Milliyet gazetesi yazarı Abbas Güçlü'nün köşesindeki yorumu...
"Sınavlar kaldırılacakmış!
İlköğretim son sınıf öğrencileri için bugün zor bir gün. Ortaöğretim Kurumları Giriş Sınavı'na (OKS) giriyorlar. Kimi anadolu liseleri, kimi kolejler, kimi de fen liseleri için yarışıyor. Kendilerine bol şanslar diliyoruz. Gelecek hafta da ÖSS var. Onların işi daha da zor. OKS'ye 800 bini, ÖSS'ye 1.5 milyonu aşkın aday giriyor. Kazanacakların oranı ise gözde okullar dikkate alındığında yüzde 10 bile değil...
Durum böylesine kritik olunca, siyasi istismar da hemen peşinden geliyor. Sadece tek partinin değil, birkaç partinin seçim vaatleri arasında sınavların kaldırılması da var.
Peki bu mümkün mü? Önemli olan bu. Kısa ya da uzun vadede anadolu liselerine, fen liselerine, yabancı okullara ya da üniversitelere sınavsız girilebilir mi?
Evet demek mümkün değil.
Hayali güzel. Kim sınavsız bir düzen istemez. Ama uygulanabilirliğinin de olması gerekiyor.
Siyasetçiler bir dönem de faizleri kaldıracağız dediler. Sanıldı ki, artık hiç faiz alınmayacak ya da verilmeyecek. Sadece adı değişti. Faiz gitti. Yerine kâr payı geldi. Ama kalıcılığı öylesine kısa sürdü ki, hayal kırıklığının ötesinde bir şey getirmedi.
Çiller de başbakanlığı döneminde sınavların kaldırılacağını ilan etti. Ama aynı günün akşamında çark etti.
İşte bu yüzden, siyasi partiler, sınavları kaldıracağız vaadinde ya bulunmasınlar ya da ortaya ikna edici projeler koysunlar. Yoksa ters tepebilir.
Maymunun gözü açıldı diye bir deyim var. Seçmen artık slogandan öteye geçmeyen kuru vaatlere inanmıyor.
Sınavları kaldıracağız söylemlerinin hemen ardından, "Peki ama nasıl olacak? Yerine ne getirilecek?" sorusunu yöneltiyor.
Haksız da sayılmazlar, bu konularda öylesine çok kandırıldılar ki! Örneğin katsayılar! Hani kaldırılacaktı?..
Bu mümkün mü?
Nüfus artış hızı bizim gibi yüksek olmayan ülkelerde bile mutlaka sınav var. En azından yoğun ilginin olduğu üniversite ve fakülteler için. Ama bizdeki gibi bir ölüm kalım savaşına dönüşmüş değil. Yılda birkaç defa girilebiliyor. Farklı fakülteler için farklı sınavlar istenebiliyor. OKS, ÖSS gibi tek tip değil.
Ayrıca, umut tacirliği yapılıp tüm öğrenciler, üniversite önüne yığılmıyor. Mesleki yönlendirme çok daha erken yaşlarda yapılıyor. İsteyenin istediği zaman, istediği fakülteye başvurabilme olanağı da yok gibi.
Bizdeki bu yüz karası sınav sisteminden, sadece ve sadece dershaneler memnun. Çünkü, bu sistem sadece onlara yarıyor.
Dershaneye olan bağımlılığı azaltacağız diye atılan her adım, yönelmeyi daha da artırıyor. Ücretleri de fırlayıp gidiyor.
Bir siyasi parti ortaya çıkıp da bugünden yarına değil, ama 10 yıl içinde, umut tacirliğine son verip sınava girecek öğrenci sayısını asgari düzeye indireceğiz vaadinde bulunursa oturup dinlerim. Ortaya ilk anda çok hoşumuza gitmeyen kısıtlamalar koysa da ciddiye alırım. Ama içi boşsa en ağır eleştiri benden gelir. Çünkü, eğitim ciddi bir iş ve çocuklarımızın hayalleriyle oynamaya kimsenin hakkı yok...
ÖSS'ye 20. kez giren var
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan'la geçenlerde sohbet ederken, ÖSS'ye 20. kez hatta daha fazla giren adayların olduğunu söyledi. Dershane öğretmenleriymiş. Soruları öğrenmek için giriyorlarmış. Adayların on binlercesi, hatta yüz binlercesi de kazanmak için değil, laf olsun diye bu kervana katılıyor. Ne hazırlanıyorlar ne de kazanabileceklerine inanıyorlar. İşte bunlar elenebilir. Başvuru için tıpkı fen liselerinde olduğu gibi baraj getirilebilir. Ama çözüm hiç kimsenin umurunda değil.
Özetin özeti: Sınavları kaldıracağız diyenler, ileride mahcup olabilirler. Tıpkı katsayıları kaldıracağız diyenler gibi. Gençler, kandırıldıklarını anladıklarında, bunun sandığa yansıması çok sert olabiliyor. Bizden hatırlatması!.."