydanlara, hava alanlarına sahip çıkın" diyen DEVLETİN hakkını da unutmayın.
Millet, ancak devletin haber vermesi ve çağrı yapmasından sonra harekete geçti.

Yazıklar olsun fırsat sevicilere...

Fırsatlar bir ikramdır. İkramlara sevinmeyen kişi olabilir mi?

Yazıklar olsun bu ülkenin ekmeğini yiyip nankörlük edenlere...
Yazıklar olsun kula kulluk edenlere....
Yazıklar olsun makam için şahsiyetlerini başkalarına emanet edenlere...

Bu dualarınızın hepsine canı gönülden amin diyorum.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

...
Eleştirmiş sistemi şahsım adına da ben de onu eleştirdim,
...

Eleştiriler, düşünce ve davranışlara yapılmalıdır, kişilerin eleştirilmesinden fayda elde edilemez.
Elif Şafak'ın "Baba ve Piç" romanında şu ifadeler yer alır :
(İfadelerin kullanılma sebebi "Elif Şafak Okuru Olmak" başlıklı konuda mevcuttur.)

---

İnsanları yargılarsan eğer, onlar da gidip inadına bildikleri gibi yaparlar.

---

Birileri "Cumhuriyet" kavramını kullanarak beni / birilerini yargılıyorsa, SUÇLUYORSA, küçümseyen ifadeler kullanıyorsa, SIRF O KİŞİYE İNAT OLSUN DİYE şeriata, komünizme, faşizme, anarşizme vs. övgüler düzerim.

Birileri "Cumhuriyet" kavramını kullanarak beni / birilerini yargılıyorsa, SUÇLUYORSA, küçümseyen ifadeler kullanıyorsa, toplumuzda da "cumhuriyet"in ne olduğu konusunda NETLEŞMİŞ bir düşünce olmadığının FARKINA VARILMASI için mesaj yazarım.

Birileri "Cumhuriyet" kavramını kullanarak beni / birilerini yargılıyorsa, SUÇLUYORSA, küçümseyen ifadeler kullanıyorsa,  o kişinin "cumhuriyet" hakkındaki düşüncelerini açıklaması için ZEMİN HAZIRLAYICI cümleler kullanırım.

Baktım kimse "Cumhuriyet" hakkındaki düşüncelerini açıklamıyor, cumhuriyet hakkında açıklanmış düşünceler paylaşırım

Turgut Bey'e ettiğimiz  bir  hakaret  yok  öğretmenim . Olsa  bile Turgut öğretmenim  kendisi  cevap  verirdi .

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Canımı sıkan mesajlara, okuduğum anda cevap yazmayı TERCİH ETMİYORUM. Okuduktan sonra asgari 5-6 saat duygularımın yatışmasını bekliyorum.
Bu şekilde duygusal tepki mesajları yazarak, hatalı / istenmeyen sonuçlar ortaya çıkmasına engel olmaya çalışıyorum.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Risale-i Nur Külliyatı Şualar isimli eserin On İkinci Şuâ bölümünde Said Nursi hazretleri mahkemede sorulan suale şu şekilde cevap veriyor :

---

Orada benden sordular ki: "Cumhuriyet hakkında fikrin nedir?"
Ben de dedim:
"Eskişehir mahkeme reisinden başka daha sizler dünyaya gelmeden ben DİNDAR BİR CUMHURİYETÇİ olduğumu elinizdeki tarihçe-i hayatım ispat eder. Hülâsası şudur ki:
O zaman şimdiki gibi, hâli bir türbe kubbesinde inzivada idim. Bana çorba geliyordu.
Ben de tanelerini karıncalara verirdim, ekmeğimi onun suyuyla yerdim. İşitenler benden soruyordular.
Ben de derdim: Bu karınca ve arı milletleri cumhuriyetçidirler. O cumhuriyetperverliklerine hürmeten, tanelerini karıncalara verirdim."
...
İşte, ey müddeiumumî ve mahkeme âzâları.

