Tymm Gerçekten Bir Eğitim Modeli Mi Yoksa Ütopya Mı?

Çevrimdışı TMurat

  • Site Yöneticisi
  • *****
  • 10.259
  • 66.589
  • 10.259
  • 66.589
Dün, 21:23:29
TYMM Gerçekten Bir Eğitim Modeli Mi Yoksa Ütopya Mı?

Yeni müfredat üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Bu süre içinde çokça konuşuldu, çokça tartışıldı. Yalnız, yapılan tartışmalar ne yazık ki çoğunlukla duygusal eksenliydi. Muhalif kesim sorgusuz, sualsiz, derinliğine inmeden bilindik sloganlarla eleştirirken muhafazakâr kesim ise kazanılmış zafer olarak gördü ve toz kondurmadı. Aradan geçen süre içinde konunun harareti azaldığına göre daha “sakin bir kafa” ile tekrar tartışmaya ne dersiniz?

Yeni müfredat çalışmalarının yapıldığı duyurulduğunda özellikle iki söylem dikkatimi çekmişti:

1- Değerler eğitimi tüm müfredat içine yedirilecek ve müfredatın bir parçası olacak.

2- Müfredat, tekrarlardan temizlenecek ve önemli ölçüde sadeleştirilecek.

Şimdi bunları tek tek inceleyelim:

1- Değerler Eğitimi:

Değerler eğitimini ilkesel olarak başından beri destekliyorum. Okullar, diploma basan yerler değil insan gibi insan yetiştiren kurumlar olmalı. Öğrenciler, sevgiyi saygıyı öncelikle okullarda öğrenmeli. Değerler ikinci plana itildiğinde neler yaşandığını çevremizden kendimiz görebiliyoruz zaten.

Peki, biz değerler eğitiminin neresindeyiz?

Değerler eğitiminin ülkemizde yaklaşık 10-15 yıllık bir geçmişi var. İlk yıllar heyecan oluşturdu, bazı öğretmenler tarafından gayretle desteklendi. Sonrasında ise heyecan söndü, tekrara düşüldü, önemini ve değerini kaybetti. Bununla ilgili MEB birimleri veya il/ilçe milli eğitim müdürlükleri yıllık çalışma planları hazırladılar. Her aya bir değer verdiler. Örneğin eylül ayı sevgi ayı, ekim ayı saygı ayı gibi. Daha sonra ise okullar çoğunlukla bu görevleri din kültürü öğretmenlerine verdiler. Görevli öğretmenler, okul koridorunda bir pano ayarladılar, her ay o panoya internetten indirdikleri afiş ve yazıları eklediler. Ayın sonunda ise panodaki afiş ve yazıları indirip “yapılanın ispatı” olsun diye gelmesi muhtemel müfettişler için dosyalayıp arşivlediler.

Herhangi bir okulda herhangi bir öğrenciye değerler eğitimini sorun, muhtemelen öğrencinin haberi bile yoktur. Tabi burada: “Değerler eğitimi iyi bir şey ama öğretmenler sahiplenmedi.” Sonucunu çıkarmayınız. Tam tersi burada belki de en masumu öğretmenlerdir. Ayrıntıya girersem yazı uzadıkça uzar, konu başka yerlere gider.

Yeni müfredatta değerler eğitiminin müfredatın bir parçası olacağı söylemi açıkçası önceki deneyimler nedeniyle bende kuşku oluşturmuştu ama yine de “bekleyip görelim” dedim.

2- Müfredatın Sadeleştirilmesi

Yeryüzünde on binlerce farklı meslek var. Bu mesleklerden sadece ve sadece biri olan elektrik elektronik mühendisleri tarafından bilinmesi gereken ve oldukça soyut olan RLC devreleri konusunu milyonlarca öğrenciye öğretiyormuş gibi davranmanın ama öğretememenin kime ne faydası var? Müfredatımızda buna benzer o kadar çok konu var ki. Yeni müfredattaki sadeleşme söylemi gerçekten önemliydi. Konular sadeleşecek, öğrenciler azaltılmış konuları sindirerek öğrenecek, hatta zaman kalacağı için az önce bahsettiğim değerler eğitimi de sınıf ortamında uygulanabilir olacak diye hayal kurup heveslendim. Sonrasında ne oldu birlikte göreceğiz.

TYMM Ortak Metin:

Ortak metin yayınlanınca üşenmeden birkaç kez okudum. Çok güzel yazılmış bir metin. Çok güzel ifadeler var. Çok ilginç bir yaklaşım var. Söylemleri çok çok güzel ama okuduğumda aklıma gelen ilk şey şu oldu: “Burada yazılanlar güzel ama yazılanların altı nasıl doldurulacak, nasıl uygulamaya dökülecek? Eğer altı doldurulamazsa sadece güzel bir metin olarak kalır.”

Peki, ortak metnin alt yapısı nasıl doldurulacak? Tabi ki ders programları ve buna uygun yazılmış ders kitapları ile…

Yeni Ders Programları:

Yeni müfredat yayınlandığında öncelikle kendi alanım olan fizik programını, sonrasında ilköğretim fen programı ile özel ilgi duyduğum ilköğretim matematik programlarını inceledim. Metinler, alışık olmadığımız bir yaklaşımla yazılmış. Konu başlıkları önemli ölçüde sadeleşmiş. Yalnız edindiğim ilk olumsuz izlenimim şu oldu: “Ama ifadeler fazlasıyla muğlak!”

Yeni müfredat diyor ki: “Öğrenci çıkarımda bulunur.” Çıkarımda bulunma çok geniş bir kavram, ucu bucağı yok. Tamam diyelim ki bir şekilde çıkarımda bulundu. Sonra ne olacak? Çıkarımda bulunması yeterli mi? Yoksa çıkarımda bulunduğu şeyi kullanacak mı? Kullanacak ise ne ölçüde hangi sınırlar içinde kullanacak? Örneğin, fizik programında diyor ki “Öğrenci sıvı basıncını etkileyen etmenlerle ilgili çıkarımda bulunur.” Bu çok çok geniş bir kavram olsa bile diyelim ki çıkarımda bulundu ve P=h.d.g modelini çıkardı. Sonra bunu kullanacak mı? Kullanacaksa hangi ölçüde kullanacak? Örneğin, karışmayan sıvıların basıncını öğrenci görecek mi? (Ders kitabında da böyle bir bilgi yok, hatta hiçbir şey yok!) Öğrenci bu bilgiden sorumlu olacak mı? Lise sonrasında merkezi sınavlara girdiğinde karışmayan sıvılarla ilgili soru ile karşılaşacak mı? Eğer karşılaşırsa bunun vicdani sorumlusu kim olacak? Ders öğretmeni mi sorumlu olacak? Yoksa bizler öğrencilere: “Benden bu kadar, çünkü yeni sistem bu şekilde. Gerisini dershanede hallet.” mi diyeceğiz? TYMM’nin en büyük kazananı yoksa dershaneler mi olacak?

Ortak metinde geçen ve altı doldurulması gerekir dediğim kısımları ne yazık ki yeni müfredat metinleri içinde göremedim. Belki ders kitabında görürüm diye ümit ettim.

Ders Kitapları:

Ders kitapları derken öncelikle kendi alanım olan 9. Sınıf fizik kitabından bahsediyorum. Yine başka branşlardan öğretmenlerle konuştuğumda sorunların ortak olduğunu görüyorum.

Ders kitabına baktığımda, kitap baştan sona müfredatın beklediği gibi “sezdirme, çıkarımda bulunma” yöntemini benimsemiş.

Çıkarımda bulunulması için verilen etkinliklere bakıyorsunuz, kimi zaman kopuk hale geliyor ve konuyu yamalı bohçaya çeviriyor. Normalde bir pantolonda yırtık varsa yamanır ama kitap, yamaları birleştirip pantolon dikmeye çalışmış.

Bazı etkinlikleri yapmak için önceden “spoiler” vermek gerekiyor ki filmin sonunu baştan söyleyince “sezdirme, çıkarımda bulunma” havada kalıyor.

Yine bakıyorsunuz iki tane boru resmi veriliyor ve öğrencinin çıkarımda bulunması isteniyor. Neyi çıkaracak? Pascal ilkesini. İnsanlığın on bin yıllık bilgi birikimi ile ancak fark edebildiği bir olayı öğrenciler fotoğrafa on saniye bakacak ve hemen anlayacak.  Gerçekçi mi?

Kitapta deney yapın deniyor ve deneyi bir nevi zorunlu tutuyor. Örnek olarak kitapta yapılması istenen basınç konusundaki kum-tuğla deneyine bakalım. Bu tür deneyler tamamen kurgusal deneylerdir. Yapılabildiği varsayılır, hayali olarak yapılır ve yapılmış gibi öğrencilerle tartışılır ama yapılmaz. Aslına bakarsanız yapılamaz! Bu deneyin yapılabilmesi için çok özel şartların sağlanması gerekir, örneğin kumun normal deniz/dere kumu değil hamur kıvamında akışkan bir kum olması gerekir. Kullanılan tuğlanın ise alışık olduğumuz 1X2 değil 1X5 gibi orantısız tuğlalardan olması gerekir ki deney yapılabilsin. Kitabı yazanlar ömürlerinde bir kez olsun bu deneyi yapmış olsalardı ne dediğimi anlayacaklardı.

Yine deneylere bakıyorsunuz, kullanılması gereken araç gereçler, birçok merkezi okulda bile yok, belki fen liseleri gibi özel nitelikli okullarda bulunabilir. Okulların durumu ortadayken yeni sistemin deneyleri neredeyse zorunlu kılması ve yapılıyormuş gibi davranılması çok mantıklı gelmiyor.

Yeni müfredattaki muğlaklık kitaba aynen yansımış. Örnek veriyorum: Termometre dönüşümleri yeni müfredatta var mı yok mu? Müfredatta hiç bahsedilmemiş, olur dememiş, kısıtlamamış. Kitaba bakıyorsunuz, 3 farklı termometrenin yan yana görseli var. Şimdi bundan ne anlayacağız? Var mı yok mu? İsim yapmış bazı yayınevlerinin bastırdığı kaynak kitaplara bakıyorum, aynı kafa karışıklığı onlarda da var. Kimi almış kimi almamış.

5-6 farklı kitap yazarını alalım ve yazarlardan birbirinden bağımsız fizik kitabı yazmalarını isteyelim. Yazıp getirildiğinde bu kitaplar, birbirleriyle tamamen alakasız olduğu halde yeni müfredata aynen uyumlu olabilirler. Bu korkunç bir durum değil mi?

Dersin sonunda eğer etkinliklerden zaman kalırsa konuyu işleyin diyor ama konuyu işleyip bırakın demiyor. Ardından gözlem formları doldurun diyor. Yapılan etkinlikler için her öğrenciye özel gözlem formu doldurulacak, puanlama yapılacak, daha sonra puanlar öğrencilere gösterilecek sonrasında ise öğrencilerin: “Hocam buradan niye puan kırdınız?” sorularına tek tek cevap verilecek.

Ve en ilginci ise yukarıda yazdıklarım sadece 40+40 yani 80 dakikada yetiştirilecek!

***

Eğer MEB okullarında en az 5-10 yıllık tecrübeniz yoksa, okul ortamını ve öğrenci psikolojisini sadece dışarıdan bakarak veya teorik bilgilerle biliyorsanız muhtemelen şunu düşünebilirsiniz: Yeni sistem harika ama öğretmenler, kendini geliştirmiyorlar, yeniliklere açık değiller, konforlarından ödün vermiyorlar. Bu yüzden yeni sistemi eleştiriyorlar.

O zaman şöyle yapalım:

Yeni sisteme uygun yazılmış fizik kitabının 14 tane öğretmen yazarı ve 3 tane akademisyen editörü var. İçlerinden en iyi olanı seçelim. Sonra ülkemizde ne yüksek LGS puanı ile girilen fen liselerinden birini seçelim. Yine bu lisedeki en başarılı sınıfı seçelim.

Seçme öğretmen, seçme okulda, seçme öğrenciler ile (kamera kaydı alınarak) ders yapsın ama yapılan ders tamamen doğal ortamında olsun, önceden çalışılmış tiyatro gösterisine dönmesin.

1- Öğretmen, kitaptaki etkinlikleri eksiksiz yapabilecek mi? Yaptığı zaman gerçekten öğrenciler “beklenen çıkarımda” bulunabilecek mi?

2- Öğretmenin önüne tüm deney malzemelerini bırakalım hatta yanına bir tane de yardımcı personel verelim. Denilen deneyler yapılabilecek mi?

3- Yeterince zaman kalıp konu kavratılabilecek mi?

4- Gözlem formları vb. ders içinde denildiği gibi doldurulup sonra öğrencilere dağıtılabilecek mi?

5- Bu dediklerim sadece ve sadece 40+40 dk içinde tamamlanabilecek mi?

Farz edelim ki bir mucize gerçekleşti ve öğretmen, denilenleri denilen zaman içinde gerçekleştirdi. Hemen ardından bir ölçme değerlendirme yapalım. Ama bu ölçme değerlendirme “öz değerlendirme, akran değerlendirme” gibi kandırmaca değerlendirme olmasın, gerçekten öğrenci olayı kavramış mı kavramamış mı diye ölçsün.

Öğrencilerin eve gidip özel ders, dershane, online kaynaklar vb. kullanmadan yukarıda saydığım yöntemle okul ortamında gerçekten öğrenmiş olacaklarına inanıyor musunuz?

Yeni sistem ile öğrenciler gerçekten daha iyi mi kavrayacaklar, daha analitik mi düşünecekler, daha yetenekli mi olacaklar, yoksa bunlar yapılınca daha erdemli mi olacaklar?

Eğer seçme öğretmen, seçme okulda, seçme öğrencilerle (ki bu, binde birlik bir kesim bile değildir) denileni yapıp başarılı olurlarsa eleştirilerimden dolayı özür dileyeceğim ve yeni sistemin en ateşli savunucusu olacağım.

Eğer tam tersi olursa yani seçme öğretmen, seçme okulda, seçme öğrencilerle bile bunu başaramıyorsa karar vericiler, şapkalarını önlerine koyup şöyle bir düşünsün: “Acaba bir yerde hata mı yapıyoruz?”

***

Gelecek yüzyılın Türkiye yüzyılı olmasını en çok isteyenlerden biriyim. Bu uğurda ömrümün, gençliğimin en güzel 15 yılını günlük 3-4 saatlik uyku ile bilgisayar başında geçirdim. Değil yüzyıl gelecek bin yıl bizim olsun. Ama bu şekilde olacağına gerçekten inanıyor musunuz?

Şimdi baştaki soruyu tekrar sorayım:

TYMM gerçekten bir eğitim modeli mi yoksa ütopya mı? Takdir sizlerin.

Tekin MURAT
Fizik Öğretmeni

Çevrimdışı Bayramd77

  • Tecrübeli Üye
  • ****
  • 395
  • 543
  • 395
  • 543
# Dün, 21:41:54
kaleminize sağlık hocam, masallara devam

Çevrimiçi Baydur

  • Uzman Üye
  • *****
  • 1.929
  • 2.035
  • 1.929
  • 2.035
# Dün, 22:08:35
Teyze kızının oğlundan örnek vereyim.Babası sınıf öğretmeni.Küçük bir ilçede çalışıyor.Çocuk 1 yanlış ile ülkenin en iyi fen lisesine girdi. Bu çocuk oda dolusu kitapla kazandı, evden dışarı çıkmadı.Fen lisesinde karşılaştığı durum şu:
Yine bir ton ders, etüd ve yine sürekli bir ders çalışması.Hedefi iyi bir üniversite ama bu kitaplar ne inceliyor ne de müfredat sadeleştiriliyor.Bu çocuk şu anda Uluslararası sat, toefl, ielts sınavlarını kazandı.Amerikada bir lisede devam edecek.
Sebep nedir?Sebep burada 12 ders, çok çalışmak, orada kendi seçeceği 4 ders var.Üniversiteye orada gidişi çok kolay olacak.Babası kredi çekti yaz tatilinde gönderiyor.
Sistem ders çalışmayan, kendini yormayan öğrenciyi ödüllendiriyor. Madem ismi yeni maarif modeli. Herkes rahatça sınıf geçmemeli.Yapay zekayı gençler çok iyi kullanıyor. Makale hazırlatıyor, fizik sorusunun resmini çekip YZ'ya çözdürüyor.
Bu devirde öğretmene yüklenen bunca form, anket neyin nesi?
Sonuç:Öğretmen yoruluyor, tembel öğrenci kendini geliştirmiyor, kafası çalışan vizyonu geniş öğrenci ya şimdiden yada iyi bir üniversite okuduktan sonra beyin göçü yapıyor.
Emeğinize sağlık Murat Bey.

Çevrimdışı isikayhan

  • Yönetim Ekibi
  • *****
  • 15.885
  • 16.688
  • 15.885
  • 16.688
# Dün, 22:12:32
Kendi alanımın müfredatı bu yıl yayınlanacağı için içerik hakkında şimdilik pek yorum yapamayacağım.

Ama geçen yıl müfredatı değişenlere ait kitaplar; “ders kitabı” değil maalesef, aceleye geldiği için hızılıca yazılmış “eğitim araçları”:

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Bakan Tekin’in söylediğine göre; 2024-2025 eğitim-öğretim yılı için yeni müfredatın uygulanacağı 1., 5. ve 9. sınıflara ait ders kitapları, MEB tarafından yazılacakmış.

Özel yayınevlerine ait ders kitaplarının yazımı, incelenmesi ve onaylanması süreci yetişmeyeceği için bu karar alınmış gibi görünüyor.

Bu durumda o kitaplar MEB’in komisyonunca incelenecek.
TTKB tarafından başlatılacak yeni taslak kitap inceleme dönemi muhtemelen yine yılın son aylarında olacak.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Ders Kitabı Dışındaki Diğer Eğitim Araç-Gereçlerinin İncelenmesi, Seçimi ve Kullanımı

Ders kitabı yerine okutulacak eğitim araçları

MADDE 29 – (1) Ders kitabı bulunmaması hâlinde, ilgili hizmet birimince ders kitabı yerine kullanılacak eğitim aracı hazırlanır. Bu eğitim aracı Başkanlıkça oluşturulan bir komisyon tarafından 30 uncu madde hükümlerine göre incelenir ve Kurulun onayına sunulur. Kurulca onaylanması hâlinde, eğitim aracının uygunluk süresi ders kitabının okutulmaya başlanacağı öğretim yılına kadar sürer. Bu süre beş yılı geçemez.

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli öğretim programları kapsamındaki 26 derse yönelik ilgili genel müdürlüklerimizce üretilecek eğitim araçlarının değerlendirilmesinde dikkate alınacak "Eğitim Araçları ile Bunlara Ait Elektronik İçeriklerin İncelenmesinde Değerlendirmeye Esas Olacak Kriterler ve Açıklamaları" Talim ve Terbiye Kurulumuzun 28.05.2024 tarih ve 103269381 sayılı Mütalaasıyla kabul edilmiştir.

"Eğitim Araçları ile Bunlara Ait Elektronik İçeriklerin İncelenmesinde Değerlendirmeye Esas Olacak Kriterler ve Açıklamaları" indirmek için:

[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

 


Egitimhane.Com ©2006-2023 KVKK