Sapla Samanı Ayırmak!...

Çevrimdışı muallimbeyy

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 116
  • 12
  • 116
  • 12
07 Tem 2008 22:57:23
´Saman´ bir kız çocuğuna verilebilecek en ilginç isimlerden biriydi ve büyükbabası bu ismin konulması konusunda ısrarcı olmuştu. Ne var ki, Saman büyüyüp neden bu ismi koyduğunu soramadan büyükbabası vefat etmişti. Söylediklerine göre ´Saman´ bu dünyadaki varlıkların içinde en mütevazı olan varlıklardan biriydi.

Buğday gibi değerli olan parçası alındıktan sonra hâlâ yem olarak da da kullanılabiliyordu. Kökü de içerdiği mineraller dolayısıysa ayrıca değerliydi. Ama yine de sapı yani kökü ile bir arada iken değerli değildi. Hepsi ayrı ayrı değerliydi.

Saman, kendisine bu ilginç ismi vermiş olan büyükbabasını tanımak istiyordu. Büyükbabasının çatı katında duran bir sandığı vardı. "Deha olmaktan önemli olan kâşif olmaktır. Hayata teslim olanlar, fırsatları yakalarlar. Hayata yüklenecek anlam, hayat saflaştıkça ortaya çıkar. 1946." Çatı arasındaki büyükbabasının sandığındaki not defterinin ilk sayfasında bunlar yazılıydı. Saman bu sözlerin anlamını çözmek istiyordu.

Neden dâhi olmak değil de, kâşif olmak önemliydi? Yani bir insanın çok akıllı olması değil de, neden kâşif olması önemliydi? Sonra düşündü ve coğrafya dersinde öğrendiklerini hatırladı. Dünyada yaşadığımız alan önemli ölçüde kâşifler sayesinde genişlemişti. Halbuki bir insanın sadece akıllı olması bir işe yaramıyordu. Yani kâşif olmak, keşfetme eylemini içeriyordu. Ama dâhi olmak tek başına bir eylem içermediği için atıl bir kapasite olarak kabul edilebilirdi. Öyleyse gerçekten keşfetme çabası, yüksek zekâdan daha önemliydi.

"Hayata teslim olanlar, fırsatları yakalarlar." Saman bunu anlamaya çalıştı. Dedesine bu sözün ne anlama gelebileceğini sordu. O da büyükbabayla ilgili örnekler vermeye başladı: "Büyükbaban ile büyükannen bazen çatışırlardı. Eğer büyükannen ısrarcı olacak gibi görünürse, büyükbaban birçok erkeğin aksine, büyükannenin fikrine teslim olurdu. ´Teslim olmak selamete çıkmaktır; barışa varmaktır´ derdi. Ya da kendi programına ve belirlenmiş amaçlarına çok uygun olmasa da, kendisine yapılan bir teklifi kabul etmeye çalışırdı. Bu davranışı ona birçok yeni açılım getirdi. Bugün birçok iş kolunda işimiz ve fabrikamız varsa bu büyük babanın tavrının bir sonucudur. Büyükbaban başına ne gelirse gelsin, ´selamete çıkmanın yolu teslim olmaktır´ derdi. Bir gün bir iş toplantısı için çiftlikten yola çıkacaktık. Ancak araba bozulmuştu. Yola çıkamayınca hepimiz çok üzüldük. O ise, hiç üzülmedi. Tamirciyi aradık ve bir gün sonra geleceğini öğrendik. Toplantıyı erteledik. Bir gün kaybettik diye düşündük. Büyükbaban ise bu bir fırsat demişti. Kaldığımız gün görüşmeye gideceğimiz proje üstünde biraz daha çalıştı ve o çalışma sonucunda çok daha iyi bir fikir buldu."

Saman, akşam yemeğinden sonra babasıyla otururken, "Hayatın anlamı, hayat saflaştıkça ortaya çıkar ne demek?" diye sordu. Babası da yine büyükbabayla ilgili kısa bir öykü anlattı. Kurtuluş Savaşı´nda çarpışırken bir grup düşman askerini esir almışlar. Ki söz konusu düşman askerlerinden biri esir düşmeden önce büyükbabasının çok yakın bir arkadaşını vurarak öldürmüş. Bu durumu bilen diğer Mehmetçikler, bu düşman askerine hınçla yaklaştıklarında onları senin deden durdurmuş ve, "Ne yapıyorsunuz? Savaştayken askerler birini öldürünce katil olmazlar; ama esir düşen birini öldürürsen katil olursunuz." demiş. Birden o karmaşık duygular, savaşın psikolojisi dağılmış ve hepsi sakinleşmişler. Savaş bittikten sonra o askerin oğlu geldi; büyükbabanı buldu ve ona teşekkür etti. Büyükbaban her zaman şöyle derdi: "Meselelerin özünü ortaya çıkarmak gerekir; sapla samanı ayırmak gerekir. Değerli olan samandır, sap değil."

Çevrimdışı BİRGÜL

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 470
  • 172
  • 470
  • 172
# 07 Tem 2008 23:02:43
Çok güzel bir paylaşım,Teşekkürler.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK