Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı YaZeL_

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 174
  • 781
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 174
  • 781
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Şub 2010 19:15:13
Yalan da olsa...

Alıp başını gitsen de bu diyardan
Beni de götürürsün ardından.
Gölgenin karanlığına gizlenirim
Bir ömür seni izlerim.
Yırtamazsın beni içinden
gözünde renk, yüzünde gamzen
Bağrında ateş olurum, sende gezen...

Çıkarken kapıyı açık bırak
kapanmasın, lazım olur dönerken.
Gün lambayı söndürmeden
Geri dön, ben ardına düşmeden.
Şakaydı de, yalan da olsa
İnanmasam da inanırım sen söylersen...

Esme dağlarımda ayaz ayaz
dondurma kardelenimi
ılıkça es biraz biraz
Isıt artık donan şu yüreğimi.
Vurma şafaklarıma bir kurşun gibi
Dolma gözlerime yağmur misali
Gözümden akacaksan eğer
sevgini de getir yağmurla
yağ dağlarıma, yağ bağlarıma.
Yalan da olsa, yağacağım de
inanmasam da inanırım
sen söyle bir kere...

Umudun perdesini kapatma
bir köşesi bari açık kalsın.
Güneşi söndürüp de yarını karartma
Umutların hep güneşle açsın.
Uzat ellerini yıldızlara,
tutamasan bile
Yalan da olsa,
tutacağım de bir kere...

Yürüdün bu yolda bunca sene
Bir kaç adım daha
ne kaybettirir kendine
Yarın önünde, umudun önünde
Bense, yarın ki umudun içinde
Seni bekliyorum dört gözle.
Yalan da olsa, geleceğim de
inanmasam da inanırım
senin söylediğine
Yeter ki sen söyle...
 
Yusuf Ziya Leblebici
 

Çevrimdışı YaZeL_

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 174
  • 781
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 174
  • 781
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 20 Şub 2010 19:29:15
Biliyor musun; umarsız bir yıkımdı gidişin.
Liman boyu uzanan iç kanamalı bir suskunluktu bizden geriye kalan.


Oysa bilmeliydin; bütün bir hayatı ürpererek yaşama cesaretiydi aşk. Ve yola çıkıldığında göze alınmalıydı aşkın adressizliği.


Sen bir tepeden masal gibi geldiğinde gözlerime, ben kendi masalımı terk edip, gözlerine benzeyen bir deniz seçmiştim kendime. Bana aşkı öğretmişsen yorgun, terli bir tepede; bırak isyanım tam olsun yüreğimin sessizliğindeki kıyamete... bilirim sen kendince bir hayatı onarmaya düşkünsün. Onarmak içinse gidişin; sen önce seni affet. Adına mavi dediğin çoğul eksikliğinde...


bazen seni affedebiliyor muydun, beni ağladığında?

Bilirsin; ben ki kabilesiz bir savaşçı. Senden aldığım bütün anlamları sana geri verdim. Bir "içim"; kaldı ben de, bir de aklımın aldanmışlığı. Haklısın sende bensiz sularında elbet denizi aşmış bir okyanus telaşı yaşanacaktı. Bağışla sözlerimi. Bağışla gözlerimi. Dahası yok, fazlası az...



bazen terk edip gidebilmeli bu şehri kendi çaresizliğinde. Bazen inceldiği yerden kopmalı hayat. Neyse! Sen benden ötede, ben senden uzakta... ne kadar çok "vardık" oysa ne kadar çok kaybolurken bile... karşımda yorgun bir adam var şimdi; özleyişlerini reddetmek uğruna yorgun düşmüş bir gemi... bu gemi nereye gidiyor usta... içim boş, gemiler boş. Bu gemi nereye gidiyor usta...

Bir romanı bitirmiş gibiydi sustuğunda. Bende sustum onunla. en iyi yaptığımdı susmak. Uzun bir sessizliğin sonrasında "susuşlarımızda sen benim susuzluğumu dindirecek yağmurunu bulamadığını sandın, ben senin yağmurunu yağdıracak o bulutunu. Oysaki yağmur bulutta saklıydı, bulutta yağmurda. Susmasaydık bulacaktık" dedim.

Neden geçmişin muhasebesini yapmaya başlamıştık bilmiyorum. Son sözleri iyice içime oturdu.

"Bana bir kere susma hakkı verseydin, sana neler söylemeyecektim!
Oysa sen hep payına susmaları aldın, bana ise hep sessizliğin ezeceği vakitlerle savaşmalar kaldı. Evet! susmak birilerini hep konuşmaya mahkum etmekti. Ve en çok konuşan en fazla hata yapandı her zaman. En çok susanın hep haklı kaldığı gibi... Sessizlikten korkan birine sessizlik dayatmak (hem de bir lütuf, bir armağan gibi) işlenen en haklı suçtu. Sen tüm suskunlukları kimseye bırakmayacak kadar bencil, herkesi suskunluğuna özendirecek kadar cömerttin.



Sen en çok bana sustun; ben en çok sana konuştum. Sana benzemeye başladığımdaysa, bende içimi susarak döktüm. Yoksa içim dökülecekti. Susacak hiçbir şeyin kalmadığında ise içindeki sessiz diyaloglarla benden çekip gittin.



Meğer susmak, insanın içiyle konuşmasıymış. Geç fark ettim!"...



KAHRAMAN TAZEOĞLU

Çevrimdışı yenibetşe

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.338
  • 3.551
  • 3.338
  • 3.551
# 20 Şub 2010 22:37:54
Senelerce senelerce evveldi;
bir deniz ülkesinde
yaşayan bir kız vardı, bileceksiniz
ismi Annabel lee;
hiç bir şey düşünmezdi sevilmekten
sevmekten başka beni.

O çocuk ben çocuk memleketimiz
o deniz ülkesiydi,
sevdalı değil kara sevdalıydık
ben ve Annabel lee;
göklerde uçan melekler bile
kıskanırlardı bizi.

Bir gün işte bu yüzden göze geldi
o deniz ülkesinde,
üşüdü rüzgarından bir bulutun
güzelim Annabel lee;
götürdüler el üstünde
koyup gittiler beni,
mezarı ordadır şimdi,
o deniz ülkesinde.

Biz daha bahtiyardık meleklerden
onlar kıskandı bizi-
evet!-bu yüzden

(şahidimdir herkes ve o deniz ülkesi)
bir gece bulutunun rüzgarından
üşüdü gitti Annabel lee.

Sevdadan yana, kim olursa olsun,
yaşça başça ileri,
geçemezlerdi bizi;
ne yedi kat göklerdeki melekler,
ne deniz dibi cinleri,
hiçbiri ayıramaz beni senden
güzelim Annabel lee:

Ay gelir ışır, hayalin irişir
güzelim Annabel lee;
bu yıldızlar gözlerin gibi parlar
güzelim annabel lee:
orda gecelerim, uzanır beklerim
sevgilim, sevgilim, hayatım, gelinim
o azgın sahildeki,
yattığın yerde seni.

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 21 Şub 2010 11:15:45
ATEŞTE UNUTULMUŞ FERMAN

herkes kendi ateşini başkasının cehenneminde sınar

kendi külünde söner bütün rüzgarlarına yazıldığın akşam

ateş tadında kum tadında kalarak

derinleştirir bazı ayrılıkları zaman

al ağrını git burdan

en uzun eylülü ömrümüzün

uyutmuyor seni ne kömürleşmiş bu gurur

ne göğsündeki kaplan

seçilmiş taş milyonlarca taş arasından

başını vurduğun

çok gençti genç olmak için bile

kendi zamanına muhtaç

kendiyle dargın

daha yolun başında görülüyordu

menzilindeki noksan

ömrünce sızlayacak

kayıplar sarayında ateşte unuttuğun ferman.

MURATHAN MUNGAN

;)

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 21 Şub 2010 11:17:04
beğenerek okuduğum şiirlerden birini paylaşmak istedim...

