Sık gündeme getirilmeyen, ihmal edilen bir mesele...
Gündeme getirilmemesi önemsiz oldugundan değil,bundan onbinlerce öğretmen muzdarip, her ne zaman kim bu konuyu konuşsa hemen " sen aile bütünlüğüne karşı mısın, git sen de evlen, sen aileden ne anlarsın " deniyor,bastırılıyor, insanlar inanılmaz bencilce hareket ediyor.
Dolayısıyle özellikle bekar öğretmenlerin veya kendine bir mazeret uyduramayan öğretmenlerin ya da eşi çalışmayan öğretmenlerin ya da eşiyle birlikte olsa dahi memleketinden çok uzakta yıllarca çakılıp kalmış olan kişilerin çığlıkları sessizce büyüyor.
Bu ihlal,hiç konusulmasın örtbas edilsin isteniyor.
İnsanların medeni durumu,özel hayatı,gönül işinin yolunda gidip gitmemesi [yolunda giderse imza atar evlenir, gitmezse evlenemez], kişisel tercihleri yani EVLİ OLMALARI memuriyetteki tayin durumunu etkiliyorsa eger
BEKAR OLANLARIN da “bekar olma durumları, aile durumları, kendi mazeretleri " tayinini etkilemelidir.
Evlilik, hem nasip hem de gönül işidir.
Ailenin kutsallığından dem vuruluyor... Bekar için de kutsaldır aile.
Evli eşlerden hep okuyoruz,duyuyoruz, 6 ay – 1 sene eşinden ayrı yaşamış da haksızlığa uğramış mış, nerde bu devlet diyerek bağırıyor. "Haksızlık" veya “hak “denilen şey bu mu ?
1 ************
En azından şu forumdaki başlıklara bakıyoruz % 80 i eş durumu başlığı,
Üstelik başlığı açan arkadaşların bir çoğu da “ eş durumu acilll, acil yardımmm ” diye diye çırpınıyorlar.
İçine girip okuyoruz, adaylığım kalkmadı veya yeni kalktı, şuraya atanacağım, şunu getireceğim vs… “
Hata “yardım” diyen insanların hatası değil.
Hata; 1 yıllık bir süre için panik olup “ acilll “ deyip sağdan soldan yardım isteyen birşeyler soran insanın ruh haliyle bunun 10-15 katı uzun süre bu durumu yaşayan ve “yardımm” bile diyemeyen, dediğinde de kendisine “ sen orda biraz daha kalmalısın” diyen sistemin hatası.
Bu iki güruhun ruh hallerindeki farkı anlayamayan bir tuhaf bir sistem işte…
Sonucunda da öğretmenin performansı neden düşük, al sana bu yüzden düşük… buradaki iki tip insanı ayırt edemezsen performans düşer.
Bu iki tip insandan birincisine çıkış sunarken ikincisine de en azından bir çıkış yolu sunmayı beceremeyen bir sistem işte…
Performans düşer derken sadece mağdur edilenin değil, terlemeden rahata erenin de performansı da düşer.İşin çilesini çekip kıymetini bilmediği için.
Gerçi herkes çile çekmek zorunda mı değil mi, bunu da anlamış değilim.
Çok iyi anlaşılan bir şey var ki, Ahmet çile çekmesin rahat olsun, ailesiyle keyfi hoş olsun diye Mehmet çile çekmek zorunda değil.
2 ****************
Bahsetmiştim, bir arkadaşım 19 senelik mükemmel öğretmen, hiç evlenmedi,aile fertleri hayatta degil, hayatta yaşayan sadece bir agbisi var ve onun da hayattaki tek önceliği agbisidir. Bu durumda bu insan niçin ağbisinin bulunduğu şehre "aile durmu" ayrıcalığı kullanamıyor? Aile kavramı sadece yeni evli-karı-koca için mi geçerli?
10-15 senelik bir köy öğretmeni memleketinden uzak tek başına bir şehirde yaşarken daha adaylığı yeni kalkmış bir öğretmen ya da 2-3 yıllık bir öğretmen sırf evli diye 15 senelik hatta 20 senelik öğretmenin önüne geçip istediği şehre gidiyor.
Bir tarafın rahatlığı, başka tarafın mağduriyetine sebep oluyorsa bu adalet midir?
Devletin memurunun özürü varsa, ya herkesin özrü değerlendirilsin ya da "özür " kavramı yeniden gözden geçirilsin
Ama bunun bedelini başka bir memur ödemesin!
Birilerinin yapmadığı zor işi, özrü (!) olmayanlara yaptırmak devlet olmak mıdır?
3 *********************
Bu erken tayin ayrıcalığı sadece bekar öğretmenleri değil, eşi çalışmayanları ya da aynı ilde yıllarca çalışıp da başka ile geçemeyen öğretmenleri de etkiliyor.
Çünkü hizmetleri ve puanları çok olsa dahi görüyoruz il dışı kontenjanları.
Bir öğretmenin bakmakla yükümlü oldugu anne-babasının yanına tayin isteyebilmesi için dahi Milli Eğitimin sağlık heyetinin elinde saçma bir liste var, listede birkaç hastalık var eğer bu hastalıklardan biri değilse anneniz yine yanına gidemiyorsunuz.
Çünkü Milli Eğitim'in kanaatine göre anneniz hala yaşayabilir...
Yani bekar bir öğretmen, ancak anne-babası ölümcül bir hastalığa yakalanmışsa ona bakacak tek kişiyse (gerçi tek kişi olma koşulu değişti sanıyorum ) ve bunları belgelendirebiliyorsa anne babasının yanına atanabiliyor.
Üstelik hastalığın ilk safhalarındaysa yine gidemiyor,başkalarının destegi olmadan annesinin yaşayamayacağını belgelemesi gerekiyor. .Kimine de "ailen senin yanına gelsin,senin bulundugun şehirde sen ona bak" deniliyor.
Zaten ömrünün son günlerinde yetişebiliyor, ya da hiç yetişemiyor bununla ilgili pek çok vaka var,
Ayrıca "annenizin babanızın ciddi bir rahatsızlığı olması da yetmez, "başkalarının desteği olmaksızın yaşayamayacağını da " ispatlamak zorundaınız.
Evli eşlerde böyle mi? İki eş de sağlam, iki eş de hayatını tek başına devam ettirebilme kabiliyetine sahip.
Benim ailemdeki aile kavramının içine aldığım fertler, başkasının bu kavramda içine aldığı fertlerden haliyle farklıdır. Ama bu, ailemin olmadığı ve aile bütünlüğüne önem vermediğim anlama gelmez.
Eşlere tanınan bu “özür durumu” denen ayrıcalıktan ötürü atama dönemlerinde bekarların / bir özür uyduramayanların önü kesilmiş oluyor.
Çünkü özellikle il dışı kontenjanlara bakın bazı illere niçin talebin çok olduğu ve niçin gitmenin imkansızlaştığını artık herkes biliyor.
4 ******************
Medeni durumu evli olan bir memur, medeni durumu bekar olandan daha az hakka sahip olması doğru degil.
Şimdi kimse ailenin kutsallığı edebiyatı yapmasın...
Bu eş durumu özrü ya makul bir şekilde yeniden düzenlenmeli, ya da düzenlemek kural koyuculara göre imkansızsa tümüyle kaldırılmalı
kimseye bir öncelik olmaksızın herkese eşit yer değiştirme hakkı verilmeli
Ya da madem aile önemlidir deniliyor bu hak, ailesinin yanında yaşamak isteyen bekar memurlara-özellikle de öğretmenlere de verilmeli
Bir öğretmen, evliliğinin en geç ilk senesinde eşinin bulunduğu ile atanıyor, neymiş” özür durumuymuş”
Medeni durum niçin özür sayılıyor? Aile önemlidir dendigi için
Peki bir başka öğretmen kalbi ısınamadığı için/kısmet olmadığı için/ sevdiği kişi hayatını kaybettiği için vs.. çeşitli gerekçelerle evlenmiyor-evlenmek istemiyor veya evlenemiyor ve benim de ailem annem babamdır,kardeşlerimdir diyor.
Bu öğretmen yıllarca köylerde çalışıyor,ilçeye,il merkezine dahi gelemiyor, ailesinin bulunduğu şehre gelmeyi hayal bile edemiyor.
Bu durumda olan binlerce öğretmen var.
Bu durumu adalet sayan, bencilce düşünen zihniyete çok şaşırıyorum.
16 senelik öğretmenim ve şu an ailemleyim, ancak yıllarca tek başına çektiğim sıkıntıların hala hizmet süresi fazla olan bekar öğretmenler tarafından çekildiğini görüyor ve ciddi bir hak ihlali oldugunu düşünüyorum,
Meslegimin en zor yıllarını atlattım, ancak bunun sıkıntısını yıllarca çektim, köylerde bir bayan olarak tek başıma yıllarca çalıştım.Erkek öğretmenlerin bile tek başına yaşayamayacağı köylerde yalnız yaşadım.Ailemin çok lüzumlu zamanlarda dahi yanında olamadım,
Sonunda hayati sağlık sorunlarımdan dolayı uygun bir şehre atandım,ailemleyim.
Şimdi birkaç aylık bir öğretmeni bir anda karısının-kocasının yanına istediği şehre atayan Milli Eğitim'in uyduruk yönetmelikleri mi kazanmış oluyor?
Yazık bu zihniyete.
5 ********************
Hiçbir sebep olmaksızın karı-koca sırf evli diye nasıl birbirlerinin bulundugu şehre atanabiliyorlarsa yine hiçbir gerekçe olmaksızın evli olmayan bir öğretmen anne babasının yanına ya da kendi mazeretine göre bir yere atanabilmelidir.
Bekarlara “aile durumu “ hakkı verilemiyorsa evlilerin “eş durumu da ya değiştirilmeli ya kaldırılmalı, bu yönetmelik iptal edilmelidir.
Maksat aile bütünlüğüyse bulundugu ilde aile bütünlüğünü sağlayamaz mı, illa alternatif şehirler olup en iyi şehir hangisiyse karı-koca bunlardan birini mi seçmeli?
Mesela bayanın atandıgı şehri begenmiyorlarsa erkeginkine gidiyorlar, yok hangi şehir iyiyise ona göre alternatifleri var, ya bekarların ??
Gerçi memleketimde iyi yer kötü yer ayrımı yapmak istemiyorum ama Aile bütünlüğü gerekçesiyle yer değiştirenlerin kaç tanesi iyi yerden kötü yere gidiyor?? Kaç tanesi tam tersi ??
Bir öğretmen düşünün,11 sene köylerde tek başına yaşamış,bu sürede merkeze dahi gelememiş,sevdiği öldüğü için veya başka bir sebeple de başkasıyla evlenmemiş.
Bir başka insan da daha ilk müracaatta veya birkaç ay içinde sırf medeni hal gerekçesiyle istediği şehre atanmış, üstelik o yıllarca ailesinin yanına gelemeyen kişinin atanacağı şehre atanmış.
Burdaki haksızlığı-hukuksuzluğu görelim artık...
Sadece birkaç ay eşinin yanına varamamış kişiyi "mağdur" olarak gösterilirken
Anne-babasının, kardeşlerinin yanına yıllarca varamamış binlerce kişi kimsenin umrunda olmuyor
Bu, evliliğe ya da aile bütünlüğüne karşı olmak değil. Bunu da görün.
6 **************************
Herkesin kendine ait öncelikleri,gerekçeleri vardır.
Herkesin önceliği kendinedir ve bu öncelikler tartışılır.
Ben hayatım boyuna evlenmeyi düşünmeyebilirim.Ya da çok geç evlenebilirim...Niçin stajyer bir öğretmenden daha az hakka sahibim? Hizmet üstünlüğümün hiç bir anlamı yok mu...
Birilerine verilen bir ayrıcalık varsa eğer bir başka insana da kendi durumlarıyla ilgili ayrıcalıklar verilmelidir
İnsanların mazeretleri görecelidir, tartışılır.
Kimilerinin önceliği eşidir ama herkesin önceliği eşi olmayabilir.
7 ***********************
Özur durumlarının yeniden gözden geçirilmesi yöneticiler için imkansız birşey degil.
Çok çeşitlli mantıklı herkesin razı olabileceği, başkalarının hakkına girilmeden eşleri bir araya getirme yöntemleri ya da bir araya getirirken bir süre sınırı koyma formülleri .. bulunabilir.
ÖSYM iyi ki üniversiteye girişlerde böyle bir uygulama yapmıyor.
ÖSYM gibi de yapılabilir Eşlerin her ikisinin toplam hizmet -sigortalılık sürelerinin bir ortalaması alınır, belirli katsayılar olur, ve her şehrin bir alt sınır puanı olur
Bu puana göre ilk atamadaki oldugu gibi bu sefer hizmet puanı ya da süresiyle ilgili bir şehre atanabilir.Ya da eş durumuyla gidilirken gidilecek ve gidilemeyecek yerler ayrılır
örnegin ancak D sınıfı bir şehirden yine D sınıfına gidilme şartı gibi ...
