Önce enerjiye zam gelir. Yakıt fiyatı artınca A'dan Z'ye tüm fiyatlar artar.
Bu durum ilk olarak, zayıf üreticileri vurur. ( Küçük esnaf, köylü, hayvan besicisi gibi)
Durumu zora giren üretici, üretimden çekilir ve şehirlere göç başlar. Şehirlerde ev kira ve fiyatları artar.
Bu durum 2. dalgası, şehirlerde iş gücünün ucuzlamasına sebep olur. Artık daha ucuza iş gücü
vardır. Sosyal güvencesiz çalıştırma devri başlar.
Devlet farkında olmadan vergi kaybına
uğramaya başlar. Fakat ev sahipleri ve patronlar memnundur.
Yükselen maliyetleri ucuz iş gücü ile kapatmanın hesabının kendisini artan maliyetlere karşı koruyacağını düşünür.
Patronların elindeki vasıfsız iş gücü, üretimdeki kaliteyi aşağı çeker. Ucuz ve kalifiye olmayan iş
gücü, daha kötü çalışır. Ürünlerin üretimi, sektöre göçle gelen ucuz işçilerin elinde, daha çok
hatalı üretime, daha çok can kaybına sebep olur.Ülkenin marka değeri kaybolur.
Öte yandan köylerde, göçün artması, son kalanların genelde yaşlılar olması sebebi ile, daha
az iş gücü gerektiren ürünlerin ekilmesinin önünü açar. Aynı cins ürün toprağın daha
verimsizleşmesine, ve fiyatların üretimi kolay ürünlerin değersizleşmesine neden olur.
Yaşlı çiftçinin tarlasını toplamasına gücü yetmez.
Getirdiği işçilerin parasını ödemekte zorlanır. Üretimi daha az yapıp kendini kurtarmaya çalışır.
Tarla işçisi ise, çoktan şehire göç etmenin yollarını kafasına koymuştur. Bir akrabasının
yanında yaşama ihtimali ile şehre göç eder. Şehirde fiyatların yüksekliğini görünce, üretimle
ilgilenmez kısa yoldan kazanmanın yollarını arar.
Yiyecek ve enerji fiyatları yükseldiği için, enflasyon başlar. Bankalar bol bol kredi
musluğunu açar. Fakir daha fakir olur, zengin daha zengin. Borcu borçla kapatmanın yolları aranır.
Sendikalar bu duruma itiraz eder. Daha çok zam, ister devlet daha az zam yapar. Devlet
yaptığı zamları karşılamak için kasaya bakar. Kasa dolu gibi gözükse de aslında öyle değildir.
Devlet yaptığı her zamda aslında, insanların daha az tüketim yapmasıyla daha az vergi
topladığını farketmez.Mesela bağımlılık yapan maddelere, alınması zorunlu olan temel ürünlere yüklenir. Bu da kaçakçılığı ve merdiven altı üretimi hızlandırır.Kasada para azalınca, karşılığı olmayan parayı basarak günü kurtarmak ister.
Karşılığı olmayan para basılması, o ülkeye yatırım yapmış veya yatırım yapmak isteyen yabancı
yatırımcıları ürkütür. Yatırımlarının daha güvenilir, daha şeffaf hesap veren ülkelerin yolunu seçer.
Yüksek kaliteli ve temelihtiyaç ürünleri, artık ülke dışında üretilmeye başlayınca, devlet ilk olarak ucuz diye ithalat yolunu seçer. İthalat yapıldıkça arz yapan ülke sizden dolar ister. Sizde verirsiniz. Verdikçe elinizdeki dolar rezervi azalır. Ülkede dolar bulmak zorlaşır.Dolar bulmak zorlaştıkça fiyatı yükselir.
Bu aşamada enerji fiyatlarıda istemsiz şekilde yükselir. Fiyatlar yükseldi ise her şeyin fiyatı yükselir.
Şimdi gelelim, şehre ilk dalga göç edenlere. Günü birlik fiyatlarının yükselişi ev sahiplerini rahatsız eder, kirayı artırmak isterler. Kiracı da ya taşınır ya da direnir.
Mahkemeler daha çok çalışır. Ama iş yükü artınca, dava süreleri sonu gelmez şekilde uzar.
İnsanlar işi kısa yoldan çözmek ister. Mafya güçlenir. Mafya nereden doğmuştu, hani 2. göç
dalgası ile gelen mevsimlik işçiler vardı ya. Kolay para nasıl kazanılır işte bu şekilde
kazanılır. Mafya itibar ile değerlenen yüksek bir meslek olur. Çünkü herkesin mahkemede çözemediği yolun, en zahmetsiz, aynı zamanda en kestirme yoludur.
Fakat mafyanın itibarı devamlılığı emektir.Mafyacılığın devamı için bir şart daha vardır.
Toplumca kabul edilmesi için iyi hikayelere ihtiyaç duyar. Anlatıcıları ise genelde, gazetecilerden seçerler. Kim o an popüler ise yatırım ona denenir. Kabul etmezse tehdit kolay. 2. grup ise siyasetçilerdir. Siyasetçi ile içli dışlı olmadan bu durumdan cezanızı erteleyecek daha iyi bir güç yoktur.
Şehire göç ile gelen yeni topluluk, genelde ucuz muhitlerde yaşar. Kirasını ancak denkleştirir.Yeni umutlar ile geldiğinden çok çocuk yapar. Okullar fazlasıyla öğrenci ile dolar. Eğitimci, umudundan fazlası ile çocuk yapanların, çocuklarına yeni umut veremez.
Maddiyat ve beslenme eksik olunca. Öğrencilerin bir kısmı, okumaktan vazgeçer. Aileden bir
destek, okuldan bir destek görmeyince, bir kısmı tarikatlara katılır, bir kısmı uyuşturucu yolunu seçer, diğer kısım ise çocuk işçiliğine başlar.
Toplumsal ahlaki çöküş başlar. Karın tokluğuna, her türlü iş mübahtır artık.
Sağlık sektörü de bu işten nasibini alır. Hastaneler şifa kaynağı olmaktan uzaklaşır.
Eğitimini zar zor toparlamış okumuş kısım ise ülkeden göç etmeye hazırdır artık.Geride
kalanlar, artık dayınız varsa, birden yükselmenize kimse şaşırmaz.Okumuş ve iyi yetişmiş
kadrolar ülkeden göç edince, yerine liyakatsız insanlar bakar.
Ne diyelim; Şimdi Suriye, Irak, Afganistan, Pakistan düşünsün.
Not; Ekonominin kitabını bir de ben yazayım dedim. Çok zor olmasa gerek. Elektrik faturasını
görünce... Sizde bir ekonomi kitabı yazabilirsiniz.
Mesela evimde soba kurarak ekonominin nasıl belini kırdım gibi. Youtube ta viral olur. Hatta beğenilirseniz, katıl butonunu tıklattırarak ücretli öğretmenlikten daha çok kazanabilirsiniz.