Elli seneden beri bende bulunan bir fikrin aksiyle beni ittiham ediyorsunuz.
Eğer lâik cumhuriyet soruyorsanız, ben biliyorum ki, lâik mânâsı, bîtaraf kalmak, yani hürriyet-i vicdan düsturuyla, dinsizlere ve sefahetçilere ilişmediği gibi, dindarlara ve takvâcılara da ilişmez bir hükûmet telâkki ederim.
On senedir (şimdi yirmi sene oluyor) ki hayat-ı siyasiye ve içtimaiyeden çekilmişim.
Hükümet-i cumhuriye ne hal kesb ettiğini bilmiyorum.
El'iyâzü billâh, eğer dinsizlik hesabına imanına ve âhiretine çalışanları mes'ul edecek kanunları yapan ve kabul eden bir dehşetli şekle girmişse, bunu size bilâperva ilân ve ihtar ederim ki, bin canım olsa, imana ve âhiretime feda etmeye hazırım. Ne yaparsanız yapınız, BENİM SON SÖZÜM.

---

Cumhuriyet, her konuda  "iş bölümü" yapmaktır.
Örneğin, toplumun bir kısmı eğitim / öğretim işleriyle uğraşır, bir kısmı ticaretle uğraşır, bir kısmı ziraatle uğraşır, bir kısmı hayvancılıkla uğraşır, bir kısmı madencilikle uğraşır, bir kısmı imar işleriyle uğraşır.
Günümüz toplumlarında ise tüm bu işleri devlet yapar. (THY, belediyeler, TOKİ, Et ve balık kurumu, Devlet bankaları, Devlet okulları, Devlet hastaneleri vs.)
Devlete bu kadar iş yüklendiğinde asıl yapması gereken DENETİM, düzenleme işlemlerini hakkıyla yerine getiremez. Sonuç, 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz vs. olur.

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Risale-i Nur Külliyatı Şualar isimli eserin On İkinci Şuâ bölümünde Said Nursi hazretleri mahkemede sorulan suale şu şekilde cevap veriyor :

---

Orada benden sordular ki: "Cumhuriyet hakkında fikrin nedir?"
Ben de dedim:
"Eskişehir mahkeme reisinden başka daha sizler dünyaya gelmeden ben DİNDAR BİR CUMHURİYETÇİ olduğumu elinizdeki tarihçe-i hayatım ispat eder. Hülâsası şudur ki:
O zaman şimdiki gibi, hâli bir türbe kubbesinde inzivada idim. Bana çorba geliyordu.
Ben de tanelerini karıncalara verirdim, ekmeğimi onun suyuyla yerdim. İşitenler benden soruyordular.
Ben de derdim: Bu karınca ve arı milletleri cumhuriyetçidirler. O cumhuriyetperverliklerine hürmeten, tanelerini karıncalara verirdim."
...
İşte, ey müddeiumumî ve mahkeme âzâları.

Elli seneden beri bende bulunan bir fikrin aksiyle beni ittiham ediyorsunuz.
Eğer lâik cumhuriyet soruyorsanız, ben biliyorum ki, lâik mânâsı, bîtaraf kalmak, yani hürriyet-i vicdan düsturuyla, dinsizlere ve sefahetçilere ilişmediği gibi, dindarlara ve takvâcılara da ilişmez bir hükûmet telâkki ederim.
On senedir (şimdi yirmi sene oluyor) ki hayat-ı siyasiye ve içtimaiyeden çekilmişim.
Hükümet-i cumhuriye ne hal kesb ettiğini bilmiyorum.
El'iyâzü billâh, eğer dinsizlik hesabına imanına ve âhiretine çalışanları mes'ul edecek kanunları yapan ve kabul eden bir dehşetli şekle girmişse, bunu size bilâperva ilân ve ihtar ederim ki, bin canım olsa, imana ve âhiretime feda etmeye hazırım. Ne yaparsanız yapınız, BENİM SON SÖZÜM.

---

Cumhuriyet, her konuda  "iş bölümü" yapmaktır.
Örneğin, toplumun bir kısmı eğitim / öğretim işleriyle uğraşır, bir kısmı ticaretle uğraşır, bir kısmı ziraatle uğraşır, bir kısmı hayvancılıkla uğraşır, bir kısmı madencilikle uğraşır, bir kısmı imar işleriyle uğraşır.
Günümüz toplumlarında ise tüm bu işleri devlet yapar. (THY, belediyeler, TOKİ, Et ve balık kurumu, Devlet bankaları, Devlet okulları, Devlet hastaneleri vs.)
Devlete bu kadar iş yüklendiğinde asıl yapması gereken DENETİM, düzenleme işlemlerini hakkıyla yerine getiremez. Sonuç, 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz vs. olur.

Hey Alalh'ım heyy

Yazıklar olsun derken boşuna demiyordum

Konumuz OHAL kanunu soru ve cevaplarıdır. Konu sorular ve cevapları için açılmıştır. Konu harici mesajlar bundan sonra silinecektir.

Konumuz OHAL kanunu soru ve cevaplarıdır. Konu sorular ve cevapları için açılmıştır. Konu harici mesajlar bundan sonra silinecektir.

Düşünceler OHAL Gerçekler Cumhuriyet karşıtlığı.

İlk OHAL kararnamesi yayımlandı

İlk OHAL kararnamesi yayımlandı. Kararnameyle 35 sağlık kuruluşu, 19 sendika, 15 vakıf yükseköğretim kurumu, bin 229 vakıf ve dernek kapatıldı. Kararnameye göre ayrıca gözaltı süresi bir aya çıkartıldı.

FETÖ'YE AĞIR DARBE

Resmi Gazete yayımlanan Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnameyle, 35 sağlık kurum ve kuruluşu, bin 43 özel öğretim kurum ve kuruluşuyla özel öğrenci yurdu ve pansiyonu, bin 229 vakıf ve dernek, 19 sendika, federasyon ve konfederasyonla 15 vakıf yükseköğretim kurumu kapatıldı.

GÖZALTI SÜRESİ 30 GÜN

Kanun Hükmünde Kararname'ye göre, olağanüstü halin devamı süresince gözaltı süresi, şüphelinin yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren 30 günü geçemeyecek.

ŞEHİTLER UNUTULMADI

Kararnameyle birlikte, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla sokağa çıkıp darbecilere karşı mücadele verirken şehit olanlar da unutulmadı.

YAKINLARINA AYLIK BAĞLANACAK

Kararnameye göre; darbe girişiminde hayatını kaybedenlerin ailelerine TMK kapsamında aylık bağlanacak.

FETÖ'CÜ MEMURLARA KAPI KAPANDI

FETÖ ile irtibatlı olanlar kamudan atılacak ve bir daha geri dönemeyecek.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Ohal’de Kimliksiz Gezmek 219 Lira

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Memurların yurt dışı izinleri yasağı kaldırıldı..Acaba diyorum yurt içi izinler de aynı durum olur mu?

Memurların ‘iki ülke’ye çıkış yasağı kaldırıldı

Darbe girişimi sonrası yurt dışına çıkışlarda getirilen şartlar bugün hafifletildi.

Kamu kurumlarında çalışanların, KKTC ve Gürcistan’a gidebilmeleri engellenmişti. Bu engel bugün kalktı. Ayrıca yeşil pasaportlu emekli polisler de artık yurt dışına çıkabilecek.

Darbe girişimi akabinde pasaporta gerek kalmaksızın kimlikle çıkılabilen KKTC ve Gürcistan’a kamu personelinin gidişine izin verilmiyordu. Artık kamu görevlileri kurumlarından “yurt dışına çıkmasında herhangi bir mani kurumumuzca yoktur” yazısını almaları durumunda KKTC ve Gürcistan’a gidebilecek.

Yeşil pasaportlu emekli emniyet mensuplarının da yurt dışına çıkış yasağı kalktı.