Siyah - Beyaz veya Onu Sarıya Boya Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
"Onu sarıya boya" Hintli yönetmen / oyuncu Aamir Khan'ın filmlerinden biridir.
Film "
Hindistan (geri kalmışlıktan / yozlaşmışlıktan) nasıl kurtulur?" sorusuna bir cevap arayışı olarak tanımlanabilir.
Filmi seyretmeyenler yukarıdaki cümlede "Hindistan" kelimesinin yerine "Türkiye" kelimesini koyarak izlerlerse zamanlarını daha verimli hale getirebilirler.
İzlemeyenler için filmin konusunu şöyle özetleyebiliriz :
İngiliz bir araştırmacı olan Sue, Hint geleneklerini adetlerini merak etmektedir.
Sue, dedesinin yazdığı hikayelerden de etkilenerek, onların bağımsızlık mücadele hikayelerini dinleyerek tecrübe ederek bir belgesel çekmeyi düşünür.
Bu sebeple de oyuncular ayarlamaya çalışır. Sue, gördüğü manzara karşısında şaşkına döner çünkü
gençler çıldırmış bir şekilde batı kültürünü taklit etmektedirler.****
Batı etkisindeki insanlar, olayları / durumları / kişileri siyah-beyaz gibi
karşıtlar halinde SINIFLANDIRMAYA meyillidir.Bu insanların dünyasında (sarı, gri gibi) başka renkler(e yer) yoktur.
Bir olayı / durumu / kişiyi siyah olarak tanımlamışsa bu durumu hiç bir olay / durum / kişi değiştiremez.
Zaman içinde yaşanan gelişmelerin duruma / olaya / kişiye etkisi olabileceğini kabul etmezler.Benzer şekilde, bir olay / durum / kişi beyaz olarak tanımlamışsa bu durumunda değişmesi / değiştirilmesi asla ve kat'a mümkün değildir.
Bu ön bilgiden sonra filmimize geri dönelim :
Yirminci yüzyıl başlarında Hindistan, (dünyanın büyük bir bölümü gibi) İngiliz İŞGALİ altındadır.
Sue'nin dedesi İŞGAL kuvvetlerinde, isyanları bastırmakla görevli subaydır.
Görevi suresince tuttuğu günlük Sue'nin eline geçmiştir.
Sue'nin amacı bu günlüğü belgesel haline getirmektir.
Günlükte İSYANCILAR için yapılan tanımlamaya bakalım :
Dünyada iki tür insan olduğu|düşüncesini taşırdım öteden beri. Ölüme feryat figan gidenler ve ölüme sessiz sedasız gidenler.
Sonra bir üçüncüsüyle tanıştım. O uzun süren yürüyüşlerini kimi zaman rüyalarımda halen görürüm.
Hiç şikayet etmediler. İnançlarında hiç tereddüt dahi duymadılar.Her şeyden ziyade gözlerini hatırlıyorum.
Bana bakışlarını...
Emin, sebatkar...
Kararsızlık göstermeksizin.Bu tanımlama aklımızın bir köşesinde kalsın, çünkü filmin sonunda hatırlamamız gerekecek