Sınav olmalı mıydı? Mesele çok çetrefilli. Bir kere başta MEB –Sayın Bakan birkaç kez ifade etti- uzmanlık ve başöğretmenliği sadece yüksek lisans ve doktora yapanlara vermeyi öngörmüştü MEB. Sendikaların itirazı üzerine sınav kriteri de getirildi. İlgili ve yetkili sendika bunu bir başarı olarak görüyor. Bu ayrı konu. Ancak öğretmenlere yüksek lisans ve doktora için şartları hazırlamadan, kolaylaştırmadan ve öğretmenleri maddî olarak ciddi anlamda destekleyerek teşvik etmeden MEB’in uzmanlık ve başöğretmenliği sadece o şarta bağlaması da doğru bir tutum değildir. Dolayısıyla böyle bir yaklaşımı benimsemeden önce yüksek lisans ve doktora konusunda bütün öğretmenler için fırsat eşitliği sağlanmalıdır.
E.Y
Katılıyorum.
Ögretmenler istese dahi yl/doktora yapamayabiliyor. En başta ders devam zorunluluğu problem yaratıyor. Üniversiteler haftanın bir veya iki gününe dersleri sıkıştırıyor. Sınıf öğretmeni iseniz haftanın 5 günü dolu. Nasıl derslere girecekseniz? Branş ogretmeni olsanız dahi okul idaresi bir günden fazla boşluk tanımıyor. Ayrıca bu durum ek ders kaybına sebep oluyor. Yl yapmanın ögretmeni maddi ve manevi zorlayacacak bir durum olduğu aşikar. İkinci büyük sorun kontenjanlar ve mülakat. Özellikle doktoraya alımda eğer ögretmensen pek alma taraftarı olmuyorlar. Çünkü prof ve doclarimiz daha cok kendi islerini yaptiracaklari issiz, genc ogrenci arayisinda oluyorlar. Hatta bu secimde cinsiyet faktoru bile etkili olabiliyor. Yani senin alesin, diploma notun, dil puanin falan hikaye.Mulakati gecersen baslayabiliyorsun...
Sen eger bakanlik olarak ogretmeni lisansustu egitime yonlendirmek istiyorsan once kosullari buna uygun duzenlemelisin. Yök ile ortak calismaya gidip gerekirse dersleri uzaktan vereceksin ya da esneklik taniyacaksin. Ogretmenler icin ayri kontenjan olusturacaksin. Mulakat sacmaligina bir son vereceksin. Bunlar sadece ilk etapta aklima gelenler...
Bunlari yapmazsan/yapamazsan 1 milyon 200 binlik camiada 250 doktora yapmış ogretmeni anca bulup basogretmen yaparsin.