NOKTA NOKTAM...


Dün bir dosttan, uzun bir mektup aldım

Beni anlatmış sana ve sen ona

"Unuttum artık onu" demişsin.

Hem bu sözü gülerek,

Medar-ı iftihar ile söylemişsin.

Unutamazsın Nokta Noktam

Unutamazsın!

Çünkü unutmak için

önce unutulmak gerek

Oysaki sen,

Hala bende esen,

Eski kavak yelisin.

Unutamazsın...

Kan değil, tüküremezsin,

Ruj değil, silemezsin

Dişi dudaklarına, dişimle yazdığım

İki heceli erkek adımı

Unutamazsın Nokta Noktam

Unutamazsın!

Seninle biz, hâlâ bir kabukta

İki badem içi gibiyiz.

Baharsın; kokacaksın

Güneşsin; yakacaksın.

Sabah yatağım kadar Rüya dolu

Sabah yatağım kadar sıcaksın

Unutamam

Unutamazsın!

Şimdilik bu kadar.

Öbür mektubuma daha diyeceklerim var

Darılma bana, gücenme sakın

Ankara günlerinin bembeyaz ufkundan

Binlerce selam sana.

Bahar başladı nokta noktam

Ankara'da bahar, veriminde Toprak ana

Aylar var ki sana tek satır yazamadım

Oysaki şimdi mevsim bahar

Ötüşlerde adın, kokuşlarda tadın var

Artık yazmalıyım.

Takvime baktım bu sabah,

ayrılalı beş Ay olmuş.

Düşün ki Nokta Noktam

Beş ay denilen nesne tam yüz elli Gün eder.

Bunca uzun ayrılıksa;

İnan bana Nokta Noktam

İnsanı, her şeye küskün eder.

İnan bana... Dargınlığım herkese

Ve tek hasretim sana

Düşünüyorum...

Âşıklar pazarına çıkan yolu düşünüyorum.

Bu yolun sağında yükselen

Her geçişinde penceresinden tebessümler gelen

Bahçesinde iri yedi veren,

kayısı gülleri açan evi düşünüyorum.

Bir türlü gelmiyor düşüncelerimin ardı

Ablan yanımda çorapsız gezerdi,

Başörtüsüz annen.

Düşünüyorum... Bu mevsimde baban,

Her akşam bir yerine iki içerdi.

Miyoplaşınca gözleri "Şair, iç be oğlum

bahar dişidir doğurur" derdi.

Bahar başladı Nokta Noktam.

Ankara'da bahar,

Gönül ufkunda yağmur bulutları

Cennet olsa artik sevmiyorum

Sevmiyorum sensiz baharı...

Sen; ey yirmi dört baharın en güzel süsü!

Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü!

Sen; ey ilkyaz akşamları kadar güzel çocuk!

Sen; ey Altın gözlerinin hisli dünyası!

Ölümsüz bir yolculuk yaratan

Sen; ey çıplak bir hançer gibi!

Boylu boyunca gönlümde yatan

Sen; ey her şeyim olan her şey!

Son mektubunda söz verdin

Tut diyorsun, unuttum

Unut diyorsun, unutmak mı???

Güneş tekrar doğmayı unutabilir mi hiç?

Gönül ferman dinlemez sözü unutulabilir mi hiç?

Sen; ey mutlu günlerimin mutlu türküsü!

Sen; ey her şeyim olan her şey!

Bu gece Yılbaşı...

Başkent'de Kar yağıyor Nokta Noktam

Başkentte kar ve tütüyor gözlerimde

Küllenmiş bir mangal gibi hatıralar

Başkent'de kar yağıyor, başkent'de kar...

Bu gece yılbaşı.

Bilirsin ki Nokta Noktam

Yılbaşında hesaplanır

Çoğu zaman insanların yaşı.

Bu gece yılbaşı...

Tokmaklarında yirmi dört hece

Eğilip üstüme sessizce

Şehrin kule saati

Bilir misin Nokta Noktam?

Bilir misin, bilir misin ne dedi?

"Şair, kutlu olsun, yaş otuz yedi."

Ve bir el saçlarımdan tutarak

Kalbimi sana kadar sürükledi.

Bu gece yılbaşı, başkent ayakta

Çalınan Tuna dalgaları komşu plâkta.

Ne de kıvrak bu vals havası

Başladı yine gönlümün

On yıl evvel ki kanaması

Ne günlerdi o Günler cancağızım

Ne günlerdi...

Sen, on yedisinde sevgilerin sisinde

Başı duman duman bir kız.

Ben, yirmi üstünde

Gönlü gördüğü her güzelliğe nişanlı

Ölesiye bir şair, ölesiye bir delikanlı.

Ne çabuk geçti zaman.

Hey gidi Dünya hey...

Bu gece yılbaşı

Dışarıda kar yağıyor ve tütüyor gözlerimde

Küllenmiş bir mangal gibi eski hatıralar

Köşede bir kırlent, kırlentde bir resim.

Bartın'da bahar.

Elimle yapmışım

"asma köprüsünden" Kocanaz deresi

Sağda, ortaokul

Okulda, çocukların sesi.

"Çakır beylerin" elma bahçesi.

Derede kayık, dümende ben.

Küreklerde sen.

Hava berrak, Hava ılık

Hava temiz

Ve sularda sarmaşan gölgemiz

Bu gece yılbaşı, başkent ayakta

Çalınan Tuna dalgaları değil artık

komşu plâkta.

Gönlüm bu diyardan çok çok uzakta.

Dışarıda kar yağıyor.

Dışarıda kar ve tütüyor gözlerimde

Küllenmiş bir mangal gibi

Eski hatıralar...

RIZA POLAT AKKOYUNLU

;)

Çevrimdışı AYNALI

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.281
  • 21.083
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 3.281
  • 21.083
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 21 Şub 2010 12:52:33
YOLLARIN SONU
Bilir misin hancı,bu güne kadar
Hanından kaç yolcu çıktı bu yola?
Sıladan gurbete giden yolcular
Kaç damla göz yaşı döktü bu yola?

Getirmeden bu yolların sonunu,
Kaç yolcu son durak yaptı hanını?
Kaç yolcu bu yolda verdi canını,
Ecel kaç yolcuyu çekti bu yola?

Akar bir oluktan beş dağın karı,
demişler adına 'hasret pınarı'
Şu mezarı gölgeleyen çınarı
Kimin için kimler dikti bu yola?

Kaç aşık bu yolda zaman eritti,
Kaç yorgun hanında terin kuruttu.
Bu taşlı yol kaç çarığı çürüttü
Kaç topuğun kanı aktı bu yola?

Yollar kıvrım kıvrım,dağlar sıralı,
Düşünürüm,yollar beni yoralı.
Kaç ceylan iniyor böğrü yaralı
Her gecenin seher vakti bu yola?

Ben bilmedim gitti n'olur sen söyle,
Bu yollar kararsız uzar mı böyle?
Yar için iç çekip,karşıki köyde
Hangi göz kaç sene baktı bu yola?..

 ABDURRAHİM KARAKOÇ

Çevrimdışı ruhsar**

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 140
  • 247
  • 140
  • 247
# 21 Şub 2010 15:15:56
YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir ,bir kuşa bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla gövdenle tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi bir yaprak gibi bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak ,bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın.

Ve kederi de yaşamalısın namusluca bütün benliğinle
Çünkü acılar da sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın bütün dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın ırmaklara göğe bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat sunulmuş bir armağandır insana.

Ataol BEHRAMOĞLU

Çevrimdışı delimit35

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.472
  • 4.981
  • Müdür Yardımcısı
  • 7.472
  • 4.981
  • Müdür Yardımcısı
# 21 Şub 2010 15:18:57
Kimseler yapamaz senin resmini
Kıyıdan açılanın tanyerinden esenin
Aramasınlar seni renklerin atlıkarıncasında
Dayanmış tahta parmaklığa bir bağ taraçasında iklimler

Bizden en uzak gezegenin kederi
Aramasınlar seni uyaklarında ışıkla gölgenin
Sen oyunun dışındasın oylumların da yüzeylerinde
Bir yerlerde bir sevinç günün birinde fışkırır

Kimseler yapamaz senin resmini
Kıyıdan açılanın tan yerinden esenin
Sen kendi resmini kendin de yapamazsın
Gümüş kanatlı bir balık sıçrıyor enginde

Aynaların içine girip ötelere gitme boşu boşuna geceleri
Yitirilmiş erkekler gelir kadınlar koğuşuna geceleri
Sen kendi resmini kendin de yapamazsın
Bir açılıp bir kapanır kapılar yüreğinde

Senin resmini ben yapacağım...

Nazım HİKMET...

Çevrimdışı ruhsar**

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 140
  • 247
  • 140
  • 247
# 21 Şub 2010 15:25:53

YAŞAMA DAİR

1

yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.

yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.

yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak yanı ağır bastığından.

NAZIM HİKMET

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 21 Şub 2010 16:04:35
AŞK İBADETSE KIBLEM SENSİN

Psikopat bir geceye bağlanıyorum
Kan kokan sokaklarda yürüyorum
Har atığım adımda cinayet işliyorum
Yar sana olan bütün duygularımın başını kesiyorum

Attığım her adımda senden biraz daha uzaklaşıyorum
Düşünmeye kıyamadığım hayalini kurşunluyorum
Senli olan bütün umutlarımı idam ediyorum
Psikopat bir gecede işleyebileceğim bütün cinayetleri işliyorum

Sevgimin barınağı olan kalbimi yıkıyorum
Hislerimi düşlerimi kefenleyip bir tabuta kapatıyorum
Sevgimi ellerimle boğuyorum
Psikopat bir geceden daha da psikopat oluyorum

Kana susamışlığımla yürüyorum
Senle unuttuğum kendimi hatırlıyorum
Kendimin de AZRAİL i oluyorum
İçimdeki morga bir cenaze daha kaldırıyorum

Psikopat geceden artık kopuyorum
Güneş doğuyor cesetler defnedilmeyi bekliyor
Bedenimdeki cesetleri kendimle zarfa defnediyorum
YARE UZATIYORUM…

;)

Çevrimdışı eseme

  • Uzman Üye
  • *****
  • 574
  • 787
  • 574
  • 787
# 22 Şub 2010 15:57:05
HERKES VE BİRKAÇ KİŞİ
Yağmur herkese yağar
Güneş ısıtır herkesi
Mevsimler herkes içindir
Yalnız çığ altında kalan
Sele kapılan her zaman birkaç kişi

Herkes içindir aşk da ayrılık da
Yalnızca birkaç kişi ölür acıdan
Eskiden ölümle tartılırdı ayrılık
Kiminin hayatı yalnızca unutkanlıktan

Her şey, herkes için değildir oysa
Kimi hiçb...ir şey ögrenmez karanlıktan
Yalnızlığı kullanmayı bilmez kimi
Kimi ayrılamaz karanlıktan

Yağmur herkese yağar
Ama çok az insan tutar yağmurun ellerini
Onca şarkı onca film onca roman
Ama sevmeye yetmez herkesin kalbi

Çığ altında kalan sele kapılan
Aşktan ve acıdan ölen
Birkaç Kkşi dünyayı başka bir yer yapmaya yeter
Aslında onların hikayesidir anlatılan
Diğerleri dinler, seyreder, geçer gider
Geçer gider herkes
Hikayelerdir geriye kalan...

MURATHAN MUNGAN

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 22 Şub 2010 16:43:15
BIRAKTIN...

Yüreğime yangın, içime sızı
Hatıradır diye izmi bıraktın
Dinlemedin beni gâvurun kızı
Bana söyleyecek sözmü bıraktın

Umudum kalmadı ah ile vaha
Adına yalvardım her gün Allaha
Hüzünlü gözlerle çıktım sabaha
Gözüne bakacak gözmü bıraktın

Selamım tükendi sana mızrapta
Şimdi mutlumusun benden uzakta
Böyle gün geçermi gönül azapta
Şu dünyada bana hazmı bıraktın

Bakıpta görmedin aşkı gözümde
Ne hece kaldı ne cümle sözümde
Bitirdin huzuru dünya yüzünde
İğne, ilaç diye tozmu bıraktın

Akılmı yok bende bu baş delimi
Yıllarca akıttın gözden selimi
Taştan, taşa çaldın seven kalbimi
Yaramı saracak bezmi bıraktın

Kendi kendine sor bize ne oldu
Kelimeler bitti, dilim lal oldu
Bu sevdanın sonu artık sal oldu
İğne, ilaç diye tozmu bıraktın

Necati yıllardır dişini sıktı
Dağ bayır demeden yoluna çıktı
Söylediğin yalan dünyamı yıktı
Yaşanacak bahar güzmü bıraktın

Necati KEÇELİ  ;)

Çevrimdışı akkaya33

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.105
  • 12.722
  • 2.105
  • 12.722
# 22 Şub 2010 18:53:36
Anadolu Toprağı   
     
 Senelerce sana hasret taşıyan
Bir gönülle kollarına atılsam
Bende bir gün kucağında yaşayan
Bahtiyarlar arasına katılsam


Kadir Mevlam, eğer senden uzakta
Bana takdir eylemişse ölümü
Rahat etmem bu yabancı toprakta
Cennette de avutamam gönlümü


En bakımsız, en kuytu bir bucağın
Bence 'İrem Bağı' gibi güzeldir
Bir yıkılmış evin, harap ocağın
Şu heybetli saraylar bedeldir


Yalnız senin tatlı esen havanda
Kendi milli gururumu sezerim
Yalnız senin dağında ya ovanda
Başım gökte alnı açık gezerim


Bir gün olup kucağına ulaşsam
Gözlerimden döksem sevinç yaşını
Sancağının gölgesinde dolaşsam
Öpsem öpsem toprağını, taşını
.
 
Orhan Seyfi Orhon
 
 
 

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 23 Şub 2010 15:41:18
n.f.k.


VE GELİR

Bu yurda her belâ içinden gelir;
“Hep”leri,hep,hiçin hiçinden gelir.
Gelemez bir ithal malıdır akıl,
Kafdağından, Çinden, Maçinden gelir.
Dünküne eş, bugün küfür yobazı;
Bütün derdi festen, lâpçinden gelir.
“Allah vardır!”dersin; sorarlar: Niçin?
Sonra tokat, puta “niçin?” den gelir.
Benim nur mayama pislik atanlar,
Şeytan, senin büyük elçinden gelir!
Biricik selâmet yolu tarihte,
“ Sormayın, görmeyin, geçin!” den gelir.
Genç Osman’ı lif lif yolan o güruh,
Kahbe devşirmenin piçinden gelir.
Bir gün bu gidişle çatlarsa yürek,
Dile vurdukları perçinden gelir.

Çevrimdışı TugraÖzyıldız

  • Bilge Üye
  • *****
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
  • 10.269
  • 16.908
  • Birleştirilmiş Sınıf
# 23 Şub 2010 15:54:32
BENİ SEVMEYE GÖZLERİMDEN BAŞLA

Baharı hiç görmedi aşinaydı kışla
Yıllarca bekledi iki damla yaşla
Bitir artık bu hasreti ey sevgili
Beni sevmeye gözlerimden başla

Seni kah hayal kah rüyada izledi
Yaşını gecelere sardı gizledi
İnan ki benden çok seni o özledi
Beni sevmeye gözlerimden başla

Pusulanı çevir artık sevda yönüne
Kalbini ayarla gel vuslat gününe
Kıskansam da hak onun geçmem önüne
Beni sevmeye gözlerimden başla

Baharı hiç görmedi aşinaydı kışla
Yıllarca bekledi iki damla yaşla
Bitir artık bu hasreti ey sevgili
Beni sevmeye gözlerimden başla

;)

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK