Bu yaşanannlar kader dairesinde olan şeyler değil. Dini hassasiyetlere vurgu yaparak yaşananların üzerini örtmek veya bunu yapmaya çalışmak doğru değil diye düşünüyorum. İnsanlar şükretmeye kızmaz, bazılarının tuzu kuruyken şükür etmekle yetinin denmesine kızar. AVM'ler dolu, oteller dolup taşıyor vb ifadelerle ülkenin ancak %10 kadarına karşılık gelecek insanların yaşantısını geri kalan %90 da aynı şekilde yaşıyormuş gibi bir pembe tablo sunuluyor ve bakın herkesin parası var deniliyor. O yaşamı empoze edilen %5-10'ların şükür bu kadar yeter gözümüz doydu diyerek kalan kısmın da gözünün doymasını sağlamasını istiyorum. Bu noktada şükredeceğim tek şey sağlığımın yerinde olmasıdır.
Saygılarımla.
Sayın hocam,
Kaderin ne olduğunu bilmenin veya bu konulara hakim konuşabilmenin iyi derecede arapça bilmekle ilintili olmadığını düşünüyorum zira öyle olsa arapça önümüzde engel teşkil etmiş olurdu bu da paradigmasına ters.
Eğer bu enflasyonist ortamda,hayat pahalılığında sizin de söylediğiniz gibi orta direk ile mutlu azınlık arasındaki fark bu kadar açılmışken, yapılan zam bu ise;
Bu ya kaderdir dediğim gibi halimize şükretmeliyiz ve şikayetlenmemeliyiz,
ki bahsettiğiniz büyük genel çoğunluk da şikayetçi değil zaten.
Ya da, bu hayatı yaşamak için kendi seçtiklerimizle/tercihlerimizle koşulları özgür irademizle biz yaratıyoruz ve biz istiyoruzdur. O halde zaten şikayet etmemeliyiz.
Doğrusu bana insanların şikayet edeceği koşulları özgür iradesi ile yaratacağı fikri hiç mantıklı gelmediği için, ben bu yaşananları kadere bağlıyorum ve düzelmesi umuduyla şükrediyorum.