Tatil İçin Nereye Gidelim, Önerileriniz?

Çevrimdışı nurcany

  • Uzman Üye
  • *****
  • 625
  • 838
  • 625
  • 838
# 18 Haz 2009 16:36:13
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
marmaris,Gökova çok güzel ....tavsiye ederim
bu yıl orayı düşünüyoruz..güzel olduğunu duymuştum....

Çevrimdışı vahdetbetul

  • Uzman Üye
  • *****
  • 465
  • 281
  • 465
  • 281
# 18 Haz 2009 16:44:27
ben de balıkesir akçay derim...

Çevrimdışı okuls

  • Uzman Üye
  • *****
  • 3.264
  • 1.325
  • 3.264
  • 1.325
# 18 Haz 2009 16:46:09
sağlık durumum iyi olsaydı bu yıl güzel bi tatil yapcaktım ama kısmet olmıycak...yine de tatile gidcek olanlara şimdiden iyi tatilller...

Çevrimdışı ceyhan43

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.096
  • 1.057
  • 1.096
  • 1.057
# 18 Haz 2009 16:48:23
geçen yıl karadenizi gezmiştim harika yerler var mutlaka gezmenizi öneririm. bu yıl kararsızım .bakalım arkadaşlarla nereleri kararlaştırıcaz.

Çevrimdışı m.gezer38

  • Uzman Üye
  • *****
  • 788
  • 3.940
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 788
  • 3.940
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 18 Haz 2009 17:09:06
( tatil için nereye gideceğimizi bilmiyoruz bize yardım edin önerilerinizi bekliyorum ...)

Sayın Hocam , ben hanımı Irak' a gönderiyorum tatile. Irak' ta Ebu Garib cezaevinin yanında lüks bir otel açılmış. Ayda bir kaç kez bombalanıyormuş sadece. Tavsiye ederim...

Çevrimdışı m.gezer38

  • Uzman Üye
  • *****
  • 788
  • 3.940
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 788
  • 3.940
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 18 Haz 2009 17:09:28
Şaka haa.. Kimse gerçek sanmasın...

Çevrimdışı S.OZKAN

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.699
  • 7.305
  • 2.699
  • 7.305
# 18 Haz 2009 17:13:38
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Didim de güzel. Kalabalık ve hareketten hoşlananlar için. 5 yıldızlı otellerden tutun uygun fiyatlı pansiyonlara kadar her bütçeye uygun konaklama imkanı var. Hem tatil hem kültür diyorsanız Didim derim. Bir de tuzlu denizden hoşlanıyorsanız tabii :D
Sayın ELİF DOĞANAY öğretmenim.
Size katılıyorum. Ben de Didim hayranlarından biriyim. Yurdumuzun her yeri cennet gibi. Bu cennet mekanlarından Didim'e çok alıştım. Son yıllarda hep Didim'e gidiyoruz. Bu sene sanırım gidemeyeceğiz. Çünkü hastalarımız var. Denizinin tuzu Akdeniz kadar çok değil. Didim merkezden başka, Mavişehir, Yeşilkent, Huzur sitesi, Aqua Park bir harika. Sebze meyve ucuz ve çok çeşitli. Her gün kurulan pazarlarından (üretici köylüler getirip satıyor.) herşeyin tazesini ucuza alabilirsiniz. Didim merkezde birçok büyük market var. Gidecek olanlara iyi tatiller dilerim.

Çevrimdışı 1983

  • Uzman Üye
  • *****
  • 538
  • 249
  • 538
  • 249
# 18 Haz 2009 17:26:05
didim diyorum

Çevrimdışı uçbeyi

  • Uzman Üye
  • *****
  • 333
  • 95
  • 333
  • 95
# 18 Haz 2009 17:32:13
izmir

Çevrimdışı ertugrul43

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.318
  • 2.536
  • 1.318
  • 2.536
# 18 Haz 2009 17:33:45
didim-akbük koyu-caprice termal palace...

Çevrimdışı mizansel

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.673
  • 18.971
  • Okul Müdürü
  • 5.673
  • 18.971
  • Okul Müdürü
# 21 Haz 2009 14:07:07
'Tatilde nereye gideyim' diyenlere...

Yaz tatilini bulunduğu kentin dışında geçirmek isteyenlerin, Türkiye'nin dört bir yanında ziyaret edebilecekleri pek çok yer var. İşte tatil planı yapanlara bir kaç tavsiye   


Yaz aylarıyla birlikte tatil planları da yapılmaya başlandı. Yorucu ve stresli bir yıldan çıkanlar, evlerinden bir süreliğine uzaklaşıp yılın yorgunluğunu atacakları, yeni maceralara atılacakları, yeni lezzetlerin tadına bakacakları veya dinlenebilecekleri tatil mekanları arıyor.

Binlerce yıllık tarihinde pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, farklı iklim ve coğrafyalara sahip ülke topraklarında keşfe çıkacakları ise birçok seçenek bekliyor.

İlgi alanlarına göre yurdun dört bir köşesinde görülmesi gereken pek çok kent bulunurken, yaşadığı yerden uzun süre ayrılamayacaklar için de günübirlik ziyaret edilebilecek yerler mevcut.

İşte tatil planı yapanların listelerine dahil etmeleri gereken birkaç seçenek:

AKDENİZ BÖLGESİ

Deniz, kum, güneş turizmiyle turizmin lokomotifi olan Akdeniz Bölgesi, sadece kıyılarındaki değil, iç kesimlerindeki zenginlikleriyle de tatilcileri ağırlamak istiyor.

Her yıl ağırladığı 10 milyondan fazla yerli ve yabancı turistle ''Turizmin başkenti'', sahip olduğu arkeolojik ve doğal güzellikler sayesinde de ''Türk Rivierası'' olarak adlandırılan Antalya, hemen her kesimden tatilciye, farklı olanaklar sunuyor.

Güneş, deniz, doğa ve tarihin sihirli bir uyum içinde bütünleştiği Antalya, Akdeniz'in en güzel ve temiz kıyılarına sahip. 647 kilometre uzunluğundaki Antalya kıyıları boyunca, antik kentler, antik limanlar, anıt mezarlar, dantel gibi koylar, kumsallar, yemyeşil ormanlar, şehir merkezinde ve bazı ilçelerde müzeler, iç kesimlere doğru da, yazın sıcaktan kurtulmak isteyenler için serin yaylalar yer alıyor.

Antalya kent merkezinde, Konyaltı ya da Lara-Kundu sahilinde konaklayan tatilciler, otellerdeki etkinliklerin yanı sıra, şehir merkezinde de dolu dolu bir gün geçirebilirler.

Tarih meraklıları, güne Kaleiçi'nin dar sokaklarında tur atarak başlayabilir. Kaleiçi'ne, Kalekapısı'ndan giren gezginler, Yivli Minare'yi görerek başlayacakları Kaleiçi turunda, Kesik Minare, Surlar, Hadrianus Kapısı (Üçkapılar), Osmanlı ve Rum mimarisinin izini taşıyan, bir çoğu restore edilmiş evleri görebilir.

Buradan Yat Limanı'na inip, Şelaleler mevkisine bir-iki saatlik tur yapan teknelerle şehri ve falezleri denizden gören turistler, son olarak Yat Limanı'nın Mermerli Plajı'ndaki merdivenleri tırmanarak, Karaalioğlu Parkı'ndan şehrin panoramik görüntüsünü izleyip, hatıra fotoğrafı çektirebilirler.

Konakladıkları otelin sahili ve havuzundan sıkılan turistler için Konyaaltı ve Lara plajlarının yanı sıra, Kemer istikametine doğru 10 kilometre mesafedeki Topçam'da ya da 15 kilometre ilerideki Çaltıcak günübirlik kamp alanları, çam ağaçları altında denize girmek isteyenler için bulunmaz bir fırsat sunuyor.

Antalya kent merkezinde gece hayatını sevenler için, çeşitli alternatifler bulunuyor. Konyaaltı Beach Park, Lara Beach Park, Şirinyalı ve Kaleiçi'ndeki hemen her zevke hitap eden diskotek, gazino, kulüp, bar ve kafeler, günün ilk ışıklarına kadar hizmet veriyor.

Türk ve dünya mutfağının yanı sıra, yöresel yemeklerden tatmak isteyenler küçük esnaf lokantalarına uğrayabilir. Türkiye'de yalnızca Antalya'da tadılabilecek ''Antalya Usulü Piyaz'' yemek isteyenler, kentteki hemen hemen tüm piyazcıların ustası sayılan Piyazcı Sami'nin oğlu Piyazcı Recep'in Cumhuriyet Meydanı yakınındaki Cengiz Toytunç Caddesindeki (52. Sokak) küçük dükkanına uğrayabilirler.

Kent merkezindeki ''Çorbacı Ali Baba''da, çorbanın yanı sıra Arap Kadayıfı'nın tadına bakabilir, havaalanı civarındaki Sedir Lokantası'nda ise çeşitli pidelerden önce bamya ya da arabaşı çorbası içebilir.

Sabah kahvaltısını otel yerine farklı bir mekanda yapmak isteyenler için şehir merkezine 15 kilometre mesafedeki Çakırlar köyü, köy kahvaltısı için en uygun mekan. Burada köylü kadınların geleneksel yöntemlerle yaptıkları gözleme ya da bazlamalarla kahvaltı yapan konuklar, ardından pazar günleri kurulan köy pazarında taze sebze meyve satın alabilirler.

Arkeoloji meraklıları için kent merkezinde Konyaaltı varyantındaki Antalya Müzesi, dünyanın en zengin arkeolojik müzeleri arasında gösteriliyor. Bu müzeyi gezebilmek için en az 2 saat ayırmak gerekiyor.

Müzenin yanı sıra yöredeki antik kentleri tanımak isteyenler, acentelerin düzenlediği ve PAS turu olarak adlandırılan Perge, Aspendos ve Side antik kentlerine bir tam gün ayırmalı. Korkuteli kara yolu üzerindeki Termessos Antik Kenti ile şehir merkezine 27 kilometre mesafedeki Karain Mağarası da, ziyaret edilmesi gereken yerlerden. 1946 yılından beri kazı yapılan Karain Mağarası'nda 50 bin yıl önce yaşamış insanların izine rastlamak umudu, arkeoloji sevenler için heyecanlı olacaktır.

Tatilde spor yapmayı tercih edenler için sınırsız olanak bulunan Antalya'da su sporlarının yanı sıra, kışın Saklıkent'te kayak, tüm yıl boyunca da günü birlik yürüyüş (trekking), kanyon geçişleri, kaya tırmanışı, dağcılık sporları yapılabiliyor. Bu sporları kendi başınıza yapabileceğiniz gibi, profesyonel acentelerden hizmet satın alabilir ya da çok sık etkinlikler düzenleyen Toroslar Doğa Sporları Kulübü'nün (TODOSK) etkinliklerine katılabilirsiniz.

İLÇELERDEKİ POTANSİYEL DE ÇOK ZENGİN

Antalya'nın hemen hemen tüm ilçeleri yerli ve yabancı gezginler, macerasever turistler için ilginç olabilecek mekanlara sahip.

Antalya-Konya kara yolundaki Akseki ilçesine Antalya'dan 2,5 saatlik bir yolculukla ya da Ankara'dan Antalya'ya otomobiliyle gelenler için Konya-Seydişehir'den sonra ulaşmak mümkün.

Akseki, nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya bulunan ve koruma altına alınan kardelen çiçeğinin anavatanı sayılıyor. Kardelen çiçeğini, karların erimeye başladığı Nisan ayı başında görebilirsiniz.

Av turizminden hoşlananlar için Akseki yakınlarındaki Gidengelmez Dağları'ndaki dağ keçisi koruma ve av sahası, avcılara ücretli hizmet sunuyor. Burada, giriş ücretinin yanı sıra, avlanan dağ keçisinin boynuz uzunluğuna göre ayrı bir ücret ödemek gerekiyor.

Emiraşıklar köyünde turizmci Mustafa Kaya'nın kurduğu lama ve alpaka çiftliği ile yöresel ''Düğmeli Evler''den oluşan butik oteller de alternatif turizmin ilginç örneklerinden birini yansıtıyor.

Bölgedeki Göktepe Yaylası, Çimi Yaylası, Irmak Vadisi son aylarda keşfedilen 340 metre derinliğindeki Bucakalan Mağarası, ilçe merkezindeki Ulu Camii ve Medresesi görülmeye değer.

Akseki'ye yakın İbradı ilçesi Ürünlü köyü civarındaki Altınbeşik Mağarası da dünyanın en ilginç mağaralarından birisi olarak biliniyor. Altınbeşik Düdeni ve Mağarası'na ulaşmak için Antalya-Alanya kara yolunda Manavgat'tan sonra kuzeye Akseki yönüne 70 kilometre gidilip, İbradı'ya ulaşıldıktan sonra 23 kilometre daha devam edip Ürünlü köyüne gitmek gerekiyor. Mağarayı görmek isteyenlerin köyden bir rehber almaları ve mutlaka araziye uygun ayakkabı giymeleri öneriliyor.

ELMALI HAZİNELERİ

1984 yılında yapılan kaçak kazılarda bulunup, ABD'ye kaçırılan, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın uzun süren girişimleri sonucu ait olduğu topraklara dönen Elmalı Hazineleri'nin bulunduğu Antalya'nın kuzey batısındaki Elmalı ilçesi de önemli eserler barındırıyor.

Antalya'dan 1,5 saatlik bir yolculukla ulaşılabilen Elmalı'da, höyükler, tümülüsler, camiler ve anıt mezarlar görülmeye değer.

Antalya'nın kuzeyindeki 67 kilometre mesafedeki Korkuteli de, daha çok Antalyalıların yazlık olarak kullandığı bir yayla olarak tanınıyor. Adını, Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim'in kardeşi Şehzade Korkut'tan alan Korkuteli'de bugün yalnız kapısı ayakta kalan Alaaddin Camisi ve yine aynı yörede, 1319'da Hamidoğulları'ndan El Emin Sinaeddin tarafından yaptırılan ve aynı adla anılan Selçuklu Medresesi görülebilir. Korkuteli'ye gidenler, ''Şişçi Ramazan''a uğrayıp, satır kıymasından yapılan şiş köfteyi de mutlaka yemeli.

AVRUPAİ ALANYA

Adı belki de Antalya kadar bilinen Alanya, kentin en önemli turistik ilçeleri arasında yer alıyor. Sahip olduğu her sınıftan konaklama tesisinin yanı sıra, 10 binden fazla yabancının yerleşik yaşadığı Alanya, adeta bir Avrupa şehri görünümünde.

Alanya, geniş plajları, tarihi eserleri, modern otel ve motelleri, sayısız balık lokantaları, kafe ve barlarıyla mükemmel bir tatil merkezi olarak görülüyor. Gelenleri ilk karşılayan, Alanya Yarımadası'nın üzerinde bir taç gibi kurulmuş olan ve 13. yüzyıldan kalma şahane Selçuklu Kalesi. Etkileyici kalenin yanı sıra, sekizgen Kızıl Kule, görülmeye değer eserler arasında sayılabilir.

Liman yolu boyunca el sanatları, deri, giysi, mücevherat, çanta ve yöreye özgü desenlerle süslenmiş rengarenk su kabaklarının satıldığı dükkanların yer aldığı Alanya'da, turistlerin mutlaka görmesi gereken yerlerin başında ise ilçe merkezindeki Damlataş Mağarası geliyor.

Mağara yakınında Etnografya Müzesi de mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden. Tekneyle yapılacak bir gezintiyle de Fosforlu Mağara, korsanların kadın esirleri tuttukları Kızlar Mağarası ve Aşıklar Mağarası görülebilir. Alanya'nın 15 kilometre kuzey doğusunda yer alan Dim Çayı Vadisi, gölgelerin serinliğinde dinlenmek ve alabalık yemek için gözde bir yer. Tüm sahillerinden denize girilebilen Alanya, tam bir güneş, deniz, kum cenneti olarak gösteriliyor.

DOĞASI BOZULMAMIŞ BİR YÖRE: GAZİPAŞA

Antalya'ya 2,5 saat mesafedeki Gazipaşa ise, henüz bozulmamış doğası, yeni yapılan ve kısa süre sonra uçuşlara açılması beklenen havaalanı ile turizm için önemli bir potansiyel olarak turistleri bekliyor.

Yaklaşık 10 kilometrelik kumsalı, orman kaplı alanları, Turkuaz mavisi koyları, doğal güzellikleriyle şirin bir ilçe olan Gazipaşa, gözde bir turizm merkezi olma yolunda ilerliyor.

Gazipaşa'daki Koru Plajı ise konuklarına doğal jakuzi keyfi yaşatıyor. Koru Plajı'ndaki 3 büyük ve onlarca küçük doğal havuz, deniz canlılarını yakından izlemek isteyenlere imkan sağlarken, muhteşem manzarasıyla da büyülüyor.

DÜNYANIN İLK PARLAMENTOSU KAŞ

Antalya'nın en batısındaki Kaş ise kent merkezine kara yoluyla 2 saat 45 dakika mesafede. Likya'nın önemli kentlerinden olan Kaş, ilçeyi çevreleyen antik döneme ait kentler ve tarihsel değerlerle dikkati çekiyor.

Dalış, yamaç paraşütü, kano ve tekne turları, doğa yürüyüşleri yapılabilen Kaş, dünyanın ilk demokratik parlamentosunu da bünyesinde barındırıyor.

Kaş'a 30 dakika mesafedeki Patara Antik Kenti, TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın girişimiyle, önümüzdeki yıllarda dünyanın tüm parlamento başkanlarının buluşmasına hazırlanıyor.

ABD'nin bugünkü parlamenter sisteminin örnek alındığı antik uygarlığa ev sahibi olan Patara, eşsiz kumsalları ve bu kumsallarda atla yapılan gezilerle de tatilcileri heyecanlandırıyor.

Kaş'ta deniz ürünlerinin yanı sıra, çeşit çeşit kokulu otlarla yapılan yemeklerin de tadına bakmak gerekiyor.

RUS TURİSTLERİN TERCİHİ: KEMER

Antalya'ya 40 kilometre mesafedeki Kemer'i özellikle Rus turistler tercih ediyor. Beldibi'nden Tekirova'ya kadarki sahil şeridindeki lüks otellerin yanı sıra, pansiyon ve motellerin de yer aldığı Kemer'de, günübirlik tekne turları gözde.

Gece eğlencelerinin ünlü olduğu Kemer'de, geçtiğimiz yıl kurulan ve Türkiye'nin en uzun teleferiği olan Tahtalı Teleferiği ile 2365 metrelik Tahtalı Dağı'nın zirvesine çıkıp, Akdeniz'in maviliklerini izleyip, oksijen depolayabilirsiniz.

Kemer'e yaklaşık 10 kilometre mesafedeki Phaselis antik kenti ve koyu da mutlaka görülmeli. Milli Park statüsündeki Phaselis koyunda antik kenti gezip, çam ormanının hemen önündeki koyda denize girebilirsiniz. Ancak burada ateş yakarak piknik yapmanın yasak olduğunu da hatırlatmak gerek.

MANAVGAT

''Side'' deyince belki herkes tanır ama Türkiye'nin turizme açılan bu ilk köyünün bağlı olduğu Manavgat ilçesi, belki de çoğu kişi tarafından bilinmez.

Ünlü Manavgat Şelalesi'nin adını taşıyan ilçe, Side'den sonra sahiline yapılan çok sayıda konaklama tesisiyle, turizmde söz sahibi haline geldi.

Manavgat, Side, Çolaklı, Titreyengöl, Kızılot, Kızılağaç bölgesindeki tesislerde konaklayanlar, Manavgat'ın 4 kilometre doğusundaki Manavgat Şelalesi'ni mutlaka görmeli. Manavgat Irmağı'nda, günübirlik tekne gezilerine de katılmak mümkün. Side Antik Kenti'ni ve Side Tiyatrosu'nu görmeden Manavgat'tan dönmek eksiklik olacaktır.

Side'de tatil yapıp da, Apollon Tapınağı'nda mini bir klasik müzik konseri dinleyip, güneşin batışını izlememek de olmaz.

KOKU TURİZMİNİN GÖZDESİ

Portakalıyla ünlü Finike, geçtiğimiz yıllarda kurulan beş yıldızlı bir otelle, kitle turizmiyle tanıştı. Finike daha çok, Nisan ayı başında portakal çiçeğinin kokusunu ciğerlerine çekmek isteyen Avrupalı turistlerin ilgi alanına giriyor. Finike'de Limyra ve Arykanda antik kenti kalıntıları da ilgi görüyor.

Alakır Çayı ile Gavur Deresinin dağlardan sürükleyip getirdiği alüvyonlu bir ovada yer alan Kumluca da, sahil boyunca plajlar, konaklama tesisleri ve koylara sahip. Kumluca'nın 27 kilometre kuzeyindeki Altınyaka yaylası, Alabalık üretme çiftliği, sedir ormanları ve bol suları olan güzel bir yayla olarak tanınıyor. Korydalla, Olympos ve Rhadiopolis antik kentleri, Kumluca ilçesi sınırlarında yer alıyor.

Kumluca, son yıllarda Kemer ile birlikte Dünya Ralli Şampiyonası'nın Türkiye ayağına da ev sahipliği yapıyor. Ayrıca, Çavuşköy (Adrasan) köyü de son yıllarda özellikle gençlerin ve yalnız gezginlerin rağbet ettiği bir tatil mekanı olarak giderek ünleniyor.

NOEL BABA BU TOPRAKLARDA YAŞADI

Dünya çocuklarının Noel Baba olarak bildiği Aziz Nicholaus, Antalya'nın Demre ilçesinde yaşadı. Kaş yakınlarındaki Patara'da doğan, ancak yaşamının büyük bölümünü Demre'de geçiren Noel Baba'nın mezarının yer aldığı Noel Baba Müzesi ile hemen ilçe merkezi yanındaki Myra Antik Kenti, özellikle Ortodoks Rus turistlerin mutlaka ziyaret ettiği ören yerleri arasında yer alıyor.

Deprem nedeniyle deniz altında kalan Kekova Antik Kenti de Demre'de bulunuyor. İlçe merkezinden 25 kilometrelik bir yolla ulaşılan Kekova koyunda, tabanı camla kaplı teknelerle yapılacak turlarda, Kekova antik kentinin kalıntılarını ve su altında yatan amforaları izlemek, tatilcilere ayrı bir heyecan veriyor.

Çevrimdışı mizansel

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.673
  • 18.971
  • Okul Müdürü
  • 5.673
  • 18.971
  • Okul Müdürü
# 21 Haz 2009 14:07:43
LÜKS VE İHTİŞAMDA SINIR TANIMIYOR: BELEK

Serik ilçesine bağlı olmakla birlikte, adı daha ünlü olan Belek, üst sınıftaki lüks otellerin yer aldığı, çam ormanıyla çevrili, dünyaca tanınan bir tatil beldesi oldu. Golf sahalarıyla daha çok zengin turistlerin rağbet ettiği Belek'te, kimi otellerdeki lüks ve ihtişam adeta sınır tanımıyor.

Belek'te konaklayan turistler için Aspendos Antik Tiyatrosu yaklaşık 15 kilometre, Antalya ise 50 kilometre uzaklıkta. Haziran-Temmuz ayları arasında düzenlenen Uluslararası Aspendos Opera ve Bale Festivali'nde klasik müzik, bale, opera gösterisini, akustiği mükemmel antik tiyatroda izlemenin keyfini mutlaka yaşamalı.

Yolun dar ve virajlı olması yüzünden en az bir saatte ulaşılan Köprüçay'da rafting yapmak mümkün. Köprüçay, akıntının çok fazla ve tehlikeli olmaması nedeniyle, 7'den 70'e herkesin rafting yapmasına olanak sağlıyor.

Sıcağı, şalgamı ve kebabıyla tanınan, binlerce yıllık tarihi dokuya sahip Adana, kent merkezi ve ilçelerindeki tarihi ve turistik güzelliğiyle misafirlerini bekliyor.

Çukurova yöresinin verimli topraklarında kurulan Adana, ev sahipliği yaptığı çok sayıda uygarlığın bıraktığı eserlerle, zengin bir açık hava müzesi görünümünde.

Bu müzeyi keşfetmek için ortalama 3 gününü ayıran bir kişi, antik dönemde Kilikya bölgesinin önemli kentleri arasında yer alan, Seyhan Nehri'nin en dar yerinde bulunan Taşköprü'yü gezerek keşfe başlayabilir.

Evliya Çelebi'ye göre, Abbasi Halifesi Mem'un döneminde üzerinden geçenlerden haraç alınan, günümüzde ise restore edilerek araç trafiğine kapatılan Taşköprü'nün, 1500 yıl önce Roma İmparatoru Hadrianus tarafından yaptırıldığı tahmin ediliyor. Çeşitli festivallere ev sahipliği yapan köprüden, hemen karşısındaki Merkez Camisi'nin Seyhan Nehri'ne yansımasını hayranlıkla izlemek mümkün.

Caminin yanındaki Arkeoloji Müzesi'nde Adana'ya ev sahipliği yapmış uygarlıkların yaşamından izler bulunurken, köprünün yanındaki eski Adana evlerinin yoğun olarak bulunduğu Tepebağ Mahallesi ve tarihi Kız Lisesi ise, gezenleri siyah-beyaz fotoğraflarda kalmış yaşamlara götürüyor.

Ardından Kuruköprü'deki Etnografya Müzesi'ne giderken yol üzerinde tarihi Büyük Saat Kulesi ile Selçuklu, Artuklu, Memluk, Zengi ve Osmanlı üsluplarını göz alıcı bir şekilde bünyesinde toplayan Ulu Cami, kentin en eski binası konumundaki 1350-1390 yıllarında yapıldığı tahmin edilen ve Osmanlı padişahlarının sefere giderken konakladığı Ramazanoğlu Konağı da görülebilir.

Adana'yı keşfe, birçok restoranda ''acılı'' bir kebap arası verebilecek olanlar, şalgamı yudumlarken, kendileri için özel olarak hazırlanmış sofranın büyüsüne kapılabilir.

Daha sonra, kentin kuzeyinde bulunan Seyhan Baraj Gölü'nün de izlenebildiği Adnan Menderes Bulvarı'na gidenler, kentin ''kavurucu' sıcağında buzdan yapılan ''bici bici'' yiyerek serinleyebilir.

YILAN KALESİ VE ANAVARZA

Gezisinin bir sonraki gününü ilçelerdeki tarihi dokuyu görerek değerlendirmek isteyenler, Adana-Ceyhan kara yolunun 25. kilometresinden ayrılan 3 kilometrelik yolla ulaşılan ve Ceyhan Nehri'nin kuzey yakasında yer alan Hititler'den kalma antik kent Misis (Yakapınar) ile Misis Köprüsü'nü gezebilir.

Misis'ten sonra Ceyhan yönüne gidildiğinde, 12. kilometrede, Yılan Kalesi'ne ayrılan 3 kilometrelik yola ulaşılıyor. Haçlı ordularının 11-12. yüzyılda yaptığı tahmin edilen kalenin, ''Yılanların kralı'' anlamına gelen ''Şahmaran Efsanesi''nin de kaynağı olduğu öne sürülüyor.

Buradan sonra, Anavarza Antik Kenti'ne gitmek için de Ceyhan'dan Kozan ilçesine yönelip, yolun 23. kilometresinden sağa ayrılıp 5 kilometre devam edilmesi gerekiyor. Kozan'ın Dilekkaya köyü ile iç içe olan antik kentin MÖ 1. yüzyılda bir Roma kentleşme merkezi olarak kurulduğu sanılıyor.

Tarihi kaynaklara göre kent, Kilikya bölgesinde düzenlenen şenliklerin ve olimpiyatların merkeziydi. 525 ve 565'teki depremlerde yıkılan kent, Doğu Roma İmparatoru Justinianus döneminde onarıldı. Anavarza, 8. yüzyıldan itibaren Abbasiler, Selçuklular, Doğu Roma ve Haçlılar arasında sürekli el değiştirdi. Anavarza Kalesi ise oldukça dik, 200 metre yüksekliğindeki bir tepede yer alıyor.

Osmaniye-Kadirli kara yolundaki Karatepe ayrımından hemen sonra karşılaşılan önemli bir ören yeri ise Kastabala Antik Kenti. Ceyhan Nehri kıyısında kurulmuş kente sütunlu cadde ile giriliyor. Yolun güney kesiminde, bazilika olduğu sanılan büyük bir yapı var. Kente giriş kapısının arkasında oldukça iyi durumda olan tiyatro ve stadyum kalıntıları göze çarpıyor. Tepede ise ''Bodrum Kalesi'' diye adlandırılan bir Ortaçağ yapısı yer alıyor.

GEZİNİN YORGUNLUĞU DENİZDE ATILIR

İki gün boyunca Adana ve ilçelerinin tarihi mekanları arasında geçmişe yolculuk yapanlar, bu yolculuğun yorgunluğunu şehir merkezine 50 kilometre mesafede bulunan Karataş'ta denize girerek atabilir. Adana'nın güneyinde bulunan ilçeye yapılan yarım saatlik seyahat, yol güzergahında bulunan karpuz, kavun tarlalarında yetişen meyvelerden tatmak için verilen molalar nedeniyle biraz uzayabilir.

İNANÇ TURİZMİNİN MERKEZİ HATAY

Akdeniz Bölgesi'nin en uç noktasında yer alan Hatay, denizi, yaylaları, termal kaplıcası ve inanç turizminin yanı sıra, kağıt kebabı, künefesi, oruğu, zengin mutfağı ve farklı damak tatlarına hitap etmesiyle tatilcilere çeşitli seçenekler sunuyor.

Yıllardır birçok medeniyete ev sahipliği yapan kenti ziyaret etmek için 3 gününü ayıran bir kişi, Erzin ilçesinde bulunan ve Pers Kralı Darius 3 ve Makedonya kralı Büyük İskender'in MÖ 333 tarihinde savaştığı ''Issos Harabeleri'' ile tura başlayabilir.

Amanos Dağı eteklerinde kurulan, narenciye yetiştiriciliğinin yoğun olarak yapıldığı Dörtyol ilçesi de denizi, yaylaları ile birçok turizm seçeneğini bünyesinde barındırıyor. İlçede bulunan 2 bin 200 metre yüksekliğindeki Amanos Dağı'nda bulunan yaylalar da, sıcak yaz günlerinde serinlemek isteyenler ve zengin bitki örtüsü ile doyumsuz manzarayı izlemek isteyenlere bulunmaz bir seçenek sunuyor.

Dörtyol ilçesine bağlı Payas beldesinde dükkan, hamam, kale, han, mescit, medrese ve dinlenme yerlerinin yer aldığı Sokullu Külliyesi, eskiden Kudüs'e gidenlerin konakladıktan sonra yoluna devam ettikleri yer olarak ziyaret edilebilir.

İskenderun ise, dağları ve yaylarıyla ziyaret edilecek yerler arasında bulunuyor. İlçeye 33 kilometre mesafedeki Arsuz beldesi, temiz deniziyle önemli bir turizm ve tatil merkezi konumunda. Burada antik şehir kalıntıları da yer alıyor.

İskenderun'dan hareket edince Amanoslar'ın en yüksek kesimlerinden Belen Geçidi'ne ulaşılıyor. Buradan geçerken Amik Ovası'nın doyumsuz güzelliğini izlemek mümkün.

CAMİ, KİLİSE, HAVRA YAN YANA

Geçitten indikten sonra ulaşılan Antakya ise Müslüman, Hristiyan, Ermeni ve Yahudi vatandaşların barış, huzur, kardeşlik ve hoşgörü içinde yaşadığı bir kent. 3 semavi dine ve farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan kentte, cami, kilise ve havrayı yan yana görmek mümkün.

Şehrin ana caddelerinden biri olan ve çok sayıda dükkanın sıralandığı Roma döneminin tek ışıklandırılmış mekanı olan Kurtuluş Caddesi'ndeki Ulu Cami, Anadolu'nun ilk camisi unvanını elinde bulunduran Habib-i Neccar Camisi ve türbesi, Süveyka Camisi, Katolik Kilisesi görülebilir.

Giriş kapısı üzerindeki freskleriyle dikkati çeken Ortodoks Kilisesi, yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olmaktadır.

Antakya'nın 2 kilometre kuzeydoğusunda, Reyhanlı kara yolu üzerinde Habib-i Neccar Dağı'nın uzantısı olan Haç Dağı eteklerinde yer alan St. Pierre Mağara Kilisesi ise, 13 metre uzunluğu, 9,5 metre genişliği ve 7 metre yüksekliğiyle görülebilecek önemli yerler arasında bulunuyor.

Hristiyanlar tarafından hac yeri olarak ilan edilen ve Hz. İsa'ya inananlara ilk kez ''Hristiyan'' adının verildiği kilisede ayrıca, her yıl 29 Haziranda St. Pierre Bayramı olarak da çeşitli etkinlikler ve ayinler düzenleniyor.

''DÜNYANIN İKİNCİ MOZAİK MÜZESİ''

Kent merkezinde Cumhuriyet Alanı'nda yer alan Antakya Arkeoloji Müzesi'nde ise, binlerce tarihi eser ve mozaik yer alıyor. Müze, sergilenen mozaiklerin büyüklüğü, sayısı ve kalitesi açısından dünyada Tunus'tan sonra en zengin ikinci mozaik müzesi sayılıyor.

Tarihi Uzun Çarşı da baharatçısından, ayakkabıcısına, peynircisinden defne sabunu satışı yapan dükkanlarına kadar, kente özgü yöresel ürünlerin bir arada bulunduğu sayısız işletmeyi barındırıyor.

Uzun gezinin ardından, soluklanıp yemek yemek isteyenler ise, çarşı içinde yer alan kasaplarda yöresel bir lezzet olan tepsi ya da kağıt kebabı yeme şansını yakalayabilir. Dana etinin çok sayıda baharat, maydanoz ve sarımsak ile yoğrulmasıyla yapılan ve taş fırınlarda pişirilerek ikram edilen kebap tatma imkanı bulabilirsiniz.

Kebabın yanı sıra fırınlarda çökelek, zahter ve biber salçası karışımıyla yapılan katıklı ekmek de kentteki farklı lezzetler arasında yer alıyor. Çarşı içinde geziye çıkanlar kentin tescilli ürünü künefenin de nasıl yapıldığını görme ve tatma şansını yakalıyor.

Yemeğini ayaklarını soğuk sulara sokarak yemek isteyenlere de kent merkezine 10 kilometre mesafede bulunan Harbiye beldesi ev sahipliği yapıyor.

Roma döneminde varlıklı ailelerin yaşadığı Harbiye, doğal şelaleleri, lokantaları ve eğlence yerleri ile hem yemek yemek, hem de serinlemek isteyenlerin farklı seçenekleri bir arada bulabileceği önemli bir mesire yeri. Harbiye'de, Hatay ipeğinin binbir çeşidini görebilme şansı var.

İl merkezinden çıkıp güneye doğru ilerleyince, dünyanın en uzun kumsalına sahip Samandağ ilçesine ulaşılıyor. Burada deniz kaplumbağaları koruma altında bulunuyor. Plajda piknik alanları, pansiyon ve lokantalar yer alıyor.

BİN TUTSAĞA 10 YILDA YAPTIRILAN TÜNEL

Samandağ'ın 4 kilometre kuzey batısında, deniz kıyısında Çevlik köyü yer alıyor. Burada Seleukia Ad Piera antik kenti kalıntıları bulunuyor. MS 1. yüzyılda dağdan gelen suların yarattığı selleri önlemek amacıyla Roma İmparatoru Vespasianus ile Titus'un bin tutsağa 10 yılda yaptırdığı bilinen ''Titus  Tüneli'' de görülebilecek yerler arasında.  Tünele girenler, 7 metre yükseklik ve 130 metre uzunluğu ile adeta tarihe yolculuk yapıyor.

Tünelinin yanı sıra Roma İmparatorluğu döneminde yapılan ''Kaya Mezarları'' da, ilçedeki önemli ören yerleri arasında.

Samandağ ilçesine bağlı Vakıflı'da ise organik olarak yetiştirilen turunç, ceviz gibi farklı aromalı reçeller sunuluyor. Tertemiz havası ve yemyeşil doğanın yer aldığı köyde konaklamak için pansiyonlar yer alıyor.

Kara yolu ulaşımının yanı sıra iki yıl önce hizmete açılan havaalanıyla da kolaylıkla gelinebilecek Hatay'da, konaklamak isteyenler kentin tarihi dokusuna uygun otellerin yanı sıra termal otelleri de tercih edebilir.

Hatay'da 3 günlük yolculuklarını sonlandıracak tatilciler, kentteki tarihi yapıların yanı sıra deniz, yayla, termal turizmin keyfini doyasıya yaşayabiliyor.

Ziyaretçilere yöresel tantunisi ve kerebici ile farklı damak tatları sunan, 321 kilometrelik sahil bandıyla denizin, kumun ve güneşin tadını çıkarma fırsatı veren Mersin, Toros Dağları'nın eteğindeki yaylalarıyla da farklı tatil tercihlerine kapılarını açıyor.

Mersin'in sahil bandındaki ilçeleri Erdemli, Silifke, Aydıncık, Bozyazı ve Anamur'u görmek isteyenlerin 132 kilometrelik bölümü virajlı olmak üzere toplam 223 kilometetrelik bir yolculuğu göze alması gerekiyor. Denize paralel, mavi ile yeşilin buluştuğu, zaman zaman dik yamaçları ve virajları nedeniyle sıkıntı yaratan bu yolculuk, manzarası ve doğal ortamı sayesinde keyifli hale geliyor.

Batı ucundan kent merkezine 223 kilometre mesafe ile en uzaktaki ilçesi olan muz ve çileği ile ünlü Anamur'da tatil yapmak isteyenler, bu mevsimlerde bol miktarda taze ve ucuz meyve bulabilir.

Burada tarih meraklılarının görmesi gereken yerlerden birisi olan Ören beldesindeki ''Eski Anamur'' olarak bilinen Anamurium Antik Kenti, günümüze kadar gelmiş en önemli kalıntıları bünyesinde bulunduruyor. Antik kentte MÖ 4. yüzyıllarda kurulduğu tahmin edilen tarihi yapılar yer alıyor. Burayı görüp gezenler, antik kentin kıyısındaki kumsalda denize girebilir.

İlçe, tarihi güzelliklerin yanı sıra caretta carettaların da konaklama alanı. Akdeniz'in masmavi sularıyla buluşanlar her an bir caretta caretta görebilir. Anamur sahillerinde ayrıca dalgıçlar için uygun dalış ortamları bulunuyor. Sahil boyunca sıralanmış otellerin yanı sıra çok sayıda pansiyonda ekonomik tatil yapma imkanı var.

Buradaki tatilini tamamlayanlar, sadece 10 kilometrelik yolculukla bir başka cennet köşe Bozyazı'ya ulaşır. Bozyazı, Toros Dağları'ndan süzülüp gelen temiz havasıyla tatilcilerin yanı sıra nesli tükenmekte olan Akdeniz foklarının da yaşam alanlarını oluşturuyor. Bu belde, Ankara ve İstanbul gibi metropol kentlerde yıllarca yoğun iş temposunda çalışıp emeklilik yaşamını sakin bir ortamda, deniz havası soluyarak geçirmek isteyenlere de ev sahipliği yapıyor. Mülk edinen çok sayıda kişi, emeklilik yaşamını burada huzur içinde geçiriyor.

Bozyazı'dan 39 kilometrelik bir yolculukla Aydıncık'a ulaşılıyor. Tarihteki liman kenti Aydıncık'ta, Kelenderis Antik Liman Kenti kazıları halen devam ediyor. Dev boyuttaki taban mozaiklerinin bulunduğu bu antik kentin yanı sıra ilçede başta ''aşk hikayesi abidesi'' olarak bilinen Dört Ayak Anıt Mezarı başta olmak üzere çok sayıda tarihi kalıntı ve mağaraları görmek mümkün.

Aydıncık yöresindeki lokantaların mönüsünde ilk sırayı balık oluşturuyor. Halkının büyük bir bölümünün geçimini tarım ve balıkçılıktan kazandığı şirin ilçenin ünlü balığı ise beyaz sokar. Ancak, bu balığın bıraktığı damak zevki diğerlerinden çok farklı. Tadına alışkın olmayanlar balığı ilk etapta yadırgasalar da yağda kızarmış olarak tercih edildiğinde damak zevkine daha fazla hitap ettiği bilinmeli.

Bakir kalmış çok sayıda koylarda denize nazır seraların bulunduğu Aydıncık ilçesinden çıkıp, dik yamaçlı ve virajlı yollarda 76 kilometre daha gidildikten sonra Silifke ilçesinin şirin balıkçı kasabası Taşucu'na ulaşılıyor. Buradaki lokantalarda, çeşidi bol deniz ürünlerinden tadılabiliyor. KKTC'ye feribot seferlerinin de yapıldığı bu kasaba yaz aylarındaki hareketli yaşamı ile tatilcilere farklı bir yaşam alanı sunuyor.

VİRAJLI VE DİK YAMAÇLI YOLLAR YERİNİ OVAYA BIRAKIYOR

Mavi yengeç, yılan balığı ve lagos balığı tavsiye edilen bu beldeden itibaren acemi sürücüleri korkutan virajlı ve dik yamaçlı yollar yerini ovaya bırakıyor. Çünkü, Taşucu'ndan 10 kilometrelik yolculuğun ardından Silifke Ovası'na ulaşılıyor. Tatilciler ilçe merkezinde restore edilen 1805 yılına ait Hacıpaşa Saat Kulesi, Amfora Müzesi, Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evin birebir aynısı olan Atatürk Evi gezilebilir, belde yakınındaki Barbaros Koyu'nda çadır kurulabilir ve denize girilebilir.

İlçe merkezinden geçen MS 78 yılına ait Taş Köprü, 2. yüzyıla ait Roma Tapınağı ve Silifke'ye hakim 185 metre yüksekliğinde tepe üzerinde yapılmış Silifke Kalesi de görülmesi gereken mekanlar arasında bulunuyor.

Silifke'nin en ünlü turistik mekanı ise Cennet Çöküğü ve Cehennem Çukuru. Cennet Çöküğü, erozyonla tavanın çökmesi sonucu meydana gelmiş. Mağarada küçük bir kilise bulunuyor. Çöküğe, 452 basamaklı merdivenle nefesine güvenenler inebiliyor. Erozyonla oluşmuş Cehennem Çukuru ise Cennet Çöküğünün 75 metre kuzeyinde bulunuyor. Yörede bir de ''Astım-Dilek'' mağarası yer alıyor.

Bu ilçenin sahili boyunca onlarca tatil beldesi yer alıyor, ancak Susanoğlu beldesi, temiz denizi ve ince kum yapısıyla dikkati çekiyor. Halk plajının da bulunduğu bu beldede gönül rahatlığıyla denize girilebilir.

Silifke'den çıkılıp 27 kilometrelik bir yolculukla Erdemli ilçesinin gözde tatil beldesi Kızkalesi'ne ulaşılıyor. Kızkalesi beldesi sahilinin 200 metre açığında küçük adacık üzerinde, Kızkalesi ve Korikos Kalesi bulunuyor. Bu beldede onlarca otel ve pansiyon bulmak mümkün.

Kızkalesi'nin ardından 19 kilometre mesafedeki Erdemli ilçesine ulaşılıyor. Bu ilçenin sahili de turistlerin denize girmek için tercih ettiği yerler arasında bulunuyor. Uzuncaburç beldesindeki Zeus Tapınağı, Ayaş beldesindeki Elausa Tapınağı ve amfitiyatro ve Alahan Manastırı, görülmeye değer mekanlar arasında yer alıyor.

KENT MERKEZİNE 37 KİLOMETRE KALDI

Erdemli'deki tatilini tamamlayanlar, daha sonra kent merkezine doğru hareket etmeli. Çünkü, 37 kilometrelik yolculuğun ardından kent merkezine gelen tatilcileri, ünü ülke genelini saran tantuni ve kerebiç tatlısı bekliyor.

Tarihi mekan görmeye doyamayan tatilciler, burada da Mezitli ilçesine bağlı Soloi Pompeiopolis Antik Kenti'ne uğrayıp, MÖ 66-65 yıllarında Roma kenti olarak kurulan ve Doğu Akdeniz'de etkin bir liman kenti haline gelen Soloi Pompeipolis Antik Kenti'ndeki kazı çalışmalarını da yerinde inceleyebilir.

Buradaki tarihi yolculuğun ardından kent merkezine dönen tatilciler, tosun etinin bıçakla ve kuşbaşının dörtte bir oranında doğranmasıyla elde edilen etin tavada pişirilmesiyle yapılan tantuninin lezzetine varabilir.

Tantuni, tavaya dökülen su, yağ ve baharatın kıvamının iyi ayarlanmasıyla ortaya çıkıyor. Somun, açık ve lavaş ekmek arasına konulan tantuni, domates, yeşillik, soğan ve baharat eklenerek servis ediliyor.

Daha sonra yemeğin üzerine kerebiç tatlısı tavsiye ediliyor. İrmik, ceviz veya Antep fıstığı ile şekerden yapılan kerebiç, çöven otundan elde edilen süt görünümlü köpükle ikram edilerek ayrı bir lezzete bürünüyor.

Tatilcilere, yemeklerden sonra ayrıca, farklı bir lezzet sunan havuç, toz şeker, bisküvi, ceviz veya Antep fıstığının yanı sıra Hindistan cevizinin karışımıyla elde edilen cezeryeyi yakınlarına hediye götürmeleri öneriliyor.

DANYAL PEYGAMBER'İN TÜRBESİ

Mersin'den ayrılıp Adana yönüne yapılan 30 dakikalık yolculuğun ardından, Hristiyanlığın ilk zamanlarına ait önemli eserlerin yer aldığı Tarsus ilçesine ulaşılıyor.

İlçenin girişindeki Bizans dönemine ait Kleopatra Kapısı, Vatikan tarafından ilan edilen ''St. Paul Yılı'' kapsamında ziyaret edilmesi önerilen St. Paul Kilisesi ve Kuyusu, 1102 yılında St. Paul Katedrali olarak yapıldığı söylenen ve 1415 yılında Ramazanoğlu Ahmet Bey tarafından onarılarak camiye çevrilen Eski Cami, görülebilecek eserler arasında yer alıyor.

Danyal Peygamber'in makamının bulunduğu Makamı Şerif Camisi ve Danyal Peygamber Kabri, 1557 yılında Ramazanoğulları'ndan Kubat Paşa tarafından yaptırılan ve 1966 yılında restore edilerek müze haline getirilen Kubat Paşa Medresesi de kentin tarihi değerleri arasında bulunuyor.

Tarsus ilçe merkezinin kuzeyinde Berdan (Kydnos) Çayı üzerinde yer alan Tarsus Şelalesi de görülebilecek doğal güzellikler arasında sayılıyor.

Eshab-ı Kehf veya halk arasında ''Yedi Uyurlar'' olarak bilinen mağara, Tarsus'un kuzeybatısında, 14 kilometre uzaklıktaki Dedeler köyünde bulunuyor.

MS 2. yüzyıl başlarında dönemin hükümdarı Dakyanus'un zulmünden kaçan Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Dekarnuş, Sazenuş, Kafetaltayuş ve köpekleri Kıtmir'in bu mağaraya sığındıkları, bazı kaynaklara göre 309, bazılarına göre 900 yıl uyudukları rivayet ediliyor. Eshab-ı Kehf hakkında, diğer semavi dinlerin kitaplarında da bölümler yer alıyor.

Mersin'deki yolculuklarını burada sonlandıracak tatilciler, 5 günlük tatillerinde hem tarihi mekanları görebilecek, hem de tertemiz Akdeniz sularına kendilerini bırakabilecek. Konaklama ve yemek ücretlerinin de diğer tatil beldelerine göre daha ucuz olduğu kentte tatilciler, doya doya bir tatil yaşayabilir. Ancak, Mersin'de tatil için konaklama rezervasyonu yaptıracak olanlar ''Herşey dahil mi?'' diye sormamalı. Çünkü, Mersin'deki turistik tesisler son yılların modası ''herşey dahil'' uygulamasına karşı.

Çevrimdışı mizansel

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 5.673
  • 18.971
  • Okul Müdürü
  • 5.673
  • 18.971
  • Okul Müdürü
# 21 Haz 2009 14:08:07
''AKDENİZ'İN EFES'İ'' OSMANİYE'DE

Osmaniye, karayolu ulaşımıyla Adana Havaalimanı'na bir, İskenderun Limanına ise yaklaşık yarım saat uzaklıkta. Osmaniye'de ilk yerleşimin başladığı Neolitik dönemden itibaren, çok sayıda medeniyetin izine rastlamak mümkün.

Bu kültür miraslarından en önemlilerinden biri, kente 12 kilometre mesafedeki Kadirli ilçesindeki Kastabala Antik Kenti. Ören yeri, Ceyhan Nehri yakınlarında Kesmeburun, Bahçe ve Kazmaca köylerinin ortasında yer alıyor. Kalesi, 5 bin kişilik antik tiyatrosu, sütunlu yolu, tapınakları, hamamları, kaya mezarlarıyla Anadolu'daki en önemli antik kentlerden biri olan ve ''Akdeniz'in Efes'i'' olarak tanımlanan Kastabala, Osmaniye'nin en çok turist çeken bölgelerinden biri.

Kastabala Antik Kenti'nden 21 kilometre uzaklıkta ise Aslantaş Açık Hava Müzesi yer alıyor. Aslantaş Baraj Gölünün batı kıyısında, Kızyusuflu köyünde bulunan Aslantaş Kalesi, 1946 yılında çobanlar tarafından tesadüfen bulunmuş, daha sonra yapılan çalışmalar sonucunda da ''Aslantaş Açık Hava Müzesi'' oluşturulmuş.

Kent merkezine 45 kilometre uzaklıkta bulunan Kadirli ilçesindeki Batı ve Doğu Roma dönemlerine ait kalıntılar bulunan Ala Cami, kente 10 kilometre mesafedeki Toprakkale ilçesinde yine aynı dönemlere ait kalıntıların yer aldığı Toprakkale Kalesi de kentin diğer önemli tarihi yerlerini oluşturuyor.

Kentin tarihi dokusunu görmek üzere gelen turistler için en önemli hediyelik eşyayı, kök boyadan yapılan el emeği, göz nuru kilimler oluşturuyor. Karatepe Kilimleri Kooperatifinin girişimleriyle oluşturulan atölyelerde, işlenen kilimler, görenlerde hayranlık uyandırıyor.

Ziyaretçilerin rağbet ettiği diğer bir ürün ise, kentin tescilli yer fıstı.
Antik çağda ''Baris'' ismini taşıyan ve bir çok uygarlıktan izler barındıran Isparta, son yıllarda kış turizminin yapıldığı Davraz Kayak Merkezi ile dikkati çekiyor.

''Güller ve göller diyarı'' olarak da adlandırılan Isparta'ya otomobille 25 dakika mesafedeki Davraz Kayak Merkezi, 2 bin 637 metrelik doruk yüksekliği, doğal dokunun yumuşaklığı ve kar kalitesiyle yeni başlayan kayakçılara tehlikesiz rotalar, profesyonellere ise gönüllerince kayabilecekleri 4 kilometreye ulaşan benzersiz parkurlar sunuyor.

Saatte bin kişi taşıyabilen, bin 670 metreden başlayarak bin 958 metreye çıkaran telesiyej ile çıkılan zirveden, doyumsuz Eğirdir Gölü manzarası da izlenebiliyor. Kışın Davraz'da kayak yapmak isteyenler, kayak merkezindeki konaklama tesislerinin yanı sıra il merkezinde ve 30 kilometre mesafedeki Eğirdir ilçesindeki otellerden yararlanabiliyor.

Isparta, bir gül kenti. Kentte gülden elde edilen ürünler, iç pazarda ilgi gördüğü gibi, yurt dışına da ihraç ediliyor. Isparta, el emeği ürünü halılarıyla da haklı bir üne sahip.

Sınırları içinde çok sayıda göl, milli park ve tabiat koruma alanı bulunan Isparta'da Eğirdir, Kovada ve Gölcük gölleri ''Altın Üçgen'' olarak adlandırılıyor. Isparta, dünyada sınırlarında en fazla göl ve gölet bulunan şehir olarak da biliniyor.

Şehrin işlek caddelerinde gezerken burnunuza gelen gül kokusu ve içinde gülden elde edilen krem, parfüm, sabun, tespih ve kolonyaların bulunduğu dükkanlara aldanmamak gerekiyor. Çünkü Isparta, gülden ibaret değil...

GÖRMEDEN DÖNÜLMEMESİ GEREKEN ESERLER

Selçuklu ve Osmanlılar'a ait birçok eserin yer aldığı kentte, 1312'de Hızır Bey tarafından yaptırılan Hızır Bey Camii, 1415 yılında Hamidoğulları'nın Isparta Subaşısı Kutlu Bey tarafından inşa ettirilen Kutlu Bey Camii görülmeye değer eserler arasında.

1550'de Hacı Abdi Ağa tarafından yaptırılan İplik Camii ve hemen yanındaki, içinde nadide yazma eserlerin bulunduğu medrese dikkati çekecektir. 1561 yapımı Firdevs Bey Camii, Mimar Sinan'ın eserleri arasında yer alır ve kentin görülmesi gereken eserleri arasındadır. Caminin hemen yanındaki aynı adlı bedesten ise 1561'de Firdevs Bey Camii'ne gelir sağlamak için inşa edilmiş, 1967'de ise kapalı çarşı olarak kullanıma açılmış.

Isparta'ya gelip de tandır kebabının tadına bakmamak olmaz. Şehir merkezindeki Kebapçı Kadir ile Ferah Lokantası, özellikle ilkbahar ve sonbaharda, tandırda pişirilen kuzu etini müşterilerine sunuyor. Isparta'da tandır ile birlikte üzüm hoşafı ve ''Kabune'' denilen etli pilav da sunuluyor.

Doğa fotoğrafları çekmeyi seviyorsanız, önerilen yerlerinin başında Kovada Gölü Parkı gelir. Milli park ilan edilen gölün etrafı çınar, meşe ve kızılçam ağaçlarıyla çevrili. Gölde ise irili ufaklı adacıklar yer alıyor.

Gölcük Tabiat Parkı, Isparta'nın 1380 metre rakımlı ve çevresi yeni yetiştirilmiş ağaçlarla kaplı bir krater gölü olan Gölcük gölünün etrafında bulunuyor. Göl kıyısında piknik için tüm altyapı mevcut.

Kovada Gölü Milli Parkı, benzersiz flora ve yaban hayatı çeşitliliğinin yanı sıra, açık havada dinlenme ve eğlenme imkanlarına sahip. Kovada Gölü'nün suyunda bulunan ve göle yeşil renk veren tortular, 1,5 metre derinlikten sonrasının görülmesine engel olur. Göl, 153 çeşit su kuşuyla kuş gözlemine de imkan sağlar.

İLÇELER KEŞFEDİLMEYİ BEKLİYOR

Isparta'nın Eğirdir ilçesinin tarihi MÖ 2000 yılına dayanıyor. Fener-Rum Partiği Bartholemos'nun katıldığı ayinle 2000 yılında tekrar ibadete açılan, Nis Adası'ndaki tarihi Doğu Roma Kilisesi, ilçenin görülmeye değer mirasları arasında. Göl manzaralı çok sayıda lokanta ve pansiyonun yer aldığı Eğirdir'de yöreye özgü yaprak dolmasının mutlaka tadına bakılmalı.

Doğa sporlarıyla da ön plana çıkan Eğirdir'in doğal yapısı, özellikle Eğirdir Gölü, trekking, yamaç paraşütü, dağcılık, ip inişi, mağaracılık, avcılık, binicilik, bisiklet, sörf, foto safari, kayak gibi çok geniş bir yelpazede outdoor etkinliğine imkan sağlıyor.

Atabey ilçesinde Harmanören köyü sınırları içinde kalan küp mezarlar ve Ertokuş Medresesi görülebilecek alanlar arasında. Tarihi MÖ 1000 sonlarına uzanan 41 küp mezarın ağzı genelde doğuya açılmakta olup, düzenli sıralar halinde yerleştirilmişler. Harmanören, Semahöyük ve Demirci Höyük'ten sonra Anadolu'nun üçüncü mezarlık kazısı olarak biliniyor.

Mübarizüddin Ertokuş tarafından 1224 yılında yaptırılan Ertokuş Medresesi ise, civarında Roma yerleşim merkezi olan Seleukeia Sidera'dan getirilmiş taşlar ve Doğu Roma Kilisesi kalıntılarından yararlanarak tümüyle devşirme malzemeyle inşa edilmiş olmasıyla dikkati çekiyor.

Kızıldağ Milli Parkı'nın yer aldığı Şarkikaraağaç ilçesi ise Kızıldağ Milli Parkı ile dikkati çekiyor. Kızıldağ ile Beyşehir Gölü arasında erozyonla aşınarak meydana gelen arazi şekilleri, fotoğraf tutkunlarına ilginç görüntüler sunuyor.

Isparta'nın keşfedilmeyi bekleyen ilçelerinden Uluborlu, MÖ 3. yüzyılda kurulmuş, Apollonia Mordion Antik Kenti'yle ön plana çıkıyor. Şüphesiz ilçenin tek zenginliği antik kent değil. Yine milattan önce inşa edilen kalesi de gezilmeye değer eserler arasında. 135 metre uzunluğundaki kalede üç burç bulunuyor. Ayrıca ilçenin dünyaca ünlü kirazlarının da tadına bakmak gerek. Tabii ki mevsiminde orada bulunulabilinirse...

Tamamı İngiltere, Almanya, Hollanda ve Belçika gibi Avrupa ülkelerine ihraç edilen Uluborlu kirazları, ilçe için o kadar önemli ki, her yıl Temmuz ayının ilk haftasında Kiraz Festivali düzenleniyor.

İlçe merkezine sadece 1 kilometre mesafedeki, 765 metre uzunluğa sahip Zindan Mağarası'nı gezmek, ürkütücü olduğu kadar, maceraperestler için eşsiz bir deneyim olacaktır. Yaz, kış yarasa kolonilerinin barındığı mağaranın içinde yer altı deresi akıyor. Mağaranın Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 1998 yılında ''Doğal ve Arkeolojik Sit Alanı'' olarak tescil edildiğini hatırlatmakta fayda var.

AZİZ PAULOS'UN İZİNDE

Isparta'nın görülmesi gereken bir diğer ilçesi ise Yalvaç. Rivayete göre, İsa'nın havarilerinden Aziz Paulos'un Hristiyanlığı yaymak için yaptığı dört Anadolu yolculuğunda Psidia Antiokheia'sının adı geçer. Aziz Paulos ilk yolculuğunu 46 yılında yapıyor. Barnabas ile Antakya'dan yola çıkıyor, Kıbrıs üzerinden Perge'ye, oradan da Yalvaç'a geliyor. Hristiyanlığın dünyaya açıldığı yer olarak kabul edilen Yalvaç'ta Aziz Paulos'un anısına, konuşma yaptığı havranın temelleri üzerinde kilise inşa edilmiş. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca da, Yalvaç'ın Hristiyan alemi açısından önemli bir hac merkezi olabileceği kabul edilmekte.

Rivayette adı geçen Antiokheia Antik Kenti Ören Yeri ise Yalvaç kent merkezine 1 kilometre mesafede. Kentin Seleukoslar tarafından kurulduğu biliniyor. En parlak döneminde 100 bin kişinin yaşadığı kentte yürütülen kazılarda elde edilen eserler Yalvaç'taki müzede sergileniyor.

Yılın on bir ayı kar bulunan Yenişarbademli ilçesindeki 2998 metre yüksekliğindeki Dedegül Dağı, dağ yürüyüşü, kamp, tırmanış için imkan sunuyor. Bölgede dağ evleri ve kamp sahaları da bulunuyor.

Isparta'nın Sütçüler ilçesi, ilçe merkezine 10 kilometre uzaklıktaki Yazılı Kanyon Tabiat Parkı ile görülmeye değer alanlar arasında yer alıyor. Zengin bitki örtüsü, yaban hayatı ve seyrine doyum olmayan doğal güzellikleriyle dikkati çeken alan, aynı zamanda tarihi Kral Yolu'nun da geçtiği, tapınak ve kaya yazıtları ile tarihi bir öneme de sahip. İncil'e göre, Aziz Paulos, Perge'den Pisidia Antiocheia'ya giderken bu kanyondan geçmiş.

Trafiğe açık olan Antalya-Isparta Dereboğazı Karayolu ile Antalya yöresinde yer alan turistik tesislerden bu alanlara ulaşılması 1,5 saatlik bir süreye indirildi. Bölge, rafting meraklıları için de biçilmiş kaftan.

ANTALYA YOLUNDA TARİH MOLASI

Antalya'ya, İstanbul, Ankara, Bursa gibi büyük illerden kara yoluyla tatile gelenler, içinden geçtikleri Burdur'un, bu denli zengin arkeolojik eser barındırdığını bilseler, mutlaka birkaç günlerini Burdur'u tanımaya ayırırlardı.

Burdur, insanlık tarihine ışık tutan Hacılar, Sagalassos, Kibrya, Kremna, Bubon, İncirhan, Susuzhan gibi tarihi yerleriyle henüz keşfedilememiş bir turizm cenneti.

Burdur'a, Antalya Havalimanı'ndan kara yoluyla iki saatlik bir yolculuk sonucu ulaşılıyor. Ziyaretçileri daha yol üzerindeyken, Bucak ilçesine 5 kilometre mesafedeki, Selçuklu sultanlarından Keykubat bin Keyhüsrev'in 13. yüzyılda yaptırdığı İncir Han karşılıyor.

İncir Han'dan ayrılan ve Burdur'a giden ziyaretçileri, bu kez de 10 kilometre mesafedeki Susuz Kervansaray cezbediyor. Susuz köyü sınırlarındaki kervansarayın 1200'lü yıllardan günümüze kadar bozulmadan ayakta kalmış olması dikkati çekiyor.

Bucak'ın Çamlık köyü sınırındaki Kremna'nın tarihi ise MÖ 6. yüzyıla kadar uzanıyor. Etrafı uçurumlarla çevrili bir tepede olan Kremna'da ayakta kalan eserler, Batı ve Doğu Roma dönemlerine ait. Ziyaretçi sayısı her geçen gün artan bu kentten ayrılanlara, Türkiye'de turizme açılan ilk mağara olan İnsuyu Mağarası'nı gezmesi tavsiye ediliyor. Mağara içinde irili ufaklı 9 göl bulunuyor.

SAGALASSOS: HIZLICA GEZİLİP GEÇİLECEK GİBİ DEĞİL

Tarihi MÖ 6000'lere dayanan Sagalassos Antik Kenti, gün ışığına çıkan tarihi eserleriyle tüm dünyanın dikkatini üzerine topluyor.

Çarşılar, devasa boyutlardaki Antoninler Çeşmesi, tiyatrosu, kütüphanesi ve hamamı ile antik kent, ziyaretçilerin yaklaşık yarım gün ayırması gereken bir yer. Temmuz ayı başında yeni kazı dönemi başlayacak kent, her yıl yerli, yabancı binlerce turisti ağırlıyor. Kentin, Selçuk'taki Efes'e rakip gösterildiğini belirtmekte fayda var.

Sagalassos Antik Kenti kazılarından elde edilen eserleri görebilmek için Burdur Müzesi'ni ziyaret etmek gerekiyor. Burdur Müzesi, 59 bin esere ev sahipliği yapıyor. Eser sayısının bu denli çok olması ve yer sorunu yaşanması nedeniyle birçok eserin sergilenemeyerek depolarda bekletildiği biliniyor.

Türkiye'de en çok esere sahip üçüncü müze olan Burdur Müzesi'ni ziyaret edenlere, kentteki gölden güneşin batışını izlemesi tavsiye ediliyor. Manzara fotoğrafçıları ise gün batımını daha farklı değerlendirebilir.

İlçeleri gezmeyi düşünüyorsanız, yola çıkmadan önce Burdur'a özgü Burdur şiş ve arkasından ceviz ezmesi mutlaka tadına bakılması gereken lezzetlerden.

Burdur'a 50 kilometre mesafedeki Yeşilova ilçesinde bulunan Salda Gölü de görmezlikten gelinemeyecek bir doğal güzelliğe sahip. Göle gitmeden önce fotoğraf makinenizi yanınıza aldığınızdan emin olmalısınız. Salda'ya yaz aylarında gidenler mayolarını yanlarına almalılar.

Gölhisar ilçesindeki Kibyra Antik Kenti'nin MÖ 4. yüzyılda inşa edildiği sanılıyor. Antik kentteki amfitiyatro, büyük ölçüde korunarak günümüze ulaşmış. Antik kentin içinde ve çevresinde yaklaşık 2 bin yıl önce yapıldığı belirtilen bir çok mezar bulunuyor.

Gölhisar'dan yaklaşık 45 dakikada ulaşılabilecek Karanlık Kanyon ise, görülmesi gereken manzaralar arasında yer alıyor. Burdur'dan ayrılmadan Ağlasun'da alabalıkların tadına bakmanız önerilebilir.

Çevrimdışı m.gezer38

  • Uzman Üye
  • *****
  • 788
  • 3.940
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 788
  • 3.940
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 21 Haz 2009 14:38:22
Kesinlikle Karadeniz. Tavsiye ederim. Uzungöl , Rize , Ayder Yaylası , Giresun kıyıları.... Ülkemizde bu kadar güzel tabiat harikaları varken tatil için başka yer mi aranırmış canım. Hadi bakiyim , herkes Karadeniz' e... :D

Çevrimdışı sitemkar45

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.871
  • 936
  • 1.871
  • 936
# 21 Haz 2009 14:56:49
Tatilde ingilizce çalışacağım ve bol bol  kitap okuyacağım..Gezme tozma işlerini  bırakalı çok oldu...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK