Psikolojik Rahatsızlıklar

malesef psikolojisi sağlam çok az kişi kaldı

Psikolojik rahatsızlığı olan hiçbir arkadaş bu başlığa yazı yazmaz,sadece okur.Toplumumuz maalesef psikolojik rahatsızlığın normal bir rahatsızlık olduğunu ne anlamaya ne de söylemeye hazır.
İç hastalıkları doktoruna gittiğimizi,rahatszılığımızı herkese söyleriz de nedense psikiyatra gittiğimizi misal şizofren olduğumuzu kimseye söyleyemeyiz.

Psikolojik rahatsızlığı olanlar yazmaz, denildiği için ben de yazayım dedim
Okuyup geçmediğim ve yazdığım için umarım kefeni yırtmışımdır :D

Psikolojik rahatsızlığı olan hiçbir arkadaş bu başlığa yazı yazmaz,sadece okur.Toplumumuz maalesef psikolojik rahatsızlığın normal bir rahatsızlık olduğunu ne anlamaya ne de söylemeye hazır.
İç hastalıkları doktoruna gittiğimizi,rahatszılığımızı herkese söyleriz de nedense psikiyatra gittiğimizi misal şizofren olduğumuzu kimseye söyleyemeyiz.

 Hocam emin misiniz buraya yazan arkadaşlar olarak hiç birimizde rahatsızlık olmadığına? 

pskolojim bozuk ama beni rahatsız etmiyor

Hebe hebe 

Olmaz mı öğretmenim? Toplumun içinde saatli bomba gibi geziyorlar. Nerede, kime, ne zaman zarar verecekleri bilinmiyor. Hiç bir yaptırım yapılamıyor. Nice evlerde insanlar katilleri ile beraber yaşıyorlar farkında olmuyorlar.Dışarıda sokakta, trafikte en küçük bir olayda sinir krizine girip cinnet geçiren insanlar var. Trafikte asla kimseyle ağız dalaşına girmiyorum mesela. Kimin ne olduğunu bilemeyiz. Her gün gazetelerde, haberlerde bu tarz haberleri okuyup üzülüyoruz belki de bir sonraki haberin kendimiz olacağından habersiz.

Katılıyorum öğretmenim. Büyük çoğunluk birbirinin sınırını test eder gibi. Toplumda kimyası düzgün, yapıcı, insan o kadar azal dı ki. Yolda yürürken insanların yüzlerine bakın, toplumun ne halde olduğunu anlaşılıyor.

Bir donem rahatsiz bir mud.yard.ile calistim. Her an bisey yapar mi endisesi oluyor cezai ehliyeti de yok. Bu durumu bilinenler aslinda geri hizmete cekilmeli. Ogrencilere ogretmenlere zarar verebilir. Raporu vardi ilac kullanarak sakin kaliyordu

Psikotik rahatsızlıkları olanlar memuriyete devam edemezler .Yasal bişey bu

hazır bu konu açılmışken bende bir soru sormak istiyorum öğrencimin biri karanlıktan ve kapalı yerlerde kalmaktan korkuyor böyle fobileri olanlar neler yapılabilir paylaşırlarsa sevinirm çünkü nasıl yardım edeceğimi beielmeiyorum açıkçası

Ona siz değil uzman yardım eder öğretmenim

sınıf öğretmenlerinin evde toplulukta ,her zaman sınıftaki gibi davranması(karşısındakini öğrenci gibi kabul etmesi yada görmesi) ayrıca zamanla çocuklaşması normal bir davranışmıdr?

sınıf öğretmenlerinin evde toplulukta ,her zaman sınıftaki gibi davranması(karşısındakini öğrenci gibi kabul etmesi yada görmesi) ayrıca zamanla çocuklaşması normal bir davranışmıdr?

Normaldir öğretmenim.Meslek hastalığı diyelim.

sınıf öğretmenlerinin evde toplulukta ,her zaman sınıftaki gibi davranması(karşısındakini öğrenci gibi kabul etmesi yada görmesi) ayrıca zamanla çocuklaşması normal bir davranışmıdr?

10 yıl çalışanlar ve üstü hizmet süresi olanlarda daha sık görülen bir durum bu. Ve meslek hastalığı sayılır...

10 yıl çalışanlar ve üstü hizmet süresi olanlarda daha sık görülen bir durum bu. Ve meslek hastalığı sayılır...

Ben huni de aldım onunla ders anlatacam 10.yılım dolunca 

GDO lu yiyeceklerden midir nedir hakikaten normal bir toplum değiliz neler oluyor neler okuyorum  kimse normal değil (bir tek ben normalmişim gibi konuşuyorum ama )

       Biraz da çağımızın hastalığı (stresi eskittik) panik ataktan bahsedebilir miyiz?  Psikotik midir, histerik midir, fizyolojik midir? Bunları bilemem ama çok yaygın olduğunu biliyorum. 
     Mesela geçen hafta MR makinesinden korkup çıkınca yakınlarım bana da hemen panik atak teşhisi koydular.
     Her paniğe kapılan panik atak mıdır?

Takip edildiğinizi, gözetlendiğinizi hissettiğiniz oldu mu hiç? Kimsenin duymadıklarını duyup, görmediklerini mi görüyorsunuz?

Hareketlerinizi kontrol edemeyip istemediğiniz şeyleri mi yapıyorsunuz?

Hafızanızı kaybettiğiniz oldu mu? Çok mu unutkansınız?

Ya da insanların özellikle üzerinize üzerinize gelip sizi şiddet, gürültü, kaba muamele vs. gibi yöntemlerle taciz ettiklerini mi düşünüyorsunuz?

Belki de kasıtlı olarak tecrit edildiğinizi ve mali açıdan yoksullaştırıldığınıza inanıyorsunuz...

Muhakkak ki bu ve bunun gibi pek çok soruya farklı cevaplar verilebilir ve bunlar çok çeşitli şekillerde yorumlanabilir. Fakat en sivri yorumlar "delisin" veya "beynin kontrol ediliyor" olurdu herhalde. İki yüzü keskin bıçak yani. Bir bakıma ikisi de paranoyaklık... Zaten ikinci şık eninde sonunda insanı paronayak eder gibi geliyor bana. Belki bu sebepten "zihin kontrol operasyonları" son birkaç aydır iyiden iyiye girdi gündemimize. Ardı ardına bu konuyla ilgili kitaplar basılıyor, televizyon ve radyo programları yapılıyor. Duyuyoruz ama duyduklarımıza inanamıyoruz. İddialar oldukça ciddi. Hal böyle olunca insan sormadan duramıyor "gerçekten de beyin kontrolü mümkün mü?" diye.

Birilerinin bizim bilgimiz ve istemimiz dışında beynimizi kontrol edip bilgi yüklediğini, hatta bu yöntemle cinayet bile işletilebileceğini düşünmek bile korkunç. Hatta bir insanlık suçu. Bu suçun baş failleri ise ABD ve Rusya... ABD'nin baş yardakçıları ise İngiltere ve Kanada. Çin ve Kuzey Kore'nin de masum olduğunu söyleyemeyiz.
Ben yazmadım iktibas  ettim okuduğum bir siteden.

"Beyaz ses"



İnsan beynini kontrol altına almayı kafalarına koyan mihraklar elektromanyetik dalgaların yanı sıra birçok masum(!) yöntemi de kullanıyor. Bunlardan en çok bilineni göz ve kulağın algı alt ve üst sınırlarına göre yapılan yayınlar. Bilindiği gibi duyabildiğimiz tüm ses, en düşük bastan en yüksek tize kadar 16 ilâ 20000 hz arasında. Yani bütün ses dalgaları arasında iğne ucu kadar bir aralık. Bu değerlerin altındaki ve üstündeki sesler insan kulağı tarafından pas geçiliyor fakat beyin tarafından algılanıyor. Taa 1974 yılında Amerikalı bilim adamı Joseph Sharp bir askerî hastanede bir kişinin beynine başkaları duymadan ses göndermeyi başardı. Bu yöntemde hasta mesajı gönderene karşı koyamıyor çünkü beyninin algıladığı sesleri kulakları duymuyor. Bu yöntem gizli telkinlerde çok kullanılıyor. Şuuraltı telkin için en iyi yöntem ise müziğin gerisine psiko-akustik denilen özel metodlarla telkin mesajları kaydedilmesi. Velhasıl sesler gaibden değil özel cihazlardan geliyor. Aynı şekilde gizli görüntülerle telkiner de yapılabiliyor. Bunun sırrı ise 25. karede yatıyor. Televizyon veya sinema seyrettiğimiz bir görüntü 24 kareden oluşuyor. Gözlerimiz 25. kareyi göremiyor ama beynimiz algılıyor. İşte bu 25. kareye çeşitli telkin mesajları, ideolojik fikirler yerleştirilebiliyor.




Bu gün ortaya çıkan belgeler de gösteriyor ki zihin kontrol operasyonları aman tanımaz, etikten yoksun ve işkence boyutlarına ulaşan bir denme sürecinden geçmiş halende deneylerin sürdüğü ifade ediliyor. Bu öyle bir deney ki kobayları bütün insanlık.