Sahura Kadar Ayakta Olan Gönüller-2014

Çevrimdışı tekmen

  • Moderatör
  • *****
  • 21.716
  • 46.732
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 21.716
  • 46.732
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 08 Tem 2014 17:03:24
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
bizde 7 öğrenci 400 üzeri ama sonuçlar geçen seneye göre kötü okulumuzda.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Her zaman sınıfta parlak 4 ya da 5 kışı olur zaten.il ,bölge farkı olmadan.
Ailesinin ve öğrencinin bilinçli olması ve gayretli olması gerekiyor.
bizimkilerin çoğu amaçsız, mecburiyetten geliyor.

Çevrimdışı nihade_67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.599
  • 2.613
  • 1.599
  • 2.613
# 08 Tem 2014 17:03:54
görüşürük yine beklerizz

Çevrimdışı nihade_67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.599
  • 2.613
  • 1.599
  • 2.613
# 08 Tem 2014 17:05:26
geçensene 42 öğrenciden2 fen 3 anadolu öğretmen diğerleri anadolu liselerine yerleşti ama busene 1 fen 20 kadar anadolu diğerler meslek lisesine gider.gerçi liseler hep anadolu oldu ama iyi sayılabileceklee giderler bizimkiler. i anadolu liselerine yerleşti ama bu sene

Çevrimdışı materrazi

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.788
  • 27.156
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 9.788
  • 27.156
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 08 Tem 2014 17:46:08
Merhabalar arkadaşlar.

nihade öğretmenim,sizin hikayeleriniz olurdu burada  :)

Çevrimdışı nihade_67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.599
  • 2.613
  • 1.599
  • 2.613
# 08 Tem 2014 17:47:03
yine olur hocam çıkmam gerekiyor size hayırlı iftarlaz söz geldiğimde hikayelerimle geleceğim...

Çevrimdışı nihade_67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.599
  • 2.613
  • 1.599
  • 2.613
# 08 Tem 2014 17:48:13
Zengin bir iş adamının bahçesinde, yan yana dikilen iki limon ağacı vardı. Mayıs ayı sonlarında açan limon çiçekleri, bütün bahçenin havasını bir anda değiştirir ve apartmanlara hapsedilmiş insanlara baharın geldiğini müjdelerdi.
 
Ancak limon ağaçlarından biri, diğerinden cılız ve şekilsizdi. Bu yüzden büyük ağaç her fırsatta onu küçümser ve tepeden bakardı. Ev sahibi de küçük boylu limon ağacından ümit kesmiş görünüyordu. Ona göre ağaç, bu gidişle kuruyup ölecekti. Bu yüzden de onu fazla sulamaz ve bakımını yapmayı pek istemezdi.
 
Günün birinde esen sert bir poyraz, karlı dağların yamaçlarındaki bir grup çiçek tohumunu iş adamının bahçesine uçurdu. Fakat bahçenin her tarafı parsellenmiş, sadece limon ağaçlarının altında yer kalmıştı. Bir an önce filizlenmek zorunda olan tohumlar, limon ağaçlarının yanına gelerek onların altında yeşermek için izin istedi.
 
Büyük ağaç, iyice kasılarak:
 
- Böyle bir şey asla mümkün olamaz, diye atıldı. Bizler kuru kalmayı pek sevmeyiz. Eğer dibimde çoğalırsanız, suyu emip beni kurutursunuz.
 
Aslında büyük ağacın çekindiği başka bir şey daha vardı. Çiçekler rengarenk açtıklarında, limon ağacının sarıya çalan beyaz çiçekleri sönük kalacak ve bahçe sahibinin gözündeki değeri azalabilecekti. Oysa ki ağacın, kendinden güzel olanlara hiç mi hiç tahammülü yoktu.
 
Küçük ağaç, uzun boylu arkadaşının tohumlara verdiği cevabı beğenmemişti. Çünkü o, kendisine hayat verenin, o hayat için gerekli olan suyu da vereceğini çok iyi biliyordu. Bu yüzden, aklına bile gelmiyordu susuzluk.
 
Tohumların teklifini kabul ederken:
 
- Sizlerle birlikte olmak, bana mutluluk verir, dedi. Böylelikle yalnızlık da çekmeyiz.
 
Büyük ağaç bu işten hoşlanmamıştı. Fakat küçük olanı:
 
- Güzel yaratılanlardan kimseye zarar gelmez, diye tekrarlıyordu. Güzellerden güzellikler doğar sadece.
 
