Önce Milli Eğitim, Sonra Küresel Öğretim

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
01 Oca 2017 11:02:49
Önce MİLLİ eğitim, sonra küresel öğretim - 1

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Risale-i Nur külliyatının Sözler isimli eseri şu cümleler ile başlar :

Ey kardeş! Benden birkaç nasihat istedin.
Sen bir asker olduğun için, askerlik temsilâtıyla, sekiz hikâyeciklerle birkaç hakikati NEFSİMLE beraber dinle.
Çünkü ben NEFSİMİ herkesten ziyade nasihate muhtaç görüyorum.
Vaktiyle sekiz âyetten istifade ettiğim Sekiz Sözü biraz uzunca NEFSİME demiştim.
Şimdi kısaca ve avam lisanıyla NEFSİME diyeceğim. Kim isterse beraber dinlesin.


20-30 mesajdan oluşmasını planladığım bu konuda yazacağım hususları düşüncelerimi NETLEŞTİREREK bir e-kitap haline getirmek için paylaşıyorum.
E-kitap çalışmasının daha VERİMLİ olabilmesi için, forumdaşlarımın paylaştığım düşünceler konusunda eleştirilerini ve konu hakkındaki kendi düşüncelerini paylaşacaklarını umut ediyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 01 Oca 2017 11:05:39
Önce MİLLİ eğitim, sonra küresel öğretim - 2

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Yıllardır forumumuzda eğitimin milli olmadığı / olması gerektiği hususunda mesajlar yazılır.
Bu mesajlara istinaden sorduğum "Eğitim nasıl milli olur?" anlamındaki sorularıma tatmin edici cevaplar alamadım.

"Eğitim nasıl milli olur?" anlamındaki soruya cevap verilmesinde güçlük çekilmesinin sebebi "millet" kelimesini kavim kelimesi anlamında kullanıyor olmamız ve millet kelimesi ile kavim kelimesi arasındaki FARKA dikkat etmememizdir.

Öncelikle bu iki kelime için Türk Dil Kurumunun verdiği  tanımları inceleyelim :

Millet :
1. (isim) Çoğunlukla aynı topraklar üzerinde yaşayan, aralarında dil, tarih, duygu, ülkü, gelenek ve görenek birliği olan insan topluluğu, ulus
2. Bir yerde bulunan kimselerin bütünü, herkes
3. Benzer özellikleri olan topluluk

Kavim : (isim) Toplum bilimi Aralarında töre, dil ve kültür ortaklığı bulunan, boy ve soy bakımından da birbirine bağlı insan topluluğu, budun

Diyanet İşleri Başkanlığı'nın  "Dini Kavramlar Sözlüğü" yayınında Millet kelimesi ile ilgili açıklama şu şekildedir :

"Millet" kelimesi; "m-l-l" kökünden din, şeriat, yol ve sünnet anlamlarında bir isimdir.
Kökü olan "melel" bıkmak, usanmak; "imlâl" ise usandırmak demektir.
Mecâzi olarak "ehl-i millet" manasına gelen "millet" kavramı
Kur'ân'da "din" (Hac, 22/78)
Türkçe'de ise "ulus, topluluk ve sınıf" anlamında kullanılmaktadır.
Millet kelimesi Kur'ân'da 15 âyette geçmektedir.
8 âyette "İbrahim'in milleti" (İbrahim'in dini) söz konusu edilmiştir (En'âm, 6/161; Nahl, 16/123).
Diğer 7 âyette ise Hristiyan ve Yahudîlerin dinleri (Bakara, 2/120) ile
Medyen halkının (A'râf, 7/88-89)
Yusuf (a.s.)'ın kavminin (Ra'd, 13/37),
önceki kavimlerin (İbrahim, 14/13; Kehf, 18/20) ve
Mekke müşriklerinin (Sâd, 38/7) şirk dinleri söz konusu edilmiş,
hak dine de
(Bakara, 2/128-132)
batıl dine de (Yûsuf, 12/37-38; Sâd, 38/7) millet denilmiştir.
Allah'ın, Hz. Musa (a.s.) ve Hz. İsâ (a.s.) ile gönderdiği hak dini tahrif eden (A'râf, 7/88-89; İbrahim, 14/13; Mâide, 5/13)
Yahudî ve Hristiyanların dinlerine de millet denilmiştir (Bakara, 2/120). (İ.K.)


