geçen dönemin ortalarına doğru Muğla-Bodrum'dan bir öğrenci geldi. eski okulunda sadece 1. dönemin kitaplarını vermişler. çocuk "öğretmenim bana kitap verin." dedi. ben de depoya bir bakiyim dedim. depo da okulun bodrum katında tabiki. depoya gittiğimde kapı kilitliydi. görevliye söyledim. ders kitapları bulunan başka bir odaya gittik. 3. sınıf kitabı bulamadık. görevli depoya bakmaya gitti, o da bulamadı. akabinde öğrencimin annesi sınıfa geldi. aramızda geçen diyaloglar şöyle:
-hocam bu çocuğa neden kitap vermiyorsunuz?
+kitaplarını eski okulundan alması gerekiyordu.
-ne saçma kanun böyle! kitapları verecekseniz verin, yoksa ben parayla aliyim!!!
+kitapları bulamazsınız dışarda. ben vereceğim, bodruma gidip ordan bakacağım.
-ne diyorsun sen hocam. birkaç kitap almak için ben buradan taaa Bodrum'a mı gideceğim?
kadın kafasındaki düşünceye o kadar şartlanmıştı ki. sanki elimin altında ders kitapları var ve ben bilerek vermiyorum. bu yüzden hararetle konuşuyordu ve söylediklerimi duyduğu halde anlamıyordu. en sonunda çıktı, gitti. bu iki bodrumun gerçek hayatta bu şekilde karışacağı hiç aklıma gelmezdi. aklıma geldikçe hem sinirleniyorum hem gülüyorum