Bir dağ köyünün tezek kokan damında
Hayır yoksa ne penceresinde, ne camında
Sıralar kırılmış tavan akıyorsa,
Birde memleket sevdası yüreğini yakıyorsa,
Arama başkalarını ben ordayım...!
Merak mı ettin kim olduğumu?
Ben köy öğretmeniyim...
Her sabahın alaca karanlığında,
Yeni bir hayalle derse koşarım,
Tamamsa talebem, hazırsa konum,
Mutlu bir gün yaşarım...
Dert etmem altının ıslanmasını,
Burnunun akmasını,
Bir ana şefkatiyle kendim yıkarım,
Onlar benim yavrularım,
Gözüm gibi bakarım...
Ben köy öğretmeniyim,
Teftiş kaygısı bağlamaz beni...
İyi gelmiş, kötü gelmiş,
Umurumda değil,
Vicdanımla başbaşayım...
Allah’ın huzurunda,
Milli his uyandırmışsam ne mutlu bana
Fidanlarımın ruhunda...
Ben köy öğretmeniyim,
İçim neyse dışımda odur...
Karşı dağın yamaçlarına sorun,,
Ünitemin amaçlarına sorun
Sorun; Ali’me , Mehmet’ime Ayşe’me...
Elif Bacıma, Hasan Emmime, Hüsne Nineme
Sorun ; çil horoza, al taya, karabaşa...
Sarı danaya, al boğaya, serçe kuşa...
Hepsi tanırlar beni,
Ben onlardan biriyim,
Çünkü; köy öğretmeniyim...
Ne laboratuar bulursun okulumda,
Ne harita,
Ne odun, ne soba,
Bir kere yanmaya görsün çatılar
Ne su bulursun, ne kova...
Acıdır söylemesi ama,
Ne düzgün bir sıra,
Ne iyi bir karatahta...
Ben köy öğretmeniyim,
Yokluklar içinde varlık,
Size fidanlarımı anlatayım.
Benim fidanlarım...
Daha küçük,
El kadarcık.
Ben onlarla varım,
Onlarla yaşarım,
Onlarla kalkar,
Onlarla düşerim.
Bakmayın tebeşir kaplı suratıma,
Ütüsüz ceketime, eski kravatıma,
Benimle dünyaya bakanlar var,
Benimle çağlayıp akanlar var,
Peygamber mesleği benim mesleğim,
Öğünerek söylerim her zaman,
Ben köy öğretmeniyim,
Ben köy öğretmeniyim...
Nice ninelerin evlatlarına bakarım…
Katıksız saftır yürekleri…
Tıpkı nineleri gibi….