VATAN SAGOLSUN
Ben bir aşığım. iliklerine kadar suçluluk hissi duyan bir aşık.Ben aşkından divane, bir o kadar gözümü oymak isteyene, al vur diye
öteki yanağını dayamadan; hırsıyla cenge hazır bir aşık.Ben aşık olduğum yüce varlığa taparcasına meftunum. Yaradanın
kalbime mühürlediği sevgi değerince.
Sevdam yüce bir makamdır.Rüzgar arabasına bindirip savursada uzak beldelere beni, içimde ayrılık yaşamadığım tek sevdamdır o benim.
"Vatan" adıyle içimde bir müptela,iliklerimde gezinen bir nikotin gibidir.
Ne gece bir yıldız altında, ne sürme gözlü bir yar kucağında teselli bulmaz bendeki bu yaralar.
Duygusallık isterse şu divane gönlüm, en onmaz köşelerinden, en ulaşılmaz diyarlarına kadar buram buram bir özlemdir bendeki vatan.
Bir kilimde desen, bir Türküde puslu dağlarına çıkaran özlemdir onun adı. Özleme daldıran sevdamı sorsana bana...Onmaz bir yaranın gizli bir melhemi gibidir vatan sevgisi.
" Gözyaşıyla ıslanmış bir hamurdanız " diyorya şair
vatan gözyaşıdır Sevgi dolu titrek bir ses gibidir vatan.Elbetde her aşığın gönlünde bir sevda vardır.Hani bir fıkra vardır askerde komutan sormuş iki er askere
Mehmet,oglum, söyle bakalım , Vatan nedir ?
- Mehmet cevap vermiş,Vatan, benim anamdır, komutanım.
- Komutan daha sonra diğer bir askere dönerek aynı soruyu ona da sorduğunda...
- Sen söyle bakalım oğlum,Vatan nedir?
- ikincisi ise...
- Komutanım Vatan ’Mehmed’in anasıdır’
Askere gönderdiği oğlunun şehit bedenini toprağa veren bir babanın
içine atıp, ( Vatan sağolsun ) cümlesi ise hep düşündürür beni.Hem düşündürür hem tepeden tırnağa bana şekil verir.O yüce ve ulvi
şekillerle yücelirim ve bin kat daha büyürüm kendi içimde.Eğer şu yalan ve fani dünyada bir şeref denen kavram varsa,bilki senin için söylenmişdir Ey Türk!
İnsan ömrü belli bir süre.Vatan ise baki kalandır.
Sözlerin bittiği yerde gözler konuşur.
Gözler bakışamayacak kadar uzaksa birbirinden,gönüller konuşur.
Sevgiye dair bir dil bulunur anlaşmak için.Yada bir kalp daima vardır aşka kucak açmak için.
Ey dost bizdeki bu aşk başka,sevgisi gönülde bir kuru toprağa gönderir.
Her şey geç olmadan, kapatmadan gözlerimizi hayatın bütün çıplak gerçeklerine,bir kırlangıcın zarif kanadındaki çırpınışlar gibi duyarlı olmak ve herşey geçmeden farkına varmak,içinde
yeşertdiğin sevdaların.Dedimya her aşığın gönlünde bir sevda vardır. Bense onmaz bir
aşığım doğdugum topraklara.Günlerden bir gün hikaye bu ya, kırlangıçlardan biri bir adama aşık
olmuş.Ve adamın penceresinin önüne konar,kendiyle dalgın insanı kuş edasıyla süzer dururmuş.Bir gün dile gelen kırlangıç
( Seni cok seviyorum lütfen pencereyi acıp beni içeri alda birlikte yaşayalım )
demiş. Kendinden bihaber yanlızlıkların içinde boğuşan adam (şeytanmısın bir Cinmi? kuytularda bir inmi? hayır olmaz ) diye cevap
vermiş. ( Üstelik sen bir kuşsun.Nasıl dile gelirde konuşursun ) diye eklemiş.Kırlangıç üzgün bir şekilde gökyüzüne doğru süzülmüş
kaybolmuş.Adam olanlardan şaşkın bir halde ( şu işe bak bir kuş dile geldi ) diye hayıflanmış. Ertesi sabah aynı kuş aynı pencereye konduğunda
adam umursamaz tavrına ek,eline aldığı bir sopayla kırlangıcı korkutup uzaklaştırmak istemiş.Kırlangıç hiç istifini bozmadan adama seslenmiş ( Lütfen sadece şu pencereyi aç ve beni
içeri al,bilirim sende benim gibi yanlızsın.Hem ben sana arkadaş olurum.Canında sıkılmaz.Birlikte bir hayatı sürer gideriz.Omuzlarına konar eğlendirir güldürürüm seni,alırım bütün kederlerini aç şu
pencereyi ) demiş.
Adam elinde sopa,kaldırıp başını sadece ( YOK )demiş.Bir çare kırlangıç o günde üzgün, süzülüp gökyüzüne kaybolmuş.Ertesi sabah yine pencerede belirdiğinde adamın penceresine konup o güzel sesiyle en güzel ötüşleri yapmış.Belki pencereyi açarda beni içeri alır diye. Gagasıyla dövüp pencerenin camını,adama seslenmiş.( Artık soğuklarda başladı soğuklarda yapamam biliyorsun.Al beni içeriye bir ömrü seninle geçireyim )diye yinelemiş teklifini.Adam kahvaltı yaptığı masadan doğrulup elindeki
çatalı pencereye dogru fırlattığında kuş bir kez daha gökyüzüne kanat çırpıp kaybolmuş.Ertesi sabah pencereye konmayan kırlangıcı
merak eden adam,şaşkın ve üzgün, çok pişman olmuş.Kendi kendine (Kırlangıcım sıcaklar başlayınca yine gelir,bende onu içeri alır
onunla bir ömür mutlu bir hayat sürerim ) diye düşünmüş.Ve açarak penceresini kırlangıcını beklemeye başlamıþ. Yazın gelmesiyle
kırlangıçlarda gelmeye başlamış.Ama onun kırlangıcı dönmemiş.Adam yazın sonuna kadar penceresini hiç kapatmadan başında beklemiş ama nafile.Kırlangıç yokmuş.Gelen kırlangıçlardan hiç biri onun penceresine konmamış. onun kırlangıcını bir görende olmamış.Sonra
bir gün komşusuna anlatınca durumu,komşusu ona sonradan pişmanlık duyulan şeylerin beş para etmez olduğunu ihbar eden, ve aklın insan bir sermaye olduğunu ima eden cevabı vermiş.
( Kırlangıçların ömrü altı aydır.)
Ele geçen nice fırsatların uçmaması dileği ile,Vatan tadında sevgiyle kalın.