**********************
Şunu da belirteyim, bir kesim insana bir hak, bir ayrıcalık veriliyor diye sitemimiz bu ayrıcalığı kullananalara değil.
Tanınan bir ayrıcalığı elbette herkes kullanır.
Sitemkar oldugumuz konu bu ayrıcalığın herkesin mazeretine göre verilmemesidir.
Verilmedigi takdirde görülüyor ki özellikle il dışı atamalarda insanlar çakıldıkları yerde kalıyorlar, 2-3 kontenjanla hiç bir yere gidilemeyecegini görüp isyan ediyorlar.
Ya da özür denilen şey hayati durumlar müstesna olmak kaydıyle kaldırılır ve adil bir şekilde herkes mesleki durumuna,hizmetine göre değerlendirip atanır.
Hayati tehlikesi olana da devlet devlet oldugunu gösterip bir şekilde güvencesini verir ama o dahi başka bir öğretmenin sırtında yük olmaz.
Geçen gün bu başlıkta bir arkadaş şunu söylemişti, siz bir öğretmen arkadaşınızın yerine en fazla kaç gün nöbet tutarsınız diye.
Şimdiki sistem aynen böyle. Birileri rahat olsun diye zor iş başkalarına yükleniyor.
8 ********************
Şimdiki duruma göre,şimdiki fikre göre,şimdiki fikir koyuculara göre işlerin yürümesinden acı çeken pek çok öğretmen var.
O halde burda bir düzenleme yapılacak.
Şimdiki fikre göre iş yürümediğine göre…
Haa yürüyor diyenler varsa kime yürüdüğü kime yürümediği de zaten ortada.
Örneğin mevcut özür durumlarında "duygusallık, insaniyetlik " yok mu ? Var.
O halde bu "insaniyetliğin" ya çapı genişletilir ya da çapı daraltıp bir nokta haline getiririlir, sadece herkesin mesleki durumlarını hizmetini dikkate alarak yer değiştirme işlemini yapılır.
9 **********************
Daha da ilerisi...
Bu eş ayrıcalığı tayinleri diğer öğretmenlerin sadece yer değiştirmelerinin degil, evlenmelerinin de önünü kesiyor, dolaylı olarak.
Daha dün bu konu başlığı altında birkaç öğretmen şunu yazmıştı. Genellikle erkek öğretmenlerdi bunu yazanlar
“7 yıldır- 8 yıldır çok uzak bir köyde tek başınayım, benden sonra buraya gelen stajyer öğretmenlerin memleketlerinde flörtleri varmış hepsi memleketlerine eş durumuyla gittiler, ben ise burada çakılıp kaldım, ne aile yüzü görüyorum , ne burda birileriyle tanışıp evlenebiliyorum, ne de bir özür bulup memleketime gidebiliyorum”
Bu arkadaş ancak en az 15-20 yılda gidebilir, çünkü bu arkadaşın diğerleri gibi memlekette sevgilisi yok.
Bu, kendini ifade etme cesareti bulup yazan sadece birkaç kişi
Gerçekçi yazdığım için yine saygısız saldırılar olmamasını umudediyorum.
Buzdağının altında binlercesi var.
Bu ayrıcalık, neresinden bakarsanız bakın adil değil.
10 *******************
Bakınız, eş durumu ayrıcalığı ya değişsin ya kalksın ya da bekarlara da verilsin diye ısrar ederken hemen " aa eş durumu niye kalkıyomuş sen nasıl öğretmen oldun aileden ne anlarsın" deyip duran arkadaşlar,
Tek bir cümleye ( ki kendi işinize ters olan ilk cümleye ) takılıp diğer cümleye yani o halde başka özürler de değerlendirilsin cümlesine niçin takılmıyorsunuz onu da anlamış değilim
Eş durumu özrünü kullananlardan veya kullanmak üzere olanlardan bir kişi çıkıp da herkesin özrü değerlendirilsin diyemiyor.
Başka arkadaşlar kendi özürlerini belirtip herkesin özrü değerlendirilsin diyor ama eş özrünü kullananlar diyemiyor.
Başka arkadaşlar kendi özürlerini belirtip herkesin özrü değerlendirilsin diyor ama eş özrünü kullananlar diyemiyor.
İşte bencillik dediğim nokta da budur zaten. Sadece kendimizi düşünmeyelim. İnsanlık gereği uygun çıkar yolları bulunmasını desteklemek zorunuza gitmemeli...