Sevdiğimiz Şiirler

Çevrimdışı harslan05

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 3.402
  • 69.699
  • 3.402
  • 69.699
# 17 Mar 2017 14:36:40
                                  Eğer geleceksen;
               Bir nisan yağmurunun o ılık bulutlarıyla gel..
     Yürürken ağaçlara sular, aşkın damarlarımda akarken gel
    Yürürken boş sokaklarda ben, yüreğim sen diye atarken gel
            Yürürken gökte bulutlar, yepyeni baharlarla gel
     Yürürken ağaçlara sular, yürü gözlerimden kalbime kadar..

                               Eğer geleceksen;
               Bir nisan yağmurunun o ılık bulutlarıyla gel..
            Erikler çiçek açarken,yazı yaban yeşerirken gel
       Son cemresi de düşüp toprağa toprak buharlaşırken gel
       Gel sil gözlerimi, sana en ihtiyacım olduğunda gel..

                              Eğer geleceksen;
               Bir nisan yağmurunun o ılık bulutlarıyla gel..
                 Dilek ağacında çaputlar renk değiştirmeden
            Yatırlarda mumlar tükenip ışıkları tam sönerken gel
          Göçmen kuşlar yeniden bir bir sevinçlerle dönerken gel
              Şiirler şarkı olup sevdalı dillerde söylenirken gel
            Ve senin için Allah'a açık ellerim yorgun düşerken
       Yokki derdime ortağım, kendi kendime dertleşirken gel..   

                                (alıntı)

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.812
  • 227.460
  • 28.812
  • 227.460
# 17 Mar 2017 17:54:16
Varsın ekmeğim bayat,
Soğanım kuru olsun.
Karnım bir tas çorbayla doysun.
Çeşit çeşit yiyeceklerim,
Rengarenk giyeceklerim,
Olmazsa olmasın istemem.
Ben elimde olanları bilirim.
Sahip olduklarımla yetinirim.
Kuru ekmeğimi yerim,
Çayımı içerim,
Eskileri giyerim,
Halime şükrederim.
Hayırlısı olsun derim.
Her şeyden önce,
Sevdiklerim yanımda,
Sağlığım yerinde,
Huzur evimde,
Olsun isterim.

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 17 Mar 2017 22:39:45


         h.n.a.


KADER

Dünyada gerçi olmadı bir şeyde kârımız
Ukbâda belki olsa gerek itibârımız.
Ağyâr gül kopardı dikenden demet demet,
Hâr oldu bağrımızda çiçek yüzlü yârımız.
Yükseldi arşa neşvesi dünun, esâfilin;
Toprakta gizli kaldı bizim âh ü zârımız.
Baş eğmedik edâniye ikbâl ü câh için;
Mâziye, ırka, sancağadır iftihârımız.
Şâd olmamak olur mu, Kızıl Elma semtine
Bir gün dönerse râyet-i âli-tebârımız.
Hiçbir emel gönülde karâr etmiyor bugün,
Ermektedir, şitâya hazin sonbahârımız.
Hakanların dikilmeli Altay’da tuğları,
Varsın cihanda olmayagörsün mezârımız.

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.812
  • 227.460
  • 28.812
  • 227.460
# 18 Mar 2017 10:37:38
Bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet

sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere önü menekşelerinde her akşam

dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç.

Çevrimdışı toplum-bilim

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.220
  • 53.878
  • 4.220
  • 53.878
# 18 Mar 2017 11:59:09
Evet önümüz bahardır biliyorum
Leylaklar açacak biliyorum
Kiraz da çıkacak yakında
İyi şeyler söylemek de gerek biliyorum
Sevgilim güzelim bir tanem biliyorum da
Şimdilik bağışla

Turgut Uyar

Çevrimdışı eessrraa

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.908
  • 46.143
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.908
  • 46.143
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 18 Mar 2017 14:18:08
Mart'a benzersin
Kıştan bahara geçiş gibi
Bazen soğuk, bazen güneşli
Bazen çılgın yağmurlu
Bazen çiçekli
Seni beklemek
Baharı umutla beklemek gibi
Arada birşeysin sen
Anlaşılmaz....
 İlkay Özbay Akıl

Çevrimdışı harikulade

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 565
  • 9.458
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 565
  • 9.458
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 18 Mar 2017 14:51:14
Ortasında yakalamalı bir insan yaşamı..
Ömrün ortası,
çayın ortası,
gecenin ortası..
En güzeli de,bir çift kahverengi gözün ortası...
Zaten en güzeli degil midir?
İçilen kahvenin ortası..

Cemal Süreya

Çevrimdışı hacile

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 28.812
  • 227.460
  • 28.812
  • 227.460
# 18 Mar 2017 20:43:19
Yolların olsa da dokuz boğumlu
Aşar da gelirim kapına senin
Suları akıtıp alttan yukarı
Taşar da gelirim kapına senin

Yüreğim aşkından olsa da ezik
Yolların üstüne çizerim çizik
Heybeme yüklerim sevdadan azık
Koşar da gelirim kapına senin

Kuşlar kanadında hep yele yele
Yerlerde, göklerde vermeden mola
Türkümü dağlarda getirip dile
Yaşar da gelirim kapına senin

Adresim açıktır, bütün doğruna
Ortağım bilesin her bir ağrına
Kulağımı verir yürek çağrına
Coşar da gelirim kapına senin

Uzatmasan bile gönül dalını
Sularından salmasan da salını
Kaybolsam da, unutsam da yolunu
Şaşar da gelirim kapına senin

İlk yaz sularında olsam da donan
Aralık karında ben olsam yanan
Bir eğri hançerle kalbimi inan
Deşer de gelirim kapına senin

Hayın tuzakların kurulsa ağı
Kopsa da dizimin dermânı, bağı
Tufanlar önümde devirse dağı
Eşer de gelirim kapına senin

DEDEMKURT’um kavuşmaya andım var
Yollarımı kaplasa da tipi, kar
Bekle beni güller kokan gülce yâr
Pişer de gelirim kapına senin

Celalettin Kurt

Çevrimdışı ALAMET-i FARİKA

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.093
  • 11.858
  • 1.093
  • 11.858
# 18 Mar 2017 21:07:18


         h.n.a.


DAVETİYE

Ey benito musolini! Ey gayet yüce,
İtalyanlar başvekili muhterem Duce!
Duydum ki, yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
Buyursunlar… Bizim için savaş düğündür;
Din arabın, hukuk sizin, harp Türklüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa,
Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
Hem karadan, hem denizden ordular indir!
Çarpışalım, en doğru söz süngülerindir!
Kalem, fırça, mermer nedir? Birer oyuncak!
Şaheserler süngülerle yazılır ancak!
Çağrı Beğ’le Tuğrul Beğ’in kurduğu devlet
İtalyalı melezlerden üstündür elbet;
Bizim eski uşakları alda yanına,
Balkanlardan doğru yürü er meydanına;
Çelik zırhlı kartalları göklere saldır…
Fakat zafer sizin için söz ve masaldır…
Dirilerek başınıza geçse de Sezar,
Yine olur Anadolu size bir mezar.
Belki fazla bel bağladın şimal komşuna,
Biz güleriz Cermenliğin kuduruşuna,
Tanıyoruz Atilla’dan beri cermeni,
Farklı mıdır prusyalı yahut ermeni?
Senin dostun cermanyaya biz Nemşe deriz,
Bir gün yine bec önünde düğün ederiz.
Söyle, kara gömlekliler etmesin keder;
Ölüm-dirim savaş bir gün mukadder!
Gerçi bugün eskisinden daha çok diksin;
Fakat yine biz Osmanlı, sen Venediksin!
Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
Hayal bütün insanlarda olan bir haldir.
Bu hayaller zamanları hızla aşmalı,
Gök Türklerle Romalılar karşılaşmalı!
Görmüyorsan gönlümüzün içini, körsün!
Kılıçlarımız kınlarından çıkmayagörsün!
Top sesleri, bomba sesi bize saz gelir;
17’ye karşı 44 milyon az gelir.
Arnavudu yendim diye kendini avut,
Yiğit Türkle bir olur mu soysuz Arnavut?
Kayalara çarpmalıdır korkunç türküler!
Dalmalıdır gövdelere çelik süngüler!
Sert dipçikler ezmelidir nice başları!
Ecel kuşu ayırmalı arkadaşları!
En yiğitler serilmeli en önce yere!
Kızıl kanlar yerde taşıp olmalı dere!
Ülkü denen nazlı gelin erde şan ister!
Büyük devlet kurmak için büyük kan ister.
Damarında var mı senin böyle bol kanın?
Türk’ün kanı bir eşidir lavlı volkanın!
Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
Kurulacak yeni Roma boş bir hayaldir,
Karşısında olmasaydı şanlı “Türk Budun”
Belki gerçek olacaktı bir gün umudun,
İnsan oğlu ümitlerle dolup taşmalı,
Aryalarla Turanlılar karşılaşmalı.
Tabiatın yürüyüşü belki yavaştır;
Hız verecek biricik şey ona savaştır!
Keskin olur likörlerden ayranla kımız,
Karnerayı yere serer Tekirdağlımız.
Yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru
Makarnadan kuvvetlidir yine bulguru…
Biz güleriz façyoların felsefesine,
Dayanır mı kırkı bir tek Türk efesine?
Bizim yanık Fuzuli’miz engin bir deniz!
Karşısında bir göl kalır sizin danteniz!
Bizler ulu bir çınarız, sizler sarmaşık!
“General”ler “Paşa” larla atamaz aşık!..
Ey İtalyan başvekili! Ey musolini!
İki ırkın kabarmalı asırlık kini…
Hesabını göreceğiz elbette yarın
Yedi yüzlü, yedi dilli İtalyanların!
Irkınızı hiçe saydı Hazreti Fatih.
Biraz daha yaşasaydı Hazreti Fatih,
Ne Venedik kalacaktı, ne Floransa…
Hoş geldiniz diyecekti bize Fransa!
Haydi, hamle kafirindir… İlkönce sen gel;
Ecel ile zaman bize olmadan engel!
Burada tanklar yürümezse etme çok tasa;
Süngülerle çarpışmadır savaşta yasa.
Olma boyle sinsi çakal, yahut engerek!
Bozkurt gibi, kartal gibi döğüşmek gerek!
Kılıç Arslan öldü sanma, yaşıyor bizde!
Atilla’nın ateşi var içimizde!
Kanije’nin gazileri daha dipdiri!
Sınırdadır Plevne’nin kırk bir askeri!
Edirne’de Şükrü Paşa bekliyor nöbet!
Dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet!
Şehitlerden elli milyon bekçisi olan,
Aşılmaz bir kayadır bu ebedi vatan!

Çevrimdışı YILMAZ55

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 18
  • 866
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 18
  • 866
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 18 Mar 2017 21:32:44
Kafesli evlerde ağlar çocuklar,
Odalarda akşam olurken henüz.
O zaman gözümün önünde parlar,
Buruşuk buruşuk, ağlayan bir yüz.

Ne vakit karanlık kaplasa yeri,
Başlar çocukların büyük kederi;
Bakınır, korkuyla dolu gözleri:
Ya artık bir daha olmazsa gündüz?

Gittikçe kesilir derken sedalar,
Gece; bir siyah el gözümü bağlar;
Duyarım, içime sığınmış, ağlar,
Bir ufacık çocuk, bir küçük öksüz...

Çevrimdışı YILMAZ55

  • Çalışkan Üye
  • ***
  • 18
  • 866
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 18
  • 866
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 18 Mar 2017 21:34:18

Anneciğim


0:00

Ak saçlı başını alıp eline,
Kara hülyalara dal anneciğim!
O titrek kalbini bahtın yeline,
Bir ince tüy gibi sal anneciğim!

Sanma bir gün geçer bu karanlıklar,
Gecenin ardında yine gece var;
Çocuklar hıçkırır, anneler ağlar,
Yaşlı gözlerinle kal anneciğim!

Gözlerinde aksi bir derin hiçin,
Kanadın yayılmış, çırpınmak için;
Bu kış yolculuk var, diyorsa için,
Beni de beraber al anneciğim! ...

Çevrimdışı bergüzar

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
  • 1.141
  • 10.627
  • Okul Müdürü
# 19 Mar 2017 00:27:32
içimde hiçbir yabancı yoktu,
Soğumadım da hiç kalbimden,etimden de,kemiğimden de
Aklım yine de sarhoştu;
Soyguncular mı,satıcılar mı,şarlatanlar mı,neydi aklımı yerinden eden,biliyordum da
Zahmeti hiçlik, anlayışı hiçlik, küskünlüğü hiçlik doluydu.
Taşamadım yine de
Böyle bölük pörçük bir şeyciğim;
İşte çeyrek asırlık kuru bir gövde ile dolanıyorum.
Arada oturup izlediğim de oluyordu-
Sohbet ettiğimde.
Yine de bir söğüt mevsimiyim derdimce,
‘Seni gidi çıkarcı suskunluk seni,
Seni gidi uyuklayan benlik çizgisi seni!’
Dediğim de oluyordu ama sevgimce…
Meral Meri/Haziran Kağıtları/Söğüt Mevsimi

Çevrimdışı MUHAMMEDFUR

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 62
  • 198
  • 62
  • 198
# 19 Mar 2017 11:06:12
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?
 
Necip Fazıl Kısakürek

Çevrimdışı MUHAMMEDFUR

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 62
  • 198
  • 62
  • 198
# 19 Mar 2017 11:06:32
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.

Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.
 
Attila İlhan

Çevrimdışı eessrraa

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.908
  • 46.143
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 5.908
  • 46.143
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 19 Mar 2017 11:35:04
Biliyor musun?
Beni herkes aynı sevdi.
Aynı güzel sözleri söyleyip, aynı yalanlara inandırıp,
aynı şekilde yok olup gittiler.
Sen beni öyle sevme olur mu?
Sen beni başka sev.
Belki o zaman gözlerimdeki hüznü, kalbimdeki
yorgunluğu daha iyi anlarsın.
Bir insan en güzel yorgunken sevilir,
bir insan en güzel yaşlanırken.
Onlar bilmiyormuş.
Umarım sen biliyorsundur…
Ali Lidar

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK