YARARLANMAK İSTEYEN OLUR DÜŞÜNCESİ İLE,
VELİ MEKTUBU...
Saygıdeğer Öğrenci Velisi,
… öğrencilik bu sınıfın yeni öğretmeni olduğumdan, tertipleyeceğim veli toplantısına yoğun bir katılım olacağını düşünmüştüm. Ancak yanılmışım. Bir veli toplantıdan önce, diğer bir veli de toplantıdan sonra gelmiş ve toplam sayı maalesef … olmuştur.
Böylelikle, aslında çok şey söylemek istediğim ilk veli toplantısı, gerek zaman azlığı, gerekse katılımın çok az olması dolayısıyla, hiç de verimli geçmemiştir. İşte bundan dolayı, toplantıda sizlerle paylaşma imkânı bulamadığım hissiyatımı, bu mektup vesilesiyle paylaşmak istiyorum:
Bundan böyle, Allah izin verirse, çocuklarınızı eğitecek olan ve onların ruh dünyasını şekillendirecek olan yeni öğretmenleri ben olacağım. Yeryüzünün barış ve kardeşlik yurdu olması bakımından çocuk, Allah’ın bize vermiş olduğu, mes’uliyeti en büyük olan emanetidir. Sahip olduğumuz varlıklar içinde, üzerine en çok titrememiz gereken çocuklarımızdır.
Hem dünya, hem de Ahiret saadetimiz çocuklarımıza bağlı olduğundan, “Saldım çayıra, Mevlâ’m kayıra” anlayışıyla, onların eğitim ve terbiyesini hafife alma hakkımız asla yoktur.
Çocuğun yüreği, dünyaya geldiğinde bembeyaz bir kâğıt gibi tertemiz ve lekesizdir. Zamanla, çocuğumuzun yüreğini hangi manevî kirler lekelemişse, bunun tek suçlusu; o çocuğu Allah’tan emanet alan ana baba ve ana babasından emanet alan öğretmenidir. Öyle kötü bir çağda yaşıyoruz ki, çocuğu terbiye etme konusunda maalesef ana babaya ortak olan başka unsurlar var. Bunlar başta televizyon ve sokak kültürüdür.
Çocuğunun terbiyesini önemsemeyen ve terbiye işini televizyon ve sokağa bırakan ana babanın, yarın çocuğu hayırsız olduğunda, ondan şikâyet etme hakkı nasıl olur? Çocukluk çağı, taklit ve özenti çağıdır. Çocuk neyi görürse, doğru-yanlış sorgulaması yapmadan, aynısını yapmak isteyecektir. İşte tam burada, ana babaya çok büyük mes’uliyet düşmektedir. Çocuğumuzun yüreğine, televizyon ve sokağın bulaştırdığı zehirleri etkisiz kılacak panzehiri zamanında yerleştirememişsek, onların tertemiz yüreklerinin bozulmasına mani olamayız.
Ana baba ve öğretmen farklı şeyler söylüyor, ama televizyon ve sokak kültürü farklı değerler aşılıyorsa, böyle bir çocuk ruhunda fırtınalar ve bunalımlar yaşar.
Bakınız, kendisi için en çok kavganın yapıldığı tek yer kalptir, yürektir. Herkes kalbi ele geçirmek, onu işgâl etmek ister. Kalpte sürekli iyi ile kötünün mücadelesi olur. Bu mücadelenin sonunda, kalbe en çok kim tesir ediyorsa, o galip gelir ve kalbin sahibi olur. Eğer kalbe kötülükler hakim olmuşsa, o kalbin sahibi olan insan da, ömür boyu kötülüklerin emrinde yaşar, topluma, insanlığa zararlı biri olup çıkar.
Nasıl ki bir ipte iki canbaz oynayamaz ve iki canbazdan biri yere düşmekten kurtulamazsa; insan yüreğinde de zehir ile bal aynı anda barınamaz. Hangisi baskın çıkarsa, diğerini atacaktır kalpten.
Yavrularımızın yüreklerinde yaşanan kavgada, kötülüklerin yüreklerine hakim olmasını engellemeliyiz. Onların üzerine titremek, her fırsatta nasihat etmek, okula tembih ve dua ile göndermek, okul dönüşünde gün boyu neler yaşadığı, neler gördüğüyle ilgili sorgulamak ve onları ciddiye alarak sohbet etmek, kimlere özenip kendine örnek aldığını öğrenmeye çalışmak, saatlerini tv başında veya sokakta harcamasına mani olmak boynumuzun borcu olmalıdır.
Siz bu ilgiyi göstermezseniz, emin olun ki, sizin doldurmadığınız boşluğu başkaları dolduracaktır, çünkü tabiat boşluk kabul etmez. Sonradan pişmanlıkla dizinizi dövmeniz kâr etmeyecektir.
” Bir yılda verim istiyorsan tohum dik, 50 yılda verim istiyorsan ağaç dik, 100 yılda verim alacaksan insan yetiştir.” Meydana getirilmesi en meşakkatli ve fakat değer bakımından en kıymetli eser insandır. Hayırlı evlâtlar yetiştiren ana babalar, bu dünyada da, öbür dünyada da saadete ererler, her zaman hayırla yad edilirler ve mezarlarında rahat uyurlar.
Ve her şeyin başı edebtir. Bakın Mevlana’nın şu sözü ne kadar manidar:
“Ehli irfan arasında aradım kıldım talep. İlim geride kaldı illâ edeb, illâ ebeb.”
Evet, önce edeb, sonra ilim gelir. Hırsızlar, arsızlar, katiller hep okumuş insanlar değil mi? Bunlara ilmin yanında edeb ve Allah korkusu da aşılansaydı, böyle mi olurlardı?
Mevlana “…illâ edeb, illâ edeb” diyor ya! Ben de o yüce Allah dostunun sözüne uydum ve önce edeb ve terbiye ile ilgili naçizane bir şeyler söylemeye çalıştım.
Ve şimdi gelelim, işin “İLİM” kısmına:
1. Çocukların seviyeleri biraz düşük. Çoğu zaman, 5-6 öğrenci ile ders işliyorum. Diğerlerinin bır kısmı, ya başka işlerle uğraşıyor, ya da kendi dünyasına dalıp gidiyor. Biraz daha zaman geçip çocukları daha iyi tanıdıktan sonra, derse katılmayan öğrencilerin velileri ile özel olarak görüşeceğim.
2. Öğrencilerin çoğu ev ödevlerini yapmıyor. Bu konuda onları takip etmenizi rica ediyorum. Ödev vermediğim gün demek, öğrencinin eline hiç kitap almayacağı gün demek değildir. Öğretmen ödev versin vermesin, öğrencinin vazifesi, her zaman kitap defterle haşir neşir olmaktır.
3. Çocuğunuza “GÜNLÜK ÇALIŞMA PLÂNI” verdim. Bu plânı duvara asın ve çocuğunuzu bu plâna uymaya teşvik edin. Unutmayın ki, tertipli ve düzenli yaşayan insanlar daha başarılı olur. Ders çalışırken, çocuğunuzu ev işi için kaldırmayınız.
4. Çocuğunuzun hızlı okuma kabiliyetinin gelişmesi için, ona her gün en az 15 dakika sesli okuma yaptırın ve okuduğunu siz de dinleyin.
5. YAPRAK TESTLER VE DENEME SINAVLARI: Toplantıya gelen velilere göstermiş ve izah etmiştim. Çocuğunuz için 56 adet test kâğıdı aldım. Her ünite sonunda, bu kâğıtları çocuğunuza dağıtacağım ve test çözecekler. Böylelikle sınav olma ve test çözme yetenekleri gelişecek. Buna ilaveten, sene boyunca 6 defa deneme sınavı olacaklar. Test kâğıtları 4 lira, deneme sınavları 6 lira, toplam 10 lira vermeniz gerekmektedir. Ancak maddî durumu iyi olmayan veliler, bu 10 lirayı sene boyunca parça parça verebilirler.
6. Günümüzde gittikçe tehlikeli boyuta ulaşan domuz gribi ve diğer bulaşıcı hastalıklardan korumak için, çocuğunuza temizlik alışkanlığı kazandırın. Sık sık ellerini sabunlu su ile yıkamasını söyleyin. Okula kahvaltı yaptırmadan göndermeyin. Öğrencilerime okul kantininden kola ve ellerini yağlayan cips gibi zararlı şeyleri almasını yasakladım. Bu konuda çocuğunuzu siz de uyarın.
7. Çocuğunuzun okul ve öğretmeni hakkında şikayetleri olursa onu dinledikten sonra okul yönetimi ve öğretmeni ile görüşünüz.
8. Zaman zaman dersler için fotokopi çekmem gerekiyor. Çocuğu ile henüz fotokopi kâğıdı göndermemiş olan velilerden ricam, en kısa zamanda 1 top A4 kâğıdı göndermeleridir.
9. Bunun haricinde, okul idaresi fotokopi makinasının bakım ve mürekkebi için 5 lira istiyor.
Bir taraftan öğrencilere ders kitapları bedava verilirken, öbür taraftan fotokopi kâğıdına kadar veliden istenmesi, tuhafınıza gidebilir. Bu durumu ben de kabullenemiyorum, ancak yazık ki benim yapabileceğim bir şey yok.
İyi günlerde görüşmek dileğiyle, selâm ve saygılarımı iletirim.