Millet ve kavim arasındaki farkı şu şekilde özetlemek mümkündür :
- Farklı kavimler milleti oluşturur. Farklı milletler kavim oluşturamaz. Millet AYNI İNANCI paylaşan kişilerden oluşur, kavim FARKLI İNANCI paylaşan kişilerden oluşabilir.
 
Tanımları dikkate aldığımızda "milli eğitim" dediğimiz zaman "Türk kavmine has bir eğitim" sistemini kastetmiyoruz.
Araştırabildiğim kadarıyla "Türk kavmine has bir eğitim" sistemi hiç bir zaman var olmamıştır.
Türk kavimleri, her zaman İNANÇLARINA uygun bir eğitim sistemi uygulamışlardır.

Çevrimdışı php_korsan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 13.107
  • 14.680
  • 13.107
  • 14.680
# 01 Oca 2017 11:26:34
Küçükken ders kitaplarında okuduk "Türkiyenin jeopolitik konumu..." böyle bir cümle vardı.Sadece ezberledik geçtik.Şimdi şunu öğrendim ki bu jeopolitik konuma göre eğitim öğretim sistemi yapılandırılmalıymış.4 mevsimi yaşıyoruz.Tarım ve hayvancılık.Etrafımız denizle çevrili balıkçılık ve turizm.Etrafımızda tehlikeli ülkeler.Siber ordu.Maalesef bu 3 konuda ilerleyemedik.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 02 Oca 2017 10:54:47
Önce MİLLİ eğitim, sonra küresel öğretim - 3

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Kavram kargaşasının olduğu bir başka hususta eğitim - öğretim kavramlarıdır.
Çoğu zaman bu iki kavram birbirlerinin yerine kullanılmaktadır.

Şubat 2012 tarihinde [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde açtığım konuda bu hususa dikkat çekmiştim.

Eğitim ve öğretim kelimelerin tanımları Türk dil kurumu sözlüklerinde şu şekildedir.

Eğitim :
1. (isim) Çocukların ve gençlerin toplum yaşayışında yerlerini almaları için gerekli bilgi, beceri ve anlayışları elde etmelerine, kişiliklerini geliştirmelerine okul içinde veya dışında, doğrudan veya dolaylı yardım etme, terbiye

Öğretim :
1. (isim) Belli bir amaca göre gereken bilgileri verme işi, tedris, tedrisat, talim
2. Öğrenmeyi kolaylaştıracak etkinlikleri düzenleme, gereçleri sağlama ve kılavuzluk etme işi

Terbiye
1. (isim) Eğitim
2. Görgü

Eğitim kelimesinin eş anlamlısı öğretim değil terbiyedir.

Eğitim ve öğretim arasındaki farkı, imza olarak da kullandığım şu cümleyle vurgulamayı tercih ediyorum :

- Öğretim bilgi kazandırmak amacıyla yapılan işlemler, eğitim DAVRANIŞ kazandırmak amacıyla yapılan işlemlerdir.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 03 Oca 2017 10:45:28
Önce MİLLİ eğitim, sonra küresel öğretim - 4

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Eğitimi, davranış kazandırmak olarak tanımladığımıza göre, öncelikle davranış kazandırmaya etki eden unsurları incelememiz uygun olacaktır.

Haziran 2012 tarihinde [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde açtığım konuda  davranış kazandırmaya etki eden üç unsur arasındaki ilişkilere dikkat çekmiştim.

Duygu - Düşünce - Davranış kavramları arasında şu BASİT ilişki var :

Duygu duygu oluşturuyor
Duygu düşünce oluşturuyor
Duygu davranış oluşturuyor

Düşünce düşünce oluşturuyor
Düşünce duygu oluşturuyor
Düşünce davranış oluşturuyor

Davranış davranış oluşturuyor
Davranış duygu oluşturuyor
Davranış düşünce oluşturuyor

Özetle söylemek gerekirse bir davranışı kazandırmak veya davranışı anlamak için o davranışla ilgili duygu, düşünce ve davranışı oluşturan diğer davranışı da bilmek gerekiyor.


O dönemde FARKINDA olmadığım, yeni yeni FARKINA varmaya başladığım şu iki hususa dikkat çekmek istiyorum.

