Senin gibi olmak zor geldi bize ya Rasul!
Senin gibi anlamak, senin gibi ağlamak, senin gibi olmak zor geldi bize...
Neler yapmadık ki, neleri atmadık ki hayatımızdan,
düşünmeden, anlamadan geçen nice zamanlarımız oldu...
Neler demedik düşünmeden...
Hep biz olmalıydık, dedik
Her şeyi ben bilir ben yaparım, dedik
Herkes bana bakmalı, benimle ilgilenmeli, benim olduğum yerde başkası olmamalı, dedik...
En yakışıklı erkek, en güzel kız ben olmalıydım nidaları hiç düşmedi dilimizden, bu uğurda neler yapmadık, kimleri harcamadık ki...
Hep büyük olmak istedik,
her zaman her yerde tek olmayı, ulaşılmaz olmayı istedik...
Para dedik, parayı aradık ve onu bulduğumuz yerde herşeyi kaybettik...
Neler yaptırmadı ki bize, kimleri sevdirmedi, kimlerden nefret ettirmedi,
nice dostları kaybettik onu kazanmak için
ve nice düşmanlar kazandık onu kaybetmemmek için...
Para dedik parayla yandık...
Şöhret dedik şöhretle yandık...
Hep ben dedik benlikle yandık...
Ama ALLAH deyip ALLAH aşkıyla yanmak zor geldi bize...
İnsanları küçük görmek en büyük zevkimiz oldu.
Makamımız, mevkimiz enaniyetimizi körükledikçe bizden daha büyük kimse yok dedik.
Her halimiz, her sözümüz benlik emarelerinden kurtulamıyordu...
İsmimiz altın harflerle yazılmalıydı kitaplara...
Resmimiz yapılmalı ve her yere asılmalıydı...
Dillerden düşmemeli, akıllardan hiç çıkmamalıydık...
Ve istediklerimiz oldu...
İsmimiz altın harflere olmasa da altın yaldızlı harflerle yazıldı kitaplara...
Resmimiz yapıldı ve resmimizin altına "işte o" yazıldı...
Heykellerimiz dikildi köşe başlarına ve herkes hayran gözlerle izledi...
Dillerden hiç düşmüyor, akıllardan hiç çıkmıyorduk.
İşte artık her şeye sahiptik...
Bütün bunları kazanırken birtek ve en önemli şeyi kaybettiğimizi hiç düşünemedik...
dünya öylesine sarmıştı ki bizi,
gözlerimiz öylesine perdelenmişti ki
kazandıklarımız öylesine tatlıydı ki...
en önemli kazancımızı
dünya ve ahiret saadetimizin anahtarını
gönlümüzün huzurunu
gözümüzün nurunu kaybettiğimizi göremedik, anlayamadık, hissedemedik.
Evet bunları kazanırken imanımız elden kaçıyordu.
Artık ALLAH'ı unutuyor, O'nun emirlerine karşı lakaydlaşıyorduk.
Bize sunulan nimetlere nankörlük
ve emanetlere ihanet artık hayatımızın bir parçası haline gelmişti...
Bilemedik, anlayamadık...