Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı Ayperisi88

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.165
  • 17.379
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 3.165
  • 17.379
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 17 Kas 2015 21:43:14
Eğer hayattan zevk almak istiyorsan;
insanları,doğayı ve yaşamı keşfetmeden önce işe kendini tanıyıp sevmekten başla.
Eğer güzel gözlerin olmasını istiyorsan,
İnsanlara iyilikle bak.
Eğer saçların güzel olsun istiyorsan,
Bırak çocuklar okşasın o minicik elleriyle kalbine dokunur gibi.
Eğer huzurlu bir yaşam diliyorsan.
Kalbini daima temiz tutmakla başla işe.
Vicdanının huzurlu olmasıysa tek arzun.
Elindeki bir lokmayı bile bölüşmeye bak.
Güzel bir simaya sahip olmak istiyorsan şayet,
Sadece güzeli öğütle ve güzele dair sözler söyle.
Ve umut dolu yarınlara hasretse yüreğin,
Bırak rehberin olsun..
Çocukların ışıl ışıl parlayan masum gözleri...
~V.E~

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.967
  • 228.526
  • 28.967
  • 228.526
# 18 Kas 2015 07:00:11
Sen gel dem çöksün şiire, gecikme
Ben okurken şiirlerimi inceden
Sen yudumla çayını demli, şekersiz
Sen gel dem çöksün şiire, gecikme
Bir başka bahara kalmasın gelişin
Celalettin Kurt

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.227
  • 53.941
  • 4.227
  • 53.941
# 18 Kas 2015 08:45:55
ANLIYOR MUSUN...

Zaman buldukça uğra
Tek neşem bu benim
Beklemek ve bulmakla yaşadığım
Dili tutulmuş bu şaşkın sevinç.


Eşyalar geri çekiliyor sen gelince
Bir ayrıntı gibi içinde kaybolduğum
Sığ ilişkileri günlerin
Geri çekiliyor, dudaklarıma kadar
Yükselen sıkıntı suları
Tutunup kirpiklerinin ışığına
Mavi bir kıyıya çıkıyorum
Kurtuluyorum boğulmaktan.
Aldığım soluğu duyuyorum, varlığımı
Dünyanın benim için de var olduğunu.
Gülümseyen ve bağışlayan
Bir genişliğe dönüyor içimdeki keder
Dumanı kalkmış karlı bir dağ gibi
Açılıp aydınlanıyorum güneşinle
İnanıyorum yeniden sevgiye ve güzelliğe.
Aralarından ilgisiz geçtiğim insanlar
-Telaşlı, dalgın, uzak-
Daha bir dost görünüyor, daha bir sıcak
İçlerinden biri olduğumu duyuyorum
İyi gözle bakabiliyorum herşeye


Gelişin hayata bağlıyor beni
Anlıyor musun
Zaman yarat ve uğra..


( ŞÜKRÜ ERBAŞ )

Çevrimdışı Ayperisi88

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.165
  • 17.379
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 3.165
  • 17.379
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 18 Kas 2015 12:14:35
Sen sadece sen değilsin,
Bensin..Bendesin...Benimsin.. .

Çevrimdışı karenia

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 91
  • 1.211
  • 91
  • 1.211
# 18 Kas 2015 12:55:00
Acılara Tutunmak
Kavuşmak özgürlükse
Özgürdük ikimiz de
Elleri çığlık çığlık
Yanyana iki dünya

İkimiz iki dağdan
İki hırçın su gibi
Akıp gelmiştik
Buluşmuştuk bir kavşakta
Unutmuştuk ayrılığı
Yok saymıştık özlemeyi
Şarkımıza dalmıştık
Mutluluk mavi çocuk
Oynardı bahçemizde

Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimiz de
O yuvasız çalıkuşu
Bense kafeste kanarya

O dolaşmış daldan dala
Savurmuş yüreğini
Ben bölmüşüm yüreğimi
Başkaldıran dizelere

Aramakmış oysa sevmek
Özlemekmiş oysa sevmek
Bulup bulup yitirmekmiş
Düşsel bir oyuncağı

Yalanmış hepsi yalan
Yalanmış hepsi yalan
Sevmek diye birşey vardı
Sevmek diye birşey yokmuş

Acı çektim günlerce
Acı çektim susarak
Şu kısacık konutlukta
Deprem kargaşasında

Yaşadım birkaç bin yıl
Acılara tutunarak
Acı çekmek özgürlükse
Özgürüz ikimiz de

Acılardan arta kalan
İşte bu bakışlarmış
Kuğu diye gözlerimde
Gün batımı bulutlarmış

Yalanmış hepsi yalan
Yalanmış hepsi yalan
Savrulup gitmek varmış
Ayrı yörüngelerde

Hasan Hüseyin Korkmazgil

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.860
  • 1.093
  • 11.860
# 18 Kas 2015 13:25:46



         h.n.a.


DAVETİYE

Ey benito musolini! Ey gayet yüce,
İtalyanlar başvekili muhterem Duce!
Duydum ki, yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
Buyursunlar… Bizim için savaş düğündür;
Din arabın, hukuk sizin, harp Türklüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
Hem karadan, hem denizden ordular indir!
Çarpışalım, en doğru söz süngülerindir!
Kalem, fırça, mermer nedir? birer oyuncak!
Şaheserler süngülerle yazılır ancak!
Çağrı Beğ’le Tuğrul Beğ’in kurduğu devlet
İtalyalı melezlerden üstündür elbet;
Bizim eski uşakları alda yanına
Balkanlardan doğru yürü er meydanına;
Çelik zırhlı kartalları göklere saldır…
Fakat zafer sizin için söz ve masaldır…
Dirilerek başınıza geçse de Sezar
Yine olur Anadolu size bir mezar.
Belki fazla bel bağladın şimal komşuna,
Biz güleriz Cermenliğin kuduruşuna,
Tanıyoruz Atilla’dan beri cermeni,
Farklı mıdır prusyalı yahut ermeni?
Senin dostun cermanyaya biz Nemşe deriz,
Bir gün yine bec önünde düğün ederiz.
Söyle, kara gömlekliler etmesin keder;
Ölüm-dirim savaş bir gün mukadder!
Gerçi bugün eskisinden daha çok diksin;
Fakat yine biz Osmanlı, sen Venediksin!
Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
Hayal bütün insanlarda olan bir haldir.
Bu hayaller zamanları hızla aşmalı,
Gök Türklerle Romalılar karşılaşmalı!
Görmüyorsan gönlümüzün içini, körsün!
Kılıçlarımız kınlarından çıkmayagörsün!
Top sesleri, bomba sesi bize saz gelir;
17’ye karşı 44 milyon az gelir.
Arnavudu yendim diye kendini avut,
Yiğit Türkle bir olur mu soysuz Arnavut?
Kayalara çarpmalıdır korkunç türküler!
Dalmalıdır gövdelere çelik süngüler!
Sert dipçikler ezmelidir nice başları!
Ecel kuşu ayırmalı arkadaşları!
En yiğitler serilmeli en önce yere!
Kızıl kanlar yerde taşıp olmalı dere!
Ülkü denen nazlı gelin erde şan ister!
Büyük devlet kurmak için büyük kan ister.
Damarında var mı senin böyle bol kanın?
Türk’ün kanı bir eşidir lavlı volkanın!
Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
Kurulacak yeni Roma boş bir hayaldir,
Karşısında olmasaydı şanlı “Türk Budun”
Belki gerçek olacaktı bir gün umudun,
İnsan oğlu ümitlerle dolup taşmalı,
Aryalarla Turanlılar karşılaşmalı.
Tabiatın yürüyüşü belki yavaştır;
Hız verecek biricik şey ona savaştır!
Keskin olur likörlerden ayranla kımız,
Karnerayı yere serer Tekirdağlımız.
Yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru
Makarnadan kuvvetlidir yine bulguru…
Biz güleriz façyoların felsefesine,
Dayanır mı kırkı bir tek Türk efesine?
Bizim yanık Fuzuli’miz engin bir deniz!
Karşısında bir göl kalır sizin danteniz!
Bizler ulu bir çınarız, sizler sarmaşık!
“General”ler “Paşa” larla atamaz aşık!..
Ey İtalyan başvekili! Ey musolini!
İki ırkın kabarmalı asırlık kini…
Hesabını göreceğiz elbette yarın
Yedi yüzlü, yedi dilli İtalyanların!
Irkınızı hiçe saydı Hazreti Fatih.
Biraz daha yaşasaydı Hazreti Fatih
Ne Venedik kalacaktı, ne Floransa…
Hoş geldiniz diyecekti bize Fransa!
Haydi, hamle kafirindir… İlkönce sen gel
Ecel ile zaman bize olmadan engel!
Burada tanklar yürümezse etme çok tasa;
Süngülerle çarpışmadır savaşta yasa.
Olma boyle sinsi çakal, yahut engerek!
Bozkurt gibi, kartal gibi döğüşmek gerek!
Kılıç Arslan öldü sanma, yaşıyor bizde!
Atilla’nın ateşi var içimizde!
Kanije’nin gazileri daha dipdiri!
Sınırdadır Plevne’nin kırk bir askeri!
Edirne’de Şükrü Paşa bekliyor nöbet!
Dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet!
Şehitlerden elli milyon bekçisi olan
Aşılmaz bir kayadır bu ebedi vatan!