1) Fiziki alem, en, boy, derinlik olmak üzere 3 boyuttan oluşur. Bununla birlikte sonsuz sayıda boyut olduğu / olabileceği bilinmektedir.
Günümüzde zamanın da bir boyut olduğu kabul edilmiştir. Düşünce ve duygunun da boyut olduğu konusunda görüşler mevcuttur.
Türk dil kurumu  boyutu şu şekilde tanımlamaktadır:

Boyut :
1. (isim) Bir cismin herhangi bir yöndeki uzantısı
2. Genişlik, kapsam
3. Durum, nitelik
4. (matematik) Doğruların, yüzeylerin veya cisimlerin ölçülmesinde ele alınan üç doğrultudan uzunluk, genişlik ve derinlikten her biri, buut

Duygu ve düşüncelerin yönü (yöneldiği hedefleri) vardır.
Genişleme ve kapsama özellikleri vardır.
Durum ifade edebilirler ve nitelikleri vardır.

Bu özellikleri dikkate alındığında düşünce ve duygu için boyut tanımlaması yapmak kolaylaşır.

Interstellar filmindeki şu diyalog duygunun boyut olmak özelliğini anlamamızı kolaylaştırabilir:

- Aşk, bizim icat ettiğimiz  bir şey değildir.
- Aşk, gözlemlenebilir, çok güçlüdür. Bunun da bir anlamı olması gerekiyor.
- Sevginin tabii bir anlamı vardır, eğer toplumsal yararı, toplumsal bağları ve çocukların varsa....
- Biz, ölmüş insanları da seviyoruz. Bunun toplumsal yararı ne?
- Yok.
- Belki de bu daha büyük bir anlam içeriyor, belki henüz anlayamadığımız bir şey. Belki de bu bizim bilinçli olarak algılayamadığımız bir üst boyutun kanıtıdır, bir eseridir.
Yıllardır görmediğim, tanıdığım birisi için kainatı aşıp geldim ki bu insan muhtemelen ölmüş olabilir.
Aşk, bilinçli olarak boyutlar arası, zaman ve uzayın ötesine geçirebildiğimiz tek şeydir.
Henüz anlayamasak bile, belki aşka güvenmeliyiz.


2) Duygu, düşünce, davranış muhtelif şekillerde ilişki içinde olsa da VAR OLMA açısından sıralama şu şekildedir : Duygu - Düşünce - Davranış.
Bu sıralamanın önemini anlatmak için şu örnekleri verme ihtiyacı hissediyorum.
Bir sivri biberi ısıralım, ilk önce sivri biberin tadını HİSSEDERİZ, tadı çok acıysa, acıyı nasıl giderebileceğimizi DÜŞÜNÜRÜZ, su içme, domates / yoğurt yeme gibi DAVRANIŞLARI uygularız.
veya
Aniden karşımıza çıkan, bize zarar verebilecek bir hayvanı görünce KORKARIZ, kaçmayı / korunmayı DÜŞÜNÜRÜZ, kaçma / korunma DAVRANIŞINI uygularız.
İki örnekte de hissetme ile davranışı uygulama arasındaki zaman aralığı 1-2 saniyedir.
Durumun oluşması ile hissetme arasında geçen süreyi ölçebilmek mümkün değildir.
Diğer bir deyişle duygunun hızını (en azından şimdilik) ölçemiyoruz.
Düşünce hızı konusunda bazı hesaplamalar yapılıyorsa da henüz ölçülebildiğini söylemek mümkün değildir.
(En azından ışıktan hızlı olduğunu söyleyebiliriz.)

Hızın, günümüzdeki önemi dikkat alındığında düşünce ve duyguların boyut olma özelliğinin önemi kendiliğinden ortaya çıkar.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 04 Oca 2017 08:11:16
Önce MİLLİ eğitim, sonra küresel öğretim - 5

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

- Bilim, NASIL sorusuna cevap verir, NEDEN sorusunun cevabını felsefe araştırır.

