Ülkemizde Sivil Toplum Kuruluşları Niçin Etkin Değil?

1- son 50 yılın acı tecrübeleri
örnek: siyasi görüşünden ötürü asılmış insanlar
örnek: sendikalı olmaya çalışmanın bedelini işini kaybetmekle ödemiş insanlar

2- maddi pragmatizm çerçevesini kıramamış bir kalabalık
örnek: ekmeğini ...derneği mi veriyor?
örnek2: oğlana burs veririler mi?

3- kalabalığın bilinmeyene karşı duyduğu şüphecilik ve korku
örnek: anaşitmiş bunlar
örnek2: dernek merkezi diye aşağıdaki kuytu depoyu kiralamışlar. orada toplaşıp edepsizlik yapıyormuş bunlar

4- toplumu etkisi altında tutan medya kuruluşlarının patronlarla organik veya hatren ilişkileri
örnek: çevrecilerin, kalkınma düşmanı gibi gösterildiği programlar, yazılar.
örnek: buraya kurulacak santral sayesinde buralarda işsizlik kalmayacak propagandası.

5- yurttaşların geçim, sağlık, akraba ilişkileri vb. konularda yaşadığı zorlukların yoğunluğu.
örnek: işler kesat. bir de bunlarla uğraşamam.

6- üç kişilik bir topluluğu bile kontrol altında tutma içgüsü taşıyan erk sahipleri

7- sivil toplum kuruluşlarını maddi ve manevi çıkarları için kullanan bir kısım kanemici
örnek: toplanan paraları zimmetine geçiren dernek ve vakıf yöneticileri

8- bunu yazmıyorum. anlatmak istediklerimi anlatamayabilirim.

peki çözüm, çözüm sivil toplum bilincine sahip yurttaşların alanlarında bir şeyler başarmalarından başka çözüm göremiyorum. sendikalar çalışanlar adına çağdaş hakları kaznabilirlerse daha çok çalışan sendikalı olacaktır. çevreci bir dernek bir vadiyi çöl olmaktan kurtarabilirse çevreci sayısı artabilecektir. bir de kökleri tarihin derinliklerine uzanan devletimizin kendi büyüklüğüne yakışır biçimde çağdaş sivil toplum algısına katkı sağlaması yararlı olacaktır. sahtekarların ve paradan başka bir şey düşünemeyen bazı işverenler/sermayedarlar/neokapitalistler yerine kamu çıkarlarını savunan ve işleyen kanunları/uygulamaları hayata geçirmesi süreci olumlu etkileyecektir.

ne zaman ki insanlar korkmadığı zaman....

avrupada bir kişi kanun çerçevesinde iş yapıyorsa tüm ülke tüm siyasi erk karşısında olsa bile yolundan dönmez.

bilir ki kanun onu herkesten koruyacak , zaten hiçkimse de ona kanunlar harici herhangi bir müdahalede bulunmayacaktır.

elektirik idaresi , belediye , mülki idareciler , telefon kurumu yada okul yöneticileri vs. vs.yaptıkları herhangi bir yanlışa binaen halktan demokratik yolla en ağır şekilde yaptırıma uğrayacaklarını bilirler.

mesela isviçre de elektirik yükleme ve kesintisini haber vermeden yapan kurum yetkilisi , bunun sonucunda bozulan yüzlerce elektirikli aletin parasını cebinden ödemiştir.

bu demokrasinin geldiği nokta açısından aydınlatıcıdır.
..........
biz henüz bu noktaya gelemedik.

10 yılda bir başkaları tarafından ayar verilen , balans ayarı yapılan demokrasimiz ne yazıkki tam gelişemedi.

ne zaman ki seçilmişler "elit kesimlerden" üstün olduğu vakit biz tam demokratik oluruz.

ne zaman ki en büyük gazetelerimiz "genç subaylar rahatsız" manşetleri atmazsa o zaman geçeriz.

ne zaman ki ülkenin en saygın üniv. rektörleri "ordu göreve" dövizleri altında hükümete ayar verme toplantılarında boy göstermezlerse o zaman geçeriz.

ne zaman ülkenin başbakanı "ya taraf olursunuz yada bertaraf.." demezse işte o zaman geçeriz.

Sivil toplum kuruluşları etkin değil mi ,yoksa  ilgili faaliyet alanlarına göre etkinlikler yaptıklarından bilmiyor muyuz?

Ya da kaçımız vakıf, dernek üyesiyiz, ya da üye olurken güven duygusu ile üye olunabiliyor mu ?

Ya da stklar yeteri kadar tanıtım yapabiliyor mu ?

  umutzorlu öğretmenimizin stk ların yeterince sesini duyuramadığı görüşüne katılıyorum.
  Ben kulüp faaliyetlerini çeşitli kuruluşlara röportaj amaçlı yönlendirmiştim.Bu tip görev ve ödevlerle gelecekte ufuklarını açacak çalışmalara imza atabilirler.hem de yörenin ekonomik faaliyetleri ve ekonomik alt yapısı ile ilgili bilgi sahibi olabilirler.

Hayırlı günler dilerim.

Gelişmiş demokrasi uygulanan ülkelerde devlet,
sağlık hizmeti vermez, sağlık hizmetlerini DENETLER,
eğitim hizmeti vermez, eğitim hizmetlerini DENETLER,
din hizmeti vermez, din hizmetlerini DENETLER,
ticari faaliyet göstermez, ticari faaliyetleri DENETLER, destekler, yönlendirir,
alt ve üst yapı yatırımları yapmaz bunları yapılmasını teşvik eder, destekler, yönlendirir, DENETLER vs.
Hizmet verilmesi, sivil toplum kuruluşları ve özel sektörün işidir.
Sivil toplum kuruluşlarının devleti DENETLEMEK, yönlendirmek gibi bir işlevi olduğu ÖNYARGISINA sahipsek bu durumda ülkemizde sivil toplum kuruluşlarının etkin olmadığı şeklinde bir görüşten bahsedilebilir.

Hazırlanmakta olan yeni anayasa inşallah devletin DENETLEYİCİ vasfını ön plana çıkartacak özelliklere sahip olacaktır.
Devletin, toplum yaşantısına müdahalesi minumum düzeyde olmalıdır.
Gelişmiş demokrasi uygulanan ülkelerde bu sağlanmış olduğu için halkın seçimlere katılımı azdır.
Ülke yönetiminde yapılan değişiklikler toplumu etkilemez ve ilgilendirmez.
Zaten yöneticiler bir çeşit nöbet değişimi şeklinde görev yaparlar.
Örneğin Amerika'da 8 yıl demokratlar, 8 yıl cumhuriyetçiler görev yapar.
Amerikan halkının çoğunluğu hangi partinin işbaşında olduğunu bizim kadar bilmez.

Ülkemizdeki sivil toplum kuruluşlarının tümünün etkin olmadığını söylemekte yanlış olur.
Örneğin [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]
linkinde şu bilgi mevcuttur
***
...
Türk girişimcilerce dünyanın çeşitli yerlerinde açılan okul öncesi,
ilk ve orta öğretim ve üniversite düzeyindeki özel okullardır.
140 ülkede faaliyet gösteren ve sayısı 11.000'den fazla olduğu tahmin edilen bu okullar
...
***
Bu okullar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin DENETİMİNDE olmasına rağmen kuruluş ve işleyişi tamamen sivil toplum kuruluşları ve özel sektör tarafından gerçekleştirilmektedir.
11.000 okulda bir yıl içinde asgari 1 - 2 milyon öğrenci öğrenim görmektedir.
Dünyada devlet desteği olmayan bu kadar ETKİN başka bir uygulama var mıdır?

Burada önemli bir hususu vurgulamayı gerekli görüyorum.
140 ülke içinde Türkiye Cumhuriyeti'nin henüz RESMİ olarak temsil edilmediği ülkeler mevcuttur.

Bir başka örnek :
Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu olarak bilinen kuruluş, her yıl dünyanın çeşitli bölgelerindeki iş adamları/kadınları ile türk işadamlarını/kadınlarını bir araya getiren geniş katılımlı toplatılar düzenlemektedir.
Bu toplantılar ihracatın yaygınlaşmasında ve artmasında çok etkili olmaktadır.
Bu toplatılarda yurtdışındaki Türk okullarında öğrenim gören öğrenciler tercümanlık yapmaktadır.
Dünya'da bu tür uygulama yapan başka bir kuruluş var mıdır?

Bir başka örnek :
AKUT ismi pek yabancı gelmeyecektir.
Ülkemizde afetlerde arama ve kurtarma faaliyetlerinin PROFESYONEL olarak yapılmaya başlanması AKUT Arama Kurtarma Derneği vesilesi ile olmuştur.
AKUT'un ulusal ve uluslararası afetlere müdahalelerinin benzer devlet kuruluşları ile kıyaslamasını yapmak isterseniz [linkler sadece üyelerimize görünmektedir.] linkini ziyaret edebilirsiniz.

Bu örnekler önümüzde dururken ülkemizde sivil toplum kuruluşlarının etkin olmadığı şeklinde bir görüş belirtmek bilgi eksikliğinin ve ÖNYARGININ göstergesidir.

 nalıncı keseri gibi hep kendi yönüne sürt sürt eğdir eğdir hep bana hep bana yok ki hiç garibana.

  Sivil toplum kuruluşları gelişmiş demokrasilerde hak arama mücadelesinde etkindir.Devletin birçok politikasında yönlendiricidir.Yaptıkları eylemler ses getirir ve devletin genel politikalarını etkiler.
  Bizdeki sendikaların söz söyleme,kamuoyu oluşturma ve kamuoyunu yönelendirmede geriye gittikleri görülmektedir.

Meslek odaları, ve sendikalar yapmaları gereken işleri değil başka işleri takip ediyorlar...

Sendikaların dergilerinde yayınlanan yazıların konularına bir bakın...Türban, yeni anayasa, Kemalizm...

Ülkemizde ağalık sistemi var bir de....47 senelik sendika başkanı mı olur? Ancak muz cumhuriyetlerinde olur.

  4 sivil toplum örgütüne üyeyim, Tema nın çalışmalarını beğenmiyorum, toplantıya gderdik, laga luga, içi boş laflar, iş dedikoduya kadar gidince iğrendim, amacından uzak, sırf konuşulan bir yer benim yerim olamazdı, faaliyet yoktu, katılmaz oldum..
   Sivil toplum kuruluşları amacına uygun çalıştığı ve faaliyetler yaptığı sürece insanda güven uyandırır.. Laf olsun diye şubesi açılan yerlerde kuruma güven yitiriliyor maalesef..
  Önümüzde sendikaların grevi var.. Eğer grevimiz sonuç verirse, sendikalar tarihlerinde olmadığı kadar üye kazanacak, sendikasızlar bizden güç alıp üye olacaklardır..
  Sivil toplum kururluşlarının işlerliği, etkinlikleri ve topluma getirisi, üye sayısını mutlaka arttıracaktır..

47 senelik sendika başkanı mı olur? Ancak muz cumhuriyetlerinde olur.

%40 örtülü ödenek için olunmaz mı?

  Selçukludaki ahilik sistemi gibi bir sistem olsa sivil toplum daha etkin ve güvenilir olmaz mı?

TÜSEV ( Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı )
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Sivil Toplum İzleme Raporu 2011
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Yönetici Özeti
[linkler sadece üyelerimize görünmektedir.]

Ülkemizde sivil toplum kuruluşları genelde böl-parçala-yönet taktiğine çabuk kandıkları için ve bu nedenle birliktelikleri hep engellendiği için yeteri kadar başarılı olamıyor.Tabiki bu benim kendi düşüncem.

  Sendikacıların gündemle(sınavlarda görev almama)ilgili görüşlerini merak ediyoruz.

Bugünkü olanlardan sonra düşüncem doğru ya da yanlış sivil toplum kuruluşları ya üçkağıtçı ya da hükümet referandumdan sonra tek egemen güç olduğunun da farkında işinegelmediğinekulak dıkıyor.