Geçenler varsa İslamın şu çiğnenmiş diyarından;
Şu yüz binlerce yurdun kanlı, zairsiz mezarından,
Yürekler parçalar bir nevha dinler reh-güzarından
Bu matem, kim bilir,kaç münkesir kalbin gubarından
Huruş etmekte, son ümidinin son inkisarından?
Evet, son inkisarından ki yoktur cebrin imkanı;
Batıp gitmiş nazarlar beklemekten fecri nazanı
Nasıl, ey yolcu bin lanet gelip ezmez ki vicdanı
Dudaklar çak çak olmuş, içerken zehr-i hüsranı
Uzaktan baktı koşmak nerde! milyonlarca yârânı!
Bu ıssız aşiyanlar bir zaman candan muazzezdi
Bu damlar böyle baykuş seslerinden çın çın ötmezdi!
Şu kurbağlar seken vadide ceylanlar koşup gezdi!
Şu çoşmuş ağlayan ırmak ne handan gölgeler sezdi!
Bütün maziyi bir tufan, fakat hep boğdu,hep ezdi.
Vefasız yurd!Öz evladın için olsun,vefa yok mu?
Neden kalbin kararmış? Bin ocaktan bir ziya yok mu?
İlahi,kimsesizlikten bunaldım,aşina yok mu?
Vatansız hanumansız bir garibim
Mülteca yok mu?
Bütün yokluk mu her yer?Bari bir yok!der sada yok mu?
Gitme ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım,
Elemim bir yürekten kârı değil,paylaşalım!
Ne yapıp yesimi kahreyliyeyim, bilmem ki?
Öyle dehşetli muhitimde dönen matem ki
Ah!karşımda vatan namına bir kabristan
Yatıyor şimdi
Nasıl yerlere geçmez ki insan?
Şu mezarlar ki uzanmış gidiyor,ey yolcu?
Nereden başladı yükselmeye ,bak,nerde ucu!
Bu ne hicranı müebbed,bu ne hüsran-ı mübin
Ezilir ruh-i sema, parçalanır kalb-i zemin!
Azıcık kurcala toprakları, seyret ne çıkar;
Dipçik altında ezilmiş, paralanmış kafalar!
Bereden rengi hüviyyetleri uçmuş gözler!
Kim bilir hangi şenaatle oyulmuş gözler!
Medeniyyet denilen vahşete lanetler eder,
Nice yekpare kesilmiş de sırıtmış dişler!
Süngülenmiş, kanı donmuş,nice binlerle beden!
Nice başlar, nice kollar ki cüda cisminden!
Beşiğinden alınan parçalanan mahlukat!
Sonra namusuna kurban edilen bunca hayat!
Bembeyaz saçları katranlara batmış dedeler!
Göğsü baltayla kırılmış memesiz valideler!
Teki binlerce kesik gövdeye ait kümeler
Saç,kulak,el,çene parmak
Bütün enkaz-ı beşer
Bakalım,yavrusu uğrar mı deyip karnından,
Canavarlar gibi şişlerde kızarmış nice can!
İşte bunlar o felaket-zedeler ki ,düşün!
Kurumuş ot gibi doğrandı bıçaklarla bütün!
Müslümanlıkları biçarelerin öyle büyük
Bir cinayet ki cezalar ona nisbeten küçük!
Ey! bu toprakta birer naş-ı perişan bırakıp
Yükselen mevkib-i ervah!Sakın arza bakıp
Sanmayın şevki şehadetle çoşan bir kan var
Bizde leşten daha hissiz,daha kokmuş can var
Bakmayın,hem tükürün çehre-i murdarımıza!
Tükürün:belki biraz duygu gelir arımıza!
Tükürün cebhe-i lakaydına Şarkın,tükürün!
Kuşkulansın görelim,gayreti halkın,tükürün!
Tükürün milleti alçakça vuran darbelere!
Tükürün onlara alkış tutan kahpelere!
Tükürün Ehli Salibin o hayasız yüzüne!
Tükürün onların asla güvenilmez sözüne!
Medeniyet denilen maskara mahluku görün:
Tükürün maskeli vicdanına asrın tükürün
Hele ilanı zamanında şu melun harbin
Bize efkar-ı umumiyyesi lazım Garbin
O da Allahı bırakmakla olur herzesini
Halka iman gibi telkin ile dinin sesini
Susturan aptalın idrakine bol bol tükürün
Yine hicran ile çılgınlığım üstümde bugün
Bana vahdet gibi bir yar-ı müsaid lazım
Artık ey yolcu bırak
Ben, yalınız ağlayayım!