Yağmalanmış Yürekler
‘Rahmetin aldığı canlarımızı Rahmetle anarak’
Hani derlerdi ya, ‘Ateş düştü yüreklere!’ diye.
Bu defa yüreklere düşüp; gönülleri kavuran ateşin yerine su oldu.
Arştan düşen her bir damla, yüreklerde sel oldu.
Son nefeste ciğerlere dolarken o rahmet;
bu defa orucu bozan bir yudum su değil, bir nefeslik ölüm oldu.
Ekmeğinin peşinde koşan o anneler iftara cennete davetliydiler.
İşte ondan yedisi el ele tutuşup gittiler.
Tıpkı yedi gonca gül gibi ciğerlerde tüttüler…
Sonra bir grup insan çıka geldi.
Koştular sağanak sağanak.
Lakin suda çırpınanlara olmadılar bir kanat.
Sadece çuvallara doldurdular üç beş tabak.
Anladık ki dertleri can kurtarmak değilmiş; cenaze yağmalamak.
Değişmiş demek ki dünyanın düzeni!
Gitmiş ölünün ardına Fatiha okumak; gelmiş yerine yağmalanmış kapta çorba kaynatmak!..
Yapmayın ne olur! Yalvarıyorum…
Daha moloz yığınlarının altında yaşını doldurmamış bebekler yatıyor.
Bir anne yavrusunu ararken, diğeri çanak topluyor.
Dokunmayın, bırakın kalsın.
Çıkmış bir de akıl veriyor.
Yahu atılacaksa çöpe atılsın.
Ölü suyunda yıkanmış o tabakta nasıl yemek tadarsın!..
Biz böyle değildik.
Yada bunlar biz değil.
Yok olamaz bunun bahanesi fakirlik, fukaralık.
Bu ise eğer; eyvah!
Bu selde can vermiş insanlık.
Demek ki Allah’ım benmişim bu işin eğrisi.
Önce tüm bedenlerden yağmalanmış yürekler.
Sonra tabak, çanak derdine düşmüş o yüreksiz cenazeler!..
-Kısaltılmıştır-
Ergin CAN
EC-01-243
Biz böyle değildik ,
Yada bunlar biz değil ,
Yol olamaz bunun bahanesi fakirlik ,fukaralık,
Bu ise eğer eyvah.
Bu selde can vermiş insanlık.
Demekki Allahım benmişim bu işin eğrisi.
Önce tüm bedenlerden yağmalanmış yürekler.
Sonra tabak çanak derdine düşmüş yüreksiz cenazeler.
Tüm yürek olmuş ,yüreklerimizin dağlandığı görüntüleri o kadar güzel ifade etmişssinizki .........
Başka söze ne gerek ...
Teşekkürler.