Çözümü aranan " Sınıftaki aşklar " konusundan, "İmkansızlıklar içinde heba edilen yavrular" başlığı çıktı ve sınıfta yaşanan aşklar, heba olan çocuklarımızın yanında çok basit bir soruna dönüştü bence
Duygular, insanın ayrılmaz bir parçası şüphesiz ki.Engellemeye çalışmak, yasaklar koymak bu duyguları körükleyen bir araçtır diye düşünüyorum.
Hangimiz, daha ilkokul sıralarında bir arkadaşımızı diğerlerinden ayrı tutup, onu küçücük düşlerimize almadık ki? Beşer kadar karmaşık bir varlık daha var mı?
Bana göre, masumca hissedilen duygular çok görülmemeli minicik yüreklere.Ne zaman ki bu masum duygular, onların eğitim öğretimine engel oluyor veya öğrencileri yanlış yollara sevk ediyor, o zaman devreye girip rehberlik yoluyla öğrencilerimize bu yanlışlar anlatılmalı.İletişim kurulmalı; yargılayıcı bir tavır takınılmamalı ve söz hakkı eşit olmalı.Eğriler doğrular, bir bir ortaya dökülüp, " aklın yolu birdir " sözünde olduğu gibi ortak çözümler bulunmalı.Yasaklama ve kınama yolları, yüreklerde başlayan o kıvılcımları söndürmek yerine, daha da alevlendirir ki bunun sonuçları daha ağır olacaktır. Gerçek bir öğretmen tavrıyla, bu sorun kolayca aşılır diye düşünüyorum...
" İmkansızlıklar yüzünden heba edilen yavrular" a gelince, içim burkuluyor açıkcası.Bence bu konuyu ayrı bir başlık altında tartışıp, neler yapılabileceğini hep birlikte irdeleyelim.Ne dersiniz?