Depremden sağ kurtulan öğretmenler anlattı...
‘Oraya yine gideceğiz derdimiz para değil’
Erciş’te görevli 1800 öğretmenden kimi göçük altından çıktı kimi öğretmenlere mezar olan Buse Kafe’den birkaç dakika önce ayrıldığı için yaşıyor. Neden öğretmenlik sorusunu “Ne aldığımız 1500 lira maaş, ne devlet güvencesi. Bu işi yapma nedenimiz çocuklara ve öğretmeye duyduğumuz aşktır” diye yanıtlıyorlar.
ONLAR en yakın arkadaşlarını, meslektaşlarını depreme kurban verdiler. İçlerinden bazıları göçük altından çıktı, bazıları yaralandı. Kiminin ortada oturacak evi bile kalmadı. Onlar kimi henüz iki ayını bile doldurmamış, kimi meslekte yılları devirmiş Van’da, Erciş’te görev yapan öğretmenler. En kutsal mesleği yaptıklarını söylüyorlar. Bu mesleğin ne ayda ek ders ücretsiz aldıkları 1500 TL, ne de iş güvencesi nedeniyle yapıldığını vurguluyorlar. Yalnızca “öğretmek” ve “öğrencilerinin hayatlarında bir fark yaratabilmek” için öğretmen olmuşlar. En yakın arkadaşını kaybedenin de göçük altından çıkanın da aklı öğrencilerinde. 14 Kasım Pazartesi günü okullar açıldığında 65 eksik olarak yine Erciş’te ve Van’da olacaklar. “Biz bu mesleği bilinçli olarak seçtik ve çok sevdiğimiz için yapıyoruz. Geri döneceğiz, çünkü çocuklar bizi bekliyor” diyorlar. İşte depremden göçük altından kurtulan, arkadaşlarını, öğrencilerini kaybeden öğretmenlerin hikâyeleri...
ÇOCUKLAR BİZE GÜVENİYOR
Begüm Soygürbüz. 24 yaşında. Erciş’te 75. Yıl Kız Yatılı İlköğretim Okulu’nun müzik öğretmeni. 27 Ağustos’ta ataması yapılan ve 5 Eylül’de göreve başlayan 11 bin 475 öğretmenden biri. Henüz meslekte iki ayı dolmadı. “Tesadüfen yaşıyorum” diyor. Çünkü depremden 15 dakika önce onlarca öğretmene mezar olan Buse Kafe’den çıkmış. En yakın arkadaşı ve kısa bir süre de birlikte aynı evi paylaştıkları Rabia Dağıstan’ı da çağırmış giderken. Buse Kafe’nin yıkıntıları arasında kalan 24 yaşındaki Rabia öğretmen, “Sen git ben yemek yiyeceğim” deyince bırakıp çıktığını söylüyor: “Keşke birlikte çıkabilseydik, yaşıyor olacaktı.”
‘İLK TERCİHİM VAN’DI’
Öğretmenlik hayali olduğu için bu mesleği seçtiğini söylüyor: “Bu işi yapma nedenim ne para ne devlet güvencesi. Sadece çocukları ve öğretmeyi sevmem. Van’ı ilk tercihim olarak yazmıştım. Şırnak olsa oraya da giderdim. Öğretmenliği çok seviyorum. Öğretmenlik çok büyük sorumluluk ve sevgi istiyor. Yatılı okulda öğretmenim. O çocukların en çok güvendiği insanlar biziz, anne babaları olduk.” Temel eğitim seminerine katıldıkları için çok sayıda öğretmenin Erciş’te olduğunu anlatan Begüm öğretmen, “Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nda seminer bitti, sonra Kaymakamlık’ta devam edecekti. Ama gittiğimizde salonun dolu olduğu görülünce bizi dağıttılar. Hepimiz yeni öğretmenlerdik. Bizim grup yaklaşık 100 kişiydi. Çoğumuz Buse Kafe’ye gittik” diyor.
‘Aklımız çocuklarda kaldı’
BERRİN Damgacı uzun süre dershanede öğretmenlik yaptıktan sonra gönüllü olarak Van’a gelen öğretmenlerden. Erciş Anadolu Öğretmen Lisesi’nde öğretmenlik meslek bilgisi dersi veriyor. Öğretmen yetiştirmiş ve yetiştirmeye devam ediyor. Neden Doğu’da öğretmenlik yaptığını şöyle anlatıyor: “Bir yıl Başkale’de öğretmenlik yaptım. 2 aydır Erciş’teyim. Türkiye’nin her yerindeki çocuklar bizim. Hepsinin öğretmene ve öğrenmeye ihtiyacı var. Öğretmenlik, içinizde öğretme ideali ve çocuklara aşkınız yoksa 1500 lira maaşla yapılacak meslek değildir. Biz o çocuklara dokunup, hayatlarını değiştirebiliyorsak bu bizim ödülümüz oluyor. Onların başarısı bizim gururumuz. Evim yıkılmadı ama o binaya girmeye çok korkuyorum. Ama çocukların bizi beklediğini de biliyorum. Şu anda ailelerimizin yanındayız ama aklımız çocuklarımızda.”
Depremin 65’inci öğretmen kurbanı
İlyas AKENGİN/ Ahmet YUKUŞ-AHT
Erciş’te deprem sonrası yıkılan bina enkazlarında arama kurtarma çalışmalarında dün 2 öğretmenin daha cesedine ulaşıldı. 6 katlı Erişen Apartmanı’nda Kore ve Türk arama kurtarma ekiplerince yapılan 3 saatlik çalışmanın ardında Kadriye Çiftçi İlköğretim Okulu Sosyal Bilgiler Öğretmeni Kadir Ucum’un (24) cansız bedenine ulaşıldı. Depremden sonra Çorum’dan gelen genç öğretmen Ucum’un annesi Şaziye Ucum gözyaşı dökerek “Yavrum beni bırakıp nereye gittin. Bana gelin getirecek sözü vermiştin, gelin yerine kefen gönderdin. Ben sensiz nasıl yaşarım” şeklinde ağıt yaktı. Akşam saatlerinde ise Erciş Ereksan Apartmanı’nın enkazından Öğretmen Emel Çakar’ın (27) cesedi çıkartıldı. Emel Çakar ile birlikte depremde ölen öğretmen sayısı 65’e yükselirken, 13 öğretmene halen ulaşılamadı.
‘Çocuklar bizi bekliyor’
Muradiye İlçesi’nde sözleşmeli öğretmenlik yaparken, kadrolu olup Erciş’e gelen 25 yaşındaki İngilizce öğretmeni Sibel Kaçar da göçük altından canını kurtaran gençlerden. Dokuz Eylül Üniversitesi mezunu mesleğine âşık genç öğretmen şöyle diyor: “İzmir’de ücretli öğretmenlik yapıyordum ve özel ders veriyordum. Tayinim Van’a çıkınca annem ve ablam göndermek istemediler, aynı parayı İzmir’de kazanabileceğimi söylediler. Ama benim hayalim öğretmenlik olduğu için geldim. Depremde birlikte çalıştığım Alime öğretmeni kaybettim, başka ar ka daş la rım da öl dü. Ben de gö çük al tın dan çık tım. 14 Ka sı m’ da ar ka daş la rı mı za me zar olan, ne re dey se ba na da me zar ola cak o yıkıntıların arasında dolaşmak çok zor olacak. Evimin her yeri çatlamış o eve artık giremem. Ama ölsek de geri döneceğiz. Çünkü çocuklar bizi bekliyor.”
‘Doğu’da öğretmenlik yürek ve sabır ister’
NURAY Kılıçaslan da meslektaşlarını depremde kaybettiklerini anlatarak şöyle konuşuyor: "Acımız büyük. Doğu'da öğretmen olmak anne, baba, öğretmen olmaktır. Onlarla üşürsün, onların ayakkabıları olmaz senin yüreğin sızlar. Öğretmenlik bu kadar az maaşla yapılmaz zaten. Yürek, cesaret, sev gi ve sa bır ister."
‘Öğrencileri okutmamız lazım’
İSMAİL Tavlar, Soydan Arslankaya ve Sibel Kaçar, öğretmenlere mezar olan 5 katlı 14 daireli Turanlar Apartmanı’ndan göçük altın dan çık tı lar. 7 yıl lık sı nıf öğ ret me ni İs ma il Tav lar şöyle diyor: “3. kat tay dık. Soh bet edi yor duk. Ön ce kam yon ge çi yor san dık. Çün kü yük lü bir kam yon geç ti ğin de apart man sal la nı yor du. Son ra aşa ğı ya doğ ru düş me ye baş la dık. Üs tü müz de ki iki kat ya na doğ ru dev ril miş, o kat lar da ki ve alt la rı mız da ki öğretmen arkadaşlarımız kurtulamadı. Biz göçükten kendimiz kazarak, dışarıya çıkabildik.”
Ailesinin yanına Adana’ya giden İsmail öğretmen, “Neden öğretmen olduğumu bazen düşünüyorum. Sonra ‘İyi ki öğretmenim’ diyorum. O küçük çocuklara biz öğretiyoruz ama onlardan da çok şey alıyoruz. Bize ‘Yarım gün çalışıp, para alıyor su nuz’ diyorlar. Öğretmenliğin para için yapıldığını sanan yanılır. İşimiz 24 saat sürüyor. Çocuklarla ilişkiniz bitmiyor. Sevmezsen bu işi yapmazsın. Aynı parayı ailenin yanında da kazanabilirsin. Biz tekrar geri döneceğiz. Gerçi artık evimiz yok, nerede kalacağız bilmiyorum ama çocukları okutmaya gitmemiz lazım” diyor
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] Zalim hocamın eklediği bu yazının aslında çok önemli olduğunu düşünerek öğretmenliğin nasıl bir meslek olduğunu görmeleri açısından bu konuyu açmak istedim .
<<Dünyanın her tarafında öğretmenler insan topluluğunun en özverili ve saygıdeğer unsurlarıdır.01. 03. 1923.>>>