Türkiye ile Japonya eğitim sistemi arasındaki farklar

mehmetsary

09 Eki 2006 18:06:28
TÜRK VE JAPON EĞİTİM SİSTEMLERİNDE İLKÖĞRETİM KADEMESİNİN KARŞILAŞTIRILMASI


Ahmet Türk  (*)


1. GİRİŞ
İlköğretimin toplum ve birey için taşıdığı önem her türlü tartışmanın dışında tutulmaktadır. Çünkü, ilköğretim çocuk için gerçek fırsat eşitliği ve şanstır. Çocuğun yaşadığı topluma ait bir varlık ve öge olması ancak ilköğretim sayesinde olmaktadır.O yüzden de eğitimin bu kademesi, çoğu ülkede olduğu gibi ülkemizde de, “temel eğitim” olarak adlandırılmaktadır. Bu önemi nedeniyledir ki, ilköğrenim hakkı bizim Anayasamızın 42. maddesinde olduğu gibi, hemen bütün ülke Anayasalarında garanti altına alınmış ve eğitimin bu kademesinin istisnasız herkese zorunlu ve parasız olduğu vurgulanmış, bunun sağlanmasının da devletlerin görevi olduğu belirtilmiştir (1).
Bilim adamları ve ekonomistler, eğitim amacıyla yapılan yatırımların, biri toplumsal, diğeri ise kişisel olmak üzere iki tür getirisi olduğunu ileri sürmektedirler. Kişisel getiri, eğitim görmüş kişinin bundan dolayı yaşamı boyunca elde edeceği ek gelirin; toplumsal getiri ise kişinin eğitim görmüş olmasından dolayı yaratılan katma değerin, o kişinin eğitimi için yapılan yatırım oranıdır. Elli sekiz ülkede yapılan hesaplar eğitimin kademesi yükseldikçe toplumsal getirinin azalmakta olduğunu göstermiştir. Daha açık bir ifadeyle toplumsal getirisi en yüksek ve kişisel en düşük kademe ilköğretim, bunun tersine toplumsal getirisi en düşük ve kişisel getirisi en yüksek kademe ise yükseköğretimdir . Anılan araştırmadan da anlaşılacağı gibi ilköğretimin getirisi tümüyle toplumadır. Öyle ise, temel eğitim bir toplumun varlığı ile eşdeğerdedir (2).
Tarih boyunca, ülkeler birçok açıdan birbirlerinden etkilenmişlerdir. Bu etki alanlarından birisi de eğitimdir. Günümüzde bazı ülkelerin hızla ilerlemeleri ve gelişmiş ülke sıralamasında en üst noktalara gelmelerinin temelinde eğitimin olduğu bilinmektedir. Bu nedenle gelişmiş ülkelerin eğitim açısından incelenmesi, varsa benzer sorunlara nasıl çözüm bulduklarının araştırılması, kendi sorunlarımıza çözüm üretmede yardımcı olur (3). Bu düşünceyle bu yazıda dünyanın gelişmiş ülkelerinden olan Japonya’nın eğitim sisteminin ilköğretim kademesi genel hatlarıyla incelenerek benzer ve farklı yönleri belirlenerek Türkiye ile karşılaştırılmaya çalışılmıştır.

2. JAPON EĞİTİMİNDE İLKÖĞRETİM

Japon eğitiminde ilköğretim kademesini incelemeye başlamadan önce Japon kültürü ve eğitiminin genel özellikleri hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır.

Japon kültürünü ve tarihini şekillendiren en önemli unsurlardan biri eğitim sistemidir. Japon geleneği topluma ve kurulu düzene saygıyı, kolektif amaçların yüceltilmesini bireyselliğe üstün tutmayı vurgular. Eğitim sistemi çalışkanlık, bireyin kendisini sorgulaması ve düzenli çalışma alışkanlıklarının edinilmesinin gerekliliği üzerine kurulmuştur. Daha genel olarak azim ve çalışkanlık hayatta meyvesini verecektir (4).
Öğrencilerin okul hayatının büyük bir kısmı dolaylı yada dolaysız olarak ahlaki davranışların ve karakter gelişiminin öğrenilmesi sürecidir. Okul müfredatları Japon toplumunun ve kültürünün temel değerlerinin öğretilmesine adanmıştır. Aynı zamanda Japon öğrencilerin akademik başarıları uluslar arası standartların çok üzerindedir. Sistemin temel karakteri yüksek okullaşma oranı ve derslere devam “zorunluluğudur”. Önemli bir yere sahip olan özel eğitim kurumları da aynı karakteristik özellikleri taşımaktadır (5).
Japonya’da ulusal bütçenin %12’si eğitime ayrılırken %7,7’si askeri harcamalara ayrılmaktadır. Japonya’da okur-yazarlık oranı % 99’dur. İlkokul düzeyinde bir öğretmene ortalama  25 öğrenci ,ortaöğretimde 18 öğrenci, yükseköğretimde 11 öğrenci düşmektedir (6).
Japonya’da zorunlu eğitim 9 yıldır. Bunun ilk 6 yılı ilkokul, son 3 yılı da ortaokuldur. Zorunlu eğitim 6-15 yaş arasındaki çocukları kapsar ve devlet okullarında parasızdır. Okullaşma oranları okul öncesinde % 65, ilkokulda %99,9 , ortaokulda % 99 , lisede %92 ve yükseköğretimde %39’ dur.

Kuruluş statüsü açısından Japon okulları üç gruba ayrılmaktadır. Bunlar resmi devlet okulları, mahalli okullar (il ve belediye okulları ) ve özel okullardır (7) . Japonya’da okulların % 28’i özel okuldur. Anaokulu öğrencilerinin % 75’i , kreş öğrencilerinin % 43’ü , ilkokul öğrencilerinin % 1’i, ortaokul öğrencilerinin %3’ü, lise öğrencilerinin %28’i, üniversite öğrencilerinin %72’si , meslek yüksek okulu öğrencilerinin % 89’u, teknik okul öğrencilerinin %7’si özel okullara gitmektedir (8).
Japonya’da ilköğretim iki aşamadan oluşmaktadır. Bunlardan birincisi 6 yıl süreli ilkokul, ikincisi de 3 yıl süreli olan ortaokuldur. Bu bölümde bu iki aşama ayrı ayrı incelenecektir.
2.1. İlkokul
Japonya’da 6 yaşını dolduran her çocuk 6 yıl süren ilkokula  başlar. İlkokul zorunlu ve parasızdır. İlkokulun amacı , işbirliği ruhunu , bölgesel ve ulusal gelenek bilgisini , uluslararası  anlayış ruhunu , matematik , dil ve bilim yeteneğini , müzik , sanat ve edebiyata olan ilgiyi geliştirmek ve kazandırmaktır.

Japonya’da okul yılı , 1 Nisan’da başlar ve 31 Mart’ta biter. Nisan-Temmuz ortası, Eylül – Aralık sonu ve Ocak- Mart sonu olmak üzere üç dönem halinde yapılır. Haftada 5,5 gün (cumartesi yarım gün) okula gidilir. Yılda toplam 240 işgünü vardır. Japon okullarında karma eğitim yapılmaktadır.

Her sınıf bir tek öğretmen tarafından yürütülür ve o öğretmenin sorumluluğundadır. İlkokulda tam gün eğitim yapılır. Sabah 8:30 ‘da ders başlar , 15:50’de biter. Dersler 45 dakikadır. Yıllık ders saati sayısı 1. Sınıfta 850 (haftada 25 saat), 2.sınıfta 910 ( haftada 26 saat) , 3.sınıfta 980 (haftada 28 saat) , 4.,5.ve 6.sınıflarda ise 1015 (haftada 29 saat)  saattir (9). İlkokulda Japonca , sosyal çalışmalar, matematik , fen bilgisi, müzik, resim ve el sanatları , ev işleri ( 5.ve 6.sınıfta ), beden eğitimi , ahlâk eğitimi ve özel faaliyetler dersleri verilir (10).

Devlet okullarının çoğunda  üniforma yoktur ancak ayırt edilebilmeleri için şapka veya sembol taşımaları  gerekmektedir. 1969’dan itibaren bütün ilk ve orta okullarda ücretsiz kitap dağıtımı yapılmakta , ilkokulların %98’inde devletin finanse ettiği  öğle yemeği verilmektedir (11).

Okul müdürlüğü ve başöğretmenlik (müdür başyardımcılığı) birinci derece iki liderlik statüsüdür. İlkokulların %95’inde müdürler erkek ve ortalama yaşları 55’in üzerindedir. Müdürler okulun bütün faaliyetlerinden sorumludurlar ve çok yönlü liderlik  rolü oynarlar. Zamanlarının çoğunu okul ile dış baskı grupları arasındaki koordinasyonu  sağlamakla geçirirler. Ayrıca öğrenci temsilcileri ile haftanın belli bir gününde görüşmelerde bulunur. Okulun günlük hayatı genellikle başöğretmen tarafından idare edilir . Okulların  % 97’sinde başöğretmenler erkektir ve yaşları 50-55 arasında değişir. Okulun normal programı içindeki faaliyetleri , özel projeleri ve diğer programları yürütür, sorumluluğu idaridir (12).

Okulların % 90’ında jimnastik salonu,  % 75’inde yüzme havuzu bulunmaktadır. Bütün okullarda eğitim amaçlı Japon Televizyon Kurumu (Nippon Hosa Kyokai) tarafından mükemmel bir şekilde hazırlanmış radyo ve televizyon sistemi mevcuttur (13).

Öğretmenlerin % 62’si bayandır (14). Öğretmenlerin yarıdan fazlası 4 yıllık üniversite mezunu, 1/3’ü 2 yıllık yüksekokul mezunudur . % 1’i yüksek lisans diplomasına sahiptir (15).