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.410
  • 69.892
  • 3.410
  • 69.892
# 18 Kas 2015 13:29:41
Günlerden Öyle Bir Gün

Günlerden öyle bir gündü;
Üstüne tarih düştüğüm.
Gözümün önüne geldi birden
Balkıyan güzel yüzün.
Ve yüreğim yandı söndü,
Ter bastı avuçlarımı.
Bir işlek kovan uğultusu
Kapladı kulaklarımı.
Uzandım usulca cigarama;
Yavan ömrüme katık.
Ben o gün öldüm gülüm,
Bir daha ölmem artık.

Metin Altıok

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.227
  • 53.941
  • 4.227
  • 53.941
# 18 Kas 2015 13:50:58
Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak


her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.

bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok

uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine

sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır

sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır

bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar

verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz

sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
Allah’a inanmaktır
 
Yılmaz Erdoğan

Çevrimdışı tiCon

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.205
  • 3.193
  • Müdür Yetkili
  • 1.205
  • 3.193
  • Müdür Yetkili
# 18 Kas 2015 13:52:33
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Yeni Bir Sayfada Sana Bakmak


her şey yapılabilir
bir beyaz kağıtla
uçak örneğin uçurtma mesela
altına konulabilir
bir ayağı ötekinden kısa olduğu için
sallanan bir masanın
veya şiir yazılabilir
süresi ötekilerden kısa
bir ömür üzerine.

bir beyaz kağıda
her şey yazılabilir
senin dışında
güzelliğine benzetme bulmak zor
sen iyisi mi sana benzemeye çalışan
her şeyden
bir gülden bir ilk bir sonbahardan sor
belki tabiattadır çaresi
senin bir çiçeğe bu kadar benzemenin
ve benim
bilinci nasırlı bir bahçıvan çaresizliğim
anlarım bitkiden filan
ama anlatamam
toprağın güneşle konuşmasını
sana çok benzeyen bir çiçek yoluyla

sen bana ışık ver yeter
bende filiz çok
köklerim içimde gizlidir
gelen giden açan soran bere budak yok
bir şiir istersin
“içinde benzetmeler olan”
kusura bakma sevgilim
heybemde sana benzeyecek kadar
güzel bir şey yok

uzun bir yoldan gelen
tedariksiz katıksız bir yolcuyum
yaralı yarasız sevdalardan geçtim
koynumda bir beyaz kağıt boşluğu
her şeyi anlattım
olan olmayan acıtan sancıtan
bilsem ki sana varmak içindi
bütün mola sancıları
bütün stabilize arkadaşlıklar
daha hızlı koşardım
severadım gelirdim
gözlerinin mercan maviliğine

sana bakmak
suya bakmaktır
sana bakmak
bir mucizeyi anlamaktır

sağa sola bakmadan yürüdüğüm yollar tanıktır
aşk sorgusunda şahanem
yalnız kelepçeler sanıktır
ne yazsam olmuyor
çünkü bilenler hatırlar
hem yapılmış hem yapma çiçek satanlar
bahçıvanlar değil tüccarlardır
sen öyle göz
sen öyle toprak ve güneş ortaklığı
sen teninde cennet kayganlığı iken
sana şiir yazmak ahmaklıktır

bir tek söz kalır
dişlerimin arasından
ben sana gülüm derim
gülün ömrü uzamaya başlar

verdiğim bütün sözler
sende kalsın isterim
ben sana gülüm derim
gül sana benzediği için ölümsüz
yazdığım bütün şiirler
sana başlayan bir kitap için önsöz

sana bakmak
bir beyaz kağıda bakmaktır
her şey olmaya hazır
sana bakmak
suya bakmaktır
gördüğün suretten utanmak
sana bakmak
bütün rastlantıları reddedip
bir mucizeyi anlamaktır
sana bakmak
Allah’a inanmaktır
 
Yılmaz Erdoğan

Çok güzel bir şiirdir.. Seslendirmek ayrıca keyifli..Teşekkürler..

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.967
  • 228.526
  • 28.967
  • 228.526
# 18 Kas 2015 17:16:50
Fatih Sultan Mehmed’in Hz.MUHAMMED (s.a.v)’e Yazdığı Şiir
---------------------
Sen kokmayan gülü neyleyim,
Neyleyim sensiz baharı?
Sen doğmayan günü neyleyim,
Neyleyim Sensiz ben dünyayı?
Senin tenine değmeden gelen yağmuru istemem,
meltemi istemem.

Seni parlayacaksa parlasın yıldızlar,
Sana yanmayan yıldızı semalarda istemem.
Bülbüller söyleyecekse seni söylesin,
Senden okumayan bülbül olsa dinlemem.
Özlemim sen olacaksan yansın yüreğim,
Sılası sen olmayan gurbeti istemem, vatanı istemem.

Bir ateş yakacaksa beni kalbimden,
Senin aşkının ateşi yaksın,
Senden gayrı başka bir aşkla kül olursa kalbim,
Bu kalbi istemem, ateşi istemem, koru istemem.
Seni göremediğim vahalar bedevilerin olsun,

Ben senin çölünü isterim, suyu istemem.
Sana çıkacaksa durmaz yürürüm,
Sonu sen çıkmayan yönü istemem, yolu istemem.
Ben gönüllü bir köleyim, kulağımda küpem.
Kalbini fethedecekse geçerim bin Sina’yı birden.
Yoksa neyime?
Bu fethi istemem, Mısır’ı istemem, cihanı istemem.

Ben Sultan Fatihim, önündeyim İstanbul’un.
Yakarım bu şehri yüzünde bir tebessüm için.
Yoksa gül yüzünü güldürmeyen sultanlığı istemem, İstanbul’u istemem.

Ben bir garip yunusum, yazdığım sensin, yandığım sen.
Senden gayrı bir aşka ben kalemi istemem, kağıdı istemem.
Ben senin ümmetinim, sensin benim efendim.
Senden gayrı, senden başka efendi istemem, sevgili istemem, istemem…

Çevrimdışı oktay02

  • Uzman Üye
  • *****
  • 7.165
  • 4.937
  • Okul Müdürü
  • 7.165
  • 4.937
  • Okul Müdürü
# 18 Kas 2015 18:38:59
Elinize Sağlık

Çevrimdışı Gül Rengi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.949
  • 47.578
  • 2.949
  • 47.578
# 18 Kas 2015 22:09:25


tut ki kapılmışım sularına bir selin
ve mehtap izler beni göklerden
sen de içindesin bu med ve cezirin
gidemeyeceksin asla gönül ülkemden

şiirin has sesinden süzüldü bütün gece
ay yüzlü uykudayken ayLâsı bende kaldı
firkati aşkın öbür adı bilmece
bilinen şarkıların notası Lâ'da kaldı

Lâ' mıydı ilk dersi ömrü erbainimin
mey süzüldü şişeden aLâsı ben de kaldı
saçlarını süsleyen acı kara bir gece
kalbimdeki ol çocuk bir lahzâ zar'da kaldı

serin güzel bir hazan firkati ol gerçeğin
garib ölünce sesi, gam ile seLâda kaldı
der ki ol güzel peri, mecaza kapılan sensin
bir sefil şair dili Lâl ile sohbette kaldı

sustuysa, dil susmuştu gönlümün hanesinde
bir hüzünkar Lâlezar acı ahvalde kaldı
görünmüştü mah yüzü, bir nefes penceremde
ney gibi inledim de, sedâm neva'da kaldı

Lâ dedim naLân ile, düştü yerlere sesim
bir garip faniyim ben, canım sıLâda kaldı
yol bulsa, gitmez miydi ateşte yanan kalbim
kim bulmus ki, ben bulsam aklım nerede kaldı

kıble bildiğin şehre varırsan peymaneler
öpecek ayaklarını, dudağım gibi parya
sus, sakla senin olsun çaresiz kelimeler
nefesindeki her Lâ dönecek vaveyLâya

fikrimin ince sesi garip bir Lâ'da kaldı
mecnun düştü de çöle Lâ'sı leyLâ' da kaldı
bir tuhaf gam ile geceyi saran sırrın
Lâ'sı çoğaldı da, ben de beLâsı kaldı

Çevrimdışı tiCon

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.205
  • 3.193
  • Müdür Yetkili
  • 1.205
  • 3.193
  • Müdür Yetkili
# 18 Kas 2015 23:57:49
NASILSA
ÖYLE YAŞANACAKTI
Söylenecek bir bahane hep vardır
Ha bugün yalnız
Ha günün ötesi
Seni sevmek
Beni harcamak olmayacaktı.
Sana yüklediğim anlamları
Senmişsin gibi düşünme
Aldanırsın.
Sen o anlamlarla
Sadece bende varsın.
Ben seviyorsam
Sen bahanesin.
Özer Bal

Çevrimdışı bilaldikici

  • Üyeliği İptal Edildi
  • 2.512
  • 57.273
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.512
  • 57.273
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 18 Kas 2015 23:59:38
Meleği Tanı

Uzun bir uykudan uyandım bu sabah
Yüzümü yıkadım şöyle durup bir aynaya baktım
Asmadım suratımı kendimi bırakmadım
Hafif çatıktı kaşlarım
Öylece bıraktım

Ben şimdi uzun bir uykudan uyanmış olarak
geceden kalmış rüyalarımı anlatsam size
beni rüyalarımdan tanır mısınız
beni arkadan görseniz tanır mısınız
beni yürüyüşümden tanır mısınız
yalnız ellerimi tanır mısınız
bir şeyi kessem mesela
kesilen şeyden beni tanır mısınız

bir şey kesiliyorsa ben mutlaka orda olurum
bir anne sütten keser bir çocuğu
orda ben
aşk ayakları yerden keser orda da
insanlar umudunu keserler ben
beni tanır mısınız orda oluşumdan
geçip gitmeyip duruşumdan

