EYLEM
Akşehirliyiz, biliriz Nasrettin Hoca ile Timurun hikâyesini.
Timur, musallat eder bir fili ahalinin başına. Koca Timurdur, yapma etme demeye kimsenin cüreti yetmez. Ama fil de fildir hani talan edip yıkmaktadır geçtiği her yeri.
Ne yapmalı ne etmeli diye düşünürlerken Hoca Nasrettini baş seçip gidip Timura hallerini anlatmaya karar verirler.
Hoca önde ahali arkada Timurun otağına yürümeye başlarlar.
Tam kapıya gelmişken Hocamız şöyle bir döner geriye ki ne görsün. Kendisinden başka kimse kalmamıştır kapının önünde.
Ben der içinden, yapacağımı bilirim size. Oraya kadar gelmişken geri dönmek olmaz. Çıkar Timurun huzuruna.
Selam sabahtan sonra Timur sorar; Nasıl Hoca gönderdiğim filden memnun musunuz? Hah der Hoca, ben de bunun için çaldım kapınızı, ahali o denli memnun kaldı ki filinizden en acilinden bir tane daha ister
Babamın en saygı duyduğum ve değer verdiğim prensibi, bir işi yaparken başka işler çıkmasına mahal vermeme prensibiydi. Örneğin traktöre mazot mu doldurulacak, sadece mazot doldurma işi olmalıydı, mazotu taşırıp bir de etrafı temizleme işi çıkarılmamalıydı.
Vakit nakit değildi babama göre. Nakit ki bir pul değerinde iken vakit bambaşka değerlendirilmeli ve değerine paha biçilmemeliydi. Uyandıysan mesela 19.03.2014 sabahına vaktin namazını kılma şansın bir kere vardı. Çünkü ertesi sabaha uyanma şansını bilemezdin.
Ne kadar dağınık yazıyorum değil mi?
Ne kadar alakasız..
Ben aslında hassasiyetlerimizi yitirdiğimizi anlatacaktım. İnsanın kendi benliğine duyması gereken saygıdan dem vuracaktım.
Olmadı.
Bir şeyleri değiştirmek istiyorsak eğer bunu başarabiliriz bu kolay.
Ama insanların kendilerine doğru gelen yanlışları düzeltmek kadar zor bir iş henüz görmedim.
Neye göre yanlış dediniz hemen..
Herkesin doğrusu kendine dediniz..
Herkesin doğrusu kendine olduğundan beri öğrenci haklı, veli haklı, idareci haklı da bir tek öğretmen haksız, bunu unuttunuz.
İnsanlaşmak süreci.
Eğitim.
İstendik davranış kazandırma süreci.
Gelişme.
Gelişim.
Diyoruz ya hani, öğretmenlik kitaptan öğrenilmez diye. (İtiraf ediyorum bunu ben de çok dedim.)
Bu anlayış daha sonra müfredatın dışına çıkılarak kitaptan işlememe aşamasına gidiyor. Kitaplar saçma düşüncesi doğuyor. Her şeyi biliyoruz ya hani biz..
Kitaptan öğrendiklerimizi uygulasak?
Kitapların kapsadığı müfredatla yolumuza devam etsek?
Doğrular azalmaz mı?
Eylemdeydim ben. Susma eylemi. Eylemdeydik.
Geriye dönüp bir baktım herkesin eylemi kendine.
Değişen?
Yok!
Değişmek isteyen yok. Herkesin kendince doğruları var o ve o doğruları yıkmak imkansız.
Herkes haklı yani.
Sonuç?
Bize bir fil çok az
Varlığımız bir anlam ifade etmese de biz hala Timur'a gidiyoruz birşeylerin değişmeyeceğini bile bile. Sonuçta biz yok oluruz ama deriz ki oradaydık. Varsın dikkate almasınlar. Kaybeden bizler değil kendi yağımızda eğitim olur.
Konu hakkında daha fazla birşeyler yazmak istemiyorum. Özellikle 2.sınıf öğretmenlermizden sevdiğimiz dostlarımız sesimiz soluğumuz fazla kesilmiş ki bizlerden paylaşım beklemekte iken poster tadında çalışmalarımız ve dokümanlar sayfasında hala paylaşım yapmadıysak biz bilin ki hala Timur'a gidiyoruz.
Sevgiyle kalın.