Her fırsatta yüksek lisanslı öğretmenleri karalama, itibarsızlaştırma (ve hatta hedef bile gösterme) tutumundan ne zaman vazgeçecek acaba bazıları?
Bu forumda yüksek lisans yapmış herhangi bir öğretmenin bir başka meslektaşına "Ben senden daha iyi öğretmenim." şeklinde yaklaştığını görmedim hiç. Bunu yapanın öğretmen olduğundan cidden şüphe duyarım. Ama bu camiada belirli (ve malesef büyük) bir kesim var ki, yüksek lisans yapan ve doğal olarak bu sebeple bazı haklar elde eden meslektaşlarına karşı büyük bir kıskançlık ve öfke besliyor. Çalışıp bu hakları elde etmek varken, onun yerine her fırsatta topluca duyar kasıp mağduru oynayarak bu hakların geri alınmasına bile sebep oldu/oluyor bu tehlikeli kesim. (Bakınız: Yüksek lisans yapan öğretmenlere verilen hizmet puanının geri alınması.)
Öğretmenlik meslek kanunu tasarısı görüşülüp meclisten geçerken, sonrasında da eksik evrak ve sertifikaları tamamlama yarışına girerken herkesin aklı neredeydi? Bu sızlanma ve şikayetler için biraz geç kalınmadı mı?
Üzücü ama, yazılı veya sözlü sınav günü "karnı ağrıdığı" için annesine ağlayıp okula gitmek istemeyen ilkokul öğrencilerine benzetiyorum bu hareketi. Kanunda bahsi geçen şartları taşıyanlar, önce maaşa getirisi olacak diye büyük bir iştah ve mutluluk ile karşıladı bu haberi. Sonra belge toplama ve yükleme yarışması başladı. (Arada yüksek lisanslılar linçlendi.) Ardından ÖBA'daki video izleme yarışmasına da şahit olduk. (Bu sırada, her aday gibi videoları izlemekle yükümlü olan yüksek lisanslılar yine linçlendi.) Sonra yüzlerce sayfalık sınava hazırlık kitabına nasıl çalışacağız, sınavdan nasıl geçeceğiz kaygısı başladı ve geldiğimiz nokta bu... Yüksek lisanslıları linç etmeye, ayrışmaya ve bölünmeye devam. Çünkü bir şeyleri hak etmek için oturup çalışmak, mesai harcamak daha zor. Yakınıp sızlanmak, şikayetçi olmak daha kolay.