Aşağıda "neden" soru kelimesini içeren bazı cümleler mevcuttur.
  • Kuşlar neden uçar?
  • Bulutlar neden beyazdır da yeşil değildir?
  • Kardeşim neden çiş yapıyor?
  • İnsanlar neden ölür?
  • İnsanlar neden yaşlanır?
  • Bu adam neden dileniyor?
  • Neden evlendiniz?
  • Anne, ağaçlar neden hareket ediyor?
  • Neden yağmur yağıyor?
  • Kan neden kırmızı?
  • Uyuduğumuzda neden gözlerimizi kaparız?
  • Su ateşi neden söndürür?
  • Ateşböcekleri neden karanlıkta ışık saçar?
  • Neden dişlerim sallanıp, düşüyor?
  • Neden aynı dişlerden daha fazla çıkmıyor?
  • Neden yeni dişler geliyor?

Tahmin edeceğiniz gibi bu tür sorular, çoğunlukla okul öncesi ve ilköğretimin ilk kademesindeki çocuklar tarafından sorulur.
Öğretim sistemimiz (batı medeniyeti temelli öğretim sistemleri) "Nasıl" sorusuna odaklıdır.
Bu nedenle öğretim sistemimize dahil olan kişiler zaman içinde "Neden" sorusunu sormayı bırakırlar.


Bir şeyin nedenini bilmeden, nasıl olduğunu bilmek kazançlı bir durum değildir.
Nedenini bilmediğimiz konuların nasılını öğrenerek gelişemeyiz.

- Neden yağmur yağar?

Dünya üzerindeki okyanuslar ve denizler, yani tüm su kaynaklarından her gün milyonlarca metreküp su buharlaşmakta ve atmosfere doğru çıkmaktadır.
Üst katmanlarda hava sıcaklığı düşük olduğundan, buharlaşan su hızla soğumaya başlamaktadır.
Su buharı hızla soğuyup ilerlerken, daha soğuk bir hava akımının olduğu bölgeye gelince su damlaları haline gelip, havadaki partikül ve tozlara tutunmaktadır.
Bu su damlalarından yüzlerce, milyonlarcası bir araya gelerek bulutları oluşturmaktadır.
Bu bulutlara, çok daha fazla su damlası sürekli eklenmeye başlar, damlacıklar daha da büyür ve yerçekimi etkisi ile yere düşmeye başlar.

"Neden yağmur yağar?" sorusuna hemen herkes yukarıdakine benzer bir cevap verir.

Halbuki bu cevap "Yağmur nasıl yağar?" sorusunun cevabıdır.
Çoğu zaman "Neden" sorusunu "Nasıl" olarak ALGILARIZ ve cevabımız "neden" sorusuna verdiğimiz cevap "nasıl"  sorusunun cevabı olur.

Bu anormal durumun temel sebebi öğretim sistemimizden "neden" sorusunu çıkarmış olmamızdır.

Muhtemelen forumdaşlarımdan büyük bir kısmı "Neden yağmur yağar?" sorusunun cevabını bilmiyordur :)

Fıtratımızda (yaratılışımızda) "neden" sorusunu sormak vardır. "Nasıl" sorusunu sormayı sonradan öğreniriz.
Eğitim - öğretim sistemimiz fıtratımıza uygun olmalıdır.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 05 Oca 2017 09:52:18
Önce MİLLİ eğitim, sonra küresel öğretim - 5

Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.

Batı medeniyeti eğitim ve öğretimde  5 temel duyguyu esas almaktadır.
Bunlar : Neşe, Korku, Öfke, Tiksinti ve Üzüntü.

Bu duyguların tüm toplumlarda bilindiği ve aynı şekilde hissedildiği kabul edilmektedir.
Diğer duygular bu duyguların altında tasnif edilmektedir.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkinde Inside out filmi ile ilgili paylaşımlarım mevcuttur.
Animasyon film batı toplumlarının duygu ALGILAMASI hakkında fikir vermektedir.

İslam alimlerinin duygular konusuna yaklaşımı farklıdır.

İslam alimleri duyguları "ERDEM" kavramı çerçevesinde tasnif etmişlerdir.

Temel erdemler : Hikmet, Adalet, İffet ve Cesaret olmak üzere 4 tanedir.
Diğer duygular bu erdemlerle ilişkileri yönüyle tasnif edilmiştir.

İlköğretimin ilk kademesinde bu erdemlerin meleke haline gelmesi için çalışmalar yapılması gerektiği inancındayım.
Bu nedenle temel erdemler konusunu daha detaylı olarak açıklamaya çalışacağım.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK