SEVDA ÖYKÜSÜNÜN KAHRAMANI ÖĞRETMEN
Bir milletin ihya ve inşasıdır, öğretmen;
Ressamıdır ufkunu , yarınını, istiklalini çiziktiren…
Aşçısıdır milletin ruhundaki, beynindeki açlığını gideren…
Yıpratan ancak yıpratırken zevk veren bir sevda öyküsünün ,adsız kahramanıdır;öğretmen…
Ve çiftçidir , hasatların en kıymetlisini deren ve her mevsim ürün elde eden.
Gariptir onun hikayesi…
Yorgun ama mağrur,
Hırslı ama tatminkar,
Yalnız ama bin parça,
Uzak ama iç içe,
Uzun bir yol ama tek nefes,bir soluk,
Mutlu ama hüzünlü,
Doymamış ama tok…
***
O, şehirdedir, köydedir, dağdadır, bayırdadır… Düşdedir, gönüldedir.
O, her yerdedir. Her ferdin ,her toplumun, kimliğin de,karakterin dedir…
Ve yoldadır,gururla kat edilen bir yol da.Binlerce hem de binlerce , yaren ile…
***
Onun tütün ya da minibüs parası olmayabilir. İradelidir, sigarayı bırakabilir .
Dizleri dirayetlidir, yürüyebilir.
Ama mutlaka üç beş parça peçetesi olmalıdır, cebinde.
Çünkü, birinci sınıf Alper’in burnu yaz kış akacaktır. Ayşe henüz öğrenmiştir, yüzünü yıkamayı,çapaklıdır gözleri.Burhan,nedendir bilinmez tutamamaktadır, çişini…Kağıt mendil vazgeçilmezidir,birinci kademe öğretmeninin.Çantada , cepte ama hep siper de beklemeli peçete.
Öğretmen sağcıdır, solcudur, nurcudur, ülkücüdür, kemalisttir, laiktir, ateisttir… Ders zili çalınca o sadece eğitimcidir.Arınır ,öteki bütün vasıflarından.Nötrdür.Soyunuk tur,çırılçıplaktır.
Şimdi o salt ” vicdandır”…İktidarda ki ya da muhalefette ki bağlamaz onu. Onu bağlayan tek mevzuu,sınıfındaki taze,bilgiye susamış beyinlerdir.O beyin işçisidir.Dahası beyin mühendisidir..Ve bu iş onun sanatıdır…
O şefkatin eli…
Bilginin evi…
Namusun kalemi…
Duygunun zirvesi…
O merhametin ta kendisidir…
Dimdik ayaktaysa toplum ayakta…
O mağdur ise millet mağdurdur…
O insan dimağının toprağına; akıl ve şuur avuçlarındakini ektikçe insan yeşertir,insanca yaşatır…
Edebali’nin:”İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın” kutlu sözünün ışığında;o sağlıklı ve huzurlu yaşadıkça devlet yaşayacaktır…
Ha! Zaman zaman hayal kırıklığı yaşamaz mı elbette yaşar.Ama suç onun değildir.
Öğrencisi,tıpı kazanmıştır ”Hipokrat’ı “ bilmez…
Tarih öğrencisidir ” Heradot’u “tanımaz…
Siyasal bilgiler tahsil eder ”meclise ,parlamento “ denildiğinden habersiz…
Öğretmen ancak oraya kadar göndermiştir .Ondan sonrası eğitimin piri ,prof’ların işidir(!)
Benim canım öğretmenim ,Yeditepe Üniversitesinin müfredatına da müdahil olamaz ki…
***
Çok şanslıdır,öğretmen.Müthiş bir insan döngüsü yaşar,avuçları arasında…
Sokratlar, Eflatunlar ve Aristolar bile hayal etmiş ama kırk öğrenciyi toplayamamışlar,bir sınıfa…
Hatta Yunus Nebi ‘ye bile nasip olmamış kendi çağında kırk inanan .Otuz üç’ te kalmış eğitebildiği insan…
Sınıf öğretmeni olsun , branş öğretmeni olsun;saygıya değer ,öğretmen arkadaşlar!
Yarın sabah gözlerinize parıl parıl parlayan kırk çift göz bakacak…
Ne olur söndürmeyin,size fırlatılan bakışların ferini…
Çıra olup yansınlar sonsuza dek;sizden aldıkları ateş ve ışık ile…
Ve yeni sevda öyküleri bekliyor sizi…Yarının ılık bahar sabahın da…
Hakan KELEŞ
Sınıf Öğretmeni(Malatya)