Merhabalar
Bu konu kendim ve çocuklarım için üzerinde çok düşündüğüm bir konudur. Kendim için bunu tesbit edememiş ve biraz da bu durumun mağduru olmuş biriyim diyebilirim. Tabii ki zamanında ailemin yanlış yönlendirmelerinin yanında mesuliyetin çoğu bana aittir. Yeteneklerimi -var ise- keşfedip peşinden gidemediğim için...
Sonuçta çocuklarımızın yeteneklerini keşfetmelerinde gerçekten nasıl bir yol izlemeliyiz bilmiyorum. Onlara farklı alanlarda imkanlar sunup, kendi isteklerimize kurban etmemeliyiz ama nasıl?
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve bereketi üzerinize olsun.
Bir çok kişi
yetenek kavramı ile ilgi alanı kavramını birbirine karıştırmaktadır.Aradaki fark en bariz şu şekilde ifade edilebilir.
Yetenek, doğuştan gelir, ölünceye kadar varlığını sürdürür. Kişiler yeteneklerinin farkına vardıklarında bu alanda çalışmalar yapabilirler veya yeteneklerine rağmen, muhtelif sebeplerle yeteneklerini kullanmayabilirler.
İlgi alanı, zaman dilimlerine göre değişiklik gösteren bir durumdur. Çoğu kişi
başarılı olsada olmasada ilgi alanında faaliyet göstermekten hoşlanır. Bununla birlikte ilgi alanları muhtelif zaman dilimlerinde farklılık gösterir.
Dünyanın bir çok ülkesinde her yaş seviyesi için ilgi alanı seviyesi tesbit etme çalışmaları yapılmaktadır. İlgi alanları gruplandırılmaya çalışılmaktadır.
Fakat yaratılıştan kaynaklanan özellikler nedeniyle bu çalışmalar % 100 verimli olacak duruma gelmemektedir.
Kişilerin
yaşları ile doğru orantılı olarak ilgi süreleri uzamaktadır. Örneğin okul öncesi çağda her hangi bir konuya duyulan ilgi azami bir hafta iken, ilköğretim döneminde bir aya kadar uzayabilmektedir.
Lise çağlarında yıllar süren ilgi alanları olabilmektedir. BUNUNLA BİRLİKTE 40 yaşından önceki tüm ilgi alanları dönemliktir.
40 yaşlarından sonra ilgi alanlarının değişmesi nadir görülür.
Orta okul, lise çağlarındaki ilgi alanına dayanılarak yapılan meslek seçimlerinde hatalar olması doğaldır.
Zaten kişilerin meslek değiştirmesi sık görülen bir durumdur. Önyargıların aksine batı ülkelerinde bu durum daha sık görülür.
Hatta batı ülkelerinde birden fazla işle meşgul olan kişiler oldukça çoktur. Bu uygulama ülkemizde de yaygınlaşmaktadır.
Ülkemizde ilgi alanlarının belirlenmesinde en önemli gösterge seviye belirleme, seçme gibi isimler altında yapılan sınavlardır. Dershanelerde genel seviye belirleme, seçme sınavlarına hazırlık olarak deneme sınavlarıda yapılmaktadır.
Bu sınavlarda öğrencinin İSTİKRARLI olduğu puan türü ilgi alanı için ipucu vermektedir. Küçük yeğenim gerek lise giriş, gerek üniversite seviye belirleme ve seçme sınavlarında
net olarak istikrarlı bir puan türü ortaya çıkaramıyordu.
Tüm sınavlarda puan türleri birbirine yakın çıkıyordu. Kişisel gözlemlerimde de bir ilgi alanı tesbit edememiştim.
Üniversite birinci basamak sınav sonuçları geldiğinde, birinci sınav sonucuna göre yerleşebileceği tek alanın turizm olduğunu gözlemledim.
O güne kadar düşündüğümüz alternatifler arasında turizm bölümü hiç yoktu.
Bu seçeneği düşünmeye başlayınca, gerçekten de yapabileceği bir meslek olduğunun FARKINA VARDIK. Üniversite ikinci basamak sınav sonuçları geldiğinde, sonuç yine aynıydı. Puanına ve lisede okuduğu bölüme göre üniversitede kayıt yaptırabileceği
tek bölüm turizmdi.
İlk sıralara farklı bölümler yazmakla birlikte kazanmasını beklemiyorduk. Turizm bölümünde puanına göre en iyi okula yerleşmeyi başardı. Şu anda bu bölümde okumaktan memnun.
Bir çok kişi gibi ben de, seviye belirleme ve seçme sınavlarının formalite / eleme olduğunu düşünüyordum.
Küçük yeğenim vesilesiyle gözlemlediğim durum, seviye ve seçme sınavlarının ilgi alanı belirlemede başarılı olduğunu gösteriyor.Üniversite bittiğinde bu mesleğe ilgisinin devam edip etmeyeceğini bilmemiz mümkün değil.
Fakat başka bir meslek edinmesinin önünde bir engel olduğuna da inanmıyorum.