Küçük limon ağacı altında filizlenen tohumlar, bir kaç hafta içinde cennet çiçekleri gibi açıp bütün bahçenin göz bebeği haline geldi. Bu arada ağaç, elinden geldiği kadar kendilerine yardımcı olmaya çalışıyor ve çiçeklerin sevdiği yarı güneşli ortamı sağlamak için, eski yapraklarını döküyordu.
 
Çiçekler, kısa bir süre sonra mis gibi kokular yaymaya başladı. Bahçe sahibi, o ana kadar hiç duymadığı bu kokunun nereden geldiğini araştırdığında, davetsiz misafirleri bularak hayrete düştü.
 
Adam, ancak rüyalarında görebildiği bu çiçeklerin güzelliğini devam ettirebilmek için sabahları artık daha erken kalkıyor ve onları en kaliteli gübrelerle besleyip bol bol suluyordu.
 
Küçük limon ağacı, köklerinin en ince ayrıntılarına kadar ulaşan bu suları çiçeklerle birlikte içiyor ve büyük bir hızla serpilip büyüyordu.
 
Çiçekleri sevgiyle kucaklayan ağaç, ertesi bahara kalmadan o civarın en büyük ağacı haline geldi ve birbirinden güzel kelebeklerin ziyaret yeri oldu. Daha sonra da kendi çiçeklerini açarak bahçenin güzelliğine güzellik kattı.
 
Şimdi küçük ve yalnız kalmış olan limon ağacı ise, komşusuna duyduğu kıskançlıkla için için kuruyordu.

Çevrimdışı materrazi

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.788
  • 27.156
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 9.788
  • 27.156
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 08 Tem 2014 17:48:16
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
yine olur hocam çıkmam gerekiyor size hayırlı iftarlaz söz geldiğimde hikayelerimle geleceğim...
Tamam öğretmenim,hayırlı iftarlar bekleyeceğiz hikayelerinizi.

Çevrimdışı nihade_67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.599
  • 2.613
  • 1.599
  • 2.613
# 08 Tem 2014 17:49:03
Küçük çocuk, deniz kenarına oturmuş, gözlerini ufuktaki bir noktaya dikmişti. Bir saatten beri öylece duruyordu. Onun bu hâli, taze balık almak için sahile inen, ihtiyar bir adamın dikkatini çekti.
Yaşlı adam, seke seke onun yanına gidip:
— Merhaba evlat, dedi. Bu gün deniz çok harika, öyle değil mi?
Küçük çocuk, başını çevirmeden:
— Ama dalgalı, diye cevap verdi. Topum denize düşünce sürükleyip götürdü.
Adam, çocuğun yanına biraz daha yaklaşıp:                   
— Eğer biraz genç olsaydım yüzüp alırdım, dedi. Fakat şimdi adım bile atamıyorum.
Küçük çocuk, ona cevap vermedi. Artık topunu görmekte zorlanıyordu. Bu yüzden de yüksekçe bir tümseğe çıktı.   
Yaşlı adam, o tümseğin yanına otururken:                                   
— Toplar biraz yaramazdır, diye tebessüm eti. Bir tarafa kaçmak için fırsat kollarlar. Ama sakın ümidini kaybetme. Bu arada dua etmeyi de unutma.                       
Küçük çocuğun gözleri parıldamıştı.
Yine de kuşkulu bir ifadeyle: 
— Dua etsem topum geri gelir mi? diye sordu. Hem gelse de, burasını nasıl bulacak? 
— Eğer Allah isterse, o topa yolunu buldurur, dedi adam. Ama topun bir daha gelmese de, o duanın sevabını almış olursun.                   
Küçük çocuk bu sözler üzerine, her okuduğunda dedesinden bahşiş kopardığı birkaç kısa sureyi peş peşe sıraladı. Daha sonra da, topunun dönmesi için Allah’a dua etti. Bütün bunlara rağmen, üzüntüsü her nedense azalmıyordu. O topa bir sürü para harcamış, bayram harçlığını bile ona katmıştı. Şimdi artık tek şansı, rüzgârın ters tarafa esmesiydi. Ama deniz inanılmaz derecede büyüktü, topu ise küçücük...
Akşamüstü hava biraz daha sertleşti. Ve güneş batmak üzereyken balıkçı sandalları dönmeye başladı. Küçük çocuk, eve gitmek istemiyordu. Bu yüzden de ihtiyarla birlikte oyalandı.
Sandallar kıyıya çekildiğinde, yaşlı adam bir balıkçının yanına sokulup:     
— Avınız inşallah iyi geçmiştir, dedi. Eğer varsa, birkaç kilo balık alabilirim.
Balıkçı, bir kovaya işaret edip:                           
— Zaten o kadarcık tutmuştum, dedi. Denizde av diye bir şey kalmadı.
— Keşke dua etseydiniz, diye atıldı çocuk. Ümidinizi sakın kaybetmeyin!
Balıkçı, başını kaldırıp çocuğa baktı. Karşısında bacak kadar bir velet duruyordu. Üstelik de ona bir ders vermeye çalışarak. Oysa adam fazla konuşmaktan hoşlanmaz; belki her insan gibi, kimseden ders almayı istemezdi. Fakat küçük çocuğun, büyük bir masumiyetle söyledikleri, her nedense kendisini etkilemişti. Ona göre her şey bir "tesadüf"tü. Zaten bunun için de "rasgele!" derlerdi. Ama şimdi bir şey hatırlamıştı. Yıllar yılı unuttuğu, aklına getirmediği bir şeyi...
Çocuğun yanaklarını okşarken:
— Dua etmem gerekirdi ha! diye mırıldandı. O zaman tutar mıydım?
— Tutamasanız bile, duaların sevabı yeter, dedi çocuk. Bunu yeni öğrendim.
Balıkçı, bir süre konuşmadı. Belli ki bir şeyler düşünüyordu. Daha sonra başını sallayarak:
— Ben de yeni öğrendim, diye gülümsedi. Üstelik de küçük bir öğretmenden.
Çocuk, bu sözlerden çok hoşlanmıştı. Artık topun gitmesine üzülmüyordu. Yanındaki yaşlı adam ona bir göz kırparken, çocuk biraz utanarak başını eğdi. Bu arada balıkçı, sandalın arkasına doğru yürüyerek, dümenin alt kısmındaki dolabı açtı.   
Bir top vardı orada. Henüz ıslak olduğundan, ışıl ışıl parıldayan bir futbol topu...
Balıkçı o topu çocuğa uzatırken:         
— Öğretmenlerin hakkı hiç ödenmez, dedi. Bunu biraz önce denizde buldum.
Küçük çocuk, neredeyse bir çığlık atacaktı. Uykuda olmadığından emindi ama, o anda hayal görüyor olabilirdi. Bunu anlamak için etrafına bakındı.
Her şey gerçekti.
Balıkçı da, sandal da, ihtiyar da...
Topu ise, işte ellerindeydi.
Ona sıkıca sarılıp:
— Bir daha benden izinsiz gezmek yok, dedi. Ya dua etmeseydim ne olurdu?

