Geleceğimiz kuruyor: 50 yıl içinde üç Van Gölü kayboldu
Dünyada su talebi son 25 yılda yüzde 60 arttı. Türkiye'de ise son 50 yılda 1 milyon 300 bin hektar yani üç Van gölü büyüklüğünde sulak alan geri dönüşsüz biçimde kurudu.
Dünyada su talebi son 25 yılda yüzde 60 arttı. Türkiye'de ise son 50 yılda 1 milyon 300 bin hektar yani üç Van gölü büyüklüğünde sulak alan geri dönüşsüz biçimde kurudu. Son 50 yıldaki kurumanın nedenleri başta aşırı ve 'verimsiz' tarımsal sulama, sulak alanların tarım, sanayi ve yerleşime açılması, evsel ile endüstriyel atıklar...
Kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı, Batı Avrupa'da yıllık 5 bin, Asya'da 3 bin, Afrika'da 7 bin, Amerika'da 18 bin, Türkiye'de ise 1430 metreküp. Bir ülkenin zengin sayılabilmesi için bu miktarın 10 bin metreküp olması gerek.
'Ramsar'a imza atıldı.
1950'li yıllarda Dünya Sağlık Örgütü'nün tavsiyesiyle sıtma yaratan kaynaklarla savaşa başlayan Türkiye, 1960'lı yılların başında son sıtmalı hastayı da tedavi ettikten sonra sulak alanların peşini bırakması gerekirken, bunu yapmadı.
Türkiye, sulak alanların korunmasına olanak tanıyan Ramsar Sözleşmesi'ne 1994'te taraf oldu ve kurutma işlemleri yavaşladı. Ancak bu kez de sulak alanları besleyen akarsular üzerinde yapılan barajlar drenaj görevi görerek bu alanların bozulmasına yol açtı. Bu durum Türkiye'nin AB ile müzakerelerinde başını ağrıtacak konuların buşında geliyor.
Sadece kuşlar değil, insanlar da göç etmek zorunda kaldı
Tuz Gölü: 1997'de 260 bin hektar alanı kaplarken, yedi yılda 160 bin hektara düştü. Konya'nın kanalizasyon ve tarımdan dönen suların arıtılmadan göle verilmesi, en büyük tehdit. Çevre ve Orman Bakanlığı Özel Çevre Koruma Kurumu'nca hazırlanacak Yönetim Planı'nın soruna çözüm getirmesi bekleniyor.
Seyfe Gölü: Kırşehir'deki göl, alanı besleyen suların içme ve sulama amacıyla başka yerlere yönlendirilmesiyle kurutuldu. 20 santimetre tuzla kaplı ve rüzgâr erozyonuna açık.
Eşmekaya Sazlıkları: DSİ, Aksaray ilçesi sınırındaki bu sazlığı baraj gölüne çevirme çalışmasına 1995'te başladı ama bitirilemedi. Aşırı yeraltı suyu çekimi nedeniyle bölgedeki su kaynakları kurumuş, dolayısıyla da barajda su tutulamamış durumda.
Kestel Gölü: Burdur Bucak ilçesindeki göl 1965'te tarım için kurutuldu. Çeltikçi çayının tamamı, sulamada kullanılıyor.
Hotamış Sazlıkları: Konya'da bulunan, 1980'lere kadar on binlerce hektarlık alana yayılan sazlıklar, su rejimine yapılan müdahaleler sonucu kurutuldu. DSİ, Konya Ovası Projeleri kapsamında tarımdan dönen suların Hotamış'ta depolanması için alanın baraja dönüştürülmesini planlıyor. Bu plan olmazsa sulak alan tümüyle kaybedilecek.
Sultan Sazlığı: Erciyes Dağı'nın güneyindeki sulak alanın bir kısmı 1960'larda DSİ müdahalesiyle tarım alanı kazanma amacıyla kurutuldu. Kurutulan alan artık çorak. Biyolojik çeşitlilik de yok olma noktasında. Göçmen kuşların konaklama mekanı olan ve önemli flamingo popülasyonu barındıran sazlıklar, su takviyesi yapılmazsa çöl olacak.
Amik Gölü: Hatay'daki 75 bin metrekarelik gölün suyu, 1968'de açılan dört drenaj kanalıyla Asi Nehri'ne boşaltıldı. Ancak altı yılda kurutulan alan, çevreye göre altı metre aşağıda kaldı. Drenaj kanallarının tıkanması sonucu da en küçük yağmurda doluyor, her yıl ekili alanlar su altında kalıyor. Gölün kurutulmasıyla Hatay ikliminin de değiştiği kaydediliyor. Yağışlar düzensizleşti, seller arttı.
Gâvur Gölü: 1950'li yıllarda Kahramanmaraş'ta sıtma mücadesi için dev kanallarla Aksu ve Ceyhan Nehri'ne bağlanan gölde 7 bin 125 hektar kurutuldu. Taban suyu, kısa sürede istenilen düzeyin çok altına düşürüldü.
Suğla Gölü: Tarımsal amaçlı kurutuldu. Konya'nın Seydişehir ilçesinde yapılan Suğla Barajı ile hem Konya Ovası sulanması, hem göl çevresinde 14 bin 600 hektarlık alüvyonlu arazinin tarıma açılması planlandı. Bugün göl, bir rezervuara dönüştürüldü.
Samsam Gölü: Konya'da tarım için başlatılan kurutma çalışmasının ardından göl çevresindeki topraklar hâlâ büyük ölçüde tuzlu ve kesinlikle verim alınamıyor.
Eber Gölü: Göller Bölgesi'ndeki Eber Gölü, Afyon'un Bolvadin ilçesinde. 30-40 yıl öncesine kadar kuş ve balık cennetiydi. Yöre halkının önemli geçim kaynağı olan göl, kamış ve sazlıklarıyla da ünlü. Ancak göldeki kirlilik, kuş ve balık türlerinin yanında bölge halkını da tehdit eder seviyede. Yağışların az olması nedeniyle son yıllarda göl beslenemiyor. Buharlaşmanın yanında sulama, gölün su seviyesinin düşmesine neden oluyor.
Avlan Gölü: Antalya'nın Elmalı sınırlarındaki göl, DSİ tarafından 1970'te tarım için kurutuldu. Toplam 26 bin dönüm alana sahip göl kuruyunca çevrede iklim değişti, elmalar kurumaya başladı, taban suları azaldı. 1997'de köylüler, 2 bin 500 imzalı bir dilekçeyi Başbakanlığa sundu. Bunun üzerine DSİ gölü yeniden oluşturma kararı aldı. Gölün 9 bin dönümünde su tutulmaya başlandı. Son iki yıldır kuraklık nedeniyle göl kuruyor. Bir de gölün ortasından Elmalı-Finike yolu geçiyor. Kışın karayolunu su basmasın diye gölün fazla suları DSİ tarafından tahliye ediliyor. Kuruyan bölgede tarım yapanlar, DSİ'den gölün fazla sularının tahliyesini istiyor.
Meke Gölü: Konya'nın Karapınar ilçesindeki Meke Krater Gölü'nün suları, bölge yeterli yağış almadığı ve gölü besleyen yeraltı sularını çiftçiler kullandığı için çekildi. 5 milyon yıl önce volkanik patlama sonucu oluşan ve taban suyuyla beslenen Meke Gölü, 2000'de 100'ün üzerinde kuş türüne ev sahipliği yapıyordu, suyunun hızla kuruması nedeniyle hem güzelliğini kaybetti, hem birçok kuş türü bölgeden uzaklaştı. 12 metrelik gölün derinliği, bugün sadece bir metre. Bölgenin yeterli düzeyde yağış alması için Türk Silahlı Kuvvetleri ağaçlandırma çalışması başlattı ancak gölü kurtarmak mümkün görünmüyor.
Akşehir Gölü: Nasreddin Hoca'nın 'maya çaldığı' ünlü göle akan su, baraj ve göletlerle engelleniyor. Su seviyesinin azalması, göl kenarlarını bataklık haline getirdi. Ayrıca Akşehir ve çevresinin kanalizasyon atıkları da arıtılmadan göle bırakılıyor. 15 yıl önce 350 kilometrekarenin üzerinde alana sahip göl, toplam alanı 30 kilometrekareye, en derin yeri ise 1 metreye kadar düştü. Geçimini gölden sağlayan 5 bin aile göç etmek zorunda kaldı.
Beyşehir Gölü: Konya-Çumra Ovası'ndaki tarım alanlarının sulanması amacıyla aşırı su çekiliyor. Göl kıyılarında kumullaşma, erozyon, sualtı bitkilerinde artış, balıkların yumurtlama alanlarında bozulma başladı. Balık türlerinde büyük azalma var. Atıklar ve tarımdan dönen sular gölü tehdit ediyor.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]