ben şimdi kendimi anlatsam size
beni
iyiliğim de kötülüğüm de vahşi atlar gibidir
vahşi bir ata dokunmak gibidir güzelliğim
tanır mısınız hiç sanmam
hiç sanmam çünkü
özenilmemiş ve kimseyi ilgilendirmez güzelliğim
suya düşse kimse eğilip almaz
yani almasın
çünkü her şeyden önce bir göz gerekir bir güzelliğe
aslında doğrusu şu
yalnızca bir göz gerekir bir güzelliğe

sen öpünce beni yüzüm inceliyor ya benim
ben güzellik yarışmasının birincisiyim
forma girmedim oysa
elma yemedim süt içmedim
ekmek ekmek ve ekmek yedim
ve tabi ki güzelliğimi hep önemsedim

sana uzanan yüzümü ve üzüntümü
sen bana bak
beni tanı elimden ve yüzümden
dağıt yüzümü böl parçala kanat

beni kolumdan tut hırpala duvara fırlat
içimden geç sen iç içe geçen bulutlar gibi
elimi tut ve beni kendimden çıkart

kalk bir ev yap bana
ama beni tanı mutlaka
taştan bir ev yap bana
serin bir ev

sıcağı hiç sevmem
tanı beni
serinliği severim
taşa basmayı severim çıplak ayakla
yazın yerde yatmayı severim
sabah ve akşam vakitlerini severim

bu vakitler dünyadan değilmiş gibi
bu vakitlerde beni iyilik ve yas tutar
bu vakitlerde kadınlar genellikle evde ve uyanık olurlar
bu vakitlerde evde ve uyanık olurum genellikle
bu vakitlerde sokağa atılan ilk adım gibi
serin ve acelesiz

ben en çok serin ve acelesiz sevmeyi severim
yas tutar gibi
iyilik yapar gibi
acelesi yoktur yas tutanın
ve iyilik yapanın
severim seni
acelem yok
serinim
seninim
acelem yok..

melek arslanbenzer..

şair ne güzelde ifade etmiş benliğini..
psikolog olmanın faydası galiba..

Çevrimdışı ferdem

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.415
  • 27.381
  • 4.415
  • 27.381
# 19 Kas 2015 00:23:02
Ruh
Ya bin yıl, ya bin asır sonra o gün gelecek.
Koklarken küllerimi mezarımda bir böcek
O kadar yanacak ki, bir yüksüklük toprağım,
Yerden bir damar gibi kopup fışkıracağım!
Ve birden bakacağım, her tarafım bitişmiş,
Başım, toprak altında bir mâden gibi pişmiş.
Nefesten daha ince bir ipek kumaş derim;
Fosfordan daha parlak, ince uzun ellerim.
Dalacağım kendimin hayran seyrine,
Diyeceğim: Bu dönen şeyler eski yerine,
Benim diye baktığım şeyler miydi bir zaman?
Külümün rüyası mı yoksa gördüğüm?.. Aman!
Başımda açılacak fânilerin seması
Ve onların taprağa gerçek diye teması,
Bir tatlı vehim gibi içimi bayıltacak;
Toprağın, koşacağım, üzerine yalnayak;
Şehrin, dolaşacağım kuş gibi etrafında;
Bir beyaz hayaletim upuzun çarşafında,
Gezeceğim, doğduğum evin odalarını,
Geceleyin, koskoca şehrin lâmbalarını,
Bir keksin üfleyişim söndürmeye yetecek;
Korku, şehrin çelikten sesini tüketecek.
Herşey susacak o ân, çalınacak kapılar;
Kiremitleri yaprak yaprak alan bir rüzgâr,
Ağzamdan haykıracak, uzun, gizli, çapraşık...
Erişilmez fikir ki, düğüm düğüm dolaşık...
Sarıldıkça boşanan yumak, çözülen demet;
Başı görünmez hayâl, sonu gelmez nedamet...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK