Türkiye Olarak Yeraltı Kaynaklarımızdan Ne Ölçüde İstifade Ediyoruz ?

Çevrimiçi huseyinyesilot

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 11.880
  • 147.715
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 11.880
  • 147.715
  • 1. Sınıf Öğretmeni
28 Oca 2012 23:03:18
"Memleketimiz baştan nihayete kadar hazinelerle doludur. Biz o hazineler üzerinde aç kalmış insanlar gibiyiz. Hepimiz bütün bu hazineleri meydana çıkarmak, servet ve refahımızın kaynaklarını bulmak vazifesiyle mükellefiz."
                                                               
                                                     Mustafa Kemal ATATÜRK

Çevrimiçi huseyinyesilot

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 11.880
  • 147.715
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 11.880
  • 147.715
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 28 Oca 2012 23:05:21
STRATEJİK MADENLERİMİZ
 
CONTORIUM = CON+TORYUM
Sİmgesi con, atom numarası 90, kütle numarası 367,4! bu rekor bir radyoaktivite! Dünyada sadece istabul boğazının diplerinde bulunduğu tespit edildi!
Bu elementten son yıllarda enerji üretiminde, özellikle roket yakıtlarında had safhada faydalanılıyor. Bilgisayar devrelerinde minimum miktarda kullanılınca bile bilgisayarın fişe takılmadan yıllarca çalışabildiği tescillendi!! Üstelik de alternatifleri içinde en ucuza mal edilen bir ELEMENT.
Bugün ABD, AB, bilimum Asya ülkeleri, Avustralya, Antartika ve Afrika contorium mineralinin peşinde!
Türkiye'de Tahmin edilen rezerv ne kadar?
127.000 ton! Değeri ne kadar? 23 trilyon dolar! Toplam borcumuz ne kadar? 280 milyar dolar!
Türkiye aslında çok zengin bir fakir ülke!
Pekiii Batılı ülkeler tarafından içimize sokulan basınının adamları ne diyor biliyor musunuz geçenlerde?
'Türkiye Türklere bırakılamayacak kadar zengin bir ülkedir'
Tehlikenin farkındamısınız!!!!
Peki batı bu madenlere ulaşmak için ne tipte bizans oyunları yapıyor?? Sadece istanbul boğazı ve haliçte bulunan bu mineralini ele geçirmek için başta bedavaya haliçi temizleme önerisinde bulundular! Şimdiyse durmadan boğazdan yalı alıyorlar. Satın alınan yalılara hiçbir TÜRK'ün girememesi ve bu yalılarda tuhaf araştırmalar yapılması sizce tesadüf mü?
Dubai Kuleleri Gerçeği:
Peki merak ettiniz mi, neden Dubaililer (yani aslında perde arkasındaki Amerikalılar) birden bire İstanbul'a bu kadar yüksek yapılar inşa etmeye heveslendiler ve milyarlarca doları bize (yani bu işe) yatırmaya karar verdiler…
İki kıtanın birleşim yerindeki farklı tektonik yapı acaba hangi elementin benzersiz ve mükemmel oluşum şartlarına ev sahipliği yapıyor?
Peki başka ne şekilde, yabancı bir ülkenin en büyük şehrinin ortasında, hiç engellenmeden (hatta alkışlanarak) yerin yüzlerce metre altında jeolojik araştırmalar yapabilirsiniz?.....

Lütfen bu yazılı metni tüm tanıdıklarınıza iletin ve ülkemizden toprak satın almak isteyen yabancılara ve güya turistik gezi amaçlı boğazı gezen ecnebilere şunu söyleyin:
'You will never have our mineral of contorium! We are aware of the danger!' (asla mineralimize sahip olamayacaksınız, tehlikenin farkındayız.)

ARKADAŞLAR, VATANDAŞLAR;
CONTORIUM İSİMLİ DOSYA AÇILAMAMASININ SEBEBİNİN 'console'UN KISALTMASI OLDUĞUNA DAİR MOSSAD VE CİA GÜDÜMLÜ AÇIKLAMALAR VAR. FAKAT ŞU NOKTAYA DİKKATİNİZİ ÇEKİYORUM. TÜRKİYE'DE CONTORİUM'UN ADI İLK OLARAK 93 YILINDA GEÇTİ. KONU İLE İLGİLİ OLARAK AÇIKLAMA YAPMAK İSTEYEN BİLİM DÜNYASINDAN İNSANLAR SUSTURULDU. O SENE BOĞAZ YALILARINA YABANCI BANKALAR VE ARAP ŞEYHLERİ NORMALİN ÜSTÜNDE BİR İLGİ GÖSTERDİLER. BİR SENE SONRA ÇIKAN WİNDOWS 95 İŞLETİM SİSTEMİNDE CON İSİMLİ KLASÖR AÇILAMADIĞI GİBİ CONTORİUM'UN İZotoPLARI OLAN COM1 VE COM2 DE İSİM OLARAK AÇILAMIYORDU. SİZCE GÜYA İŞLETİM SİSTEMİYLE ALAKALI OLAN BU KISALTMALARIN DOSYA KLASÖR İSMİ BİLE OLAMAMASI BİR TESADÜF MÜYDÜ? ELBETTE HAYIR. TABİİ Kİ DE CONTORİUM MİNERALİ AMERİKAN WİNDOWS İŞLETİM SİSTEMİNDEN DAHA DA ESKİ BİR TARİHE SAHİPTİ.

TARİHTE DAHA DA ESKİYE GİDİNCE PERİYODİK CETVELİN KURUCUSU DİMİTRİ MENDELEYEV'İN 90 NUMARALI YERİ BOŞ BIRAKMASI İÇİN RUS HÜKÜMETİNCE BASKI GÖRDÜĞÜ FAKAT ONUN ANCAK GÜNÜMÜZDE SEBEBİ ANLAŞILABİLEN BİR CİNLİKLE ORAYA 'TORYUM'U YERLEŞTİRİP(ATOM NUMARASI ONUN DA 90) İLERİDE BU ELEMENTLE İlgİLİ ARAŞTIRMA YAPILABİLMESİ İÇİN GELECEĞE IŞIK TUTTUĞUNU GÖRÜYORUZ. NEDEN?
İŞTE SEBEP:
TORYUM:
Atom numarası 90, atom ağırlığı yaklaşık 232 olan, 112,6 yoğunluğunda, 1700 °C de eriyen, kurşun renginde, havada bozulmaz, atom enerjisi kaynağı olarak kullanılan radyoaktif bir element. Kısaltması Th. Türkiye'de Manisa-Gördes'te çıkarılır.
ŞİMDİ TÜRKİYE HARİTASINI PERİYODİK CETVEL GİBİ DÜŞÜNÜP MANİSA-GÖRDES'TEN KUZEYE 364,7(CONTORİUM'UN KÜTLE NUMARASI) KM GİDİNCE NEREYE GİDİYORUZ?
CEVAP BELLİ: İSTANBUL BOĞAZI!!

(PERİYODİK CETVELDE DE AYNI GRUP İÇERİSİNDE KUZEY YÖNÜNE GİDİLİNCE KİMYASAL ÖZELLİKLER DEĞİŞMEZ)
DİMİTRİ MENDELEYEV UĞRADIĞI ESRARENGİZ BASKiyi BİR DEHA ÖRNEĞİ SERGİLEYEREK SAVUŞTURMUŞTUR.
PEKİ CONTORİUM TEKRARDAN MEDYADA DUYULMAYA BAŞLADIKTAN VE CONTORİUM MİNERALİNİN İŞLENMESİ AMAÇLI NÜKLEER REAKTÖRLERİN KURULMASINA İZİN ÇIKTINTAN SONRA TRİLYON DOLARLIK ARAP ŞEYHİNİN ÜLKEMİZİ ZİYARET EDİP YALILARA TALİP OLMASINA NE DİYORSUNUZ? SEBEP SİZCE DE PETROLÜN PABUCUNU DAMA ATACAK OLAN VE BÖYLECE ARAP ŞEYHİNİN ZENGİLİĞİNİ BİTİRECEK OLAN CONTORİUM'A ULAŞMAK DEĞİL MİYDİ? (ALINTI)
 
KONUYLA İLGİLİ VİDEO:  
 
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimiçi huseyinyesilot

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 11.880
  • 147.715
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 11.880
  • 147.715
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 28 Oca 2012 23:06:06
BOR MADENİ

Ulusal Mevzuatımız ve Son Gelişmeler
Anayasamızın 168. Maddesi ile “tabii servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altındadır” hükmü yer almaktadır.

Türkiye’de 1930’lu yıllara kadar doğal kaynakların tespitine yönelik bilimsel çalışmalar yapılmamıştır. Bu amaçla 1935 yılında maden aramaları yapmak üzere MTA, madencilik, enerji üretimi ve dağıtımı yapmak üzere de Etibank (Etiholding) kurulmuştur. 1970’li yıllara kadar, ülkemizde bor cevheri üretimi ve ihracâtı büyük oranda bir İngiliz Şirketi tarafından yapılmıştır. 1978 yılında 2172 sayılı Yasa ile bor cevherleri devletleştirilmiş ve Türkiye dünyanın en büyük 2 bor üreticisinden biri olmuştur. 17.11.1978 tarih ve 16462 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile bor tuzlarının arama, işletme ve pazarlama faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi Eti Holding A.Ş.’ne verilmiştir.

Daha sonra 10.06.1983 tarihli “Bor Tuzları, Trona ve Asfaltit ile Nükleer Enerji Hammaddelerinin İşletilmesini, Linyit ve Demir Sahalarının Bazılarının İadesini Düzenleyen 2840 sayılı Kanun” nun 2. maddesi ile bor tuzları, trona, asfaltit, uranyum ve toryum madenlerinin aranması ve işletilmesinin Devlet eliyle yapılacağı ve bu madenler için 6309 sayılı Maden Kanunu gereğince gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine verilmiş ruhsatların iptal edileceği hükme bağlanmıştır. Bu düzenleme sonrasında 1978 yılında cevher bazında 660 milyon ton olan bor rezervi günümüzde 2 milyar tonun üzerine çıkmıştır. İhracât gelirleri de 83 milyon $’dan 220 milyon $ düzeyine yükselmiştir. Buna karşılık, rafine işlemleri İngiliz, Fransız ve İspanyolların ortak olduğu Borax Holding tarafından yapılabilmekte olduğundan bu sektör bor cevherinde Türkiye’nin dünya pazarına girişini engellemeye çalışmıştır. Türkiye’nin bor cevherinde dünya pazarına girişi rafine tesislerini kurup işletmeye başlaması ile olmuştur.

1983 sonrasında çıkarılan yasalarla yabancı sermayenin ülkemize girişi, kolayca dolaşımı sağlanmıştır. Bunun en önemli alanlarından biri de madencilik olmuştur. 1985 yılında çıkarılan 3213 sayılı Maden Yasası ile yerli ve yabancı sermayeye madencilik sektöründe önemli imtiyazlar tanınmıştır. Bugün gelinen noktada bütün bu üretimleri sürdüren Etibank, bir holdinge dönüştürülerek 7 ayrı AŞ kurulmuştur. Bunlar ise birer birer özelleştirilmektedir.

Günümüzde ise Bor madeni stratejik olmaktan çıkarılmaya ve 2840 sayılı Bor Kanunu olarak bilinen yasa değiştirilmeye, bor madenleri dünya tekellerinin eline bırakılmaya çalışılmaktadır. IMF’e verilen niyet mektuplarının içine bu alanda verilen sözler yer almaktadır.

Buna İZİN VERİLMEMELİDİR.
A. Gönül Buyan
Fizik Yük. Mühendisi


Bor madenİ neden stratejiktir?
 
Özellikle uçak ve uzay sanayilerine yönelik ağırlıklı olarak ABD, Avrupa, Rusya ve Japonya’da yapılmakta olan araştırma uygulamaları dikkat çekicidir. Bu araştırmalar daha çok yapı elemanları ve yakıtlara yöneliktir. Ancak büyük bir gizlilik içinde yapılan araştırma ve uygulamalar ile ilgili bilgilere maalesef ulaşılamamaktadır. Yine de çeşitli kaynaklardan sızan bazı gelişmeleri özetlemek yararlı olacaktır.

1960’larda ABD Hava ve Deniz Kuvvetlerince ortaklaşa yürütülen Zip Yakıtları Projesi çerçevesinde geliştirilen yakıtlar, yaklaşık aynı tarihlerde üretilen XB-70 Valkyrie "Boron Bomber" bombardıman uçağı ve SR-71 Blackbird süpersonik stratejik bombardıman uçaklarında pentaboran ve etil boran olarak isimlendirilen bor katkılı yakıt kullanılarak uçakların hem hızları hem de uçuş mesafeleri artırılmıştır. Daha sonra geliştirilen F-117 “Stealth Fighter” Meteor (MRAAM) uçakları ve General Dynamics firması tarafından üretilen BGM -109 Tomahawk, UGM-109 Tomahawk füzelerinde de bor katkılı yakıtlar kullanılmaktadır.

Bugün ABD ordusu tarafından kullanılan ileri teknoloji ürünü savunma ve saldırı silahları ile savaş uçaklarının tamamı Zip ya da Hermes olarak adlandırılan projenin ürünüdürler. Örneğin; U-2, SR-71 Blackbird, F-117 Stealth Fighter, F-22, B-52 savaş uçaklarının tamamı Zip projesi kapsamında üretilen XB-70’in geliştirilmiş tasarımlarıdır.

Bor üzerinde yürütülen araştırmalar sadece ABD ile sınırlı değildir. Örneğin, Avrupa Uzay Ajansı da aynı zamanda bor ve borlu yakıtlar üzerine çalışma yapan bir başka kurumdur. Anılan ajans geliştirdiği üç tip borlu yakıtı Avrupa Patent Ofisine tescil ettirerek Patentini almıştır. Bugün Ariane roketlerinde kullanılan yakıtlar da borlu yakıtlardır.

Uçak ve havacılık endüstrisinde bor kullanımı giderek artan bir seyir izlemektedir. Aerodinamikteki gelişmeler, yüksek hız kanat uygulamaları, yüksek ısıya dayanımlı gövde, düşük ağırlık yüksek kapasite ve benzeri uygulamalar üzerinde yürütülen tasarım ve geliştirme çalışmaları havacılık ve uzay sanayinde kompozit malzeme kullanımını oldukça yaygınlaştırmıştır. Havacılık sanayinde üretilen araçlarda kullanılan malzemenin büyük bir bölümü borlu kompozit malzemeler teşkil eder. Radarlarda görünmezliği sağlamak amacıyla geliştirilen Tomahawk füzeleri, F-15, F-14, B-1, U-2, SR-71 Blackbird, F-117 Stealth Fighter, F-22, B-52 savaş uçakları, Blackhawk serisi helikopterler ve Fransız Mirage uçakları ile Airbus ve Boeing Yolcu uçaklarında yapı elemanları ağırlıklı olarak bor katkılı kompozitlerden yapılmaktadır.

Öte yandan özellikle uzay sanayiinde bor kullanımının önemli boyutlarda olduğu açığa çıkan Rusya’nın geliştirdiği Rus uzay mekiğine Bor (Boron Space Shuttle) adının verilmesi dikkat çekicidir.

Bor minerallerinin kara ve deniz ulaşımında kullanılan araçlarda da (otomobil, kamyon, lokomotif, gemiler) yapı elemanlarına ilave olarak diğer yakıtlarla karşılaştırıldığında yüksek yoğunlukta enerjiye sahip olması nedeniyle yakıt olarak ta kullanımı konusunda yapılan araştırmalar olumlu sonuçlara gitmektedir.

Borun yanıcı fakat tutuşma sıcaklığının yüksek olması, yanma sonucunda kolaylıkla aktarılabilecek katı ürün vermesi ve çevreyi kirletecek emisyon açığa çıkarmaması ulaşım araçlarında bir avantaj olarak kabul edilmektedir. Hatta kıtalararası seyahat edebilecek ”Bor Aracı” tanımı da yapılmaya başlanmıştır.

KAYNAK: [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Çevrimiçi huseyinyesilot

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 11.880
  • 147.715
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 11.880
  • 147.715
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 28 Oca 2012 23:14:41
Ülkemiz üzerinde dış güçlerin o kadar çok oyunu var ki akıl sır maalesef ermiyor.Örneğin ASELSAN ve TÜBİTAK mühendislerinin ölümleri herkes gibi beni de şaşırtmıyor değil.

Çevrimiçi huseyinyesilot

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 11.880
  • 147.715
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 11.880
  • 147.715
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 28 Oca 2012 23:24:38
Yeraltı kaynaklarımızla ilgili bilinmeyenleri burada paylaşırsanız herkes gerçekleri öğrenir diye düşünüyorum.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 29 Oca 2012 08:24:18
Hayırlı günler dilerim.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Türkiye’nin en vatansever elementi Contorium...

Boğaziçi öğrencisi Can G. Kuseyri, biraz eğlenmek için Contorium diye bir mineral uydurdu. 23 trilyon dolar da değer biçti. Ve internette fırtınalar koptu.

Can G. Kuseyri, eğlence için “sadece Türkiye’de bulunan çok değerli” bir element uydurdu
, videosunu YouTube’a yükledi. Herkes elementin peşine düşünce şaka kontrolden çıktı.

Her şey Boğaziçi Üniversitesi Kimya Bölümü öğrencisi Can G. Kuseyri’nin Windows işletim sisteminde “con” isminde bir klasörün açılamayacağını keşfetmesiyle başladı. 2006 yılında Aktüel dergisi tarafından uydurulan, Saadet Partisi’ni seçim kampanyasına kadar giren “Feomidyum” şakasından esinlenen Can, biraz eğlenmek için “Contorium” adıyla kendi uydurduğu mineral üzerine hazırladığı videoyu YouTube’a yükledi.

Türkiye’nin maden zenginliği hakkında türetilmiş komplo teorileriyle dalga geçen videoya göre, dünyada yalnızca İstanbul Boğazı’nın derinliklerinde bulunan “Contorium” 23 trilyon dolar değerindeydi ve Amerikan emperyalizmi Contorium’un çıkarılmasına izin vermiyordu.

Türk Nazi Partisi’nin propagandası oldu Ancak Contorium şakası bir süre sonra kontrolden çıktı. Video, Contorium’a inananların bir takım eklentileriyle Google’da 15 bin sonuca ulaştı. Kuseyri’ye bir yandan tehdit mesajları, diğer yandan arkadaşlık istekleri yağmaya başladı. Hakkında soruşturma açılsın diye savcılığa bile başvurulurken, Contorium ‘Türk Nazi Partisi’ tarafından propaganda malzemesi haline getirildi. Baştan sona inandırıcılıktan uzak olan videoda İstanbul Boğazı’nın derinliklerinde Contorium isminde 23 trilyon dolar değerinde bir maden olduğu, bu madenin İstanbul’dan başka hiçbir yerde bulunmadığı, ABD ve İsrail’in Contorium’un çıkarılmasına izin vermediği, yabancı bankaların ve Arap petrol zenginlerinin kazı yapmak için boğazdan yalı satın aldığı, erguvanların rengini bu madenden aldığına varıncaya kadar bilgiler yer alıyordu.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 29 Oca 2012 08:27:30
Hayırlı sabahlar.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

18.06.2003 tarihinde Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü  kurulmuştur
Bor madeni hakkında en sağlıklı bilgiler bu kuruluşun web sitesinde mevcuttur.

Çevrimiçi huseyinyesilot

  • Bilge Meclis Üyesi
  • *****
  • 11.880
  • 147.715
  • 1. Sınıf Öğretmeni
  • 11.880
  • 147.715
  • 1. Sınıf Öğretmeni
# 29 Oca 2012 17:18:23
   Turgut Bey, Contorium ile ilgili açıklamalarınız beni şaşırttı.Vay be demek bir şaka!Bir arkadaşım bu elementi araştırmamı benden istemişti ben de elementle ilgili yazıları okudum ve çok şaşırdım.Sizlerle de paylaştım.Neyse sayenizde böyle bir elementin olmadığını, olayın şakadan ibaret oladuğunu da öğrenmiş olduk.İlginizden dolayı teşekkür ederim.
   Yalnız ilgimi çeken nokta klasöre CON ismi koyulmuyor.Ben de denedim hakikaten olmuyor.

Çevrimdışı Tolstoyevski

  • B Grubu
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 24.726
  • 258.526
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 29 Oca 2012 17:34:14
Ne olursa olsun ülkemizin zengin yeraltı kaynakları olduğu kesindir. Bor minerali bunların başında yer alıyor. Bir ara Van Gölü canavarı adı altında esen furyanın, oradaki uranyum rezervlerini araştırmak için uydurulmuş bir bahane olduğu söylenmişti.

Hem ülkemizin yanı başında Arabistan'da, Kuveyt'de, Irak'da, İran'da su gibi petrol olsun ama ne hikmetse cetvelle çizilmiş gibi bizim ülkemizde olmasın.

Bununla ilgili söylentilerden bir tanesi de Lozan anlaşması imzalandığında ülkemizdeki madenlerin 100 yıl içinde çıkarılmaması ile ilgili bir madde konduğu söylenir. Artık ne kadar doğru zaman gösterecek.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Oca 2012 09:03:59
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
   Turgut Bey, Contorium ile ilgili açıklamalarınız beni şaşırttı.Vay be demek bir şaka!Bir arkadaşım bu elementi araştırmamı benden istemişti ben de elementle ilgili yazıları okudum ve çok şaşırdım.Sizlerle de paylaştım.Neyse sayenizde böyle bir elementin olmadığını, olayın şakadan ibaret oladuğunu da öğrenmiş olduk.İlginizden dolayı teşekkür ederim.
   Yalnız ilgimi çeken nokta klasöre CON ismi koyulmuyor.Ben de denedim hakikaten olmuyor.

Hayırlı günler dilerim.

Programlama dillerinde reserve kelimeler olarak geçen kelimeler vardır. Program yazarken bu kelimeleri DEĞİŞKEN ismi olarak kullanamazsınız. Çünkü  bu kelimeler  programlama dili  için SABİT bir değer ifade eder. DEĞİŞKEN ismi olarak kullanılması mümkün olursa bilgisayarın bu kelimeyi değişken mi yoksa sabit mi olduğunu belirlemesi mümkün olmaz.

CON kelimesi MSDOS işletim sisteminde ekrana bilgi gönder anlamına gelen bir kelimedir.  Benzer şekilde PRN kelimeside yazıcıya bilgi gönder anlamında bir kelimedir. PRN isminde bir klasörde oluşturamazsınız. Windows işletim sisteminin bu tür engellemelere ihtiyacı olmaması gerekir. Ama tembellikten ilk başta zorunluluktan kaynaklanan bir durumu değiştirme ihtiyacı hissetmemişler anlaşılan. :)

prntorium elementini icat etmek isteyenlere duyurulur :)

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 30 Oca 2012 09:25:02
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ne olursa olsun ülkemizin zengin yeraltı kaynakları olduğu kesindir.
Bor minerali bunların başında yer alıyor.
Bir ara Van Gölü canavarı adı altında esen furyanın, oradaki uranyum rezervlerini araştırmak için uydurulmuş bir bahane olduğu söylenmişti.
Hem ülkemizin yanı başında Arabistan'da, Kuveyt'de, Irak'da, İran'da su gibi petrol olsun ama ne hikmetse cetvelle çizilmiş gibi bizim ülkemizde olmasın.
Bununla ilgili söylentilerden bir tanesi de Lozan anlaşması imzalandığında ülkemizdeki madenlerin 100 yıl içinde çıkarılmaması ile ilgili bir madde konduğu söylenir. Artık ne kadar doğru zaman gösterecek.

Hayırlı günler dilerim.

Vermeyince mabut, neylesin Sultan Mahmut.

Geçtiğimiz yıl Dünyanın en büyük petrol arama platformu, ülkemizde petrol ve doğalgaz bulunması en yüksek olan Karadeniz bölgesinde aramalar yaptı ve hiç bir sonuç çıkmadı.
Geminin günlük maliyetinin 1.2 milyon dolar olduğunu, aramanın 5 ay kadar sürdüğünü, masrafların çok büyük bir kısmının uluslararası sermaye tarafından yapıldığını göz önünde bulundurursak ülkemizin herhangi bir yerinde önemli miktarda petrol veya doğalgaz bulunduğuna inanmak oldukça zor.

Uluslararası gizli anlaşmalar olduğu SÖYLENTİLERİ çok yaygındır.
Dünyanın hemen hemen her ülkesinin imzaladığı Birleşmiş Milletler Sözleşmesine bile uyan hiçbir ülkenin bulunmadığını, bu durum için etkili bir yaptırım uygulanamadığını göz önünde bulundurursak bazı ülkelerin gizli anlaşmalarının geçerli olduğunu düşünmek saflık olur.

Devletine güvenmeyen bir millet nasıl var olmaya devam edecek?
Lütfen devlet ağacımızı kendi ellerimizle baltalamayalım.

Çevrimdışı 3538

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 471
  • 2.488
  • 3. Sınıf Öğretmeni
  • 471
  • 2.488
  • 3. Sınıf Öğretmeni
# 21 Kas 2012 22:17:00
Ben de yıllardır ülkemizde petrol olduğuna ve çıkarılmadığına inananlardanım.

Çevrimdışı turgutkuzan

  • Uzman Üye
  • *****
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
  • 4.439
  • 3.070
  • Öğrenci Velisi
# 22 Kas 2012 16:57:05
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Ben de yıllardır ülkemizde petrol olduğuna ve çıkarılmadığına inananlardanım.
Hayırlı günler dilerim.

İnanç dahil her şey sorgulanmalıdır. Delilsiz inanç zarar ve kayıp demektir.

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK