Çok şikayetçisiniz. 36 yıl önce biz de böyle yaptık öğretmenliği.
Ülke insanının bilmemkaç yıl önce kalmış olması gereken çileleri yüceltip yeni nesile "şikayet etmeyin" demesinden gına geldi.
E tamam, herkes çile çeksin çünkü eskiden çile çekilmiş. Hiç ilerlemeyelim, hiç düzgün şartlar talep etmeyelim, zor şartlarda yapılan öğretimi daha yüce, kolay (!) şartlarda yapılanı daha aşağı görelim hep birlikte. Bir gıdım değişmesin hiçbir şey.
Öğretmen her yerde öğretmendir. Özel okulda şımarık veletlerin talepleri ile uğraşırken de, merkezdeki devlet okulunda gezi için üç kuruş para toplarken de, köy okulunda 10 öğrenciye soba yakarken de, akıllı tahtaya elektronik kalemle çizerken de, kara tahtaya tebeşirle yazarken de...
Dağda birleştirilmiş sınıf da okuttum, devlet okulunda veli şikayetleri ile uğraşmaktan eğitimi de unuttum, kilometrelerce uzaklarda köpek bağlasan durmaz bir lojmanda kalıp titreye titreye okul yolunu da tuttum, özel okula özel servislerle gidip klimalı sınıflarda keyif yerine mobbing yaşadığımdan stresle başımı duvarlara da vurdum.
Hepsinde öğretmendim.
Hepsinde öğretmenim.
Hepsinde şikayet de etsem işimi en iyi şekilde yaptım.
Daha iyi şartları da hem meslekdaşlarım hem öğrencilerim adına talep etmeye devam edeceğim.
Ülkemin çocuklarının Avrupa'daki çocuklardan farkı yok. Hepsi en iyi şartları hak ediyor.
Okula aç gönderilen var, kış günü terlikle gelen var, maaşımın bir kısmıyla ihtiyaçlarını karşıladığım köy çocukları da var, evde dev ekran televizyondan morpakampüs yıllık üyeliği ile online ödevlerini gönderen ama ne anne ne baba sevgisi yaşayamayan özel okul çocukları da.
Devlet, bu ülkenin her çocuğunun rehberlik, psikolojik, fiziksel, mental ve diğer her türlü ihtiyacını karşılamak zorunda. Öğretmenini başının üstünde tutmalı. 36 sene geçmiş, hala aynı yerde sayıyoruz.
Zor şartlarda öğretmenlik yapmak marifet değil, o şartları 36 sene sonra ileriye götürmüş olmak marifet.