Yok siz kendi işini kendi beceren bazı elit grup içerisindesiniz belli. Görevlendirme müdür yardımcısıyım diye gereksiz bir vurgu cümlesi hatta o kadar bulunduğu koltuğa bağlanmış birisisiniz ki profile bile (Müdür Yardımcısı) yazmayı unutmamışsınız. Tabi kolay gelmemişsinizdir oraya, kim bilir kaç kişiye yalakalık yapmışsınızdır, zor yollardan geçmişsinizdir. Onu başarıp oraya gelen birisi olarakda kendi kendinizi yeterince savunursunuz sorun yok. Sanal ortamda bile müdür yardımcısıyım diye vurgulayarak egonuzu tatmin etmeye çalışırsınız..
Hanımefendi hakkımızı gidip bakkaldan almıyoruz bilginiz vardır herhalde, hak aradığımız kurum hükümet oluyor.. Wikipedideki tanımdan anlaşılması gereken nokta aslında sizin anlayamadığınız ve muhtemelen anlamamakta ısrar edeceğiniz bir tanımdır.
Ama en azından ilk yazımda bahsettiğim gibi biraz içerik hakkında bilgi sahibi olarak uygulamaları eleştirmek gerekiyor demiştim. Aynen bunu yapmışsınız.. Aynen verdiğiniz örnekteki gibi C sendikasına üye olmadığı için yükselemeyen vs vs birçok örnek var, halende devam ediyor.. Peki bunu yapanlar belli değil mi? Dava açmadınız mı, dilekçe ile şikayet etmediniz mi? Hakkınızı konuşmaktan başka nasıl aradınız? Bu tarz uygulamalarda bulunmayan, hatta bu uygulamalara karşı duran ve engellemek için çabalayan sendika yok mu? Sizce yoktur gerçide.. Yanlış yaptığınız nokta, ilk cümlede hedef aldığım kişilerden çokda farklı değil aslında, onlar oturduğu yerden anlamsız konuşuyor, sizde sadece oturduğunuz yerden anlamlı konuşuyorsunuz.. Dağ köyündeyken senin yanına gelmeyen sendikacıya gidip hesabını sorun o zaman.. Kişiler kurumları bağlamaz.
Düzeltmeden edemeyeceğim, 100 yıldır diye bahsettiğiniz sendikacılık 80 darbesi sonrasında anayasa ile memurlara yasaklanmıştır. Ancak 92 yılında ilk memur sendikaları kurulabilmiş ve çalışmalara başlamıştır..
Bu kadar eleştiriyorsunuz ya sendikayı, o zaman bu yerden yere vurduğunuz kurumun nimetlerindende vazgeçebilecek misiniz? Dedim ya, armut piş ağzıma düş olacak nasılsa biz eleştirmeye devam edelim, destek olmakta neymiş, ne gerek varmış.. Elini taşın altına sokup çıkaramayan bir sürü insan var nasılsa..
"Sendika, çalışanların ortak hak ve çıkarlarını korumak, sorunlarını çözmek için kurulmuş ekonomik öğeler taşıyan, devlet, siyasi parti ve iktidar örgütlenmelerinden bağımsız örgütlerdir." Kaynak: wikipedi. Tanımını nasıl da muhteşem kelime oyunlarıyla kendi lehinize kullanmaya çalışıyorsunuz ve anlamamakta inat edeceğiniz diyerek nasıl da zekice ön hamleler yapıyorsunuz. Kime sorarsanız sorun sendikacılığın siyasetten bağımsız yapılmadığı süre başarıya ulaşma şansının olmadığını ama bunu bu ülkede mümkün olmadığını size söyler. Ve o tabir asla sizin anladığınız şekilde anlaşılmaz. Hem o tabiri yazıp hem de ülkemdeki sendikacılığı savunmak da gerçekten zeka(!) ister..
İlk iş olarak da nasıl da hemen aşağılayıcı ibareler kullanarak o muhteşem aklınızla nasıl da kurnazca kendinizi aklama çabalarına giriyorsunuz. Çünkü en iyi bildiğiniz işleri sıralamaktan öte bildiğiniz bir şey olmaz doğal olarak.. Görev yaptığım okulda benden kıdemli öğretmen olmadığı için müdür yardımcısı olarak görevlendirilebileceğim sizin göklere kadar çıkmış zehir aklınıza gelemez tabi ki, siz kendi bildiğiniz ve çok güzel şekilde sıraladığınız yollar dışında ihtimal düşünemezsiniz. Ve üyelik adımın altında yer alan vasfımdan da hiç rahatsız değilim, sonuç itibariyle beni hiç kimsenin tanımadığı bir ortamda benim vasfımın da değeri olmadığını düşünüyorum. Ama haklısınız sizin hin zekânızı tanımlayabilecek bir niteleme henüz bulunamadığı için belki de onun ezikliğinizi hissediyorsunuz.
Zerre nimeti yok dediğim sendikanın bana nimetlerinden vazgeçebilecek misiniz şeklinde bir soru olarak dönmesi de sizin zeki beyninizin çözebileceği bir soru olabilir ancak..
Yaklaşık 20 tane dilekçe yazdım meslek hayatım boyunca. Hep kanun maddeleriyle cevaplar aldım. Yahu dedim amenna kanun kanundur ama uygulamada bu işler böyle yürümüyor. En son çok ağır hakaretlere uğradım amirim tarafından. Yazdığım dilekçeyi yüzüme fırlattı kanunu mu değiştireceksin be adam diyerek.. Baktım ki o da sizin gibi çok zeki, uğraşmak istemedim.. Yoksa makamını kaybetme korkusu taşıdığını falan hiç düşünmedim..
Demişsiniz ya dağ köyünde yanınıza gelmeyen sendikacıya hesabını sorun o zaman diye, bakın bu benim de aklıma gelmişti ilk fırsatını yakaladığımda. Pişkin pişkin sırıtan ve zekâsının sizin zekânıza benzediğinden şüphelendiğim sendika yetkilisi ‘bize çoğunluk lazım’ demişti.
Siz değerli zeka sahibi yüksek şahsı tenzih ederek son cümlelerimi yazayım, sendikacılar aynen bana söyledikleri gibi her zaman çoğunluğun peşinde olup insanı sayıdan ibaret gören kişilerdir. Sizin sendikanız hariç ama, sizin sendikanız üye sayısı artı siz değerli zeka sahibi yüksek şahsiyetli insan olarak görür olayı.. Sizin yeriniz bambaşkadır.. Sizin zekanız bambaşkadır.. Sizin makamınızın yüceliğini anlatacak kelime lügatlerde yer almamaktadır..
Yoksunuz!
Acı olan da bu..
Hem yoksunuz hem de o kadar çoksunuz ki etrafta..
Çokluğunuzla sebep olduğunuzu söylemeyi de atalar bana bırakmamış zaten yıllar önce..