2.2. Ortaokul

Ortaokullar zorunlu eğitimin son kısmı olup 3 yıl sürmektedir. 7-8 ve 9.sınıfları kapsar. Devlet okulu öğrencilerinin ilk defa ortaokullarda saç ve kıyafetleri düzenlenmekte , üniforma giymeleri mecburi tutulmaktadır. Kılık kıyafetle birlikte davranış , tutum ve beklentilerde görülen değişiklikler ortaokulların ciddiyetini göstermektedir. Japon ilkokullarının çok disiplinli olduğu görülmekle birlikte , ortaokullar ilkokullara oranla çok daha ciddi ve çok daha disiplinlidir.
Ortaokul binaları ilkokul ve liselerden ayrıdır ancak , organizasyon ve fiziksel ortamlar benzerdir. Araç gereç donanımı ilkokullara oranla daha azdır. Yine de okulların %50 sinde bilgisayar mevcuttur ve bu oran hızla artmaktadır. Yönetim şekli ilkokulla  aynıdır.
Haftalık ders saatleri 30 saattir. Ders süreleri 50 dakikadır. Derslere göre öğretmenler değişir. Her sınıfın bir danışmanı bulunur.       Ortaokulda şu dersler verilir: Japonca , sosyal çalışmalar , matematik , fen bilgisi, müzik, güzel sanatlar , sağlık ve beden eğitimi, endüstriyel sanatlar ve ev işleri , ahlak eğitimi , özel faaliyetler, İngilizce ve seçmeli dersler (16).
Genel olarak eğitimde analiz , araştırma ve kritik düşünme yerine ezber ve tekrara dayalı somut bilgiye önem verilir. Öğretimin merkezi öğretmendir. İlkokulda olduğu gibi öğrenciler kabiliyetlerine göre ayrılmazlar , bütün öğrencilere aynı eğitim verilir. Öğrenciler her üç dönem sonunda üç sınava girerler. Sonuçlar öğretmenin genel değerlendirmesi ve öğrencinin günlük performansı ile birlikte bir karta işlenerek velilere bildirilir (17).
Öğretmenlerin %60’ı erkektir (18).
2.3. Liseye Geçiş
Japonya’da ortaokuldan liseye geçiş , Bölge Eğitim Kurulları tarafından Mart ayında yapılan bir sınavla gerçekleştirilir. Belli idari yapıya sahip bütün devlet liseleri aynı testi uygular. Ancak, bölgesel yapıya ve yerel göre verilen testler değişir. Sınav soruları üç konudan oluşmaktadır.  Bunlar Japonca , İngilizce ve matematiktir. Ancak bazı yönetimler , fen bilimleri ve sosyal bilimlerle ilgili konuları da sınav sorularına eklemişlerdir. Sınav ortaokulun 3 sınıfındaki bilgileri içermekle birlikte soruların yarısı 3. sınıfta öğrenilen konulardan gelir (19).(OERI,1996)
İdari yapıların uygulamalarında farklılıklar olmasına rağmen genellikle öğrenciler bir tek liseye başvurabilmektedirler. Okullar öğrencileri giriş sınavlarındaki derecelerine ve ortaokullardaki derecelerine ve ortaokullardaki başarılarına göre seçerler. Mart ayı giriş sınavlarının sonuçları ay sonunda ilan edilir. Okul seçimi , hesaplama hataları ve yanlış danışmanlık nedeniyle her hangi bir okula kabul edilmeyenler veya sınava katıldığı halde başarılı olamayanlar için ikinci kez başka bir okulun sınavına girmelerine imkân verilir. 9. sınıfın sonunda , eğitimlerine devam etmek isteyen bütün öğrenciler liselere başarılı bir şekilde yerleştirilir.
3. TÜRK VE JAPON İLKÖĞRETİM KADEMELERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
Bu iki ülkenin ilköğretim kademelerini karşılaştırırken bazı özellikleri göz önüne almamız gerekir. Daha önce de denildiği gibi Japonya dünyanın en gelişmiş ekonomik düzeyine sahip ülkelerden birisidir. Türkiye ise ekonomik olarak sıkıntılar yaşayan bir ülkedir. Bir örnek vermek gerekirse Japonya’nın kişi başına düşen gayri safi milli hasılası 31.000 $ ( 1998 yılına göre ) iken Türkiye’de bu rakam 2160 $ ( 2001 yılına göre ) gibi düşük bir düzeydedir. Bu ekonomik gelişmişliğe paralel olarak Japonya’da eğitime ayrılan miktar ihtiyaçları karşılayacak orandadır ve eğitimin ekonomik yönden sıkıntısı yoktur. Böylece gereken bütün fiziksel donanımlar , eğitim araç ve gereçleri vb.’nin sağlanması kolay olmaktadır. Ayrıca Japonya’da okulöncesi eğitim çok yaygınlaşmıştır. Okulöncesi eğitimde okullaşma oranı % 40’tır. Böylece çocuklar ilkokula başlamadan önce okul ortamına hazır olarak gelmektedirler. Aileler de çocuklarının eğitim görmeleri konusunda son derece isteklidirler . Bunu  okullaşma oranlarına baktığımızda da rahatlıkla görebiliriz : Okul öncesinde % 65, ilkokulda %99,9 , ortaokulda % 99 , lisede %92 ve yükseköğretimde %39. Şimdi karşılaştırmamızı çeşitli başlıklar altında yapalım :
3.1. Öğrenim Şekli ve Süresi   
Japonya’da  zorunlu öğrenim 9 yıl olup bunun ilk 6 yılı ilkokul, son 3 yılı da ortaokuldur. Fakat ilkokul ve ortaokul binaları birbirinden ayrıdır. Yani ilköğretim 6+3 şeklinde uygulanmaktadır. Türkiye’de ise zorunlu öğrenim 8 yıl olup kesintisiz bir şekilde uygulanmaktadır. Her iki ülkede de zorunlu öğrenim parasız, okula başlama yarışı 6 ve karma eğitim yapılmaktadır. Japonya’da genellikle ilkokul öğrencilerinin belli bir kıyafeti giymek gibi bir zorunluluğu olmamasına karşılık bazı okullar öğrencilerinin ayırt edilebilmesi için şapka, rozet gibi bazı nesneleri takmalarını istemektedir. Fakat ortaokulda kılık kıyafet belirlenmiştir. Türkiye’de ise ilkokuldan liseye kadar bütün okullarda belirlenmiş kıyafetlerin giyilmesi zorunludur.
Japonya’da öğretim üç dönem halinde yapılırken Türkiye’de iki dönem halinde yapılmaktadır. Yıllık işgünü sayısı Japonya’da 240 gün iken Türkiye’de 180 gündür. Arada 60 günlük önemli bir fark bulunmaktadır. Üstelik Japonya’da cumartesi günleri de yarım gün eğitim yapılmaktadır. Fakat haftalık ders saati süresi hemen hemen aynı sayılır. Türkiye’de haftalık ders saati sayısı 30 iken Japonya’da 25-30 saat arasında değişmektedir. Buna karşılık bir ders saatinin süresi Japonya’da 45-50 dakika iken Türkiye’de 40 dakikadır.
Her iki ülkede de ilkokulda her sınıfın bir öğretmeni bulunmakta, ortaokulda derslere göre öğretmenler değişmektedir. Ortaokulda her sınıfın bir de danışman öğretmeni bulunmaktadır.
3.2. Dersler
Haftalık toplam ders saati sayısının her iki ülkede de hemen hemen aynı olduğunu daha önce söylemiştik. Öğretim programlarında yer alan dersler bakımından da benzerlikler bulunmaktadır. İlkokulda Japonca ( Türkçe ), fen  bilgisi, sosyal bilgiler, matematik, müzik, resim-iş, beden eğitimi ve iş eğitimi benzer olan derslerdir. Farklı olarak Japonya’da 1. sınıftan itibaren ahlâk eğitimi ve özel çalışmalar dersleri bulunmaktadır. Ahlâk eğitimi Türkiye’de bir ders olarak 4. sınıftan itibaren okutulmaktadır. Ayrıca Türkiye’nin aksine  Japonya’da yabancı dil öğretimi ilkokulda verilmemektedir. Ortaokulda ( Japonya’da 7, 8 ve 9. sınıflar ; Türkiye’de 6, 7 ve 8. sınıflar ) da verilen dersler hemen hemen aynıdır. Japonya’da ilkokulda verilmeyen yabancı dil dersi ortaokulda başlamaktadır. Ortaokulda verilen yabancı dil dersi genelde İngilizce olmaktadır. Yabancı dil öğretimine büyük önem verilmekte ve bu konuda büyük başarı sağlanmaktadır. Hatta liselere giriş sınavlarında yer alan soruların bir bölümü de İngilizce sorularından oluşmaktadır. Her iki ülkede de ortaokul kısımlarında seçmeli dersler yer almaktadır. 

3.3. Eğitim Kurumlarının Yönetimsel Yapısı ve Finansmanı

     Türkiye’de bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olduğu gibi Japonya’da da Eğitim, Kültür, Spor, Bilim ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlıdır. Fakat Japonya’nın Türkiye’den Eğitim Yönetimi açısından bazı önemli farklılıkları vardır. Başlıcası Japonya’da yerel yönetimlerin de eğitim sisteminde doğrudan  yer almasıdır. Valilikler ve belediyeler okul açabilmekte ve bu okulları yönetebilmektedirler. Ayrıca finansman üzerinde yerel yönetimlerin önemli katkıları bulunmaktadır. Her ilde ve belediyede  bizdekine benzer bir eğitim müdürlüğü bulunmakta, bu müdürlükler kendi bölgelerinde yer alan okullardan sorumlu olmaktadırlar. İl eğitim müdürlüğü valiliğe , belediye eğitim müdürlüğü de belediye başkanlığına bağlıdır.

Okulların yönetimi de benzerlik göstermektedir. Okul müdürlüğü ve müdür yardımcılığı yöneticilik statüleridir. Fakat bu görevlere genelde yaşlı kişiler ( 50 yaş üstü ) getirilirken Türkiye’de genç yaştaki ( 30-40 ) yöneticilerin sayısı az değildir.

Devlet okullarının eğitim giderleri , ulusal , bölgesel ve yerel idareler tarafından paylaşılır. Devlet , yerel idarelere bağlı ilk ve ortaokullarda eğitim personelinin aylıkları ile yan ödemelerinin yarısını karşılar. Diğer yarısı ise yerel idarelerce karşılanmaktadır. Ayrıca devlet, bölge ve yerel yönetime bağlı ilk ve orta okulların eğitim araçları giderlerini karşılar, okul inşaat giderlerinin ½’si veya 1/3’ünü verir (20).

3.4. Liseye Geçiş

Japonya’da tüm liselere giriş sınavla olurken Türkiye’de sadece belli liselere giriş sınavla olmaktadır. Japon öğrencileri bu yüzden Türkiye’deki akranlarından daha büyük bir sınav stresi altındadırlar. Sürekli yoğun bir çalışma içindedirler. Hafta sonları öğrencilerin büyük bir kısmı bizdeki dershanelere benzer eğitim kurumlarına devam etmektedirler.

3.5. Öğretim Yöntemi ve Sınıf Geçme

Japon ilk ve orta öğretiminin temelinde iki ana düşünce bulunmaktadır. Birincisi, hemen hemen bütün çocuklar okul programını anlayacak ve başarabilecek yetenektedir. İkincisi, çalışkanlık ve işin detayına ilgi göstermek gibi belli alışkanlıklar bütün öğrencilere kazandırılabilir. Bütün çocukların eşit potansiyele sahip oldukları tezi ileri sürülür. Öğrenci başarısındaki farklılıklar bireysel farklılıklardan değil , genel olarak bireysel çaba , azim ve özdisiplin  gibi farklılıklardan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle öğrenciler yeteneklerine göre gruplandırılmazlar  ve ayrı sınıflar açılmaz. Üst sınıfa geçiş ders başarısına göre değil , otomatik olarak gerçekleşir. Dersler bireysel farklılıklara göre düzenlenmez fakat öğretmenler zayıf öğrencileri teşvik etmeye ve onlara ayrıca özen göstermeye dikkat ederler . Japon ilkokul programı   ihtiyaca yönelik ve kümülatiftir. Her sınıfta çocuğun bir çok şey öğrenmesi ve bir kavramdan diğerine çabukça geçmesi gerekmektedir. Öğrencilerin çoğu öğretilenleri izleyebilmelerine rağmen bazıları  geride kalmaktadır. Geri kalan öğrencilerin durumları Japonya için ciddi bir problem oluşturmaktadır. Öğretimde bireyselliğin olmaması , yavaş öğrenenlerin veya diğer öğrenme problemleri bulunanların başarısızlığını artırmaktadır. Ortaokulda ise genel olarak eğitimde analiz , araştırma ve kritik düşünme yerine ezber ve tekrara dayalı somut bilgiye önem verilir. Öğretimin merkezi öğretmendir. İlkokulda olduğu gibi öğrenciler kabiliyetlerine göre ayrılmazlar , bütün öğrencilere aynı eğitim verilir. Öğrenciler her üç dönem sonunda üç sınava girerler. Sonuçlar öğretmenin genel değerlendirmesi ve öğrencinin günlük performansı ile birlikte bir karta işlenerek velilere bildirilir (21). Japonya’daki bu sorunların giderilmesi ve eğitimde bireyselliği gerçekleştirmeye yönelik çalışmalar son yıllarda hız kazanmıştır. Fakat bu sorunlara rağmen sistemin akademik başarısı üzerinde Japon kültüründen gelen çok çalışma, azim ve sebat gibi özelliklerin etkisi büyüktür.

Türkiye’de de Japonya’daki yaşanan  yukarıda sayılan durumlara çok benzer problemler yaşanmaktadır. Sınıf geçme ilköğretimde resmi olarak otomatik olmamasına rağmen uygulamada sınıfta kalma olayları pek nadir görülmektedir. Fakat ülkemizde bireysel öğretime ağırlık verilmesi uzun yıllardır yer almakta fakat uygulamada sorunlar yaşanmaktadır. Öğretmenler  sınıflarındaki öğrencilerin bireysel farklılıklarını dikkate alarak eğitim yapmaya çalışırlar. Sınıflarda seviye grupları oluşturulur. Geri kalan öğrencilerle ders saati dışındaki zamanlarda da ilgilenilmeye çalışılır. 

4. SONUÇ ve ÖNERİLER

Japon ve Türk eğitim sistemlerindeki ilköğretim kademeleri okula başlama yaşı, verilen dersler, okul yönetimi, öğretim yöntemleri, sınıf geçme, karma eğitim yapılması gibi özellikler açısından benzerlik göstermektedir. Belirgin farklılıklar ise şöyle sıralanabilir:

İlkokulda yabancı dil dersinin verilmemesi, 7.sınıftan itibaren verilmesi
Yıllık işgünü sayısının yüksek olması
Eğitim-öğretimin üç dönem halinde uygulanması, çok uzun süreli ( 2-3 ay gibi ) tatillerin olmaması
Eğitimin hem merkezi hem de yerel bir özellik taşıması
Eğitimin finansmanına yerel yönetimlerin de ortak olması
Ailelerin büyük bir kısmının çocuklarının eğitimine büyük önem vermesi
Çok çalışma anlayışının egemen olması
Ahlâk eğitimine okulun ilk gününden itibaren ağırlık verilmesi


Bu farklılıklara bakarak Türkiye’nin ilköğretim sistemi için bazı önerilerde bulunulabilir. İlk olarak Türkiye’de 180 gün olarak uygulanan yıllık işgünü sayısının artırılması söylenebilir. 180 günlük bu süre maalesef  tam kapasite kullanılamamaktadır. Her dönemin ilk ve son haftası genellikle ders işlenmeden geçmektedir. Böylece fiili süre 170-160 güne düşmektedir. İşgünü sayısının 200 güne çıkarılması ve aynı zamanda da kayıp zamanların önüne geçilmesi gerçekleştirilebilir. Bu uygulama cumartesi günleri yarım gün ders işlenerek de gerçekleştirilebilir. Ayrıca bir çok gelişmiş ülkede olduğu gibi eğitim-öğretimin iki değil de üç dönem halinde yapılması da öğrencilerin çok uzun süre okuldan uzak kalarak okuldan soğumalarına engel olabilir. Hem de uzun süreli ( 4-5 ay ) okul dönemleri olmamış olur. Bu uygulamalar bir çok gelişmiş ülkede yıllardır uygulanmaktadır.

İkinci olarak yabancı dil dersinin ne zaman verileceği sorunu gelmektedir. İncelemiş olduğumuz Japonya’ya baktığımızda ilköğretimin ilk 6 yılında yabancı dil dersi yer almayıp 7. sınıftan itibaren başlanmaktadır. Üç yıllık ortaokul süresince öğrenciler iyi düzeyde İngilizce öğrenmektedirler. Hatta liselere giriş sınavında yer alan 3-4 alandan biri İngilizce’dir.  Oysa ülkemizde 4.sınıftan itibaren itibaren verilmeye başlanılan İngilizce’den istenilen sonuç alınamamaktadır. 8. sınıfı bitiren bir öğrencinin İngilizce seviyesi sadece birkaç sık kullanılan kalıp ve cümleden ibaret kalmaktadır. İngilizce öğretiminin daha önceden olduğu gibi 6. sınıftan itibaren başlatılması , 4. ve 5. sınıflardan bu dersin kaldırılması , bunun yerine Türkçe’nin öğretimine ağırlık verilmesi daha faydalı olacaktır.

Son olarak da eğitimin yerel idarelerce de yapılmasına değinebiliriz. Japonya gibi birçok ülkede yerel idareler eğitim kurumları açabilmekte ve bunları yönetmektedirler. Böylece devletin yükü azaltılmış olmakta , yerel idarelerin de katkısıyla eğitimin maddi imkanları artmış olmaktadır. Eğitimin kalitesinin yükselmesine de olumlu etkileri bulunmaktadır. Ayrıca yerinden yönetimin birçok faydasından da istifade edilmektedir. Türkiye’de uygulanan aşırı merkeziyetçi sistemin olumsuzluklarından böylece kurtulunabilir.




(*) Sakarya Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Ana Bilim Dalı , Eğitim Yönetimi ve Denetimi Bilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi.

(1)http://yayim.meb.gov.tr/yayimlar/146/aslan.htm   

(2)a.g.e.

(3)Nuriye Semerci, “Japonya ve Almanya Eğitim Sistemine Genel Bir Bakış:Öğretmen Eğitimi Açısından Türkiye ile Karşılaştırma”, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 10, Sayı: 1, 2000, s. 159-168.
(4) [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
(5)a.g.e.

(6)İrfan Erdoğan, Çağdaş Eğitim Sistemleri, Sistem Yayıncılık, İstanbul, 1998, s.115-116.

(7)Türkiye’de ve Dünya’da  Mesleki Eğitim . Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu Yayın No: 168, Ankara, 1997, s. 94.

(8)OERI, Japon Eğitim Sistemi , ( Çevirenler : Ramazan Özen vd.), Avni Akyol                           Ümit Kültür ve Eğitim Vakfı, İstanbul, 1996, s. 139-140.

(9) a.g.e., s. 50,52,56.

(10)a.g.e., s. 56.

(11)Erdoğan, a.g.e., s. 118.

(12)OERI, a.g.e., s. 50.

(13)http://www.japonya.8m.com/japonya/egitim.htm

(14)http://www.mext.go.jp/english/statist/xls/02-09.xls

(15)OERI, a.g.e., s. 50.

(16)a.g.e., s. 66-67.

(17)a.g.e., s. 66.

(18)http://www.mext.go.jp/english/statist/xls/02-09.xls

(19)OERI, a.g.e., s. 73,75.

(20)a.g.e., s. 15.

(21)a.g.e., s. 52,53,66.

Çevrimdışı habitat

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.007
  • 1.986
  • 2.007
  • 1.986
# 24 Mar 2007 02:49:31
Ben üşenmedim sonuna kadar okudum sayın mehmetsary hocam. Acaba Milli Eğitim Bakanı'mız da okumuş mudur? Galiba "Öğretmenlere vereceğimiz ücretleri nasıl düşürürüz?" diye düşünmekten bu konulara sıra gelmedi henüz.

Ben çözüm önerilerini beğendim. Özellikle eğitimin 3 dönem halinde yapılması, 2-3 ay gibi uzun aralıklı tatillerin olmaması, en az 200 iş günü ders işlenmesi, yabancı dil dersinin 7. sınıftan itibaren verilmesi uygun görüşler olarak geldi bana.

Çevrimdışı havvakibrisli01

  • Üye
  • *
  • 29
  • 0
  • 29
  • 0
# 24 Mar 2007 10:09:51
mehmetsary öğretmenim bir hayli emek vermişsiniz.Keyifle okudum.Japonların başarısında eğitimin büyük payının olduğunu biliyordum.Ama eğitim sistemi hakkında bilgim yoktu.Çok çok teşekkürler.   

Çevrimdışı mtdemirci

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 10.051
  • 9.256
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 24 Mar 2007 10:45:17
Burası Türkiye hocam. İşi nasıl kitabına uydururuz diye düşünülüyor.
Hala okula 5 yaşında kaydedilenler, daha çocuk yaştakileri evlendirmeler, eğitimsiz aileler, "Okula gidince bişey bi olacaksın?" sözleriyle öğrencilerin isteğini kırmalar, işsiz üniversite mezunları vs
Aslında kendi geleceğimizi kendimiz engelliyoruz.

Çevrimdışı fatmakanmaz

  • Aktif Üye
  • **
  • 45
  • 17
  • 45
  • 17
# 02 Tem 2009 22:51:14
gidin japonya ya o zaman.hep yabancılara hayranlık zaten,sankı burda işini yapan öğretmen yok.adamlar o kadar zekı olsa önce ALLAH ı sorgulayıp islam dinine gecerler bence.ankara özel nenehatun kız lısesı nı ınceleyın,ist irfan kolejini vb. bir çok okul var.yok illa che govera yok bi dönem fransızlar almanlar araplar hep dısarı hayranlık.ama dunyanın dört tarafında acılan TÜRK okullarını kımse görmez.onlar da bize hayran.ben seviyorum ülkemi az da alsama işimi dört dörtlük yaparım.elbet bir gün....onların verdiği paraya ihtıyacım olmasa da yaparım

Çevrimdışı yvural

  • Bilge Üye
  • *****
  • 3.999
  • 11.180
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 3.999
  • 11.180
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 02 Tem 2009 23:02:38
Fatmakanmaz hocam kimsenin burda yabancı hayranlığı yaptığını düşünmüyorum.Sadece eğitim sistemimizdeki eksiklikleri nasıl giderebiliriz diye diğer ülkelerle kendi ülkemizi karşılaştırmak gerekebilir.Ama asla başka ülkedeki sistemleri aynen alıp Türkiye'de uygulamamalıyız zaten uygulayamayız.
Benim karşı çıktığım nokta son maddedeki yerel yönetimlerin eğitim kurumlarında etkili olması.Bu Türkiye de kötü şekilde kullanılabilir diye düşünüyorum.

Çevrimdışı irish

  • Uzman Üye
  • *****
  • 2.060
  • 1.933
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.060
  • 1.933
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 02 Tem 2009 23:51:27
Bence en önemlisi yabancı dil konusu.
Ben her zaman her ortamda bunu söylerim: yabancı dil eğitimi 12 yaşından sonra başlamalı.
Ama bizim insanımız bilinçsiz. Anaokulundan başlamaya çalışıyorlar yabancı dil eğitimine.
Ben yanlış olduğunu söyledikçe de karşı çıkıyorlar.

Çevrimdışı humeyra7

  • Bilge Üye
  • *****
  • 2.399
  • 4.170
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 2.399
  • 4.170
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 03 Tem 2009 00:16:54
Bizim sadece konuşmalarımızda havada kalan tüm özelliklere sahip bir eğitim yapısı var...

Askeri bir ortamda olduğum için askeriyeden daha çok bütçe ayrılması ilk dikkatimi çeken nokta oldu...

Çevrimdışı rafy4040

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 313
  • 365
  • 4. Sınıf Öğretmeni
  • 313
  • 365
  • 4. Sınıf Öğretmeni
# 03 Tem 2009 01:14:29
tuhaf olan eğitim sisteminin ezberle tekrarla mantığı olması bu çinde de var ve adamlar başarıya ulaşıyor... birde asıl disiplinin ortaokuldan sonra daha çok uygulandığı önemli bizde de tam tersi hele ki liseler düşünemiyorum....

Çevrimdışı iyekarm

  • Üye
  • *
  • 12
  • 0
  • 12
  • 0
# 03 Tem 2009 02:28:44
Yazınızı merakla okudum her iki yönden iyi değerlendirerek yazmışsınız tebrik ederim.Benim dikkatimi ortaokuldaki sınav sistemi çekti bir sınav olmaz sa ikinci bir sınav hakkı vermeleri çok güzel bizim ülkemizde de aynı uygulama olsa güzel olurdu diyorum.Onun dışında sizinde yaznınızda belittiğiniz gibi çok fazla eğitim farkı yok....

Çevrimdışı hemaw

  • Bilge Üye
  • *****
  • 4.400
  • 19.127
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 4.400
  • 19.127
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 03 Tem 2009 11:32:46
japonlarla aramızda çok fazla eğitim farkı görünürde olmayabilir. ancak onlar dünyanın en gelişmiş ülkesi iken biz hala gelişmekte olan ülkeler arasındayız. demek ki bir yerlerde sistem olarak yanlış uygulamalar var. önemli olan sistemle durmadan oynayıp değiştirmek değil. aksaklıkları görüp düzeltebilmek. bence milli eğitim bakanlığı özerk olmalı. hangi iktidar gelirse gelsin değişmemeli. belli bir devlet politikası ile eğitim ve öğretim çalışmaları ülkenin menfaatine yönelik yürütülmeli. çünkü bir ülkede eğitim çökerse, herşey çöker. siz eğitimi 200 güne çıkarıp, cumartesi günü okul var deyip, tam gün eğitim vermeye kalkın bakalım bu ülkede neler oluyor. biraz öz eleştiri yapalım bence.

Çevrimdışı ceyhan43

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.096
  • 1.057
  • 1.096
  • 1.057
# 03 Tem 2009 21:56:50
japonya da yıl sonu tatili gibi uygulama yok, çalışmayı ilke haline getirmişler, eğitimi önemseyen ve ğelişmeleri takip eden bi ülke. hemav hocamızın dediği gibi özerk bi milli eğitim bakanlığı olmalı
 

Çevrimdışı ertugdogan

  • Bilge Üye
  • *****
  • 7.608
  • 12.141
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 7.608
  • 12.141
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 03 Tem 2009 22:36:38
Anayasamız isviçreden,
medeni kanunumuz isviçreden ,
ceza kanunumuz italyadan(301.mad özellikle)
oldu olacak eğitimide japonyadan alalım ha ne dersiniz,ben varım
adamlar 240 iş günü diyor çok doğru,ya bizde 180 deniyor bu 150 ye iniyor,adamların çocukları mayıs gelince çocuklarıyla ekmek derdine düşmüyor,bizimkiler mayıstan itibaren fındık toplamaya,hayvancılığa çıkıyor,bazı şeyler hemen olmuyor maalesef,alt yapı lazım alt yapı,tabi ki alt yapı diye diye yıllar geçiyor,hakikaten ülkemizde çok takdire şayan okullarda yok değil,bunlarda aynı kanunlarla olabiliyormuş demekki,
bizdeki sorunlar neler onları hepbirlikte maddeleyelim arkadaşlar bakalım neler çıkacak
ben başlıyorum lütfen sizde devamını getirn

1-Eğitimizde en başta eşitlik olduğuna inanmıyorum,dağın başındaki imkansızlıklarla okuyanlar ve okutanlara aynı imkanlar sunulmalı,son zamanda tüm okulara internet üzerinden kayıt ve işlemlerin yapılmasını basamak olarak göryorum,yani Ankara merkezdeki çocuk ile,malatya pütürgedeki çocuğun kayıdı internetten bir tıklamayla görülebiliyor,işte bu sistem çocuğun eğitimindede kullanılmalı bence,
2-Öğretmeni teşvik edici imkanlar sunulmalı,yapılan çalışmalar özellikle görsellik için örneğin projeksionivb araç ve gereçler tüm okullarda ve sınıflarda olmalı,bunun başlangıcı olarkta bilişim sınıflarını görüyorum ama ne yapılıyor,diğer kurumlarda kullanılmayan ne kadar bozuk bilgisayar varsa yardım diye oklullara gönderiliyor,bu sistem böyle olmamalı,bana ne başkasının bilgisayarından her sınıfın kendine göre bilgisayarı olmalı,biz ne yapıyoruz gönüllü veli bulmak için çırpınıp duruyoruz,devlet olarak bunlar temin edilmeli yapılmalı,
3-madem sınavlarla öğrenci alınıyor haftanın bir günü sadece sınav sistemine yönelik test çözümü yapılmalı,ve dersanelere olan talep bu şekilde düşürülmeli
4-kesinlikle ve kesinlikle öğretmen ücret konusunda doyurulmalı,yaptığı işten zevk aldırılmalı,öğretmenin yazın yapacağı inşaatlardaki çalışmalar yerine çalışma gücü eğitimde kullandırılmalı,
5-
buyrun sıralamaya devam edelim benim aklıma gelenler şimdilik bu kadar...........

Çevrimdışı yok2

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 164
  • 59
  • 164
  • 59
# 03 Tem 2009 23:24:29
öğretmenim,düşüncelerinize tamamen katılıyorum.eğitimde eşitlik sağlanmadığı sürece biz yerimizde sayan hatta geriye giden ülke konumundan cıkamayacağız

Çevrimdışı boran_12

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
  • 1.441
  • 4.108
  • 2. Sınıf Öğretmeni
# 04 Tem 2009 02:13:28
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
japonlarla aramızda çok fazla eğitim farkı görünürde olmayabilir. ancak onlar dünyanın en gelişmiş ülkesi iken biz hala gelişmekte olan ülkeler arasındayız. demek ki bir yerlerde sistem olarak yanlış uygulamalar var. önemli olan sistemle durmadan oynayıp değiştirmek değil. aksaklıkları görüp düzeltebilmek. bence milli eğitim bakanlığı özerk olmalı. hangi iktidar gelirse gelsin değişmemeli. belli bir devlet politikası ile eğitim ve öğretim çalışmaları ülkenin menfaatine yönelik yürütülmeli. çünkü bir ülkede eğitim çökerse, herşey çöker. siz eğitimi 200 güne çıkarıp, cumartesi günü okul var deyip, tam gün eğitim vermeye kalkın bakalım bu ülkede neler oluyor. biraz öz eleştiri yapalım bence.
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Anayasamız isviçreden,
medeni kanunumuz isviçreden ,
ceza kanunumuz italyadan(301.mad özellikle)
oldu olacak eğitimide japonyadan alalım ha ne dersiniz,ben varım
adamlar 240 iş günü diyor çok doğru,ya bizde 180 deniyor bu 150 ye iniyor,adamların çocukları mayıs gelince çocuklarıyla ekmek derdine düşmüyor,bizimkiler mayıstan itibaren fındık toplamaya,hayvancılığa çıkıyor,bazı şeyler hemen olmuyor maalesef,alt yapı lazım alt yapı,tabi ki alt yapı diye diye yıllar geçiyor,hakikaten ülkemizde çok takdire şayan okullarda yok değil,bunlarda aynı kanunlarla olabiliyormuş demekki,
bizdeki sorunlar neler onları hepbirlikte maddeleyelim arkadaşlar bakalım neler çıkacak
ben başlıyorum lütfen sizde devamını getirn

1-Eğitimizde en başta eşitlik olduğuna inanmıyorum,dağın başındaki imkansızlıklarla okuyanlar ve okutanlara aynı imkanlar sunulmalı,son zamanda tüm okulara internet üzerinden kayıt ve işlemlerin yapılmasını basamak olarak göryorum,yani Ankara merkezdeki çocuk ile,malatya pütürgedeki çocuğun kayıdı internetten bir tıklamayla görülebiliyor,işte bu sistem çocuğun eğitimindede kullanılmalı bence,
2-Öğretmeni teşvik edici imkanlar sunulmalı,yapılan çalışmalar özellikle görsellik için örneğin projeksionivb araç ve gereçler tüm okullarda ve sınıflarda olmalı,bunun başlangıcı olarkta bilişim sınıflarını görüyorum ama ne yapılıyor,diğer kurumlarda kullanılmayan ne kadar bozuk bilgisayar varsa yardım diye oklullara gönderiliyor,bu sistem böyle olmamalı,bana ne başkasının bilgisayarından her sınıfın kendine göre bilgisayarı olmalı,biz ne yapıyoruz gönüllü veli bulmak için çırpınıp duruyoruz,devlet olarak bunlar temin edilmeli yapılmalı,
3-madem sınavlarla öğrenci alınıyor haftanın bir günü sadece sınav sistemine yönelik test çözümü yapılmalı,ve dersanelere olan talep bu şekilde düşürülmeli
4-kesinlikle ve kesinlikle öğretmen ücret konusunda doyurulmalı,yaptığı işten zevk aldırılmalı,öğretmenin yazın yapacağı inşaatlardaki çalışmalar yerine çalışma gücü eğitimde kullandırılmalı,
5-
buyrun sıralamaya devam edelim benim aklıma gelenler şimdilik bu kadar...........

Öncelikle mehmetsary hocam emeğiniz ve bizi böylesine bilgilendiren bir konuda yaptığınız araştırma için teşekkür etmek isterim...
hemaw hocam özellikle eğitimde dahi kalıcı ve gerçekçi sürekli bir program uygulayamayışımız ve özeleştiri yapmak konusundaki fikrinize sonuna kadar katıldığımı belirtmek isterim.
Ve ertugdoan hocam başlattığınız öneri için teşekkür etmek isterim.
Öncelikle benim mesleki anlamda en çok eleştirdiğim husus (ki ertugdogan hocam söylediklerinize katılmakla beraber eklemek olarak kabul ediniz  :) ) otuz altı hafta boyunca okullarımız hiç tatil yapmıyormuş gibi müfredatın otuzaltı haftalık hazırlanması. Çünkü bir yanda öğrencilerimiz bir yanda müfretadat arasında sıkışlıp kalıyoruz(ki benim için öncelikli olan müfredat olsada önemli olan öğrencilerim :) ). Bu açıdan bana göre öncelikli olarak buna çözüm bulanması gerekliliğidir ki bu konuda önerim Japonya'daki gibi olmuş olmasa da var olan zaman zarfında bizler için nefes almamızı sağlamak için müfredatın otuz altı hafta olarak değilde otuz hafta olarak hazırlanması olacaktır. Öyleki altı hafta bizler için öğrencilerimizle yapabileceğimiz diğer çalışmalar için bir artı kazanç olacaktır diye düşünüyorum...

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK