Arkdaşlar 5 eylülü buldum buyrun.
Tarih : 5 Eylül 2008
Konu : Otizmi olan bireylerin eğitimi ve uygulamaları
Konuşmacı : Doç. Dr. Binyamin BİRKAN
Otizm, ilk olarak Amerikalı çocuk psikiyatristi Kanner tarafından “Erken çocukluk otizmi” olarak tanımlanmıştır.Kanner’ın insanlarla ilişki kurmada zorluk çekme, konuşmanın olmaması veya bir iletişim aracı olarak kullanılmaması, çevresindeki aynılığı koruma isteği ve bazı özel beceriler gibi özelliklerle belirlediği otizm, genellikle 3 yaştan önce ortaya çıkar ve on bin çocuktan dört veya beşinde görülür.
Eğitimin amacı, kişinin zihinsel ve sosyal yönünden yaşam standartını gelişmektir.Özel eğitimin amacı da aynı şekilde, özel eğitim gerektiren bireyin kendine yeter şekilde hayatını sürdürebilmesi ve kendince topluma üretken birey olarak katılımını sağlamaktır.Özel eğitim gerektiren birey olan otistik bireylerinde, gereksinimleri doğrultusunda eğitim almaları hedeflenmelidir.
Otistik çocukların eğitiminde öğrenmenin kalıcı olması ve bunun içinde eğitimde sürekliliğin gerekli olması esastır. Çocukların yaş ve seviyelerine göre uygulanan eğitim programı uzun ve tekrar edildiği taktirde kalıcı olması mümkündür. Öğrenciler sistemin psikolojisinden koptuklarında okula adaptasyon zorluğu çekmektedirler. Öğrenmeleri kalıcı olmamaktadır. Öğrenciler için kesintisiz eğitim şarttır.
Tarih : 5 Eylül 2008
Konu : M.E.B. ile Tohum Otizm Vakfı işbirliği
Konuşmacı : Mine NARİN
Milli Eğitim Bakanlığı ile Tohum Otizm Vakfı arasında “Otizmli Çocukların Eğitiminde İşbirliği Protokolü” imzalandı. Otizmli çocukların eğitsel değerlendirme ve tanılanmasında çalışan personel ile eğitiminde çalışan öğretmenler ve otizmli çocukların ailelerini kapsıyor. İki yıl süreyle geçerli olacak protokol çerçevesinde, Rehberlik ve Araştırma Merkezleri’nde (RAM) çalışan 180 rehber öğretmene ve 120 özel eğitim öğretmenine verilecek eğitimle uzmanlık kazandırılarak 4.000 otizmli çocuğa ulaşılması hedefleniyor.
Yaşam boyu süren, sosyal ilişkilerde güçlük, iletişimde zorluk, sınırlı ilgi alanları ve tekrarlayıcı davranışlarla boy gösteren bir gelişim bozukluğu olan otizmin tek tedavi şekli sürekli ve yoğun eğitim. Eğitimin başarısında ise, erken tanı büyük önem taşıyor.
Dünyadaki gelişmekte olan ülkelerde halen 140 milyon çocuğun eğitimden yoksun olduğunu ifade eden Mine Narin, bunların 30 milyonunu engellilerin oluşturduğunu söyledi.
Milli Eğitim Bakanlığı ile imzalanan işbirliği protokolü çerçevesinde başlatılan otizmli çocuk ailelerini bilgilendirme eğitimleri için öncelikle AB Otizm Tarama Projesi’nin devam ettiği beş ilden başlayarak 180 rehber eğitmene eğitim verilecek.
Tarih : 5 Eylül 2008
Konu : Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan bireylerin eğitimi ve tedbirleri
Konuşmacı : Prof. Dr. Bengi SEMERCİ
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) aşırı hareketlilik, kısa dikkat süresi ve ataklıkla (yetersiz dürtü kontrolü) karakterize bir bozukluktur. DEHB Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümlerine yapılan başvuruların en sık nedenlerinden biridir. Okul öncesi çocuklukta başlayıp yetişkin yaşamında da değişik bulgularla seyredebilen bir bozukluktur. Tedavi edilmediği taktirde, belirtileri çocuğun eğitim yaşantısının hemen her alanını olumsuz etkilemekte, yoğun ruhsal, sosyal ve okul sorunları ortaya çıkmaktadır.
“Dikkat Eksikliği”, bir konuya konsantre olmada güçlük, verilen görevleri tamamlayamama, sınırlı dikkat zamanı ve dikkat dağınıklığı belirtileri ile kendini gösterir.
Ayrıntılara karşı dikkat eksikliği gösterir. Çalışmaları plansız, düzensiz ve karmakarışıktır. Ödevlerinde dikkatsizce hatalar yaparlar. Kendilerine verilen ödevler ve işlerde belirtilen ve beklenilen bir biçimde çalışamaz, bunu bitiremezler. Bu çocuklar belirli bir zihinsel çaba gerektiren iş ve görevlerden (ev ödevleri, yazı v.s.) kaçınırlar, bu etkinliklerde yer almaya karşı isteksizdirler. Çalışırken dersin başında uzun süre oturamazlar. Anne-babalarının zoruyla uzun bir süre derslerinin başında otursalar bile, sürekli kalem, silgi ve kalem traşla oynarlar. Dikkatleri, ilgisiz uyaranlarla kolaylıkla dağılabilir. Başkalarının dikkatini çekmeyen bir ses, bir görüntü onların ilgisini anında çeker. Çalışma biçimleri dağınık ve düzensizdir. Sıklıkla eşyalarını ve okul gereçlerini bir yerde unutur, kaybedebilirler. Günlük etkinliklerde sıklıkla unutkandırlar. Karşısında kilerini dinlemezler, konuşmaya yoğunlaşmazlar ve oyunların ya da etkinliklerin kurallarını izlemezler.
Hiperaktivite yerinde rahat duramama ya da oturduğu yerde bile kıpırdanıp durma, gerektiği zamanlarda yerinde oturamama, uygunsuz biçimde ve yerlerde koşuşturma ya da tırmanma (motor takılmış gibi) sürekli hareket halinde olma tarzında kendini gösterir. Bu çocuklar uyarıları dinlemeden, durma, yorulmak bilmeden birbiri ardına hareket ederler. Sınıf öğretmenleri; bu çocukların sık sık ayağa kalkmalarından, sağa sola sataşmalarından ve laf yetiştirmelerinden yakınabilirler. Koltukların üzerinden atlama ve dolaplara tırmanmaları nedeniyle “Düz Duvara Tırmanma” deyimi bu çocuklara uygun bir deyimdir. Diğer çocuklardan daha fazla tehlikeli ve kaza yaratan durumlara girerler. Çok hareketli ve atak oldukları için tehlikeyi hemen kavrayamayabilirler. Çok konuşur ve sessiz etkinlikler sırasında gürültü yaparlar.
İşitme, görme, ortopedik, zihinsel engelli çocuklar için eğitim-öğretim boyutunda kaynaştırma önlem olarak alınmış olmasına karşılık, bu çocuklar için gerçekleşen başka herhangi bir önlem göze çarpmamaktadır. Eğitim tedbiri olarak alınabilecek bazı öneriler aşağıda sıralanmıştır:
• Çocuklar için bir özel sınıfın bulunması, özel bir eğitim-öğretim programının uygulanması, onların kendileri, aileleri ve toplumumuz için bir kazanım olacaktır.
• Bu çocukların diğer bölümlerde belirtilen özellikleri ve eğitim-öğretimlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar göz önünde bulundurularak normal sınıflarda eğitimlerine devam ettirilmeleri, akademik başarısızlık gösterdikleri derslerde uzman öğretmenlerle bireysel eğitim alarak desteklenmeleri ve enerjilerini sağlıklı olarak aktarabilmelerine olanak verecek ders programının oluşturulmasına olanak vermek gerekmektedir.