VUSLAT UĞRUNA
İsa peygamber Ahmeti anlatırdı her zaman,
Aşık olurdu onun güzelliklerini duyan,
Kulak misafiri olmuştu oradan geçen bir yılan,
Aşk düştü yüreğine artık durmadan çoğalan.
Sordu İsaya Muhammedi nasıl görürüm,
Ona aşık oldum göremezsem ölürüm,
İsa sordu ona Muhammedi nereden duydun,
Sen anlatırken gizlice sohbetinde bulundum.
Altı yüz sene sonra bir mağaraya gelecek arkadaşıyla,
Sevr mağarasına git şimdi Mekke yakınlarında,
Bekle onu orada Allah sana uzun ömür versin,
Nasibin varsa onu görüp özlemini giderirsin.
Mağaraya gider yılan bekler durur yıllarca,
Delik açar durmadan tedbir için onlarca,
Tam kırk yerden delik açmış,
Artık kavuşma vakti iyice yaklaşmış.
Ebubekirle gelir mağaraya Hazreti Muhammed,
Güvercin yuva yapar,örümcek ağ örer olmadan zahmet,
Uyuya kalır Ebubekirin dizinde birden,
Sabrı tükenen yılan uzatır başını aniden.
Korkar Ebubekir ya o sevgiliye zarar verirse,
Ona bir şey olmasın tek,benim canım neyse,
Gömleğini yırtar kapatır o deliği hemen,
Altı yüz sene bekleyen yılan diğer delikte belirir birden.
Onu da gömleğinden yırttığı bir parça ile tıkar,
Yılan her defasında diğer delikten bakar.
Otuz dokuz delik kapanınca gömleğinde kalmaz parça,
Kırkıncı delik sondur yılan içini başını uzatınca,
Uzatır diğer ayağını Ebubekir korkusuzca,
Isırır yılan ayağını ağlamaya başlar acıyla.
Gözyaşları düşer uyuyan peygamberin yüzüne,
Uyanır peygamberimiz sorar niye düştün hüzüne,
Ya Resulullah yılan var mağarada korktum zarar verir size,
Çek ayağını der aşık oldu o bana altı yüz sene önce,
Mübarek tükürüğüyle parmağını ıslatır,
Ebubekirin ayağına sürünce hiç acı mı kalır?
Yılan bile aşık olmuş Muhammede,
Biz de onu sevelim ki ulaşalım şefaatine.
Osman Ali Aydın