Çevrimdışı nihade_67

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.599
  • 2.613
  • 1.599
  • 2.613
# 08 Tem 2014 17:49:23
gitmeden bir demet hikye iyi okumalar....

Çevrimdışı SSİTİL

  • Uzman Üye
  • *****
  • 7.454
  • 4.773
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 7.454
  • 4.773
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 08 Tem 2014 17:55:03
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
gitmeden bir demet hikye iyi okumalar....
süper bir hikaye.Bir şeyi inatla isteyip duayı doğru yapmayınca olmaz.Allaha havale edip,takdir senden dediğimizde işte bir seyler vesile olur da olur...olmasa da sevabını alırız ;)

Çevrimdışı materrazi

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.788
  • 27.156
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 9.788
  • 27.156
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 08 Tem 2014 18:01:20
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
gitmeden bir demet hikye iyi okumalar....
teşekkürler öğretmenim.Çok güzeldi.
Dua...

Çevrimdışı materrazi

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.788
  • 27.156
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 9.788
  • 27.156
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 08 Tem 2014 18:02:40
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
süper bir hikaye.Bir şeyi inatla isteyip duayı doğru yapmayınca olmaz.Allaha havale edip,takdir senden dediğimizde işte bir seyler vesile olur da olur...olmasa da sevabını alırız ;)
En çok orası hoşuma gitti benim de :)
 "Ama topun bir daha gelmese de, o duanın sevabını almış olursun."

Çevrimdışı gule_jackson

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 3.458
  • 1.378
  • 3.458
  • 1.378
# 08 Tem 2014 18:05:31
hep yağmur yağıyor ya buraya :-\

Çevrimdışı materrazi

  • Bilge Üye
  • *****
  • 9.788
  • 27.156
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 9.788
  • 27.156
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 08 Tem 2014 18:08:35
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
hep yağmur yağıyor ya buraya :-\
Bizim yağmurlar ve soğuklar size geçti canım ;)
Bugün hava sıcak buralarda  :)
gerçi orası hep soğuktu demi 

Çevrimdışı gule_jackson

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 3.458
  • 1.378
  • 3.458
  • 1.378
# 08 Tem 2014 18:11:17
evet hep soğuk, temmuz ayı genelde yağmur ve dolu ayı zaten.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK