Tuhaflaştı bir kısım erkekler;
ıssız adam filmine özenenler,
Kurtlar Vadisi’ni taklit edenler
ve daha neler neler….
İhaneti, sadakatsizliği
rakı masasında anlatmanın
şan sayıldı günlere
ne zaman geldik?
Şimdi kadınların ne kadar değiştiğinden, ruhlarının ne kadar kirlendiğinden bahseden erkekler;
elleriyle yarattıkları canavardan
neden şikayet ederler?
Bir kadın
kaç kalp kırıklığını kaldırabilir;
kaç yürek yangınından sonra
artık o da ıssız kadın olur diye
düşünmediler.
Gençler kendince bir yol bulmuş gidiyor
ama
ya bizim nesil?
Hani 30’lu yaşlarında
veya yeni geçmiş olanlar?
Ne kadar arada kalmışız
farkında olmadan!
Bir yanımız geleneksel,
bir yanımız modern!
Dut ağacına çıkmayı da biliriz,
Windows 7 kullanmayı da
ama beceremedik bir türlü
yeni nesil ilişkileri.
Adamlarımızın gözü açıldı,
etraflarında ilk defa bu kadar kadın gördüler.
Kadınlarımızın ruhu açıldı,
ilk defa bu kadar erkeksiz kalarak yaşamayı öğrendiler.
Gecelere akan
orta yaşların sınırlarındaki bizler,
ertesi gün işe gidemeyeceğimizi anlayamadık.
İlk yüzümüze gülüp seviyorum diyene kandık
çünkü bize
seviyorum demenin erdemini öğretmişlerdi.
Evcilik oynarken anne olanın,
büyüyünce
hem anne,
hem baba olacağını bilmiyorduk.
Evliliklerin yerle yeksan olmasının
bir kıvılcıma baktığı yıllara
hazırlamamıştı bizi büyüklerimiz
çünkü
onlar böyle bir şeyi görmemişlerdi.
Bir adamın harama uçkur çözmesini
zaten ayıp sayanlardan,
açtığı uçkuru kameralarla ibraz etmesini
zaten biz de tahmin edemezdik.
Şimdi
soğuk ve yalnız evlerimizde,
soğuk ve yalnız yataklarımıza
girip uyuyoruz.
Kombiyi açınca ısınıyor ev ya,
biz kalbimizi de ısıtıyor sanıyoruz.
Yanımızda her uyuyanı
kalıcı zannediyoruz.
Kafamızdan daha karışık kalbimiz
çünkü
kim, hangi ara aşkı kaybetti;
biz bunu bir türlü anlayamıyoruz?
?